• Sonuç bulunamadı

Büyü Ġle Ġlgili Ġnançlar ve Uygulamalar

BÖLÜM 1: ARAġTIRMANIN TEORĠK ÇERÇEVESĠ

2.6. Büyü Ġle Ġlgili Ġnançlar ve Uygulamalar

“Birtakım gizli yöntemlerle tabiatüstü güçlere baĢvurmak suretiyle insanlara ve toplumsal yaĢamın akıĢına etki edilebileceği ve olayların istenilen yönde değiĢtirilebileceğine inanmak,” (Günay, 2005:452) tabiatüstü güçlerin yardımı sağlanarak belirli bir gayeye ulaĢmak (Küçük ve Tümer, 1993:51) gibi anlamlara gelen büyü, en eski çağlardan günümüze kadar hemen her toplumda görülmüĢ bir fenomen olup, bu özelliği ile de evrensel bir görünüm arz etmektedir.

Tarih boyunca din ve büyünün ilgilendiği konular arasında büyük benzerliklerin olması ve birtakım olayların dinden mi yoksa büyüden mi kaynaklandığının pek çok teorilerin ortaya atılmasına neden olmasına rağmen (Günay, 2005:452), kutsalla iliĢkisi bulunmaması ve ahlâkî bir amaç taĢımaması büyüyü dinden ayırmaktadır. Din her Ģeye gücü yeten bir varlığa, büyü ise tabiattaki bir güce yönelmektedir. Dinin bir cemaati, büyücünün ise sadece müĢterisi vardır. Dinde Tanrı‟ya itaat etmek, O‟nun hoĢnutluğunu kazanmak, gazabından sakınmak, ceza veya mükâfatına göre tavır almak söz konusu iken, büyünün temel ilkesi ise, menfaat temini olduğuna göre büyücü, dince kutsal Ģeyleri de kendi gayesi için kullanarak dini istismar edebilir (Tanyu, 1992:502). Yani, büyünün ve büyücünün baĢlıca gayesi daima çıkar sağlamaktır.

Eski Japonya, Hinduizm, Yunan, Roma, Türkler (Tanyu, 1992:502) Ġran, Çin, Hindistan, Anadolu ve özellikle de Kaldanîler‟de büyücülüğün bir meslek olduğu bilinmektedir (Erdil, 1999:502).

Ortaçağ‟daki büyücüler de özellikle ellerini ve parmaklarını kullanarak hastalıkları iyileĢtirme yöntemlerine baĢvurmuĢlar ve insana sunulmuĢ olan en büyük gücün, toprağın ayrılmaz bir parçası olduğuna inandıkları ağaçları kullanarak, hastalığı ya da kötülüğü ağaca aktararak toprağa gömmüĢlerdir. Ayrıca bu büyücüler, Ay‟ın batmasından sonra, çıbanların üzerlerine tükürerek, “Gördüğüm çoğalsın, dokunduğum azalsın” ifadelerini tekrar tekrar mırıldanmak suretiyle bu çıbanların iyileĢeceğine de inanmıĢlardır (Lorie, 1997:42,43).

Müslüman olan bazı kiĢiler de büyü ile ilgili olarak, Yahûdiler, Suriyeliler, Ġranlılar, Keldânîler ve Yunanlılardan dersler almıĢ, bunun sonucunda da tütsü, tılsım, muska,

76

cadılık, fala bakma gibi unsurlar Ġslâm dünyasında hatırı sayılır bir uygulama alanına sahip olmuĢtur (ġâmil ĠA, I, 1990:260).

Hunlar‟dan günümüze kadar uzun bir geliĢim çizgisi takip eden büyü, Anadolu‟nun değiĢik yörelerinde genellikle kötü niyetle yapılmaktadır. Bu yörelerde, karı koca arasını açmak, insanın bazı kabiliyetlerini, dilini, cinsî gücünü, idrarını bağlamak, onu sakatlamak, uyutmamak, malına, canına, hayvanına zarar vermek, kız kaçırmak, kız veya erkeklerin bahtlarını bağlamak, kadınların gönlünü çalmak gibi kötü niyetli “kara büyü” yanında; kiĢinin kendisini, ailesini, malını ve mülkünü koruma amacına yönelik olarak yapılan “ak büyü” örnekleri de görülmektedir (Varlı, 2008:356,357).Fakat, Ġslâm dini, “büyük günahlar” (Ebû Dâvûd, Vesâyâ, 10.) arasında saydığı büyücülüğe Ģiddetle karĢı çıkmıĢtır. Kur‟an-ı Kerim‟de büyücülerin iflâh olamayacağı (Tâhâ sûresi, 69.) belirtilmiĢ ve kâfirlerin, yalanladıkları peygamberleri büyücülükle suçladıkları ifade edilmiĢtir (Bakara sûresi, 102.).

Bu açılardan bakıldığında, araĢtırma evrenimizin dinî duygu ve hassasiyetlerini de dikkate alarak, yöre insanın sahip olduğu sosyo-ekonomik seviyelere göre büyüye bakıĢlarını tespit etmek için deneklere, inancı kuvvetli olan insanların büyü yapıp yapmayacaklarına dair bir soru sorulmuĢ ve alınan cevaplar, Tablo 14‟te sunulmuĢtur. Konuyu sosyo-ekonomik tabanda ele almamızın sebebi ise, insanların sosyo-ekonomik seviyeleri düĢtükçe, elde etmek istediği Ģeylere ulaĢması zorlaĢmakta, bu durumda onların isteklerini elde etmek için dindarlık algılarına göre, meĢru veya gayri meĢru çarelere tevessül etmelerine neden olabilmektedir.

Farklı seviyelerdeki sosyo-ekonomik imkâna sahip olan deneklerin, “Ġnancı kuvvetli olan insanlar büyü yapmazlar.” düĢüncesine katılıp katılmama derecelerini tespit etmek amacıyla sorulan soruya verdikleri cevaplar, Tablo 14‟deki gibi bir dağılım göstermektedir.

77

Tablo 14. Deneklerin ekonomik durumlarına göre “Ġnancı kuvvetli olan insanlar büyü yapmazlar.” fikrine katılıp katılmama durumlarına göre dağılımları

f= 26.912 s.d.= 16 p<0.05 (p= 0.042)

Verilen cevaplara göre yapılan analiz sonucunda farkın “p=0.042” düzeyinde anlamlı çıktığı görülmüĢtür. BaĢka bir ifadeyle deneklerin 225‟i (%75.8), inancı kuvvetli olan insanların büyü yapabileceğini kabul etmezlerken, 72‟si (%24.2) bu insanların büyü yapabileceğini ifade etmektedir. Bu düĢünceye katıldıklarını ifade eden deneklerin çoğu, aile geliri itibariyle “orta” sosyo-ekonomik düzeydedir (%56.9;128 kiĢi). Ġkinci sırada, 84 (%37.3) kiĢi ile “iyi” sosyo-ekonomik seviyedekiler yer alırken, üçüncü sırada, 11 (%4.9) kiĢi ile “düĢük” sosyo-ekonomik düzeydekiler, dördüncü sırada ise, 2 (%0.9) kiĢi ile “çok iyi” soyo-ekonomik düzeydeki denekler yer almaktadır. Fakat, sosyo-ekonomik açıdan “çok düĢük” seviyede olan hiçbir denek bu düĢünceye katıldığını ifade etmemiĢtir. Ġnancı kuvvetli olan insanların büyü yapabileceğini düĢünen 72 kiĢiden 32 (%44.4) kiĢi ile sosyo-ekonomik açıdan “iyi” durumda olanlar birinci sırada yer alırlarken, 29 (%40.3) kiĢi ile “orta” seviyedekiler ikinci, 8 (%11.1) kiĢi ile “düĢük” seviyedekiler üçüncü, 2 (%5.3) kiĢi ile “çok iyi” seviyedekiler dördüncü ve 1 (%1.4) kiĢi ile de “çok düĢük” seviyede olanlar beĢinci sırada yer almaktadırlar.

Ġnancı Kuvvetli Olan Ġnsanlar Büyü Yapmazlar.

Deneklerin Ekonomik Durumlarına Göre Dağılımı

TOPLAM Çok

DüĢük DüĢük Orta Ġyi Çok Ġyi

Kesinlikle Katılmıyorum 1 2 16 17 2 38 %2.6 %5.3 %42.1 %44.7 %5.3 %100.0 Katılmıyorum 0 6 13 15 0 34 %0.0 %17.6 %38.2 %44.1 %0.0 %100.0 Kararsızım 0 0 13 9 0 22 %0.0 %0.0 %59.1 %40.0 0%0.0 %100.0 Katılıyorum 0 5 53 32 1 91 %0.0 %5.5 %58.2 %35.2 %1.1 %100.0 Tamamen Katılıyorum 0 6 75 52 1 134 %0.0 %4.5 %56.0 %38.8 %0.7 %100.0 TOPLAM 1 19 170 125 4 319 %0.3 %6.0 %53.3 %39.2 %1.3 %100.0

78

Bu sonuçlardan da anlaĢılacağı gibi, “Ġnancı kuvvetli olan insanlar büyü yapmazlar.” düĢüncesine katılan ve katılmayan deneklerin, büyük oranının orta ve iyi düzeyde sosyo-ekonomik seviyeye sahip oldukları görülmektedir. Fakat, daha önce de ifade edildiği gibi, deneklerin bu iki düzeyde yoğunluk kazanmasının nedeni, muhtemelen anketimize katılan kiĢilerin psiko-sosyal nedenlerle gerçek sosyo-ekonomik durumlarını saklamıĢ olmalarıdır.

Verilere genel olarak bakıldığında, deneklerin büyük çoğunluğunun (%75.8), “inancı kuvvetli olan insanların büyü yapmayacağı” düĢüncesinde oldukları görülmektedir. Yöre halkından bir kısmıyla yapmıĢ olduğumuz mülakatlarda, “meĢru yollarla elde edilemeyen Ģeylerin elde edilmesi veya bir kiĢinin baĢka bir kiĢi üzerindeki etkisini sürdürmek için büyü yapılabileceği; kendisine büyü yapıldığını bilen veya hisseden bir kiĢinin korunmak için karĢı büyü yaptırabileceği; büyülenmiĢ olan insanlarda titreme, üĢüme, evhamlı haller ve uyurken korkarak uyanma gibi durumlar gözlenebileceği” gibi ifadeler tespit etmiĢ olmamıza rağmen, inancı kuvvetli olan insanların büyü yapabileceğine katılmayanların oranı, katılanlara göre oldukça düĢük bir düzeyde (%24.2) kalmıĢtır. Bu düĢünceye katılanların oranının bu kadar yüksek olmasının nedeni, muhtemelen deneklerin dindarlık algılarıyla yakından ilgilidir. Zira, anketimize katılan 319 deneğin %80.6‟sı (257 kiĢi) kendilerini dindar olarak algıladığını ifade etmiĢ, bundan dolayı ilgili soruya dindarlık algılarıyla ters düĢmemek adına olumlu cevap vermiĢlerdir. Bundan dolayı yörede “ak büyü”, “kara büyü”, “temas ve taklit büyüsü” gibi kayda değer büyüsel uygulamalara rastlanamamıĢtır.