• Sonuç bulunamadı

I. BÖLÜM

1.4. Avrupa Birliğinde Yabancı Dil Çalışmaları

Küreselleşme ve dünyada pek çok fizikî sınırın bilim ve teknikteki ilerlemeler sonucunda ortadan kalkması ile birlikte diller-kültürler arası etkileşim hızla artmıştır. Bu etkileşim sonucunda farklı kültürlerde ve dillerde yozlaşmalar meydana geldiği görülmektedir. Özellikle “süper güç” olarak görülen Amerika’nın dil ve kültürünün tüm dünyayı etkisi altına aldığı bilinmektedir. Küreselleşme olgusu âdeta Amerikalılaşma olgusu hâline gelmiştir. Bu durumu Sülükçü şu sözlerle ifade etmektedir:

“İngilizcenin dil olarak baskın hâle gelmesinin yanında Hollywood endüstrisinin, ürettiği filmlerle Amerika kültürünü dayatması sonucu birçok ülke, kendi kültür değerlerini ve dilini Amerikan kültürünün etkilerinden en az zararla kurtarma çabası içine girmiştir. Ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel alanlarda -iyi ya da kötü- bazı değerlerin yerel sınırlarını aşarak dünya çapında yayılması şeklinde özetlenebilecek olan küreselleşme olgusu, devletler için hem çeşitli fırsatlar yaratmakta hem de altından kalkılması güç sorunlar ortaya çıkarmaktadır. İletişim teknolojilerinin sınır kavramını ortadan kaldırması sonucu hiçbir ülkenin bu gelişmelere arkasını dönme gibi bir lüksü ve imkânı yoktur” (2011: 42).

Amerika kültürünün ve İngilizcenin hızla yayılması Avrupa ülkelerini, yaşayan diğer dil ve kültürler konusunda endişe altında bırakmıştır. Teknolojiyi ve ekonomik gücü elinde tutan bu kültür karşısında yok olmak istemeyen diğer Avrupa ülkeleri bu

durumu Avrupa Konseyi gündemine taşımış ve uzun yıllar süren çabalar sonucunda yabancı dil öğretimi konusunda, Konsey’e dâhil ülkelerde kullanılmak üzere bir yol haritası çizmiştir. Avrupa Dil Gelişim Dosyası projesinin, 15-17 Ekim 2000 tarihleri arasında Polonya’nın Cracow kentinde düzenlenen Eğitim Bakanları Daimî Konferansı sonunda imzalanan sonuç bildirgesiyle konseye üye tüm ülkelerde uygulanması karar altına alınmış ve uygulama 2001-2002 öğretim yılında başlamıştır. Avrupa'daki dil ve kültür çeşitliliğinin korunması ve çok dilli- çok kültürlü Avrupa hayalini gerçekleştirmek üzere Avrupa Konseyince ''Avrupa Dilleri Ortak Çerçeve Programı'' (AOÖÇ) ve ''Dil Gelişim Dosyası'' (CEFR: The Common European Framework of Reference for Languages) hazırlanmış ve 2001 yılı Avrupa Diller Yılı ilan edilmiştir. Pilot uygulamalardan sonra 2004-2005 yılından itibaren projenin tüm Avrupa’da uygulanması kararlaştırılmıştır. Avrupa Birliği bu projeye parasal destek sağlamaktadır. Bireylerin birden fazla yabancı dil öğrenmelerini teşvik etmeyi amaçlayan bu etkinlikler, Avrupa’da çok dilliliğin ve çok kültürlülüğün önemini vurgulamaktadır.

AOÖÇ, 9 tema ve 4 ek bölümden oluşmaktadır. Burada yer alan temalar şunlardır:

1. Siyaset ve Eğitim Politikası Açısından Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi

2. Öneriler Çerçevesinin Yaklaşımı 3. Ortak Öneri Düzeyleri

4. Dil Kullanımı, Dil Kullananlar ve Öğrenenler 5. Dil Kullananların/Öğrenenlerin Yeterlikleri 6. Yabancı Dil Öğrenimi ve Öğretimi

7. Yabancı Dil Öğrenim ve Öğretiminde Bildirişimsel Görevlerin Rolü 8. Dil Çeşitliliği ve Öğretim Programı

9. Ölçme ve Değerlendirme Ek bölüm içerisinde ise;

1. Dil Yeterlik Tanımlayıcılarının Geliştirilmesi, 2. Örnek Basamak Kümeleri ve Örnek Tanımlayıcılar, 3. DIALANG Basamak Kümeleri,

4. ALTE’nin Yapabilir Tanımlayıcıları, yer almaktadır.

Avrupa Konseyi, Diller için Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi’ni şu şekilde tanımlar:

“Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi, Avrupa ülkelerinde hedef dillere yönelik öğretim programlarının, program yönergelerinin, sınav ve ders kitaplarının vb. hazırlanması için temel oluşturur. Dil öğrenenlerin, bu dilde bildirişimsel gereksinimlerini karşılamak için neler yapmaları ve öğrenmeleri gerektiğini, bildirişimsel açıdan başarılı olabilmeleri için hangi bilgi ve yeterliklerini geliştirmeleri gerektiğini kapsamlı olarak betimler. Bu tanımlamalar o dilin kültür boyutunu da kapsar. Öneriler Çerçevesi aynı zamanda, dil öğrenenin yaşam boyu ve öğrenim sürecinin her basamağında elde ettiği kazanımın ölçülmesi için gerekli yeterlik düzeylerini de tanımlar” (AOÖÇ, 2012: 11). AOÖÇ’nin hangi amaçlar üzerine kurulduğuna ve temel düşünce felsefesinin ne olduğuna dair bilgi ise aşağıda verilmiştir:

“Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi, Avrupa Konseyi'nin Bakanlar Komitesi tarafından hazırlanan Tavsiye Kararları R(82) 18 ve R(98) 6 doğrultusunda “üye ülkeler arasında geniş kapsamda birlik sağlamak” ve bu amacı “kültürel alanda ortak adımlarla” gerçekleştirme görevini üstlenmiştir. Avrupa Konseyi’nin Kültürel İşbirliği Bölümü'yle modern diller alanında gerçekleştirdiği çalışmalar, kuruluşundan bu yana bir dizi orta vadeli projeye yansımıştır. Çalışmaların tutarlık ve devamı Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından hazırlanan Tavsiye Kararları R(82) 18’in önsözünde belirtilen üç temel ilke üzerinde kurulmuştur:

• Avrupa’daki dil ve kültür çeşitliliği, korunması ve geliştirilmesi gereken ortak ve değerli bir hazinedir; bu dil ve kültür çeşitliliğinin, bir engel olmaktan çıkıp,

karşılıklı anlaşmayı sağlayabilecek zenginleştirici bir kaynak hâline getirilmesi, eğitim alanında çok çaba gerektirir.

• Farklı anadillerine sahip olan Avrupalılar arasında, iletişim ve etkileşimi kolaylaştırmak, Avrupa’daki hareketliliği artırmak, ortak anlayış ve işbirliğini teşvik etmek, önyargı ve ayırımcılığın üstesinden gelebilmek, modern Avrupa dillerini daha iyi bilmekle mümkündür.

• Üye ülkeler, modern dil öğretim ve öğrenimindeki ulusal ilkelerini saptayıp geliştirerek, Avrupa genelinde sürekli işbirliği ve eşgüdüme ilişkin sözleşmelerle politik önlemler açısından daha çok yakınlaşma sağlayabilirler.”

Bu ilkeleri uygulamak amacıyla, Bakanlar Komitesi üye ülkelerin aşağıdaki maddeleri göz önüne almalarını talep etmiştir:

F(14) “Modern dil öğreniminde, öğrenim yöntem ve değerlendirmesi, materyal geliştirme ve kullanımı ile ilgili resmî ve özel kamu kuruluşlarının ve kurumlarının arasındaki-multimedya materyallerinin üretimi ve kullanımı da dahil olmak üzere-ulusal ve uluslararası işbirliğinin geliştirilmesini sağlamak.” F(17) “Dil öğrenim, öğretim ve araştırma boyutlarının tümünü kapsayan-tüm bilgi teknolojisinin de katılımıyla-etkili bir Avrupa bilgi alışverişi düzeninin kurulması için önlemler almak” (AOÖÇ, 2012: 12).

Dünya siyasetinde devletlerin yaptıkları her işte politik hedeflerin önceden belirlendiği görülmüştür. Avrupa Konseyi de yaptığı çalışmalarda politik hedeflerini açık bir şekilde ortaya koymuş ve bu kararları politik çerçeveler dâhilinde almıştır. AOÖÇ 'de modern diller alanıyla ile ilgili politik hedefler ise şunlardır:

• “Tüm Avrupalıları, yalnız eğitim sistemleri, kültür ve bilim konularında değil, ticari ve sanayi alanlarında da gittikçe yoğunlaşan uluslararası hareketlilik ve sıkı işbirliğinden kaynaklanabilecek sorunlara uygun bir şekilde hazırlamak. • Karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü, kimlik ve kültürel çeşitliliğe saygıyı, daha etkili uluslararası bildirişim aracılığıyla artırmak.

• Az öğretilen dilleri de içeren ulusal ve yöresel dillerin bilinmesini sağlayarak Avrupa’daki kültürel yaşamın zenginlik ve çeşitliliğini korumak ve geliştirmek.

• Çokdilli ve çokkültürlü Avrupa’nın gereksinimlerini karşılamak için, Avrupalıların dilsel ve kültürel sınırları aşarak birbirleriyle bildirişim kurabilmelerini artırmak. (Bu onları sürekli ve yaşam boyu çalışmaya teşvik etmeyi gerektirir; bu uğraşıların da sağlam temellere dayandırılarak düzenlenmesi ve eğitim sisteminin her alanında ilgili kurumlar tarafından finanse edilmesi sağlanmalıdır).

• Etkileşim içinde olan Avrupa’da bildirişimi sağlayabilmek için gerekli becerilere sahip olmayan bireylerin dışlanmasından doğabilecek tehlikeleri önlemek.”

Bu amaçlara ilişkin olarak Birinci Başbakanlar Zirvesi, acil önemler alınması gerektiğini vurgulamıştır; bu zirvede yabancı düşmanlığı ve aşırı milliyetçiliğin tekrar gündeme gelmesinin, Avrupa’daki hareketlilik ve uyumun ana engelleri olduğu saptanmış ve bunun aynı zamanda Avrupa’daki istikrarın ve demokrasinin sağlıklı olarak işlemesini önemli ölçüde tehlikeye sokacağı belirtilmiştir” (AOÖÇ, 2012: 13).

Bu hedefleri göz önünde bulundurarak, Bakanlar Kurulu özel eylem alanlarının geliştirilmesinin günümüzdeki ve gelecekteki önemini yani Avrupa genelinde çok dilliliği teşvik etmek amacıyla, dil öğrenimini farklılaştırmaya, artırmaya ve yoğunlaştırmaya yönelik faaliyetleri vurgulamıştır. Bununla birlikte eğitim sisteminde bağlantıların ve bilgi alışverişinin geliştirilmesini, tüm yeni iletişim ve bilgi teknolojilerinden yararlanılmasını istemiştir (AOÖÇ, 2012: 11-12-13).

AOÖÇ’de çok dilliliğin beraberinde çok kültürlülüğü getireceği ifade edilmiş ve bu ikisinin birbirinin tamamlayıcısı olduğu vurgulanmıştır. Görüldüğü gibi AOÖÇ’nin temel amacı, çok dilli ve çok kültürlü bir toplumun varlığını inşa ederek farklılıkların yok olmasını engellemek ve böylece farklılıklar içerisinde yaşayan hoşgörü toplumunu meydana getirmektir. Son yüzyılda Avrupa'da yükselen ırkçılık ve farklı kesimlere tahammül edemeyiş bu çalışmadaki tespitlerin doğruluğunu gözler önüne sermektedir. Avrupa Ortak Öneriler Çerçeve Programı, ilköğretimde birinci, ortaöğretimde ikinci, yükseköğretimde üçüncü yabancı dilin öğrenilmesini hedef olarak göstermiştir. Bunu 1+2 sistemi olarak adlandırmış ancak dil öğretiminin yalnızca eğitim

kademelerinde yapılmaması gerektiğini, dil öğrenmenin toplumun her kesiminden insan için önemli ve gerekli olduğunu vurgulamıştır. Bu yüzden çerçeve program; “Kendi Kendine Öğrenme, Hayat Boyu Öğrenme, Öğrenmeyi Öğrenme” ilkelerini ön plana çıkarmaktadır.

AOÖÇ, tüm üye ülkelerin dil öğretimi için kapsamlı ve ayrıntılı bir şekilde hazırlanmış bir çerçeve programıdır. AOÖÇ metni şu özellikleri taşımaktadır:

• “Çok işlevli: Dil öğrenim olanaklarının planlanma ve hazırlanmasında, tüm amaç ve hedefleri kapsayacak şekilde ve kullanılabilir olması.

• Esnek: Çeşitli koşullarda kullanıma uyarlanabilir olması.

• Açık: Düzenin daha fazla geliştirme ve ayrıntılandırılmaya uygun olması. • Dinamik: Kullanımdan kaynaklanan deneyimlere dayalı olarak sürekli geliştirilmesi.

• Kullanışlı: Kullanıcıya yönelik anlaşılır ve kullanılabilir olması.

• Saplantısız: Rekabet içindeki çeşitli dilbilimsel ya da eğitim bilimsel kuram ve didaktik yaklaşımlardan birine kayıtsız şartsız bağlanmaması” (AOÖÇ, 2001: 17 ).

Avrupa Konseyi’nin yaptığı çalışmalar, Avrupa dillerinin sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda ne kadar değerli olduğunu göstermektedir. Yapılan çalışmalar neticesinde dillerin canlılığını korumasıyla birlikte çok kültürlü ve çok dilli toplumun oluşturulması en üst hedef olarak planlanmıştır.

Türkiye’de bu proje, Avrupa Konseyi’nin bir üyesi olarak Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 01.10.2001 tarihli makam onayı ile başlamıştır.

Bu projenin amacı Avrupa'da her vatandaşın dil pasaportuna sahip olmasını sağlamaktır. Dil pasaportuna sahip olmak beraberinde Avrupa'nın her yerinde yaşama hakkı, iş ve çalışma izni alabilme gibi avantajları getirecektir. Böylelikle Avrupa'daki her vatandaşın bir dil gelişim dosyası olacaktır.

Dil Gelişim Dosyası; dil öğrenicisinin dil öğrenirken elde ettiği başarıları, kazanımları ve dil seviyelerinde nerede olduğunu, yeterliliklerini gösteren bir belgedir. Dil Gelişim Dosyası üç bölümden oluşmaktadır:

1) Dil Pasaportu: Öğrenicinin bildiği Avrupa dillerini ve bildiği dillerdeki

yeterlilik düzeylerini gösteren belgedir. Dil pasaportu tüm Avrupa’da geçerli olacak şekilde standart hâle getirilmiştir. Bireyin bildiği tüm dillerin, dil becerilerinin ve dil düzeylerinin dil pasaportuna işlenmesi gerekmektedir. Gelecek yıllarda Avrupa’da serbest dolaşım hakkı, oturma ve çalışma izni için bu pasaportun kullanılması düşünülmektedir.

2) Dil Öğrenim Geçmişi: Öğrencinin yabancı dil öğrenme sürecini, dil öğrenme amaçlarını, gelişimini ve dil öğrenme deneyimlerini içerir; bu bir bakıma öğrencinin dil özgeçmişinin yer aldığı bölümdür. Bireyin kaç yıldır dil öğrendiğini, öğrendiği dili nasıl kullandığını, ziyaret ettiği ülkeleri, izlediği yabancı TV kanallarını ve okuduğu dil dergilerini açıklayan, kişiye ait her türlü bilginin yer aldığı bölümdür.

3) Dil Dosyası: Öğrenicinin yabancı dili öğrenirken yaptığı çalışmaların

örneklerinin bulunduğu bölümdür, diğer bir deyişle öğrenilen dilde ortaya konan her türlü çalışmanın yer aldığı bir dosyadır. Bunlar yabancı dilde yazılmış öykü, roman, şiir, bildiri gibi çalışmalar ile alınan diploma ve sertifikalardır. Öğrencinin bu dokümanları tarih ve adlarıyla birlikte ya da örnekleriyle dosyasında bulundurması gerekmektedir (geniş bilgi için bkz. Demirel, 2012: 24-26).

Avrupa Konseyinin dil öğrenimi ve öğretimiyle ilgili farklı standartlar geliştireceği ve sadece bu çalışmalarla yetinmeyeceği görülmektedir. Yapılan çalışmalar ile bu çalışmalardan çıkacak olan sonuçlar üzerine pek çok araştırma ve inceleme yapılacağını söylemek de mümkündür.

Benzer Belgeler