• Sonuç bulunamadı

2.3. HİNDİSTAN’IN BÖLGESEL GÜÇ OLMA MÜCADELESİ

2.3.2. Bölgesel Dinamikler Açısından

Soğuk Savaş sonrasında gelişen uluslararası ortam içerisinde bölgesel dinamikler, yükselen bölgesel güçler olgusu ile birlikte büyük önem kazanmıştır. Bu nedenle Hindistan’ı bir güç olarak değerlendirirken ilgili bölgesel gelişmelerin de incelenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda bu kısımda Hindistan’ın konumu Orta Asya ve Güney Asya bağlamında ele alınacaktır.

193 Barış Adıbelli, Avrasya Jeopolitiğinde Büyük Oyun, Ankara, IQ Kültür Sanat Yayınları, 2008, s. 67.

194 Burak Çınar, “Rus - Hint Askeri İşbirliğinin Stratejik Etkileri”, http://www.21yyte.org/tr/yazi.aspx?ID=3891&kat1=3, (09.04.2012)

195 Nirmala Joshi, “India and Russia”, in India”, India’s Foreign Policy, Ayjali Ghost ve diğerleri (eds), Delhi, Dorling Kindersley, 2009, s. 176.

2.3.2.1. Orta Asya Faktörü Açısından Değerlendirme

Küresel dengelerin kesiştiği bir konumda bulunan Orta Asya ülkeleri bir tarafta Rusya, Çin ve Hindistan gibi Asya’nın büyük ülkelerine olan yakınlığın meydan okumalarıyla baş etmeye çalışırken, bir yandan da en büyük küresel güç olarak ekonomisi ve askeri gücüyle bölge parametrelerinde var olmak isteyen ABD’nin taleplerini dengelemek ve bir uyum geliştirme çabası içinde olmuşlardır.196

Hindistan’ın Orta Asya’ya olan ilgisi, Sovyetler Birliği’nin dağılıp, bölgede yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıyla daha da artmıştır. Bölge ülkelerinin Pakistan, Afganistan ve Çin ile komşu olması, Orta Asya’yı Hindistan için stratejik açıdan önemli kılmıştır. Hindistan’ın Orta Asya bölgesine yönelik açılımı, “dış politikada kuzeye yöneliş” olarak adlandırılmaktadır. 197 “Hintli stratejistlere göre Hindistan perspektifinden Orta Asya’daki tehdit ve fırsatlar şu şekilde sıralanabilecektir;198

- Hindistan ve Orta Asya ülkeleri, Afganistan ve Pakistan’daki istikrarsız durumun gözlenmesi ve kontrol edilmesi ile ilgili benzer endişeler taşımaktadır, bu nedenle etkilerini karşılıklı olarak arttırmaya çalışmaktadırlar.

- Hindistan özellikle Pakistan, Myanmar, Bangladeş ve bir dizi Orta Asya ülkelerinde Çin ilerlemesi üzerine yoğunlaşmaktadır.

- Hindistan belli alanlarda çıkarlarının ABD ile birleştiğinin farkındadır ve bu nedenle bu alanlarda Amerikalılarla işbirliğine gönüllüdür.”

“Hindistan'ın Orta Asya’ya olan ilgisi, Sovyetler Birliği’nin dağılıp, bölgede yeni bağımsız devletlerin ortaya çıkmasıyla daha da artmıştır. Bölge ülkelerinin Pakistan, Afganistan ve Çin ile komşu olması, Orta Asya’yı Hindistan için stratejik açıdan önemli kılmıştır. Hindistan'ın Orta Asya'ya bakışında güvenlik boyutu her zaman önde olmuştur. Sovyetler Birliği’nin dağılması sonucu Orta Asya’da ortaya

196 M. Akif Kireçci, Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Asya Politikaları, Ankara, Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayını, 2011, s. 10.

197 Purtaş, 2011, a.g.m., s. 42.

198 M. Seyfettin Erol, “Hindistan’ın Yeni Orta Asya Politikasında Tacikistan”, içinde Hindistan:

Asya’nın Yeni Gücü, Yılmaz Tezkan (haz), İstanbul, Ülke Kitapları, 2007, s. 123.

çıkan güç boşluğu, etnik gerilimler, iç çatışmalar ve Dini köktencilik gibi istikrarsızlık unsurları, Hindistan’ın güvenlik endişelerini artırmıştır.”199

“2001 sonrası Afganistan’da meydana gelen gelişmeler, Hindistan ve Pakistan’ın Orta Asya Türk cumhuriyetlerine yönelik dış politikalarında değişime neden olmuştur. Aralarındaki sınır sorunlarını çözmek için girişimler başlatan iki ülke, 2005 yılında ŞİÖ’ye birlikte gözlemci üye olarak dâhil oldukları gibi, TAPİ gibi karşılıklı ekonomik bağımlılığı artıran projelerde de birlikte yer almışlardır.

Nüfus ve yüzölçümü açısından Asya’nın ekonomik ve siyasi hayatında önemli bir yeri olan Hindistan Orta Asya açısından kilit ülkelerden biridir. Orta Asya’daki ABD egemenliği ve buna karşı tavır alan Rusya ve Çin açısından, Hindistan ile ilişkiler büyük öneme sahiptir. 2005’ten ABD öncülüğünde hayata geçirilen Büyük Orta Asya Ortaklığı İnisiyatifi içerisinde Hindistan’a özel bir önem atfedilmektedir.

“ABD, Orta Asya'da Rusya ve Çin'in nüfuzunu kırmaya yönelik olarak başlattığı ve merkezinde Afganistan'ın yer aldığı proje için Hindistan'ın katılımını resmen talep etmiştir”200

“Hindistan, İran doğalgazını Pakistan üzerinden (IPI Projesi) ve Türkmenistan doğalgazını ise Türkmenistan-Afganistan-Pakistan-Hindistan (TAPİ) DGBH Projesi ile almak istemektedir. Rusya, Türkmenistan’ın Nabucco’ya doğalgaz vermesinin önüne geçebilmek için ABD ise İran-Pakistan-Hindistan hattından siyasi nedenlerle memnun olmadığı için TAPİ’yi desteklemektedir.

TAPİ projesi, ilk bakışta Hazar havzası enerji kaynaklarının dünya piyasalarına ulaştırılmasına ilişkin projelerden biri olarak görülebilir. Ancak bu proje Afganistan’da istikrarın sağlanması, Pakistan ile Hindistan arasında dostane ilişkilerin temellerinin atılması, Orta Asya ile Güney Asya’nın birleştirilmesi gibi pek çok önemli sonuçlar doğuracak Modern İpek Yolu Projesi olarak adlandırılmaktadır.”201

199 Purtaş, 2011, a.g.m., s. 40.

200 a.g.m., s. 58.

201 a.g.m., s. 27.

“Orta Asya’yı Hint topraklarına bağlayacak boru hattı, Türkmenistan’dan başlayarak Afganistan ve Pakistan üzerinden Hindistan’a ulaşması planlanmaktadır.

Böylece petrol ve doğalgaz kaynaklı bir bölgesel yakınlaşma ve işbirliği amaçlanmaktadır. Afganistan ve Keşmir bölgesindeki çatışmalar bu hatların yakın bir zamanda gerçekleşmesini engellemektedir. Ayrıca Hazar Havzasındaki ülkelerin mevcut üretimlerine bakıldığında Hindistan’a doğalgaz ve petrol akışının sağlanması zor görünmektedir.

Türkmenistan ve İran üzerinden yapılması düşünülen hatlar konusunda endişeler henüz giderilebilmiş değildir. Afganistan’ın istikrarı, riskleri üstlenecek yatırımcı bulma zorluğu, gaz kaynaklarının yeterliliği kuşkusu ve güvenlik kaygılarından dolayı hattın yapımı bugüne dek gerçekleşmedi. Ayrıca Hindistan’ın komşularıyla olan sorunları da hatların gerçekleşmesinin önündeki diğer engellerdir.

Son olarak Rusya, ABD ve Almanya’dan sonra Orta Asya’da askerî üsse sahip dördüncü ülke olması, Hindistan’ın Orta Asya bölgesindeki etkinliğini ve bölgeye verdiği önemi göstermesi açısından dikkate değerdir. Tacik-Afgan sınırındaki Tacikistan’ın Farkhor şehrinde Hindistan, ilk ileri karakolunu kurmuştur. Farkhor, Pakistan kontrolündeki Keşmir’e ve Çin ile Pakistan’ın askerî tatbikatlar gerçekleştirdiği topraklara yakınlığı açısında çok stratejik bir tercihtir. Hindistan’ın Duşanbe yakınlarındaki Ayni Hava Üssü’nü kiraladığı ve burada askerî uçaklarını konuşlandıracağına ilişkin resmî olarak doğrulanmayan bilgiler mevcuttur.”202

“Sonuç olarak Orta Asya'nın Hindistan acısından önemi, sadece medenileşme ve tarihî açıdan değil, aynı zamanda jeopolitik ve ekonomik yönlerden de ön plana çıkmaktadır. Eski Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Rusya ile Hindistan arasındaki ilişkilerin zayıflamasından bu yana Orta Asya bir kriz merkezi olarak görülmekte, hatta bundan dolayı, siyasi ve ekonomik açılardan daha çok yeni bir Orta Doğu olarak adlandırılmaktadır. Bu çerçevede Orta Asya, Hindistan’ın milli güvenlik politikasının temel direği olarak ortaya çıkmakta ve bölgeye yönelik orta ve uzun

202 a.g.m., s. 41

vadedeki dış politika amaçlarının gerçekleştirilmesi de önemli bir faktör olarak kabul edilmektedir.” 203

2.3.2.2. Güney Asya Faktörü Açısından Değerlendirme

“Hindistan için bölgesel güç olma sürecinde, geçmişten gelen güvensizliğin yarattığı sorunların varlığı nedeniyle Pakistan ile ilişkiler halen sorunlu bir şekilde ilerlemektedir. İki ülkenin nükleer yarışı, Keşmir sorununun çözüme kavuşturulamaması, dahası bunun için uygun bir tartışma zemini yaratılamaması Güney Asya’daki en büyük istikrarsızlık unsuru olmayı sürdürmektedir.

Hindistan, bölgedeki iki rakibi Çin ve Pakistan tarafından kuşatılma kaygısı taşırken, bu ülkelerin kendisini Güney Asya’ya hapsetmelerini önlemeye çalışmaktadır. Bununla birlikte Hindistan’ın, güvenlik algılamaları, ekonomik ihtiyaçlar ve fırsatların ötesinde, genelde dış politikasının temel motifi Asya’nın tamamında büyük rol oynamaktır. Hindistan bu politikasını, hem yaşamsal çıkarlarına ulaştıracak hem de bölgedeki gelişmelere etkin karşılık verecek siyasi seçenekleri de içeren kapsamlı bir stratejiyle hayata geçirebilecektir.

Kendisini daima Güney Asya’nın hâkim gücü olarak görmesi bir yana, 1990’larda Hindistan küçük komşuları ile ilişkilerinin bir çıkmazda olduğunun farkına varmıştır. Güney Asya politikasını değiştirme gereğini hisseden Hindistan, bu bölgedeki komşuları ile birikmiş sorunlarını çözmek için büyük bir çaba sarf etmekte ve önemli adımlar atmaktadır. Özellikle Güney Asya’daki ekonomik bütünleşmenin öneminin anlaşılması ardından, Hindistan Nepal ve Sri Lanka’nın iç siyasetinden kaynaklanan sorunlarını çözmek için büyük devletlerle işbirliği yapmaktadır. Bu haliyle Hindistan’ın bölgedeki siyaseti giderek çok taraflıdan çok taraflıya doğru evrilmektedir.”204