ailem 23 14 MAYIS 2005 CUMARTESÝ
ya gücün de olmasa, nihayet açýk bir yerde bir et bulsan, yer misin, yemez misin? Halbuki aklýn var, id-rak ediyorsun ki bu etin sahibi var.”
diye konuþtu. Molla Resul, Üstad’ýn bu konuþmasý üzerine bir müddet konuþmayarak sustu. Sonra ceva-ben, “Evet yerim Seyda!” dedi. Üs-tad tekrar buyurdu ki:
“Bu hayvandýr, aklý yoktur. Ha-ramý, helâli bilmiyor. Hayýr ve þerri tanýmýyor. Sahibinin kendisini dö-veceðini de bilmiyor. Elbette açýk kapýdan girip, kýymalarýnýzý yemiþ.
Bundan dolayý cezaya müsta-hak mýdýr? Sizden soruyorum, eli-nizi vicdanýnýza koyarak cevap ve-rin.” Sonra Molla Resul ve arka-daþlarý köpekte kabahat yoktur, di-ye kabul ettiler. Üstad, “Madem öyledir bu hayvanýn gýybetini yap-mayýn ve helâl edin!” dedi.
Komþularýnýzda kavga, gürül-tü mü var? Kögürül-tü alýþkanlýklarý, bed tavýrlarý mý var? Ayný psikolojiyi ta-þýyor olsaydýnýz, durumunuz nice olurdu? Burada dikkat; ama bu tah-lil ve deneyin neticesini saðlýklý or-taya koyabilmemiz için; þartlarý tam olarak saðlamanýz lazým. Hani, bir deneyde, doðru bir netice elde et-mek için bir “normal þartlar altýnda”
standardý vardýr ya; ayný ýsý, ýþýk, ses ve sürtünme oranýnda… Yani eleþtirdiðin, kýzdýðýn insanýn yaþadý-ðý ve yaþamakta olduðu bütün me-selelere vâkýf olmanýz gerekiyor. Bu doneleri toparlarken de aslýnda ký-zýp geçtiðimiz çevremizdekileri bü-tün yönleriyle tanýmýþ ve onun ger-çek dünyasýna tanýk olmuþ oluruz.
Cevabýnýzý verdiniz diyelim;
“Ben olsam aynýsýný yapardým”,
“yok, yapmazdým”. Þimdi sýra, -ister
istemez- elde etti-ðimiz bilgi daðarcýðý ile yüklenmiþ olduðu-muz bir sorumluluðun gereðinde. Bakýn, çevrenizde belli sýkýntýlar yaþamýþ ve halen de yaþa-makta olan birileri var. Þimdi asýl soru geliyor:
“Þimdi siz onun için ne yapabi-lirsiniz?” Onun meselelerine bu kadar aþina olduktan sonra es mi geçeceksiniz?
Ýþin kolayýný herkes yapýyor; o insaný, problemlerinden dolayý kü-çümseyip, eleþtirip geçiyorlar. Siz de mi kolayýný seçeceksiniz ille de?
Bir büyük hakikat var ama: “Bir kardeþinin sýkýntýsýný giderenin Al-lah da bir sýkýntýsýný giderir.” Bu Ýla-hi düsturu tamamlayan bir baþka hakikat: “Ýnsanlarýn en hayýrlýsý, in-sanlara en faydalý olanlardýr.”
ailem
ÝNSAN
ÝLMÝHAL
14 MAYIS 2005 CUMARTESÝ ailem 24
“Gençlik çaðýný yaþayan çocukla-rým var. Zaman zaman eðlence ol-sun diye tavla açýp oynuyorlar.
Tavla oynamanýn günah olduðunu babamdan duyardým. Þimdi çocuk-larýma söylüyorum; ‘Bunu oyna-mayýn, kumar gibiymiþ, yoktan ye-re günaha girmeyin, evimizi de gü-nah mekaný yapmayýn’ diyorum.
Ama çocuklarým günah olmadýðýný, çünkü sadece eðlenmek için oyna-dýklarýný savunuyorlar. Çocuklarý-mýn yasak bir iþle meþgul olmala-rýndan korkuyorum. Dinimizin tav-la oyununa bakýþ açýsý nedir?”
Günümüzde eðlenmek ve hoþça va-kit geçirmek için oynanan tavlanýn dinî hükmü konusunda deðiþik gö-rüþler ileri sürülmüþtür.
Bildiðimiz ‘tavla’nýn aynýsý Hz.
Peygamber’imiz zamanýnda olma-makla beraber ona benzer olan
‘nerd’, ‘nerdeþîr’ ve ‘kiâb’ adýyla aný-lan oyunlar bulunuyordu. Bu oyun-lar hakkýnda Hz. Peygamber’den nakledilen hadisler þunlardýr: “Ner-deþîr ile oynayan, elini domuz etine ve kanýna batýrmýþ gibidir.” (Müslim, Þi’r, 10; Ebû Davûd, Edeb, 56),
“Nerd ile oynayan kiþi, Allah’a ve Re-sulü’ne isyan etmiþtir.” (Ebû Davûd, Edeb, 56; Ýbn Mâce, Edeb, 43), “Zar
(kiâb) ile oynayan kiþi Allah ve Re-sulü’ne isyan etmiþtir.” (Þevkânî, Neylü’l-evtâr, VIII, 94); “Nerd ile oy-nayýp, sonra namaz kýlmaya kalkan kiþi, irin ve domuz kaný ile abdest al-mýþ ve namaz kýlal-mýþ gibidir.”
(Þevkânî, Neylü’l-evtâr, VIII, 94) Son iki hadisin sened bakýmýndan zayýf-lýðý söz konusudur. Hz. Muhammed (sas) baþka bir hadisinde de þöyle buyurmuþtur: “Her oyun haramdýr.
Ancak, kiþinin eþiyle, ok ve yayýyla ve atýyla oynamasý hariç.” (Zeylaî, Nasbü’r-râye, IV, 273-274). Bilginle-rin çoðu hadislerden ve sahâbînin uygulamalarýndan nerdin haram ol-duðunu ifade etmiþlerdir. Ancak ba-zý âlimler ise, nerdin haram deðil mekruh olduðunu söylemiþlerdir.
Zar ile oynamak da sahâbenin ço-ðunluðu tarafýndan mekruh görül-müþtür.
Ýmam Mâlik, “Haktan sonra geri-ye sadece dalâlet kalýr” (Yûnus 10/32) âyetine dayanarak, satranç ve nerd ile oynamanýn bir dalâlet ol-duðunu söylemiþtir. Fakat birçok Mâlikî bilgin, bu âyetin baþ tarafýn-da “Ýþte sizin rabbiniz olan Allah haktýr” denildiðinden burada davra-nýþlar deðil, iman ve küfür mevzu edilmektedir.” diyerek Mâlik’in gö-rüþüne katýlmamaktadýr.
Ýmam Þâfiî, “Oyun dindar ve aðýr baþlý kimselerin sanatý deðildir.” di-yerek insanlarýn oynadýklarý bütün oyunlarýn mekruh olduðunu söyle-miþtir. (el-Üm, VI, 224-225). Yalnýz satranç oyununun muhâkemeyi güç-lendirmesi, savaþ taktiklerine ve hi-lelerine alýþtýrmasý itibariyle eðitici olduðunu, bu yönüyle atýcýlýk ve bi-niciliðe benzediðini ileri sürerek sat-ranç oynamaya ruhsat vermiþtir.
Bazý Hanefî kaynaklarda nerd ve satranç için haram, genelde ise mek-ruh þeklinde nitelendirme vardýr.
Çocuklarým
oynayabilir mi? t vl
Dr. Jale Þimþek
ailem 25 14 MAYIS 2005 CUMARTESÝ
Nerd ve satrancýn kumar veya oyun olma gerekçesiyle haram sayýl-masý durumunda, günümüzde mu-bah olan ve kuþku duyulmayan bir-çok oyunun da ayný gerekçe ile ha-ram sayýlmasý gerekecektir. Ayrýca kumarýn ölçü ve sýnýrlarý belirlen-miþtir. “Kumara vesile olma ihtimali vardýr” diye haram sayýlacak olsa, bu durumda da birçok oyunun haram kýlýnmasý gerekecektir. Bu nedenle tavla ve satrancýn kumara vesile ol-mamak þartýyla haram olmadýðý, an-cak çok deðerli olan zamanýn boþa harcanmasý noktasý itibariyle mek-ruh olduðu söylenebilir.
Nerdin ne tür bir oyun olduðu, nerdeþîr adlandýrmasýnýn anlam ve kaynaðý araþtýrýldýðýnda farklý açýk-lamalarla karþýlaþýlmaktadýr. Bir açýklamaya göre nerdeþîr; oyun taþ-larý ve kýsa bir tahtasý bulunan bir oyundur. Oyunun, kiþiye çalýþýp ka-zanmayý býraktýrýp onu yýldýzlardan medet ummaya baðladýðý ve davra-nýþlarýný yönlendirdiði, bu nedenle haram kýlýndýðý belirtilmektedir. Bu bilgiler ýþýðýnda nerdin tavladan farklý olduðu ve kesin tavla oyununu anlatmadýðý sonucu çýkabilir.
Tavla oyunu, za-maný boþa har-cattýðý, alýþkan-lýk yaptýðý, ku-mara kapý açtýðý için mekruh olarak deðer-lendirilmiþtir.
Kumara bulaþtýrýlmadýðý, hem Allah’a yönelik, hem de aile ve topluma yöne-lik görevler aksatýlmadýðý ve oyun anýnda önemli bir iþ çýktýðýnda, o iþin gereði hemen yerine getirildiði (iþ için oyundan çýkabil-me) müddetçe tavla oy-nanmasý dinen haram ol-mamakla birlikte, hadis-te belirtilen üç oyunun dý-þýnda olmasý dikkate alýndýðýnda mekruh oldu-ðu söylenebilir. Bilindiði gibi, mekruh; çirkin, se-vilmeyip kerih, nahoþ gö-rülen þeydir. Mekruh fiil iþleyen kiþi cezayý hak et-memekle beraber bazen kýnanma cezasý ve azar-lanmayý hak eder. Mek-ruh fiili Allah rýzasý için terk eden kiþi ise, övül-meyi ve sevabý hak eder.