• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

III. 1 28 AYAĞINA DİKEN BATAN KARGA

Bir varmış, bir yokmuş. Bir karga varmış. Bir gün ayağına bir diken batmış. Bu dikeni almış bir kocakarıya götürmüş.

“Nine, demiş, şu dikenimi saklar mısın? Nine almış dikeni ocağın üst başına koymuş. Bir gün beklemiş, iki gün beklemiş karga gelmemiş. Bir akşam, kandili yakıyormuş kandilin fitili kaçmış. Dikeni almış, fitili çıkarayım diye, diken yanıvermiş. Tam o sırada, “fırrt…” demiş kargada gelmiş.”Nine, nine demiş dikenimi verir misin?” “Ah oğlu, kandilin fitilini çıkarıyordum yanıverdi dikenin.”

“Yo… Ben dikenimi isterim.”Oturmuş pencerenin başına karga, saatlerce: “Ya dikeni, ya kandili

Ya dikeni, ya kandili…”

Diye bağırmış durmuş. Artık koca karının da canına tak demiş. “Al kandili, “demiş.”Karga almış kandili, götürmüş.

Oradan başka bir kocakarıya gitmiş. “Nine, demiş, şu kandilimi saklar mısın? “Peki, oğlum.”

Nine gece inek sağmaya gidiyormuş. “Şu karganın kandilini alayım da ineği onun ışığında

Sağayım,”demiş. Varmış ineğin arkasına koymuş kandili, ineği sağmaya başlamış.

İnek bir tekme vurmuş, kandili kırmış. Aradan çok geçmemiş, gelmiş karga: “Nine, hani benim kandilim?”

“Oğlum, inek sağmaya, senin kandilini götürmüştüm. Bir tekme vurdu inek, kandil kırıldı.”

Karga tutturmuş,”Ben kandilimi isterim…”diye. Nine ne dediyse söz anlatamamış. Karga oturmuş pencerenin önüne:

“Ya kandili, ya ineği Ya kandili, ya ineği…”

Diye bağırmış da bağırmış. Ninenin kafası şişmiş, kargadan başka türlü kurtulmanın çaresi olmayınca, vermiş ineği. Karga ineği götürmüş başka bir kocakarıya:

“Nine sakla şu ineğimi. Ben gelir alırım.”demiş.

O ninede bir gün beklemiş, üç gün beklemiş, karga yok… Oğlunu evlendirecekmiş. “Şu karganın ineğini keseyim de misafirlere ağırlayım,”demiş. Kesmiş ineği mis gibi yemekler yapmış, inek yenmiş bitmiş. Domuz karga da sanki bunu bekliyormuş. “Fırrrt…”

Diye çıkmış gelmiş düğün yerine.

“Nine, demiş, ineğimi almaya geldim.” Aman oğlum, sen gelmeyince, karga ineği ne yapacak dedim. Düğünüm vardı, kestim senin ineğini.”

“Yo… Ben ineğimi isterim,” diye tutturmuş karga.

Kocakarı aldırış etmemiş, ama kargada tünemiş pencerenin kenarına: “Ya ineği, ya gelini

Ya ineği, ya gelini…”

Diye bağırmış da bağırmış, durup dinlenmeden, saatlerce. Kocakarı da düğün haklıda bıkıp usanmışlar. Vermişler gelinin kurtulmuşlar. Gelinin almış karga gidiyormuş. Dağda bir çobana rast gelmiş. Kaval çalıyormuş çoban. Karga demiş ki:

“Çoban kardeş. O düdüğü bana ver de bu gelini sana vereyim.” Bakmış çoban telli pullu bir gelin. Almış gelini, düğdü vermiş kargaya. Karga almış düdüğü, başlamış öttürmeye…

Bir öttürür, bir türküsünün söylermiş:

“Düttürü, düttürü, düttürü…”Dikeni verdim, kandili aldım. Kandili verdim, ineği aldım.

İneği verdim, gelini aldım. Gelinin verdim, düdüğü aldım. Düttürü, düttürü, düttürü, düttürü…”

( Pertev Naili Boratav, Az Gittik Uz Gittik, 2009, 19)

III. 1. 29. BOK BÖCEĞİ

Bir varmış, bir yokmuş… Bir bokböceği varmış Bir gün bu bokböceği kendi kendine:”Şu fani dünyada tek başıma yaşamaktan usandım. Varayım bir kocacık arayayım kendime,”demiş.

Giderken bir kediye rast gelmiş. Kedi demiş ki: “Nereye gidiyorsun, Bokböceği?” “Benim adım bokböceği mi?”

“A,neymiş ya senin adın?”

“Bürümcekli Bürce kadın, Tirincekli Tirce kadın, nereye gidiyorsun Mercan kadın? Diye soracaktın.

“He, bilemedik… Bürümcekli Bürce kadın, Tirincekli Tirce kadın, nereye gidiyorsun Mercan kadın?”

“Kocacık aramaya .” “Bana varsana.”

“Senin kuyruğun uzun, beni döversin.” “Haydi, uğurlar olsun.”

Kedi ayrılmış gitmiş. Bokböceği de yoluna devam etmiş. Giderken giderken bir kirpiye rast gelmiş. Kirpi:

“ Nereye gidiyorsun, bokböceği ?”demiş. “Bokböceği yine kızmış”

“Benim adım bokböceği mi?” E, ne senin adın?”

“He, bilemedik… Bürümcekli bürce kadın, tirincekli tirce kadın, nereye gidiyorsun mercan kadın?”

“Kocacık aramaya.” “Bana varsana.”

“Senin dikenlerin var, sarıldıkça batar bana. Sana varmam .” “Haydi, uğurlar olsun öyleyse. Allah hayırlı kısmet versin .”

Bokböceği gene yolu tutturmuş giderken bir sıçana rastgelmiş. Sıçan: “Nereye gidiyorsun bokböceği?”

“Benim adım bokböceği mi?” “Ne ya?”

“Bürüncekli bürce kadın, Tirincekli Tirce kadın, nereye gidiyorsun Mercan kadın?” “Bilemedik… Bürüncekli bürce kadın, Tirincekli tirce kadın, nereye gidiyorsun Mercan kadın?”

“Kendime bir kocacık aramaya.” “Bana varsana.”

“Senin kuyruğun uzun beni döversin.”

“Hiç hanımlar dövülür mü? Dövmem seni.Hem de, yakında Beyoğlu’nun düğünü olacak. Pirinç pilavları, tatlılar getiririm sana.”

“Haydi, varayım bari” der Bokböceği. Sıçan hemen gider. İmamı, muhtarı bulur. Bir nikâh kıyarlar. Bunlar artık ikisi bir arada geçinip giderlermiş…

“Hanım, demiş, gideyim de sana pirinç pilavı, baklava getireyim.” “ Sen ordayken ben de bir kaynara gideyim,” demiş Bokböceği. Ceviz kabuğundan teknesi, fındıkkabuğundan susağı varmış:

Onları da almış giderken, Kadınlar – Atlamacından düşmüş aşağı. Ceviz kabuğundan teknesi kapanmış üstüne. Koca –köprü üstünden de kır atlı geliyormuş Beyoğlu’nun düğününe. Atlının kulağına kadınlar Atlamacından bir ses gelirmiş. Kır atlı dikilmiş de dinlemiş bunu, ne diyor diye:

‘Hey kır atlı.

Götü davlumbaz atlı.

Dar dar düğün evine varasın,

Saçı uzuncam suya düşmüş diyesin.’” Kır atlı gelmiş düğün evine:

“Yahu arkadaşlar, demiş, Kadınlar-atlamacından bir ses geliyordu: ‘Hey kır atlı

Götü davlumbaz atlı

Dar dar düğün evine varasın,

Saçı uzuncam suya düşmüş diyesin.’”

Sıçan duyuvermiş ki atlının sözlerini. “Bizim hanımdır o,” demiş de o hemen yola döşenmiş…

Gelmiş sıçan, bir de baksa ki bokböceği ceviz kabuğundan teknenin altında debelenip duruyor.

“Ver elini çekelek,” diyor. Bokböceği: İ

“Ver elini çekelek. Ver elini çekelek,” diye Bokböceğini çekip çıkarmak istiyor, her defasında Bokböceği:

“Üç gün oldu ben sana küselek. Ben sana küselek …”diye karşılık veriyor. Sıçan da: “Canın isterse. Ben de giderim düğün evine kendi karnımı doyurmaya bakarım,”diyor, bokböceğini çiğneyip geçiyor.

Beyoğlu’nun düğününe dönüyor, yiyip içip keyif çatıyor.

( Pertev Naili Boratav, Az Gittik Uz Gittik, 2009, 22)