• Sonuç bulunamadı

2. SON OSMANLI MECLİS-İ MEBUSANI VE

FAALİYETLERİ

A. Meclisin Açılışı

Seçimlerin tamamlanmasından sonra seçilen mebuslar birer ikişer İstanbul’a gelmişler ve Meclis-i Mebusan’ın açılışını beklemeye başlamışlardı. Önceleri Mec- lis’in açılması taraftarı olan Sultan Vahideddin, İstanbul’daki seçimlerde ittihatçı adayların ve Zeytinburnu fişek fabrikasında çalışan işçi Numan Efendi’nin seçilmesi sonucu Meclis’in açılışı emrinde kararsızlık göstermişti. Yapılan seçimlere İttihat ve Terakki Partisi katılmamasına rağmen ittihatçı olarak bilinen bazı kişiler milletvekili seçilmişlerdi. Padişah seçilecek milletvekillerinin farklı fırkalara mensup olmasını istiyor ve ittihatçıların tekrar hükümeti ele geçirmesinden korkuyordu. Hürriyet ve İtilâf Fırkası ve İngiliz Muhipleri Cemiyeti de Meclisin açılmaması için çaba gösteri- yorlardı. Ancak, İstanbul’da bulunan mebusların baskı yapması sonucu Ali Rıza Paşa Padişah’la birkaç kez görüşmüş ve Meclis’in açılmasını istemişti. Yapılan görüşme- ler ve Ali Fuad Bey’in çabaları sonucu Meclisin açılış günü tayin edilebilmişti. Ali Fuad Bey bu olayı şöyle anlatmıştır:

“Bir gün Zât-ı şâhâne Tevfik Paşa ile birlikte oturdukları halde beni huzu- runa çağırıp “benim hatırıma bir şey geldi; siz ne dersiniz?,, diyerek “Muhtelif fır- kalar ruesâsını toplayıp meclisin hâl-î hazırı ile küşâd edilmesi mi yoksa içlerinden bazılarının istifaya davet ile yerlerine diğer fırkalardan da birkaç kişi alınması mı muvafık olur? Bu cihetler hakkında beyinlerinde îtîlâf hasıl ettikten sonra meclisi açmak mün asip olmaz mı? ,, dedi. Ben de “Bunun zamanı geçmiştir efendim, her ta-

raftan gelen meb’uslar İstanbul’da toplanarak meclisin küşadına muntazırdırlar. İctima edecek hey’et aralarında îtîlâf hasıl edemezlerse o zaman ne yapılır?,, dedim. Bunun üzerine Zât-ı Şahane itiraz edemedi.”72.

Meclis’in açılışının gecikmesi olayı basında da yer almış ve İleri Gazetesi’nde şu şe- kilde bir değerlendirmede bulunulmuştur:

“…Halbuki bu müstekreh propagandacılar Meclisi falan filan istemiyor, di- ye avazları çıktığı kadar yalan söylediler. Hayır efendiler! Bu Meclis Damad Ferid Paşa ile şürekası, (Hürriyet ve İtilâf) foksiyonundan maada herkes istiyor. Bunu Pa- dişah nam Sultan Mehmed Han Sadis Hazretleri, herkesden evvel arzu buyuruyorlar. Bu da geçen gün şerefbaş sahife-i sudur ve sunuh buyrulan irade-i hikmetada ile müstebitdir”73.

Meclis-i Mebusan’ın açılışı için hazırlıklar tamamlanarak irade-i seniyye yayınlan- mış ve Dahiliye Nazırı tarafından Vilâyete tebliğ edilmiştir. Açılış için geniş bir da- vetli listesi hazırlanmıştı74.

21 Aralık 1918 de kapatılan Meclis-i Mebusan 12 Ocak 1920 Pazartesi günü Fındıklı Sarayı’nda ki kendi binasında öğleden sonra saat iki de açıldı. Meclis’in açı- lışı İkdam gazetesi tarafından:

“Dördüncü Devre-i İntihabiyenin ictimaı, dün mutad olanmerasimle küşad edildi ve birçok keşmekeşliklerden sonra mevkı-i iktidara gelen Ali Rıza Paşa Kabi- nesi hedef-i hareket ittihaz eylediği gayelerden en mühimine bu suretle vasıl olmuş oldu.”

72 Ali Fuad Türkgeldi, Görüp İşittiklerim, Ankara 1951, s. 252-253.

73“Meclis-i Mebusan Bugün Açılıyor”, İleri Gazetesi, No: 723, 12 Ocak 1920, s. 1. (Bkz. Ek 2). 74Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), İrade DUİT 10/53 (Bkz. Ek 3).

şeklinde değerlendirilmiştir75. Padişah Vahideddin hastalığını sebep göstererek açılış törenine katılmadı76 ve kamuoyunda oluşacak tepkilere karşı hastalığı ile ilgili aldığı doktor raporunu gazetelerde yayınlattı77.

Meclisin açılış töreninde seçimlerin tamamlanamaması ve ulaşım şartlarının zor olması gibi nedenlerle ancak 72 Mebus katıldı. Meclisin açılış töreninde bakan- lar, yüksek görevli devlet memurları, yabancı elçiler, Hahambaşı, Keldani ve Süryani Patrikleri gibi dini liderlerde hazır bulundu. Padişahın açılış nutku Damat Şerif Paşa tarafından okundu. Nutkun sadeleştirilmiş şekli şöyledir:

“Muhterem Ayan ve Mebusan, Dördüncü seçim döneminin birinci toplantı- sını açarken bu vesile dua eder, hepinize, hoş geldiniz, derim. Ülkemin sınırları için- de oldukları halde seçim yapılamayan yerlerden mebus gönderilememiş olmasından üzüntü duyduğumu belirtirim.

Balkan Savaşı’ndan henüz çıkıldığı ve uğradığımız kayıp ve zararları gi- dermek için çalışmak lazım geldiği bir sırada, vatan ve millet çıkarına aykırı olarak, Genel Savaş’a katılmakla henüz yorgunluğunu alamamış olan devletin ve yasını unu- tamayan milletin uğradığı üzüntü ve felaketler herkesin gözü önündedir. Fakat benim ve milletimin, beraber çalıştığı arkadaşlarına dahi haber vermeden savaşı davet etmiş olanların meşru olmayan hareketlerinin ve savaş sırasındaki kötülüklerinin sorumlu- luğu dışında olduğu şüphesizdir.

75“Meclisin Küşadı ve Nutk-ı İftitahi”, İkdam Gazetesi, No: 8233,13 Kânun-i Sani 1336 (13 Ocak

1920) Salı, s. 1.

76 Hüseyin Kazım Kadri, Meşrutiyetten Cumhuriyet’e Hatıralarım, İstanbul 1991, s.165.

77“Rapor Sureti”, Vakit Gazetesi, No: 785, 12 Kânun-i Sani 1336 (12 Ocak 1920), s.1(Zat-ı akdes-i

hazret-i padişahinin dünkü cumartesi sabahından beri terfi’ hareretle müterafık inhiraf-ı mizaca dûçar oldukları, bugün akşamki harareti bedeniyeleri 38.5 derecede istikrar etmekte bulunduğu ci- hetle şu hal ile dört beş gün kadar daire-i hümâyunlarında tedavi ve istirahat buyurmaları mukteza-yı fenniyeden olduğunu meşur iş bu rapor bi’t-tanzîm takdîm kılındı. Sertabib-i Hazret-i Şehriyari Ahmed Reşad).

İtilâf Devletleri ile yapılan mütarekenin, geçmişte örneği görülmemiş bir şekilde on dört aydan beri uygulana gelmesi ve anlaşma gereğince savaşı bıraktığı- mız halde ülkemizin bazı bölgelerinin işgal olunması memlekette normal durumun geri dönmesine engel olduğu gibi, Yunanlıların vatanımızın ayrılmaz bir parçası olan İzmir’e saldırması da zorlukları ve halkın galeyanını bir kat daha arttırmış ve o bölge halkına yapılan kötülükler kalbimizdeki üzüntüyü arttırmıştır.

Şu önemli anda durumumuzun vehametini tarife ihtiyaç yoktur. Ancak akıl- lıca davranış, basiret, medanet ve yurtseverlikle selamete ve başarıya ulaşılabilir. Adalet, insan topluluklarının hareket noktasıdır ve müslümanlığın da ana prensiple- rinden biridir. Bir milletin savaşta yenilmesi, onun siyasi varlık hakkını bozamaya- cağından devletin haklarının ve çıkarlarının korunmasında yasama kurulu ile bakan- lar kurulumuzun birlikte çaba harcamaları, hükümetin de akla yakın bütün siyasi te- şebbüslerde bulunmaya devam etmesi ve kutsal hayat haklarının korunmasında bütün ulusun birlik ve beraberlik içinde bulunması ile devletimizin bütünlüğünü, milletimi- zin değer ve onurunu sağlayacak bir barışın elde edilebileceğini ve işgal altındaki il- lerimizin kurtulacağını umarım.

Bundan ötürü, her türlü ayrılmadan, bölünmeden kaçınılarak bütün millî is- tek ve çabaların felahı vatan noktasında birleştirilmesi gereklidir. Ülkemizin iyi yö- netilmesi için zaman zaman uygulanmak istenilen ıslahat çabalarından yeteri kadar olumlu sonuçlar alınamadığı inkar edilemeyeceğinden günümüzün gereklerine uyula- rak ülkenin muhtaç olduğu bayındırlığı ve milletin muhtaç olduğu kalkınma ve gü- venliği sağlamak için gerçekten yararlı olacak esaslar dairesinde yeni hükümler ko- nulması gereklidir.

Bu teşebbüslerin tez elden gerçekleşmesi için hükümetimizce gösterilecek kesin kararlılığa yasama kurulunun da titizlikle katılması ve savaş etkilerinin peyder- pey giderilmesi ile idare kuruluşlarının güçlü yeni bir anlayışla düzenlenmesi ve bu arada azınlıkların haklarının sağlanması gibi önemli hususların gözden uzak tutul- maması özellikle isteklerimizden biridir.

Devletin mali durumu, yıllardan beri süregelen savaşlardan çok etkilenmiş olup eski borçlara yeni borçlar eklendikten başka, memleket de tahribatın giderilmesi için de ağır yük altına girilmiştir. Bundan ötürü, barışdan sonra bir yandan ülkenin üretim gücünü arttıracak tedbir ve teşebbüslere girişilmek, bir yandan da daha tutum- lu davranmak, yararsız harcamalardan kaçınmak gerekir.

Memleketin yüksek menfaatlerini herşeyin önünde tutarak, çalışmalarını va- tan ve milletin selametini sağlamaya yönetmiş olan sorumlu hükümete karşı gerçek yardımcı ve denetici olmanızı tavsiye eder, hiç karamsarlığa kapılmadan üzerindeki zor görevi başarmanızı Tanrı’dan niyaz ederek meclis-i umumi’yi açıyorum.”78

Damat Şerif Paşa’nın okuduğu padişahın açılış konuşmasından sonra Kâmil Efendi tarafından dua edilerek, yemin törenine geçildi. Mebuslar Edirne milletvekili Şeref Bey'den başlıyarak “ Zatı Hazreti Padişahi'ye ve vatana sadakat ve Kânuni Esa- si ahkamına ve uhdeme tevdi olunan vazifeye riayetle hilafından mücanebet eyliyeceğime vallahi…”, diyerek yemin ettiler79. Yemin töreninin ardından iç tüzü- ğün ikinci maddesi gereğince en yaşlı üye olan Bursa Mebusu Hacı İlyas Efendi ge- çici Başkanlığa seçildi. Hacı İlyas Bey kısa bir açış konuşması yaptı ve Meclis-i Mil- lî’nin dördüncü seçim dönemi birinci oturumunu Allah’tan yardım dilekleri ile açtı80. Böylece 11 Nisan 1920 tarihine kadar sürecek olan Osmanlı Tarihi’nin son meşruti hareketini temsil edecek olan Osmanlı Meclis-i Mebusanı çalışmalarına başlamış ol- du81. Sivas Mebusu ve Heyet-i Temsiliye üyesi Kara Vasıf’ın önerisiyle rahatsız ol- duğu bildirilen padişaha bir heyet gönderilmesine karar verildi. Başkanlık divanına geçici katipler seçildi. Daha sonra’da mebuslar kura ile şube adı verilen komisyonla-

78“Nutk-ı İftitahi Sureti”, Vakit Gazetesi, No: 786, 13 Kânun-i Sani 1336 (13 Ocak 1920), s.1. (Bkz.

Ek: 4).

79“Tahlif Sureti”, İkdam Gazetesi, No: 8233,13 Kânun-i Sani1336 (13 Ocak 1920), s.1. (Bkz. Ek: 5). 80Mahmut Goloğlu, a.g.e., s.51.

81Serdar Sakin, Misâk-ı Milî’nin Hazırlanışı, Kapsamı ve Tarihsel Değeri, (Erciyes Üniversite-

si,Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Anabilim Dalı, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Kayseri 2003, s.91.

ra ayrıldılar. Meclisin ilk oturumu mebusların beş şubeye ayrılmasından sonra saat 14.55’te sona erdi82.

Meclis-i Mebusan’ın ikinci oturumu on günlük aradan sonra 22 Ocak Per- şembe günü saat ikide gerçekleşti. Reis Vekili Bursa mebusu İlyas Beyin başkanlı- ğında açılan ilk resmi oturumda yeni gelen mebusların yemin merasimi yapıldı. Ge- çen toplantının tutanak özetleri okundu. Tutanaklarda Meclis’in toplantısının “ictima-i fevkalade” olarak geçmesi tartışma konusu oldu. Canik Mebusu Mehmet Ali Bey bu tabire itiraz etti ve Meclis’in açılması gereken tarihten yedi sekiz ay sonra açıldığını belirterek bu durumdan hükümetlerin sorumlu olduğunu beyan etti. Yapı- lan konuşmalar ve uzun süren tartışmalardan sonra bu tabirin tutanaklardan çıkarıl- masına karar verildi. Bu oturumda ayrıca Meclis’te çoğunluk olup olmadığı sorunu gündeme geldi. Sinop Mebusu Doktor Rıza Nur Bey” Meclis’te müzakerata başlan- dığı halde ekseriyet mevcud olup olmadığının nazarı dikkate alınmadığı, memleketin uçurumunda bulunduğu ahvali fevkaledenin meclisin bir an evvel müzakereye baş- lamasını icap ettirdiği halde elde mevcut Kanuni Esasi ahkamı mahsusasına riayet mecburiyetinde bulunduğu cihetle evvel emirde ekseriyet mevcut olup olmadığının lazım geleceğinden” bahsederek yoklama yapılmasını istedi. Bunun üzerine çoğun- luk konusunda tartışmalar çıktı. Karahisar-ı Şarki mebusu Ömer Feyzi Efendi seçil- mesi gereken Mebus sayısının 256 olmasından dolayı çoğunluk sayısının 129 olması gerektiğini ve bu şartlarda Meclis-i Mebusan’ın müzakereye başlıyamıyacağını söy- ledi. Sivas Mebusu Kara Vasıf Bey ise seçilen mebus sayısının 160 olmasından dola- yı çoğunluk için 81 mebusun yeterli olacağını ve mecliste 86 mebusun mevcut oldu- ğunu söyledi83.

Seçimlerde bir önceki seçime göre 256 mebusun seçileceği tahmin edilmiş fakat Osmanlı Devleti topraklarının çoğunluğu işgal altında olması nedeniyle bir kı- sım illerde seçimler yapılamamıştı. Bu şartlar göz önüne alındığında ancak 170 me-

82Şerafettin Turan, a.g.e., s.73.

83“Meclis-i Mebusan’ın İlk İctima’ı”, İkdam Gazetesi, No: 8243, 22 Kânun-i Sani 1336 (22 Ocak

busun seçilebileceği öngörülmüş ve meclisteki uzun süren tartışmaların sonucunda 86 mebusun katılımıyla toplantıların yapılabileceği görüşü kabul edilmiştir84.

Uzun süren tartışmalardan sonra Meclis toplantı ve görüşmelerine devam ederek Bolu Mebusu Tunalı Hilmi Bey’in teklifi üzerine bağımsızlığını kazanmış olan Azerbaycan hükümetine tebrik telgrafı çekilmesine karar verildi.

Meclis-i Mebusan’ın üçüncü oturumu 26 Ocak Salı günü Muvakkat Reis Bursa Mebusu İlyas Efendi’nin başkanlığında açıldı. İlyas Bey sağlık sorunları nede- niyle başkanlıktan affını isteyerek yerine yeni bir başkan seçilmesini istedi. Yapılan seçimler sonucunda üçüncü turda Celaleddin Arif Bey geçici başkanlığa seçildi85. Celâleddin Arif Bey kendisinin başkan seçilmesinden dolayı bir teşekkür konuşması yaptı.

Celâleddin Arif Bey başkanlığında 27 Ocak günü dördüncü oturumunu ya- pan Meclis’de usulen yapılması gereken işlerin dışında önemli bir konu görüşülmedi. Verilen teklif üzerine divan başkanlığı seçimi Cumartesi gününe bırakılarak oturuma son verildi86.

1. Meclis Başkanlığı Seçimi

Meclis-i Mebusan’ın ilk önemli sorunu başkanlık seçimi oldu. 31 Ocak 1920 Cumartesi günü Meclis Geçici Başkanı Celaleddin Arif Bey’in başkanlığında öğleden sonra oturuma başladı. Geçmiş tutanak özetlerinin kayıt ve kabulünden son- ra yeni seçilen bazı milletvekillerinin seçim mazbatalarının kabul işlemleri gerçekleş- ti. Ardından toplantıya birbuçuk saat ara verilerek Veliahd Şehzade Abdülmecid

84 Tevfik Çavdar, a.g.e., s.173.

85“Meclis-i Mebusan’da Dünkü Müzakerat”, İkdam Gazetesi, No: 8247, 27 Kânun-i Sani 1336 (27

Ocak 1920) Salı, s. 1. (Bkz. Ek: 7).

86 “Meclis-i Mebusan’da”, Vakit Gazetesi, No: 799, 28 Kânuni Sani 1336 (28 Ocak 1920) Çarşamba,

Efendi’ye kız kardeşi Emine Sultan’ın vefatı dolayısıyla başkanlık üyeleri başsağlığı ziyaretinde bulundular.

İkinci celse yoklama yapılarak açıldı ve yapılan yoklamada 115 Mebusun mevcut olduğu anlaşıldıktan sonra meclis başkanlığı için seçimlere geçildi. İlk tur oylama da Celaleddin Arif Bey 53. Reşad Hikmed Bey 40 oy aldı. İkinci tur oylama- da Reşad Hikmet Bey 58 Celaleddin Arif Bey 47 oy aldı. Oylama da 116 rey varaka- sı çıkması üzerine bu oylama iptal edildi. Üçüncü tur oylamada da aynı sonuçların elde edilmesi üzerine Celâleddin Arif Bey kendisine verilen oyların Reşat Hikmet Bey’e verilmesini istedi ve Reşad Hikmet Bey 65 oyla Meclis Başkanı seçildi. Celaleddin Arif Bey kısa bir konuşma yaparak Reşad Hikmet Bey’e başarılar diledi. Reşat Hikmet Bey’in konuşmasından sonra Meclis Başkan vekillerinin seçimine ge- çildi. Aydın Mebusu Hüseyin Kazım Bey birinci, Karesi Mebusu Abdülaziz Mecdi Efendi ikinci başkanlığa seçildi87.

Meclis başkanlığı seçiminde önce mebuslar arasında toplantılar olmuş, Mec- lis Başkanlığı için çeşitli isimler gündeme gelmiş fakat Kuva-yı Milliye yanlısı me- buslar arasında beklenilen bir şekilde birlik sağlanamamıştı88.

Mustafa Kemal Paşa Meclis-i Mebusanın dağıtılması ihtimaline karşı Mec- lisi Ankara’da toplamak için kendisinin Meclis Başkanı seçilmesini istemiş fakat Ra- uf Bey’in tüm çabalarına rağmen bu istek gerçekleşmemişti. Yapılan toplantılarda farklı görüşler ortaya çıkmış, Mebuslar Mustafa Kemal Paşa’nın her ihtimale karşı İstanbul dışında, Kuva-yı Millîye’nin başında kalmasını istemişlerdi. Ayrıca mebus- lar Mustafa Kemal Paşa’nın tutuklanma ihtimalini düşünerek İstanbul’a gelmesini de doğru bulmamışlardı. Şayet Mustafa Kemal Paşa, Meclis Başkanı seçilir ve Anka- ra’da kalırsa böyle bir durumda da tabii olmayan sonuçların ortaya çıkacağını, Mec- lis-i Mebusa’nın İstanbul dışında toplanıyor düşüncesine yol açacağını düşünmüşler- dir. Rauf Bey meydana gelen tüm bu gelişmelerden 28 Ocak günü Mustafa Kemal

87“Meclis-i Mebusanda Reis İntihabı”, İkdam Gazetesi, No: 8252, 1 Şubat 1336 ( 1920) Pazar, s.1. 88“Meclis-i Mebusan Riyaseti”, İkdam Gazetesi, No: 8245, 25 Kânun-i Sani 1336 (25 Ocak 1920) Pa-

Paşa’yı haberdar etmiştir. Başkanlık konusu daha sonra yapılan özel ve gizli bir top- lantıda yeniden gündeme gelmiş, yalnızca Edirne Mebusu Şeref Bey Mustafa Kemal Paşa’nın Başkan seçilmesinin faydalarını dile getirmiş ve aday gösterilmesini iste- mişti. Bu toplantıda meclis başkanlığının Mustafa Kemal Paşa’nın bulunduğu konu- ma göre küçük kalacağı inancı görüşü hakim olmuştu89.

Mustafa Kemal Paşa ise kendisinin aday gösterilmemesini şöyle değerlen- dirmiştir.“Başkanlık konusunda milletvekillerinin istediklerini yapmaya hakları do- ğaldır. yine benim başkanlığımı söz konusu ederek başarmamak Kuva-yı Milliye’nin güçsüzlüğü anlamını dolayısıyla verebileceğinden, başarı sağlanmadıkça hiç giriş- memek daha iyidir. İleri sürülen sakıncalar önceden enine boyuna düşünülen şeyler- dir. Başkanın kesinlikle İstanbul’da bulunması gerekli görülürse seçimden sonra be- nim başkanlıktan çekilmekliğim mümkündür. Benimbaşkan olmamı gerektiren neden- ler, Kuva-yı Millîyenin Millet’ce kabul edildiği gerçeğini pekiştirmek, eğer Meclis dağılırsa başkanlıkla ilgili görevleri güvenle yapmak, hayatımızla uyuşmaz bir barış önerisi karşısında millet ayaklanırsa başkan olarak milletin maddi ve manevi bütün gücünü savunmaya yönetmek düşünceleridir”90.

Kuvay-ı millîye yanlısı Mebuslar Mustafa Kemal Paşa’nın Kuva-yı Millî- ye’nin başında kalmasını istemişler ve Mustafa Kemal’i Meclis Başkanlığına aday göstermemişlerdir. Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı seçilseydi İstanbul’a gitme- yecek, Meclis’i başkan vekilleri vasıtasıyla idare edecekti.

89Nutuk, C. III, Belge 230 (b), s.1757. 90Nutuk, C. III, Belge 231, s.1757.

Benzer Belgeler