• Sonuç bulunamadı

alanında) Serum Fizyolojik (n=5) Chitosan Aleo vera + Panthenol (n=5) Silverdin (n=5) Toplam (n=15) p 7. gün 0-10 adet 0 (%0) 0 (%0) 0 (%0) 0 (%0) 0,061 11-40 adet 1 (%20) 4 (%80) 4 (%80) 9 (%60) >40 adet 4 (%80) 1 (%20) 1 (%20) 6 (%40) 14. gün 0-10 adet 0 (%0) 1 (%20) 1 (%20) 2 (%13,3) 0,287 11-40 adet 3 (%60) 4 (%80) 3 (%60) 10 (%66,7) >40 adet 2 (%40) 0 (%0) 1 (%20) 3 (%20) PMNL: Polimorfonükleer lökosit.

Kikare testi, p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı.

Gruplar arasında x400 büyütme alanında PMNL sayısı değerlendirildiğinde istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p=0.05). Ancak hiçbir grupta 7. günde alınan biyopsi örneklerinde (şekilde 27 ‘de 1. Hafta olarak gösterilmekte) x400 büyütme alanında 11den az PMNL saptanmadı. 7. gün alınan biyopsi örneklerinde serum fizyolojik ile tedavi yapılan grup ratlarının %20 sinde PMNL sayısı x400 büyütme alanında 11-40 adet arası, %80 inde 40’dan fazla idi. %1lik gümüş sülfadiazin (Silverdin®) ile tedavi yapılan gruptan 7. günde alınan biyopsi örnekleri x400 büyütme ile değerlendirildiğinde ratların %80 inde alan başına 11-40 adet, %20 sinde alan başına 40’dan fazla PMNL saptandı. 7. günde chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel tedavi grubundan alınan biyopsi örnekleri değerlendirildiğinde ratların %80 inde x400 büyütme alanında 11-40 adet PMNL, %20 sinde 40’dan fazla PMNL sayıldı. 14. Gün alınan biyopsi örneklerinde bütün gruplarda x400 büyütme alanında sayılan PMNL sayısında düşüş izlendi ve chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel tedavi grubunda hiçbir ratta (%0) alanda 40’dan fazla PMNL saptanmaması dikkat çekmektedir (Şekil 27).

29

Şekil 27. Polimorfonükleer lökosit sayısının her gruptaki rat sayısına göre dağılımı (x400 büyütme alanında)

Her grup için anjiogenesis değerlendirildiğinde istatistiksel anlamlılık saptanmamıştır (p=0.05). Ancak 7. günde alınan biyopsiler değerlendirildiğinde neredeyse bütün ratlarda belirgin anjiogenesis görülmüştür [serum fizyolojik ve chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi grubu ratlarının %80’inde , %1 lik gümüş sülfadiazin ile tedavi grubu ratlarının hepsinde (%100) belirgin anjiogenesis saptanmıştır]. 14. günde alınan biyopsilerde bütün ratlarda anjiogenesis şiddetinde belli bir miktar azalma dikkati çekmektedir (Tablo 5).

Tablo 5. Anjiogenesis derecesinin dağılımı

Anjiogenesis Serum Fizyolojik (n=5) Chitosan Aleo vera + Panthenol (n=5) Silverdin (n=5) Toplam (n=15) p 7. gün Hafif Dereceli 0 (%0) 0 (%0) 0 (%0) 0 (%0) 0,369 Orta Dereceli 1 (%20) 1 (%20) 0 (%0) 2 (%13,3) Belirgin 4 (%80) 4 (%80) 5 (%100) 13 (%86,7) 14. gün Hafif Dereceli 0 (%0) 1(%20) 0 (%0) 1 (%6,7) 0,652 Orta Dereceli 2 (%40) 2 (%40) 2 (%40) 6 (%40) Belirgin 3 (%60) 2 (%40) 3 (%60) 8 (%53,3)

Kikare testi, p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı.

0% 0% 20% 60% 80% 40% 0% 20% 80% 80% 20% 0% 0% 20% 80% 60% 20% 20% 0% 20% 40% 60% 80% 100%

1. Hafta 2. Hafta 1. Hafta 2. Hafta 1. Hafta 2. Hafta

0-10 adet 11-40 adet >40 adet

30

Yaralardan 7. günde (Şekil 28’de 1. Hafta olarak ifade edilmiş) alınan biyopsi örneklerinin hiçbirinde hafif dereceli anjiogenesis saptanmamış olup ratların tamamında orta veya belirgin derecede anjiogenesis saptanmıştır ancak gruplar arasında istatiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p=0.05).

Şekil 28. Anjiogenesis derecesinin dağılımı

Her grup için epitelizasyon histolojik olarak değerlendirildiğinde gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır. Ancak 7. ve 14. günde serum fizyolojik ile tedavi grubunda beş rattan dördünde (%80) epitelizasyonun histolojik olarak bulunmadığı görülmektedir. Bunun aksine chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen ratların %80’inde 7. günde epitelizasyonun olduğu, 14. günde ise chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen tüm ratlarda epitelizasyonun var olduğu saptanmıştır (Tablo 6).

Tablo 6. Epitelizasyonun her gruptaki rat sayısı oranına göre % cinsinden dağılımı

Epitelizasyon Serum Fizyolojik (n=5) Chitosan Aleo vera + Panthenol (n=5) Silverdin (n=5) Toplam (n=15) p 7. gün Var 1 (%20) 4 (%80) 3 (%60) 8 (%53,3) 0,221 Yok 4 (%80) 1 (%20) 2 (%40) 7 (%46,7) 14. gün Var 1 (%20) 5 (%100) 4 (%80) 10 (%66,7) 0,052 Yok 4 (%80) 0 (%0) 1 (%20) 5 (%33,3)

Kikare testi, p<0,05 istatistiksel olarak anlamlı.

0% 0% 20% 40% 80% 60% 0% 20% 20% 40% 80% 40% 0% 0% 0% 40% 100% 60% 0% 20% 40% 60% 80% 100%

1. Hafta 2. Hafta 1. Hafta 2. Hafta 1. Hafta 2. Hafta

Hafif Dereceli Orta Dereceli Belirgin

31

Yaralardan 7. günde (şekil 29’da 1. Hafta olarak gösterilmektedir) alınan biyopsi örnekleri değerlendirildiğinde chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen ratların %80’inde epitelizasyon saptanmış, 14. günde (şekilde 29 ‘da 2. Hafta olarak gösterilmekte) alınan biyopsi örnekleri değerlendirildiğinde ise chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen ratların tamamında (%100) epitelizasyon saptanmıştır. 14. Günde alınan biyopsiler değerlendirildiğinde serum fizyolojik ile tedavi edilen ratların ancak %20 sinde epitelizasyon saptandığı görülmüştür. Ancak gruplar arasında istatiksiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p=0.05).

Şekil 29. Epitelizasyonun dağılımı

20% 20% 80% 80% 80% 100% 20% 0% 60% 80% 40% 20% 0% 20% 40% 60% 80% 100%

1. Hafta 2. Hafta 1. Hafta 2. Hafta

Epitelizasyon Var Epitelizasyon Yok

32

TARTIŞMA

Yanık yaralanmaları dünya genelinde sakatlıkların ve mortalitenin major sebeplerindendir (45). Sebep olduğu sakatlıkların yanında ciltte renk değişikliği, hipertrofik skar gibi kötü kozmetik sonuçlar da yanık yarası olan hastaların endişe sebeplerindendir. Derin yanık yaralarında debritman, eksizyon ve greftleme gibi cerrahi işlemler gerekebilmektedir ancak yüzeyel yanıkların çoğu ayaktan tedavi edilebilmektedir (46,47).

Gümüş sülfadiazin, mafenid, gümüş nitrat gibi birçok ilaç yanık yarasının tedavisinde kullanılmaktadır. Kimyasal ilaçlar yan etki yapabilmektedir ve bu nedenle araştırmacılar aloe vera, chitosan, panthenol gibi alternatif doğal ilaç kaynaklarını araştırmaya yönelmektedirler. Aloe vera, Liliaceae ailesinden tropikal iklimlerde büyüyen bir bitkidir. (35). Aloe vera özü yara iyileşmesini destekleyen birçok bioaktif bileşeni içerir (10,36,37). Kan akımını arttırıcı, nemlendirici, antimikrobial ve anti inflamatuar özellikleri ile yaraları iyileştirmektedir (17,48)..

Chitosan kabuklu hayvanların kabuklarında bulunan chitinden elde edilir. Yara iyileşmesini hızlandırıcı etkisi daha önceki yayınlarda gösterilmiştir (6). Chitosanın antibakteriyel etkisini bakteri duvarını destabilize ederek yaptığı belirtilmiştir. (49). Ayrıca polimorfonükleer lökositler, makrofajlar ve fibroblastların infiltrasyonunu ve fonksiyonunu arttırarak yara iyileştirici etkisinin olduğu düşünülmektedir (50,51). Yara iyileşmesine olumlu etkilerinin yanısıra chitosanın başka etkileri de araştırılmaktadır. Meme silikon protez uygulamalarında kapsüler formasyon oluşumunun engellenmesine chitosanın etkileri de araştırılmıştır. Li ve ark. (52) 2016 yılında yayınladığı araştırmada chitosanın silikon implantların çevresinde kapsüler kontraktür gelişme riskini azalttığını bunu da muhtemelen

33

TIMPs (tissue inhibitor of metalloproteinase) sinyal yolunu bloklayarak yaptığını düşündüklerini belirtmişlerdir.

Panthenol vitamin b5 in (pantothenic acid’in) alkol analoğudur. Epidermal yara iyileşmesini arttırdığı için yüzeyel yanıkların tedavisinde uzun süredir kullanılmaktadır (13).

Ratlarda 2. derece yanık yarasında chitosan jel, %1 ‘lik gümüş sulfadiazin krem (Silverdin®), ve epidermal grow factor ve chitosan jel ile EGF (epidermal growth factor) kombinasyonu lokal uygulamasını karşılaştıran bir yayın 2006 yılında yayınlanmıştır (15). Chitosan jel ve EGF yi kombine ederek uyguladıkları grupta epidermal kalınlığın en fazla olduğunu saptamışlardır. Bizim çalışmamızda da benzer olarak histolojik değerlendirme sonucunda istatistiksel anlamlı fark görülmese de epitelizasyonun chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyonu jel ile tedavi uygulanan grupta diğer gruplara göre daha iyi olduğu saptanmıştır. Aynı yayında EGF ve chitosan jel kombine tedavisi yapılan grupta yara iyileşmesinin sadece silverdin ve sadece EGF solüsyonu ile tedavi yapılan gruplara göre anlamlı derecede iyi olduğunu saptamışlardır. Bizim çalışmamızda da 7. ve 14. gün çekilen fotoğraflar üzerinden yapılan ölçümler sonucunda yara iyileşmesi oranlarına bakıldığında istatistiksel anlamlı fark olmasa da, chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen grupta en yüksek iyileşme oranı saptanmıştır. Aynı çalışmada hücre proliferasyonunun kontrol gruplarında oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Bizim çalışmamızda ise 7. ve 14. günde alınan biyopsi örnekleri değerlendirildiğinde PMNL sayısında istatiksel anlamlı fark saptanmamış (p=0.05) olsa da serum fizyolojik uygulanan grupta en yüksek sayıda PMNL görülmüştür (7. günde 5 rattan 4 ‘ünde birim alanda 40 ‘dan fazla, 14. günde 2 ratta birim alanda 40 ‘ dan fazla saptanmıştır). Chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu ile tedavi edilen grupta en az sayıda PMNL saptanması (7. günde 5 rattan sadece 1 ‘inde birim alanda 40 ‘dan fazla PMNL saptanmıştır, 14. günde birim alanda 40 ‘dan fazla PMNL hiçbir ratta saptanmamıştır), aloe vera ve chitosanın daha önce birçok yayında gösterilmiş olan antiinflamatuar özelliklerini destekleyici bir bulgu olarak yorumlanabilir (39,40).

Nascimento ve ark. nın (14) 2009 yılında yayınladığı araştırmada yanık yara iyileşmesine chitosan ile gümüş sülfadiazinin etkileri araştırılmış ve bu amaçla ratlar 3 gruba ayırılıp 1. gruba sadece chitosan jel, 2. gruba chitosan jel ve %1 lik gümüş sulfadiazin, 3. gruba sadece %1 lik gümüş sulfadiazin krem uygulayarak araştırma yapılmıştır. Bizim araştırmamızdakine benzer şekilde yaraların iyileşme (epitelizasyon) zamanlarında anlamlı istatistiksel fark bulunmamıştır. Bununla birlikte bizim araştırmamızda epitelizasyon

34

histolojik olarak değerlendirildiğinde istatistiksel anlamlı fark bulunmasada 7. gün sonunda serum fizyolojik ile tedavi edilen grupta 5 rattan 4 ünde epitelizasyon olmadığı, chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen grupta ise 5 rattan 4ünde epitelizasyon olduğu, %1 gümüş sulfadiazin ile tedavi edilen grupta ise 5 rattan 3 ünde epitelizasyon olduğu görülmüştür. 14 günün sonunda ise chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen grupta bütün ratlarda epitelizasyon histolojik olarak saptanmış, %1 lik gümüş sülfadiazin ile tedavi grubunda 4 ratta epitelizasyon saptanmış, serum fizyolojik grubunda ise sadece 1 ratta epitelizasyon saptanmıştır. İstatistiksel anlamlı fark saptanmasa da bu sonuçlar diğer iki grubun serum fizyolojik grubuna göre histolojik olarak epitelizasyonun saptanmasında artışı sağladığını, fotoğraflar üzerinden yapılan ölçüm sonuçlarına göre ve histolojik olarak en yüksek oranda epitelizasyon varlığı ve iyileşmenin chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen grupta olduğunu göstermektedir.

Aynı çalışmada yanık alanları iyileştikten sonra alınan biyopsilerde inflamatuar hücre sayımı yapılmış, sadece chitosan ile tedavi edilen grupta en fazla, sadece %1 gümüş sulfadiazin ile tedavi edilen grupta en az sayıda inflamatuar hücre saptanmıştır. Bizim çalışmamızda ise 7. ve 14. günde serum fizyolojik ile tedavi edilen grupta en fazla sayıda PMNL saptanmakla birlikte bütün gruplarda 7. günde bir artış olduğu ve 14. günde belli miktar azalma olduğu saptanmıştır ancak gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır.

Aloe vera ile gümüş sulfadiazin kremin ratlarda ikinci derece yanık yarası tedavisinin karşılaştırıldığı 2010 yılında yayınlanan bir makalede aloe veranın reepitelizasyonu gümüş sulfadiazine göre daha yüksek oranda sağladığı gösterilmiştir (17). Benzer şekilde bizim çalışmamızda da aloe vera içeren chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyon tedavisi grubunun hem 7. ve 14. gün çekilen fotoğraflar üzerinden yapılan ölçüm sonuçlarına göre, hem de histolojik araştırma sonuçlarına göre %1’lik gümüş sulfadiazin ile tedavi grubundan daha yüksek oranda epitelizasyon sağladığı saptanmıştır ancak gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark bulunmamıştır (p= 0.05).

Anjiogenesis, epitelizasyon ve mikrosirkülasyona chitosan ve diğer bazı etken maddelerin etkilerini araştıran bir makale 2015 yılında yayınlanmış ve chitosanın anjiogenesisi arttırdığı saptanmıştır (53). 1998 yılında Lee ve ark. (54) tarafından yayınlanan bir makalede araştırmacıların aloe vera jelinden elde ettikleri en aktif fraksiyonun, pulmoner arter kılıf endotelyal hücre proliferasyonunu arttırdığı gösterilmiştir. Aloe vera jelin, civciv embriosu chorioallantoic membranında anjiogenesis üzerine etkilerinin araştırıldığı 1999

35

yılında yayınlanan bir yayında aloe veradan elde edilen beta-sitosterolun potent anjiogenik aktivitesinin olduğu gösterilmiştir (55).

Ancak aloe veradan elde edilen bazı maddelerin anjiogenesis üzerine negatif etkileri olduğu bu sayede tümör yayılımının önlenmesine katkıda bulunabileceğini gösteren yayınlar da mevcuttur. Aloe veradan ve bazı bitkilerden elde edilen doğal bir hydroxy anthraquinone olan aloe emodinin, MMP-2/9, RhoB ve VEGF downregulasyonu yoluyla kolon kanseri migrasyonu/angiogenesisini inhibe ettiğini gösteren bir makale 2012 yılında yayınlanmıştır (56). Bu araştırmalar değerlendirildiğinde aloe veranın birçok aktif bileşene sahip olduğu ve bu nedenle angiogenesise etkileri ile ilgili yeni araştırmalara ihtiyaç olduğu görülmektedir.

Bizim çalışmamızda 7. ve 14. günde alınan biyopsiler değerlendirildiğinde chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyon tedavisi grubunda anjiogenesis derecesinde artış saptanmıştır. Ancak angiogenesisdeki bu artışın aloe vera, chitosan veya panthenol etken maddelerinin hangisinden kaynaklandığı saptanamamaktadır. Ayrıca diğer iki grupla karşılaştırıldığında gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamış (p=0.05) ve üç grupta da anjiogenesisin arttığı görülmüştür. 14. günde bütün gruplarda 5 rattan 2 ‘sinde orta dereceli angiogenesis saptanmış, %1 ‘lik gümüş sulfadiazin ve serum fizyolojik ile tedavi gruplarında 5 rattan 3 ‘ünde, chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu tedavi grubunda 5 ratın 2 sinde belirgin angiogenesis saptanmıştır. Bu sonuçlara bakıldığında chitosan, aloe vera, panthenol ile tedavi grubunda angiogenesisde artış sağlandığı ancak bu artış derecesinin diğer gruplara kıyasla daha düşük olduğu görülmektedir. Bu sonuç belki de aloe veranın angiogenesis üzerinde daha önce bahsedilen negatif etkilerinden kaynaklanmış olabilir.

Chitosanın tavşan fleksör tendon kılıfı fibroblastları, epitenon tenositleri ve endotenon tenositleri proliferasyonu ve kollajen sentezleri üzerine etkilerini araştıran bir yayın 2005 yılında yayınlanmıştır. Bu üç tip hücrenin proliferasyonu ve kollajen sentezlerinin chitosan ile inhibe edildiği gösterilmiştir (57). 2014 de yayınlanan başka bir çalışmada onarılan tendon dokusunda kollajen fibrilleri içeriğinin chitosan ile azaltıldığı gösterilmiştir (58). Chitosanın kollajen yapıya etkisi sayesinde postoperatif peritoneal yapışıklıkları azaltmasının araştırıldığı Paulo ve ark. ‘nın (59) 2009 yılında yayınladığı araştırmada chitosan kaplı polypropylene meşin peritoneal adhezyonu azalttığı gösterilmiştir.

Chitosan ve chitosan sulfatın kollajen yapısı üzerine etkilerinin araştırıldığı 1999 yılında yayınlanan bir araştırmada, chitosan ve chitosan sülfat varlığında daha kalın kollajen fibrillerin oluştuğu elektron mikroskobu ile saptanmıştır (60). Ayrıca bu çalışmada fibroblastlar tarafından oluşan kollajen kontraksiyonunun chitosan ile azaltıldığı saptanmıştır.

36

Bizim çalışmamızda fibrozis yapısı histolojik olarak değerlendirilmiştir, 14. gün alınan biyopsi örneklerinde hiçbir grupta normal fibrozis/kollajen yapısı izlenmemiş, bütün ratlarda ya amorf yada disorganize/ödemli olarak değerlendirilmiştir. Disorganise/ödemli kollajen yapının yanık hasarı gelişen ve iyileşmeye çalışan dokuda görülmesi beklenmekle birlikte chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyon tedavisi uygulanan grupta 5 rattan sadece 1’inde amorf kollajen yapı saptanmış olup, %1 lik gümüş sulfadiazin ile tedavi grubunda 5 rattan 2’sinde, serum fizyolojik ile tedavi grubunda 5 rattan 3’ünde, amorf yapı saptanmış olması chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyon tedavisinin kollajen yapısında diğer iki gruba göre daha yüksek oranda iyileşme sağladığını göstermektedir ancak gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p=0.05).

37

SONUÇ

İkinci derece yanık yarasında %1 lik gümüş sulfadiazin ile chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu lokal uygulamasını karşılaştırdığımız çalışmamızda istatistiksel anlamlı fark tespit edilmese de chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu lokal uygulamasının diğer gruplara göre daha yüksek oranda iyileşmeyi sağladığı, epitelizasyonun daha iyi olduğu hem histolojik olarak hem de yaraların 7. ve 14. gün çekilen fotoğrafları üzerinden yapılan iyileşme yüzdeleri ölçülerek saptanmıştır.

38

ÖZET

Bu deneysel çalışma, ikinci derece yanık yarasında %1’lik gümüş sulfadiazin ile chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu lokal etkilerinin karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi amacıyla Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim Dalı’nda gerçekleştirildi. Tüm deneysel çalışmalar Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Deney Hayvanları ve Araştırma Laboratuvarında yürütüldü. Ratlarda anestezi, Ketamin; 50mg/kg ve Xylazin 5mg/kg ile sağlandı. Tüm ratlarda sırt bölgesinde yanık oluşturulacak alan traş edildi. Kaynayan suda 5 dk bekletilerek ısıtlan metal plaka traş edilmiş alana 5 saniye temas ettirilerek yanık modeli oluşturuldu. Çalışmaya dahil edilen 6-8 aylık, 270-320 gr ağırlıklarında Wistar Albino cinsi 15 rat 5’er rat olacak şekilde 3 gruba ayrıldı. Ratların yanık alanları üzerine 1. grupta serum fizyolojik ile yıkama yapıldı, 2. grupta %1’lik gümüş sulfadiazin içeren krem (Silverdin® krem) sürüldü, 3. grupta chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel sürüldü ve aynı işlem günde 2 kere olaracak şekilde uygulandı. Herhangi bir örtü malzemesi kullanılmadı.

Ratlarda yanık modeli oluşturduktan sonra ve 7. günde ve 14. günde genel anestezi altında yanık yaralarının fotoğrafları çekildi. Fotoğraflar image j programında değerlendirildi, yanık alanları milimetre kare ve iyileşme oranları yüzde cinsinden hesaplandı. En yüksek ortalama iyileşme yüzdesi %70,17±17,50 ile chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu jel ile tedavi edilen grupta saptandı. Serum fizyolojik uygulanan grupta ortalama iyileşme yüzdesinin %67,35±9,42 olduğu, %1’lik gümüş sulfadiazin krem ile tedavi yapılan grupta %54,08±10,06 ile en düşük ortalama iyileşme yüzdesi olduğu saptandı. Ancak istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p=0.05).

39

Çalışmamızda 7. ve 14. günde her rattan yanık alanını en iyi gösterecek şekilde 1x1 cm boyutunda tam kat deri biyopsi örnekleri alındı. %10’luk formaldehit solusyonunda tespit edildikten sonra paraffin bloklar hazırlandı ve 4 mikron kalınlığında kesitler alınarak hematoksilen eosin boyası uygulandı. Histopatolojik parametreler (polimorfo nükleer lökosit, epitelizasyon, fibrosis ve anjiogenesis) değerlendirildi. Serum fizyolojik ile tedavi edilen grupta en fazla sayıda polimorfonükleer lökosit saptanmakla birlikte bütün gruplarda 7. günde bir artış olduğu ve 14. günde belli miktar azalma gerçekleştiği ve sayıların birbirine yakın olduğu saptanmıştır, istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p=0.05). 7. günde alınan biyopsiler değerlendirildiğinde neredeyse bütün ratlarda belirgin anjiogenesis görülmüştür. 14. günde alınan biyopsilerde bütün ratlarda anjiogenesis derecesinde belli bir miktar azalma dikkati çekmektedir. 14. gün alınan biyopsi örneklerinde hiçbir grupta normal fibrozis/kollajen yapısı izlenmemiş, bütün ratlarda ya amorf yada disorganize/ödemli olarak değerlendirilmiştir. Hiçbir grupta normal kollajen yapısı saptanmasa da chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyon tedavisi uygulanan grupta daha az oranda amorf kollajen yapı saptanmış olması chitosan, aloe vera ve panthenol kombinasyon tedavisinin kollajen yapısında diğer iki gruba göre bir miktar iyileşme sağladığını düşündürmektedir. Epitelizasyon varlığının histolojik olarak değerlendirilmesi yapıldığında 14. günde en yüksek oran %100 (5 ratın 5’inde) ile chitosan,aloe vera, panthenol kombinasyonu uygulanan grupta saptanmıştır. En düşük oran ise serum fizyolojik ile tedavi yapılan grupta %20 (5 ratın 1’inde) olarak saptanmıştır ancak gruplar arasında istatistiksel anlamlı fark saptanmamıştır (p=0.05). Sonuç olarak ikinci derece yanık yarasında %1 lik gümüş sülfadiazin ile chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu lokal uygulamasını karşılaştırdığımız çalışmamızda istatistiksel anlamlı fark tespit edilmese de chitosan, aloe vera, panthenol kombinasyonu lokal uygulaması yapılan grubun diğer gruplara göre daha iyi oranda iyileştiği, epitelizasyonun daha iyi olduğu hem histolojik olarak hem de yaraların 7. ve 14. gün çekilen fotoğrafları üzerinden yapılan iyileşme yüzdeleri ölçülerek saptanmıştır.

40

COMPARISON OF THE LOCAL EFFECTS OF 1% SILVER

Benzer Belgeler