• Sonuç bulunamadı

Bağımsız Söz Cambazlığı Değerinde Tekerlemeler

HALK ANLATMALARI A MASALLAR

B. MANİLER

4. Bağımsız Söz Cambazlığı Değerinde Tekerlemeler

Çıracı dayı bu çırayı

İlmelemeli mi, ilmelememeli mi? *

Öteyaka’nın başında bir geçi oturur Buynuzunu dike oturur

Vardım aldım bir yumurta Vardım aldım iki yumurta Vardım aldım üç yumurta Vardım aldım dört yumurta Vardım aldım beş yumurta Vardım aldım altı yumurta Vardım aldım yedi yumurta Vardım aldım sekiz yumurta Vardım aldım dokuz yumurta Vardım aldım on yumurta.

5. Diğer Tekerlemeler

Elim elim ebrişim Elden çıkdı bir guşum Guş vardı dala gondu Dal bana yemiş verdi Yemişi ben göğe verdim Gök bana yağmır verdi

Yağmırı ben yere verdim Yer bana çimen verdi Çimeni ben çobana verdim Çoban bana bir at verdi Bindim o yavız ata Okumu ata ata Ulu dağları aşdım Türk eline ulaşdım *

Hamsiiin Ortalık sinsin

Sinmezse, ocakda tenceren donsun. *

Ufruuuc

Yedi kitabın suyunu iç Benim elim değil Senin yerin değil Ulu dağların Ulu daşların ardına Uç var git

Göç var git. *

İnsan bir gemi Akıl yelkeni Fikir dümeni Gullan gendini de Görüyün seni. *

İncecik hurma dalı Dibinde yeşil halı Ya Muhammet ya Ali Sen gösder doğru yolu Doğru yolu şaşırma İman benim gardaşım Guran benim yoldaşım Hak gayada gezerike

Halil İvreğem kitabını yazarıka Halil İvreğemi sel almış

Kitabını yel almış Gökden bir beşik inmiş Halil İvreğem içinde doğmuş Nenni dedim yatırdım

Allah dedim galdırdım Cennetine gönderdim Cennetinde üç elme Datlı şekardan galma Bunu yeyen dervişler Hak yoluna durmuşlar Hak yolunda bir guyu İçinde zemzem suyu Eğildim bir içmeye Ganatlandım uçmaya Ganat gapısı üç yüz Hürüler dizim dizim

Hürülerin gapısı Böğece Cuma gecesi Ihdırdılar deveyi Bindirdiler Alı’yı Alı haber getirdi Cümle âleme yetirdi. * Cemileler geldi Gırılmaz buzlar Yollara döküldü Gelinler gızlar Zehrenin haveyisi Üç yüzü gözler Beş yüzü gözler * Ay dede Evin nerde? İnce Bel’de Çörek getir Yağa batır Biz yeyelim Sen bak otur. *

Leylek leylek lekirdek Hani bana çekirdek Çekirdeğin içi yok

Süleyman’ın suçu yok Sarı gızın saçı yok Sarı gız bal gaynatmış Gaşın gözün bize oynatmış Çık çıkalım çardağa B… atalım ördeğe Ördek boynun eğdirmiş Halvelesin saldırmış. *

Hacı baba hak baba Oğlun gızın çok baba Bir tekini bana ver Allah sana çok versin (Leyleğe denir.) *

Alı Veli İki ondan eveli Recep Şaban Rahmetli boban Er günü mü gördü Gır donuz anan.

( Yedi kocalı bir kadın söylemiş.)

D. TÜRKÜLER

Türküler, Türk’ü her yönüyle ifade eden, duygularına tercüman olan, güzel Türkçemizle ortaya koyulmuş olan en değerli sözlerdendir. İçeriğine göre, belli bir ezgiyle söylenir. Bir milletin karakterini, kültürünü, yaşayışını yansıtan, türkülerdir.

“Türküler, insanoğlunun başına gelen olayları, bunun toplum içindeki iz ve akislerini, aşk, hasret, gurbet gibi yeryüzünün ortak duygularını, mertlik ve kahramanlık gibi milli karakteri, tarihi olayları konu alan bir kültür hazinesidir.” (Özbek, 1994:63)

“Halk edebiyatının en çok sevilen dallarından birisi türküdür. Türkü kelimesi Türk kelimesinin sonuna nispet i’sinin eklenmesiyle başlangıçta türki şeklini almış, daha sonra ise türkü şekline dönüşmüştür.

Doğu ve kuzey Türkleri türkü karşılığı olarak cır, jır, yır, kojan gibi kavramları kullanmaktadırlar.

Günümüzde bunların dışında eldik, ır, türkü (Kırgızistan), halk aydımı (Türkmenistan), halk cırı (Tataristan), halk yırı (Başkurdistan), mahnı (Azerbaycan), nahşa, koça yahnisi (Uygur/Doğu Türkistan), türki, halk koşiği (Özbekistan), türki, türük, halık eni (Kazakistan), yır (Kumuklar) kavramları da kullanılmaktadır.” (Sakaoğlu, Alptekin, 2005:37)

Pertev Naili Boratav ise, türküyü: “Düzenleyicisi bilinmeyen, halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere (zenginleşmelere, bozulmalara, kırpılmalara) uğrayabilen ve her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirler” şeklinde tanımlar. (Boratav, 2000:182)

Şemseddin Sami türküyü “An-asl Türklere mahsus lahinde şarkı” şeklinde tarif eder. Ahmet Talat Onay, “Türklere mahsus lahn ile söylenen şarkılardır” der. M. Fuat Köprülü, “Türklere mahsus bir besteyle söylenen ve diğer halk şiiri türlerinden ezgisi ile ayrılan anonim halk şarkıları” olarak tarif eder. Şükrü Elçin ise şöyle der: “Bu mahsullere Doğu ve Kuzey Türkleri aynı kökten gelen yır veya cır adını vermişlerdir. Batı Türkleri, Türk kelimesinden doğan ve Türklere mahsus ezgi manasına gelen türküyü kullanmaktadırlar. Bu kelimeden türkü icat etmek manasına gelen türkü yakmak deyimi türemiştir. Pertev Naili Boratav’ın tanımı ise şöyledir: “Düzenleyicisi bilinmeyen, halkın sözlü geleneğinde oluşup gelişen, çağdan çağa ve yerden yere içeriğinde olsun, biçiminde olsun değişikliklere (zenginleşmelere, bozulmalara, kırpılmalara) uğrayabilen, her zaman bir ezgiye koşulmuş olarak söylenen şiirler”(Bekki, 2004:26)

Nevzat Gözaydın, anonim olsun veya olmasın, halk şiiri içinde yer alan bütün türlerde ezginin, en çok türkülerde belirleyici rol alarak ön plana çıktığını belirtmektedir. (Gözaydın, 1989:25) Şükrü Elçin de, “Türkülerimizin özünü musiki teşkil eder. Musikisiz güfte düşünülemez.” Demekle adeta bu görüşe destek verir Türküyü de şu şekilde tanımlar:

“Sözlü ve yazılı edebiyatımızda duyulan, söylenen veya görülen türküler, atalar sözü, masallar, bilmeceler ve maniler gibi yaygın mahsullerdir.” (Elçin, 1986:195)

Doğan Kaya, türküyü şöyle tanımlamaktadır:

“Halkın ruh halini, derdini, neşesini, zevkini, dünya görüşünü, inancını, karşılaştığı hadiseleri yansıtan; hece ölçüsüyle ve bir veya dört mısralı bentlere çoğu defa bağlantıların getirilmesiyle söylenen, manzum ve ezgili anonim ürünlere türkü denir.”(Kaya, 1999:132)

Ünlü aşığımız Aşık Veysel, türküyü, bir türküsünde şöyle tanımlar: “Dünya dolsa şarkıyılan

Türküz türkü çağırırız Yola gitmek korkuyulan

Türküz türkü çağırırız.” (Alptekin, 2004:186)

Türküler, konuları bakımından yerli ve yabancı halk edebiyatı araştırmacıları tarafından sınıflandırmaya tabi tutulmuştur. Bunlardan yerli olanlarının bazılarını burada sizlere aktarmayı uygun gördük.

Yerli araştırıcılardan Cahit Öztelli, türküleri konuları bakımından şöyle tasnif etmiştir:

I.Olaylı türküler II. Duygusal türküler

Bunlar kendi içinde alt türlere ayrılır:

1.Ninniler, çocuk türküleri, 2. Doğa ve çoban türküleri, 3. Aşk türküleri, 4. Tören ve mevsim türküleri, 5. İş ve esnaf türküleri, 6. Derebeyi, eşkıya, cinayet türküleri, 7. Kahramanlık türküleri, 8. Ağıtlar (Ölüm türküleri), 9. Güldürü türküleri, 10. Oyunumsu (dramatik) türküler, 11. Oyun (dans) türküleri (Bekki, age.:93-94)

Hikmet Dizdaroğlu’nun tasnifi şöyledir: 1. Ninniler ve çocuk türküleri, 2. Doğa üzerine türküler, 3. Aşk türküleri, 4. Kahramanlık türküleri, 5. Askerlik türküleri, 6. Tören türküleri, 7. İş türküleri, 8. Eşkıya türküleri, 9. Acıklı olaylarla ilgili türküler, 10. Güldürücü türküler, 11. Karşılıklı (diyaloglu) türküler, 12. Oyun türküleri, 13. Ölüm türküleri (ağıtlar) (Dizdaroğlu, 1969:107)

Pertev Naili Boratav tasnifinde ise, şu başlıklar yer alır:

A. 1. Lirik türküler: 1.a.Ninniler, 1.b.Aşk türküleri, 1.c.Gurbet, ayrılık, askerlik, mahpushane türküleri, 1.d.Ağıtlar, 1.e.Çeşitli başlıca duyguluk konular üzerine türküler.

A. 2. Taşlama, yergi ve güldürü türküleri.

A. 3. Anlatı türküleri: 3.a.Efsane konulu türküler, 3.b.Bölgelere ya da bireylere özgü konuları olan türküler, 3.c.Tarihlik konuları olan türküler.

B. 4. İş türküleri.

B. 5. Tören türküleri: 5.a.Bayram, 5.b.Düğün, 5.c.Dinlik ve mezheplik törenlere değgin türküler, 5.ç.Ağıt töreninde söylenen türküler.

B. 6. Oyun ve dans türküleri:6.a.Çocuk oyunlarında söylenenler, 6.b.Büyüklerin oyunlarında söylenenler.(Boratav, 2000:183)

Görüldüğü üzere halk edebiyatında söz sahibi olan kimseler, türküleri sınıflandırırken, bizim ayrıca bir tür olarak aldığımız ninnileri ve ağıtları da sınıflandırmalarının içine katmışlardır.

Türkü konusunda en son yazılan eser olan “Halk Şiirinde Türkü” eserinde Ali Yakıcı, türküleri konularına göre şu şekillerde sınıflandırmıştır: 1. Aşk / Sevda konulu türküler

2. Gurbet / Ayrılık / Hasret konulu türküler 3. Beşik / Bebek / Çocuk türküleri / Ninniler 4. Ölüm türküleri / Ağıtlar

5. Tören türküleri 5.1.Düğün türküleri 5.1.1. Kına türküleri

5.1.2. Gelin alma / Karşılama / Kutlama türküleri 5.1.3. Güvey türküleri

5.2. Bayram türküleri 6. Asker / Askerlik türküleri 7. Hapishane türküleri

8. Olay türküleri

8.1. Tarihi olayları anlatan türküler 8.2. Sosyal olayları anlatan türküler 9. Doğal çevre ile ilgili türküler

10. Beslenme ve yiyecekleri konu alan türküler 11. İş ve meslek hayatıyla ilgili türküler

12. Övgü türküleri

13. Yergi / Alay / Eleştiri türküleri 14. Şikayet türküleri

15. Eğitici / Öğretici türküler 16. Arzu / İstek türküleri

17. Dini / Tasavvufi nitelikli türküler 18. Oyun türküleri

(Yakıcı, 2007:211-239)

Derebucak’ta türkü söyleme geleneği oldukça yaygındır. Bu gelenek, sadece kadınlara mahsus değildir. Hem kadınlar, hem erkekler türkü söylemektedir. Hatta bazı türküler, mesela “Ayşa Gelin”, “Goca Dağ” türküleri kadınlar tarafından söylenirken başka bir makamla, erkekler tarafından söylenirken başka bir makamla okunmaktadır. Kadınlar daha hareketli, tefle söylenecek tarzda okurlarken, erkekler uzun hava şeklinde söylemektedir.

Türkülerde mısra veya kıta sonlarına “eee..y, sürmelim aman aleee..y, ömrüüü…m, amman amman, de bağlacı, sürmelim gelin, aleey aleey aleylim aman, gelin gelin gel aman, vay vay” gibi eklemeler getirilebilmektedir. Pınarbaşı yöresinde ikinci mısranın başı ile dördüncü mısranın başında “cicim, haydi” gibi kelimeler eklenerek iki defa söylenmektedir. Türküler söylenirken söyleyen kişinin ya da yanı başındakinin elinde tef / devlek/ delbek adı verilen vurmalı çalgı bulunmaktadır.

Biz de, yöremizde derlemiş olduğumuz 64 adet türkünün sınıflandırmasını yaparken Yakıcı’nın sınıflandırmasını esas aldık. Ancak bu sınıflandırmada yer alan “Güvey türküleri, Bayram türküleri, Hapishane türküleri, Beslenme ve yiyecekleri konu alan

türküler, İş ve meslek hayatıyla ilgili türküler” başlıklarına uygun türküler yöremizde bulunmamaktadır. Dini / Tasavvufi nitelikli türküler olan ilahiler de yöremizde söylenmekte, ancak radyo-televizyon gibi kitle iletişim araçlarından duyulduğu kadarıyla bilinmektedir. Derebucak’ta daha çok, aşk / sevda, ayrılık, arzu / istek, şikâyet bildiren türküler söylenegelmektedir. Bazı türkülerde hem aşkın hem ayrılığın ya da, hem ayrılığın hem de şikâyetin bir arada olduğunu da görmekteyiz. Ancak biz, türkünün genelinde hangi duygu hâkimse, o başlık altına yazdık.

Benzer Belgeler