• Sonuç bulunamadı

2.2 Mali Tuzak

2.2.2 Büyük Mali Tuzak

Şekil 2.1‘de basit mali tuzağın büyük mali tuzağa dönüşmesi açık renkli oklarla gösterilmektedir. Basit mali tuzak kendi kendine besleyen kısır döngüsü zamanla daha kötü sonuçlar yaratmaktadır. Düşük büyüme, artan işsizlik, azalan toplam talep ve karların düşmesi kamu borç senetlerinin elden çıkarılmasına ve devletin yükümlülüklerini yerine getirememesi korkusunu doğurmaktadır. Bu durum faiz maliyetlerini arttırarak mali strese yol açmakta ve bütçe açıklarının kapatılamamasının bir diğer sebebi olmaktadır. Bu noktadan sonra basit mali tuzağın kendi kendini besleyen kısır döngüsü kuvvetlenerek büyük mali tuzağa

dönüşmektedir. Daraltıcı politikaların ilk döneminde, otomatik stabilizatörün etkisi ile toplam talep belirli seviyelerde tutunabilse de harcama kesintilerinin ve vergi artışları devam ettikçe otomatik stabilizatörün etkisi azalmaya başlamakta ve borç oranı daha da artmaktadır. Sürekli devam eden negatif büyüme ve hedeflerin tutturulamaması ise döngüyü daha kısır hale getirmektedir (Hannsgen ve Papadimitriou, 2012: 5).

Harcama kesintileri Vergi artışları

Düşük büyüme, Hedeflerin tutturulamaması

Artan işsizlik, ve/veya bütçe açıklarının artması,

Azalan toplam talep, Karların düşmesi,

Vergi gelirlerinin düşmesi,

Transfer ödemelerinin artması Kamu borç senetlerinin

elden çıkarılması,

Devletin yükümlülüklerini yerine getirememesi korkusu

Faiz maliyetlerinin yükselmesi

Şekil 2.1 Basit ve Büyük Mali Tuzak3

Kaynak; Hannsgen ve Papadimitriou, 2012: 5

Basit mali tuzağın büyük mali tuzağa dönüşmesi ülke parasal sistemi ile ilgilidir. Ülke metalist ya da chartalist para sistemini benimsemesine göre basit mali tuzak, büyük mali tuzağa dönüşmektedir.

Metalist sistemde, para sadece ödeme aracı olarak değerlendirilir, fakat dünyanın herhangi bir yerinde belirli bir ölçüm değeri vardır. Metalist sistemde paranın ölçüm değeri belirlenmesi paranın bir şeylere bağlı olması ile sağlanmaktadır. Para sadece ödeme aracı olarak görülse bile para dışında mübadeleye giren her şey paranın değerini taşımaktadır (Knapp, 1924: 1-3). Metalist sistemin paraya verdiği önem para teorisinde şekillenmektedir. Para devlet tarafından piyasaya sürülmesinden önce ve sonra belli başlı kurallara göre şekillenmesi gerekmektedir. Bir başka değişle dışsal etkenler ya da bağlı kurallar paranın piyasa sürülecek miktarını belirlemektedir. Örnegin maastricht kriterleri gibi yükümlülükler para arzına birçok kısıtlama getirmektedir (Hannsgen ve Papadimitriou, 2012: 5). Metalist sistem parasal istikrarın sağlanabilmesi için ortodoks yaklaşım tarafından benimsenmektedir. Metalist sisteme göre uluslararası ticaretin gelişimi için para biriminin ulus devlete bağlanması ve onun hegemonyasında olması doğru değildir. Çünkü uluslararası ticarette öncelik üretim gücü ile sağlanmalıdır. Para arzı

kısıtlanarak üstünlük sağlanmaya çalışılması uluslararası ticareti zedelemektedir. Uluslararası ticaretini paranın değerinden ayırabilmek için bağımsız merkez bankaları güçlenerek devlet otoritesinde ayrılmalı ve serbestlik sağlanmalıdır (Wray, 2000: 4).

Chartalist sistemde, paranın değeri bir meta olarak değil, onu sunan devletin otoritesi ile ilgilidir. Paranın değeri devletin rolüne göre değişmektedir çünkü paraya atıfta bulunan devletin kendisidir. Para bir bilet ya da jeton olabilir, önemli olan onun devletin elinden çıkmış olması gerekmektedir (Knapp, 1924: 32-34). Chartalist sistem Keynesyen görüş tarafından kabul görmektedir. Lerner fonksiyonel maliye anlayışında ise chartalist sistemin önemi çok daha fazladır. Lerner’ın fonksiyonel maliye teorisine göre devletin harcama, gelir, borçlanma ya da para basması gibi etkilerinin sadece sonuçlarına bakılmalıdır. Önemli olan uygulanan politikaların makroekonomik durumu ve istihdam düzeyi gibi değişkenleri ne ölçüde etkilediğidir. Devletin fonksiyonlarını yerine getirmede para sadece kullanılan bir araç olduğu için herhangi bir likidite sıkıntısında özel sektörden borçlanmasına ya da vergileri arttırmasına gerek yoktur. Devletin tek yapması gereken makroekonomik durumunun gerekliliğine göre para arzını değiştirmektir (Lerner, 1943: 40-43). Para vergi yükümlülüklerinin yerine getirebilmesi ve devletin hizmet etmesi için devlet tarafından yaratıldıysa kullanım hakkı da elbette yine devletin olmalıdır. Para özgür ve bağımsız bir devlet tarafından arz edilmeli ve piyasanın bu otoriteyi kabul etmesi gerekmektedir (Lerner, 1947: 313). Chartalizme göre para ‘devlet parası’ olarak tanımlanmaktadır. Devlet, kendi parasıyla ilgili herhangi bir kısıtlamaya sokulamaz. Devlet, parasının kullanım hakkını devletten bağımsız bir kuruma (Merkez bankası) verirse devletin kendi hareket kabiliyeti yani müdahaleci yaklaşımı azalmaktadır. Para yönetiminin bağımsız kuruma verilmemesi gerekliliğinin bir başka sebebi ise bu kurumun para arzı kontrolünü tek başına sağlayamayacak olmasıdır. Para arzı belirli kural ve şartlara bağlanırsa para arzının kontrolü piyasanın eline düşmektedir (Wray, 2000: 14).

Şekil 2.2’de açık renkli oklar, basit mali tuzağın büyük mali tuzağa dönüşmemesinin yöntemini göstermektedir. Büyük mali tuzak metalist sistemin geçerli olduğu ekonomilerde gerçekleşmektedir. Bu açıdan bakıldığında basit mali tuzağın büyük mali tuzağa dönüşmemesinin iki yolu vardır. Birincisi esnek döviz kuru yolu ile döviz şoklarının sağlanmasıdır. Ülkenin kendi ulusal-egemen parasının (sound money) değerinin düşürerek ihracatını arttırabilmektedir. Bu sayede bir yandan dışarıdan talep sağlanarak durgunluktan çıkılmakta diğer yandan birincil açık kapanarak cari fazla verilmektedir. İkincisi ise açık piyasa işlemleri ile piyasaya para arzı sağlanmasıdır. Para arzının artması bir yandan toplam talebin artmasına yol açmakta diğer yandan faiz oranını istikrarlı hale getirerek güven ortamı sağlanmakta ve borç stoku azalmaktadır. Faiz oranının istikrarlı olması faiz maliyetini ya da risk primini arttırmamakta ve devletin borçlarını ödeyememe korkusunu ortadan kaldırmaktadır. Bu sayede uzun dönemli hedefler belirlenerek yol haritaları çizilebilmekte ve büyük mali tuzaktan kaçınılmaktadır (Hannsgen ve Papadimitriou, 2012: 6).

Durgunlukla beraber daralma politikaları uygulamaları sonrası bağımsız para sistemi olmayan, merkez bankası yetkileri sınırlı metalist sistemi benimsemiş ülkelerde basit tuzak

büyük mali tuzağa dönüşmektedir. Ortak para birimine ve merkez bankasına sahip ülkeler, kendi para arzını değiştirmek için devalüasyon seçeneğini ya da merkez bankasının açık piyasa işlemleri alternatifini seçememektedir. Chartalist sistemini benimsemiş ülkeler ise açık piyasa işlemleri ile büyük mali tuzağın içine düşmemektedir. Sonuç olarak ülke, chartalist sisteminde basit mali tuzak büyük mali tuzağa dönüşmemekte metalist sistemde ise büyük mali tuzağın içine sürüklenmektedir (Göker ve Akyol, 2014: 186).

Harcama kesintileri Vergi artışları

Düşük büyüme, Hedeflerin tutturulamaması

Artan işsizlik, ve/veya bütçe açıklarının artması,

Azalan toplam talep Karların düşmesi

Vergi gelirlerinin azalması Transfer ödemelerin artması Kamu borç senetlerinin

elden çıkarılması

Esnek döviz kurunda Merkez Bankası açık piyasa işlemleri ile faiz oranının sabit tutması

Şekil 2.2 Basit Mali Tuzağın Büyük Mali Tuzağa Dönüşmemesi 4

Kaynak; Hannsgen ve Papadimitriou, 2012: 6