• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: TÜRKİYE’DE FAİZ ÖDEMELERİNİN BÜTÇE, GSYH ve DEVLET

2.3.1. Bütçede Açık / Fazla Kavramı

Günümüzde gerek gelişmiş, gerekse gelişmekte olan ülkeler bütçe açığı veya fazlası ile mücadele etmek için politika oluşturma çabası içindedirler. Uygulamada daha çok bu politikalar bütçe açığını ortadan kaldırmaya yöneliktir. Çünkü bütçe açığı bütçe fazlasına göre daha sık rastlanan bir mali vakadır. Özellikle Türkiye’de ki söz konusu vakanın oluşmasında en önemli nedenlerin başında faiz ödemeleri gelmektedir.

Her ne kadar fazla rastlanılmayan bir vaka olsa da bütçe fazlalıklarının üzerinde durmak gerekmektedir. Bütçe fazlalıkları ekonominin hızlı gelişmesine bağlı olarak işsizlik ve

refah harcamalarındaki azalışlardan kaynaklanabileceği gibi ek vergi uygulamaları veya harcama indirimleri gibi mali kısıtlamalar sonucunda da oluşabilmektedir veya son dönemlerde Türkiye’de olduğu gibi kamu kesiminin ekonomi içindeki payını ve yükünü azaltmayı ve hizmette etkinliği arttırmak için başvurulan özelleştirme uygulamalarıyla da bütçe fazlası gündeme gelebilmektedir. Oluşan fazlalıklar tükeninceye kadar, ya harcamalarda kullanılır, ya vergi indirimleri ile telafi edilir, ya da ulusal borçların finansmanında kullanılır. Ancak bunların ekonomi üzerindeki etkisi fazlalıkların kullanım şekline göre farklı olacaktır. Bütçe fazlaları hiç harcanmayıp kamu tasarrufu olarak tutulduğunda veya Merkez Bankası'na olan borçlar ödendiğinde ekonomi üzerinde daraltıcı etkide bulunacaktır. Fakat oluşan fazlalıklar kişi ve firmaların ellerindeki devlet tahvillerinin alınması şeklinde devlet borçlarının ödenmesi için kullanılıyorsa daraltıcı etki daha az olacaktır. Ayrıca bütçe fazlaları nedeniyle vergi indirimlerine gidilmesi vergi mükelleflerinin çalışma isteğini, tasarruf ve yatırımları arttırabilecek, verimliliği daha fazla olan özel sektörün dışlanmasına engel olabilecektir (Şimşek, 2007: 17). Görüldüğü gibi bütçe açığına göre daha az rastlanan bir mali olay olsa da bütçe fazlalıklarının da önemli sonuçlar doğurabilme potansiyeli bulunmaktadır. Kamu açığı veya bütçe açığı ise en basit şekliyle, kamu harcamalarının kamu gelirlerini aşması sonucunda meydana gelen negatif fark olarak ifade edilebilir. Bir devletin olağan kamu gelirlerinin kamu harcamalarını karşılamada yetersiz kalması, bütçe açıklarını gündeme getirmekte ve bu açığın finansmanı için de çeşitli yollara başvurulması bir zorunluluk arz etmektedir (Günay, 2006: 33). Genel olarak bakıldığında ülkemizde kamu açıklarının arttığı dönemlerde reel faiz oranları da artış göstermiştir. Çünkü kamu açıklarının borçlanma ile finanse edilmesi, ödünç verilebilir fonlar piyasasında fon talebini arttırdığından düşen enflasyona rağmen faiz oranları artma trendine girer. Genel olarak kamu açıklarına bağlı borçlanma artışları para talebini pozitif olarak etkilediğinden faiz oranları da artar. Faiz oranlarının artması, toplam tüketimi, GSMH yapısını ve enflasyonu etkiler (Boskin, 1987: 273-274). Artan faiz ve enflasyon oranı ise kamu harcamalarını arttırarak mevcut kamu açıklarının daha da artmasına neden olur. Kamu açıkları ise ek finansman nedeniyle reel faiz oranını tekrar arttırır. Bu kısır döngü, doğru finansman yöntemlerinin uygulanmaması halinde devam eder ve nihayetinde bir faiz krizi veya ekonomik / mali krizle sonuçlanabilir (Erdoğmuş, 2006:

Bütçe Fazlası = Kamu Gelirleri > Kamu Harcamaları Bütçe açığı = Kamu Harcamaları > Kamu Gelirleri

Buna göre kamu kesimini oluşturan bütün birimlerin toplam harcamaları ile toplam gelirleri arasındaki fark “KKBG” (Kamu Kesimi Borçlanma Gereği) olarak tanımlanır. Kamu kesiminin gelirlerinin harcamalarından fazla olduğu durum ise, Kamu Sektörü Borç Geri Ödemesi olarak isimlendirilir.

KKBG = Toplam Kamu Nakdi Harcamaları (Faiz Giderleri Dahil, Kamu Borç Stoku Amortisman Ödemeleri Hariç) - Toplam Kamu Nakdi Gelirleri (Vergi, Vergi Dışı Gelirler ve Hibe Gelirleri)

Özellikle 1980 sonrası uygulanan politikalar doğrultusunda vergilemenin borçlanmayla ikame edilmesi, faiz ödemelerini olağanüstü bir şekilde artırmıştır. Bu durum sonuçta bütçe harcamaları içerisinde faiz yükünün hızla artması, kamu kesimi borçlanma gereğinin de yükselmesine yol açarak topluma sunulan kamusal mal ve hizmetlerdeki gerilemenin en önemli nedenlerinden birisi haline gelmiştir (İyidiker, 1997: 195–196). Türkiye’de kamu kesimi borçlanma gereği, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu (KMYKK) yürürlüğe konuluncaya kadar, konsolide bütçe (genel ve katma -özel- bütçe), mahalli idareler, KİT’ler, sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar ve döner sermaye birimlerinin bütçe açık ya da fazlalarının toplamından oluşmaktaydı. 10.12.2003 tarihinde kabul edilip, 24.12.2003 tarih ve 25326 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5018 sayılı KMYKK ile kamu kurum ve kuruluşlarının sınıflandırılması ve bütçe türleri değişmiştir. 5018 sayılı Kanunun “Bütçe Türleri ve Kapsamı” başlıklı 12’nci maddesi şöyledir:

Tablo 17: 5018 Sayılı Kanuna Göre Bütçe Türleri

Merkezi Yönetim Bütçesi SGK Bütçesi Mahalli İdareler Bütçesi

Genel Bütçe SGK Belediye Bütçesi

Özel Bütçe TİK İl Özel İdare Bütçesi

D.ve D. Kurumlar Bütçesi Mahalli İdare Birlik Bütçesi

5018 sayılı KMYKK’daki kamu birimleri bütçe tanımlarından yola çıkarak aşağıdaki şekilde KKBG ölçümü yapılabilir:

KKBG = Merkezi Yönetim Bütçe Açığı (Fazlası) + Sosyal Güvenlik Kurumları Bütçe Açığı (Fazlası) + Mahalli İdareler Bütçe Açıgı (Fazlası)

Analitik bütçe sınıflandırmasına geçilmeden önceki dönemde bütçe dengesi; Bütçe gelirleri = Vergi gelirleri + Vergi dışı gelirler

Bütçe giderleri = Personel giderleri + Diğer cari giderler + Yatırım giderleri + Transfer giderleri

Bütçe dengesi = ( Vergi gelirleri + Vergi dışı gelirler ) – (Personel giderleri + Diğer cari giderler + Yatırım giderleri + Transfer Giderleri) şeklinde tanımlanırken yeni sistemin getirdiği özellikler sayesinde

Bütçe dengesi = ( Vergi gelirleri + Vergi dışı gelirler ) – (Personel Giderleri + SGK Devlet. Primi + Mal ve Hizmet Alımı + Faiz Harcamaları + Cari Transferler + Sermaye Giderleri + Sermaye Transferleri + Borç Verme + Yedek Ödenekler) şeklinde tanımlanmaktadır. Bu ise analize daha el verişli mali saydamlık ve hesap verebilirlik konusunda ya da sağlıklı verilere ulaşılmasına zemin hazırlamıştır.

2.3.2. Faiz Ödemelerinin Bütçede Açık / Fazla Sınıflandırması Yönünden