• Sonuç bulunamadı

Yakın geçmişteki kurumsal skandalların çoğu ya ciroları abartarak ya da maliyetleri düşürerek ya da şirket fonlarını yöneticilerin özel kullanımlarına yönlendirerek ya da kurumsal yöneticilerin mali sonuçlarını şişirmeye istekli olmalarıyla ortaya çıkmıştır (Edwards, 2003: 7). Dünya’da son yıllarda yaşanan kurumsal skandallardan bazıları şunlardır:

8 1.3.1. ENRON Skandalı

Dünyadaki 30.000 çalışanı ile bir enerji grubu olan Enron, olağanüstü hızlı büyümesi sonucunda, Fortune 500 tarafından 100 milyar dolarlık ciro ile 2001 yılında ABD’nin en iyi 7. şirketi olmuştur. Aynı zamanda, Fortune'un en yenilikçi şirketi olarak yedi yıl boyunca ödüle layık görülmüştür. 2001 yılı itibariyle analistler tarafından en başarılı şirketlerden biri olacağı öngörülmüştür. Fakat aynı yıl şirket, iflas başvurusu yaptı ve 1997'den 2000 yılına kadar finansal raporlamalarda usulsüzlük yaptığını itiraf etmiştir (Abid ve Ahmed, 2014: 847).

İlerleyen günlerde finansal piyasa aktörleri tarafından daha yakından takip edilmeye başlanmıştır.

2001 yılından itibaren bilinirliği artan Enron, ilerleyen yıllarda dünyadaki pek çok hane tarafından tanınmış ve ABD’deki en büyük 10 şirketten birisi haline gelmiştir.

Sonraki yıllarda şirketin kurumsal yönetişim zayıflığı ve hileli faaliyetleri hakkında daha fazla kanıt ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu skandalın ortaya çıkması nedeniyle Dünya’da hem şaşkınlık yaşanmaya başlanmış hem de huzursuzluk hızla yayılmıştır. Dünya’ya ölümcül bir virüs gibi yayıldığı ve her şirkete ve her paydaşa sirayet ettiği tespit edilmiştir. Buna ilave olarak, en küçük pay sahiplerinin bile endişelenmesine neden olduğu gibi aynı zamanda piyasaların sarsılmasında önemli bir etkisi olduğu düşünülmektedir (Dibra, 2016: 285). Skandalın derinliği ve etki alanı gün geçtikçe daha fazla belirginleşmeye başlamıştır.

Bir şirketin yönetim kurulunun asıl görevi pay sahiplerinin menfaatlerinin korunması için etkin kurumsal yönetim denetimi yapmasıdır. Enron’ un meydana getirdiği enkaz nedeniyle birçok kurumsal yönetim sorunu gün yüzüne çıkmıştır.

İcracı yöneticilerin elindeki sınırsız güç Enron yönetiminde ki sorunu belirleyen en önemli etkendir. Genel olarak Enron’daki kurumsal yönetim zafiyeti ve yönetim kurulunun ahlaki karakterinin yoksunluğu dolandırıcılık faaliyetlerine girmeye istekli olmaları kurumsal yönetimdeki başarısızlığın asıl sebebidir.

Yönetim niteliklerine bakılmaksızın, faaliyet gösterdiği endüstri ve büyüklüğü ne olursa olsun hiçbir organizasyon, aşağıdaki üç temel kriteri sağlamadan hayatta kalamaz (Ogutu, 2016: 2747):

9

 Güçlü ve etkili bir yönetişim yapısı ve süreci

 Sağlam ve sürekli bir etik iklim

 Güvenilir kontrol ortamı üzerine kurulmuş etkili iç kontrol sistemi

1.3.2. PARMALAT Skandalı

Büyük bir anonim şirkette mülkiyetin ve kontrolün ayrı olması durumunda, sahiplerin ve yöneticilerin menfaatleri çakışırsa hiçbir sonuç çıkmaması muhtemeldir. Kurumsal yönetişim, yönetim performansının izlenmesi ve kontrolündeki sorunların üstesinden gelmekle ilgilidir. Burada, kurumsal sahiplik ve kurumsal kontrol, dağınık hisse sahipliği sonucunda birbirinden ayrılır.

Kurumsal yönetişimin temel işlevi, şirketlerin, şirket hissedarlarının menfaatleri doğrultusunda hareket etmesinin sağlanmasıdır. Bununla birlikte, pay sahipleri bu fonları yönetirken aynı zamanda finansal kaynaklar sağlamaktadırlar (Dibra, 2016:

286). Sağlanan bu finansal kaynakların etkin olarak kullanılması gerekmektedir.

Kurumsal yönetim anlayışını tam olarak benimsemeyen firmalarda belli başlı sorunlar ve skandallar ortaya çıkabilmektedir.

Parmalat skandalı yakın zamandaki en büyük ve en cesur kurumsal finansal dolandırıcılıklardan birisi olarak kayıtlara geçmektedir. Parmalat, çağdaş İtalya'da zayıf bir kurumsal yönetim yapısı ve süreci, denetçiler tarafından profesyonel incelemenin yapılmaması, kurucusu ve üst düzey yönetim ekibi tarafından açgözlülük ile sürdürülen muhasebe dolandırıcılığının tipik bir örneği olarak değerlendirilmektedir. Parmalat’ın kurumsal yapısı zayıftı, şirket kontrolünün elinde bulunduran hissedarların bu zayıflığı kendi avantajları yönünde kullandıkları anlaşılmaktadır (Ogutu, 2016: 2747). Şirketin olumsuz durumunu gizlemeye çalıştıkları ortaya konulmaktadır.

Calisto Tanzi tarafından kurulmuş olan İtalyan merkezli bir küresel gıda ve süt holdingi olan Parmalat, varlıklarında yaşadığı kayıpları gizlemek için, ilgili hesapları olduğundan farklı göstermeye çalışmıştır (Abid ve Ahmed, 2014: 858).

Parmalat çöküşünün esas nedeni kurumsal bir yönetimin uygulanmaması olarak gösterilmektedir ve bağımsız denetimin yetersizliği kaynaklı olduğu ifade edilmektedir.

10 Aile üyeleri tüm Parmalat şirketler grubunun kontrolüne sahiptir. İtalya’daki kurumsal yönetim sorunları incelendiğinde, zayıf yöneticilerin, şirketin kontrolünü elinde tutan hissedarların varlığı ve azınlık hissedarların korumasızlığı temel sorun olduğu görülmektedir. Parmalat’ın kontrolünü elinde bulunduran aile üyeleri; şirketin kaynaklarını, yasalara aykırı olmasına rağmen, başka şirketlere aktararak küçük hissedarların zararına yol açtıkları anlaşılmaktadır. Bu skandalda şirketin iştiraklerine usulsüz olarak aktarım yapıldığı, Cayman adalarındaki iştirakine 500 milyon Euro aktardığı tespit edilmiştir (Göçen, 2010: 115). Bank of America’nın 500 milyon € tutarındaki bono ödemesini yapamaması nedeniyle skandal ortaya çıkmıştır.

Parmalat’ın bilançosunda 4.2 milyar € nakit varlığının bulunduğu görünmesine karşın, 8 Aralık’ta vadesi dolan 150 milyon Euro’luk tahvili kredi kullanarak ödeyebilmesi şüphe uyandırmıştır. Bunun üzerine yapılan incelemeler, yaklaşık 4 milyar € tutarındaki paranın Parmalat Şirketi’nin iştiraki olan ve Cayman Adalarında bulunan Bonlet Finans Şirketi hesabına aktarıldığı tespit edildi. Ancak şirketin Cayman Adalarındaki iştirakinin hesabında olması gereken paranın mevcut olmadığı ve şirket hesaplarının 8 milyar € kadar şişirildiği görülmüştür (Odabaşı ve Ergen, 2002: 4).

Parmalat'ın çöküşü, 2003 yılının kasım ayında başladı. Muhasebe kayıtlarında yanıltıcı bilgilerin bulunduğunu ortaya koyan ek belgelerden sonra, şirketin genel müdürü ve kurucusu Calisto Tanzi 15 Aralık'ta istifa etmiştir.İtalyan araştırmacılar 23 Aralık tarihinde Calisto Tanzi’nin var olmayan varlıklarını varmış gibi gösterebilmek için onlarca denizaşırı şirket kurduğunu açıklamıştır. Bu yükümlülükler 11 milyar doları bulmuştur (Dibra, 2016: 283). Parmalat’ın yükümlülüklerini karşılayacak varlıklara sahip olmadığını anlamak ise çok uzun sürmemiştir.

Finans çevrelerinde dalgalanmalara neden olan Parmalat’ın çöküşü, kurumsal yönetişimin tüm dünyada ele alınmasının temel taşlarından birisi olmuştur.

Özellikle İtalya’da daha derin etkiler bırakmıştır. Örneğin; İtalya, yatırımcıların güvenini yeniden kazandığından emin olmak ve Avrupa Birliğinden gelen eleştirilere cevap verebilmek için çeşitli tedbirler almıştır. Kurumların soruşturma yetkilerini genişleterek icra kabiliyetlerini arttırdığı görülmektedir. Parmalat gibi büyük skandalların tekrar etmemesi için şirketlerin yönetişim reformuna yönelik

11 olarak mevzuatlar hazırlamıştır (Ogutu, 2016: 2747). Avrupa’ da kurumsal yönetişim düzenlemeleri yapılarak yatırımcıların finansal sisteme olan güveni tekrar kazanılmaya çalışılmıştır. Tahmin edileceği gibi bunu tesis etmek kısa vadede pek mümkün olamamış ve skandalların etkisi uzun süre devam etmiştir.

Dünyada yönetimsel ve finansal sorunlar kurumsal yönetim anlayışının doğuşuna ve kurumsal yatırımcıların şirketlerdeki hissedarlığının artışına neden olmuştur.