3. DİJİTAL SANAT FORMLARI ve YENİ MİMARİ TEMALAR
3.3. Dijital Sanat Formlarının Tasarıma Kattığı Yeni Temalar
3.3.4. Bağlamsal Tasarım ve İnteraktivite
Bağlamsal Tasarım
Dana önceki bölümde; sanal ve arttırılmış gerçekliğin fiziksel ve sanal dünya arasında nasıl ilişki kurduğuna dair, bilgisayar destekli tasarımda yeni bir paradigmadan söz ettik. Bu paradigma; bağlamsal tasarımdır. Bağlamsal tasarım, hangi bağlamlarda tasarım yapmak; modernizmden beri giderek artan bir düzeyde mimarlar ve görsel tasarımcılar kadar arayüz tasarımcılarının da ilgi odağı olmaktadır. Sanal ve arttırılmış gerçeklik, dijital ürünlerin hangi bağlamlarda insan deneyimlerinin oluşturduğu yaşanan dünyayla ilişkiye geçtiğini tanımlar. (Doesinger, 2008)
Bu, dijital uygulamaların kullanıcının fiziksel dünyasına ait prensiplere adapte olması gerektiği anlamına gelmez. İyi bir dijital tasarım, dijital sanat gibi; bağlamları yeniden düzenlediği gibi onlara cevap vererek tepki gösterebilir. Aslında; onlara cevap vererek bağlamlara yeniden şekil verir, onları yeniden tanımlar. Herhangi bir dijital ürün; örneğin bir web sitesi veya bir bilgisayar oyunu; kullanıcının fiziksel ve kültürel çevresindeki ilişkilerde bazı şeyleri değiştirmeyi hedefler. Aksi takdirde
kullanıcının ihtiyaçlarını hesaba katmaz, aynı zamanda yeni bir kullanıcı/izleyici kitlesi tanımlar: tıpkı telefon, televizyon, veya internetin iletişimsel bağlamları yeniden tanımlayarak yeni kullanıcı kitleleri yarattığı gibi. (Bolter, Gromala, 2003) Çeşitli bağlamlarda bilginin değişebilmesi, gelişebilmesi ve yeniden düzenlenebilmesi; ve değişik kombinasyonlarla yeni fikirler üretebilmesi, dijital uygulamanın en önemli özelliği olarak karşımıza çıkar. Bilginin çeşitli bağlamlarda yeniden düzenlenebilmesi tamamen veritabanı sistemine bağlıdır ve bu özellik her dijital sanat çalışmasında bulunabilmektedir. Bir dijital sanat nesnesi, bir multimedya ortamındaki veritabanına ait bir ya da bir çok arayüz olarak tanımlanabilir. Bu tanım, sanal nesnenin, kullanıcının veya izleyicinin onu deneyimlemesine izin veren bir arayüze bağlı olduğunu anlatır. Arayüz kelimesi, artık neredeyse kullanıcıların bir bilgisayar programına ait üç boyutlu bir sanal ortamla etkileşime geçmesine izin veren araç ve yöntemler anlamına gelmektedir. Dijital arayüzler, iki ayrı bağlamsal düzeni birbirlerine yakınlaştıran ve iletişime/etkileşime geçiren sistemlerdir. (Paul, 2008)
İnteraktivite
Geçen on yılda bazı dijital tasarımcılar, çalışmalarından ‘interaktif tasarım’ olarak bahsetmiştir. Bu, örneğin durağan ekranlardan oluşan uygulamalar değil, bilgisayar ve kullanıcı arasındaki ilişki sürecini anlatan bir kavramdır. İnteraktivite tasarımcıları aslında bir film ya da tiyatro için diyalog yazan senaristler gibi düşünmelidirler, ancak bir farkla: bir film ya da tiyatro oyununda diyaloglar sabittir. Oysa bir dijital arayüzde, kullanıcı seçeneklerinin bilgisayarda değişik görsel ve metinsel cevaplar yaratması, olanakları arttırır. Bir dijital ürün, çeşitli yollarla kendini ifade edebilecek şekilde tasarlanır. Bu yönde en iyi dijital tasarım, kullanıcıyı belli bir senaryoda ilerlemeye mecbur tutmaktansa kendisini kullanıcı tercihlerine adapte eder. Bu tip dijital sanat ürünleri, interaktif tasarım deneyimleridir. Arayüz, bilgi, içerik ve formun birbirlerinden ayrılamayacak nosyonlar olduğunu gösterirler. (Bolter, Gromala, 2003)
İnteraktif bir dijital sanat çalışması, kendisiyle kullanıcı arasındaki ilişkiyi net bir şekilde ifade edebilmelidir. Tasarımcı ve kullanıcı arasındaki ilişkiyi teknoloji aracılığıyla ortaya koyan interaktivite, deneyime asıl anlamı verendir. Bu açıdan deneyim tasarımı olarak adlandırabileceğimiz bu çalışmalar, aynı zamanda bağlamsal
(kişisel, fiziksel ve kültürel) cevap verip onları yeniden düzenler ve şekil verir. Bahsedilen ‘interaktif dijital sanat’, bu yeni tasarım felsefesinin ifade şeklidir. (Bolter, Gromala, 2003)
Dijital teknolojilerin bir sanatsal araç ve ortam olarak kullanılması, bu çalışmaların üretimden sunuma tamamen dijital platformu kullandığı ve bu platformun olanaklarını sergilediği ve yansıttığı anlamına gelir. Bu dijital ortamın imkanları, sözedilen estetik form olanağını sunar: interaktivite (katılımcı, dinamik –cevap veren- veya uyarlanabilir çalışmalar). İnteraktif bir sanat çalışmasının yaşattığı deneyim, bağlam ve ürün arasındaki ilişkinin izleyici üzerinde yarattığı etki ile ilgilidir. Bu interaktivite izleyicinin beyninde belli bir zihinsel etkinlik oluşturur. Geleneksel sanat formlarında bir resmin ya da heykelin fiziksel özellikleri izleyicinin gözlerinin önünde değişmez. Oysa dijital sanatta, interaktivite, bu zihinsel etkinlik çerçevesinde belli dolaşım, dönüşüm, birleştirme, katılma ve katkıda bulunma olanakları sağlar. Bu etkinlikler daha önceki bölümde bahsedilen performans sanatları, enstalasyonlar veya video sanatı gibi çalışmalarla karşımıza çıkar.
Dijital sanatın karmaşık interaktivite olanakları, bir esere bakmanın biraz daha sofistike formu olan ‘işaret etme ve tıklama’ eyleminden, ya da izleyici eyleminin tek bir yanıt aldığı interaktividen çok daha öteye gitmektedir. İçerik, bağlam ve zamanın kontrol edilebildiği açık sınırlı ‘bilgi derlemesi’ olan sanal sanat nesnelerinde, interaktivite, çok daha esaslı değişiklikler sunmaktadır. Bu tip çalışmalar, sanatçı veya izleyicinin kontrolüyle çok değişik düzeylerde görsel değişime uğrayabilmektedirler. Bu anlamda bazı dijital sanat ürünleri bir çok açıdan katılıma izin veren, katılım odaklı –katılımcı- eserler olarak tanımlanabilirler. Bazı çalışmalarda izleyiciler; sanatçıların belirlediği parametrelerle interaktiviteyi deneyimlerlerken, bazılarında ise parametreleri izleyicinin kendisi belirler. (Paul, 2008)
Dijital sanat, aynı zamanda dinamik bir ortam olabilir ve değişen bir bilgi akışına, veya gerçek zamanlı bilgi transferine cevap verebilir. Bu tip çalışmalarda öne çıkan ve bize hatırlatılan durum; dijital ürünlerin aslında sadece görsel ürünler olmadığı, genelde gizlenen belli bir kod ve yazılım sisteminden oluştuğu, ve en son izleyicinin algılayabildiği bir görsel öğeye dönüştüğüdür. Sonuçlar; soyut iletişim süreçlerinden
olarak görsel nitelikli olurken, bazıları veriler ve veritabanları üzerine odaklanıyor olabilirler. Bir diğer özellik olan uyarlanabilirlik, tek bir kullanıcının ihtiyaçlarına adapte olabilen, kullanıcı profilinin çalışmanın gelişiminde etkin rol oynadığı çalışmalar için ifade edilebilir. Bir dijital sanat eseri tüm bu özellikleri bir arada barındırabilirken, bir kaçını veya sadece bir tanesini de barındırıyor olabilir. (Paul, 2006)