• Sonuç bulunamadı

AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİ İLE KARŞILAŞTIRILMAS

Tüm dünyada ve AB ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de devletin kamu hizmetlerini yerine getirebilmesi için vazgeçilmez bir araç olan vergilendirme, aynı zamanda tasarrufu, ekonomik büyümeyi teşvik, gelir dağılımını düzeltme gibi sosyal ve ekonomik amaçların da aracı olarak kullanılmaktadır. Vergilendirme, toplumun tüm

118 kesimlerini doğrudan veya dolaylı olarak etkilemekte ve ilgilendirmektedir (Avrupa Birliği’nin Vergi Politikası, 2005: 5).

Türkiye’de olduğu gibi, AB ülkelerinde de vergi alanında karşılaşılan en büyük sorunlardan birisi vergi kaçakçılığı ile ilgilidir. AB ülkeleri ile Türkiye’yi incelediğimizde, bu konudaki ortak önlemler aşağıda sıralanmaktadır:

- AB’de vergi idaresi, diğer idari kurumlarla yakın bir ilişki ve eşgüdüm içinde çalışmaktadır. Bu sayede, mükellefler hakkındaki bilgiler, vergi idaresince kolaylıkla elde edilebilmektedir. Ülkemiz ise bu konuda henüz AB ülkelerinin gerisinde kalmaktadır.

- AB’de vergi idaresi de dâhil olmak üzere, tüm idari kurumlar bilgisayar sistemine geçirilmiştir. Böylelikle kurumlar arası bilgi akışı kolaylaştırılmıştır. Ülkemizde bu konuda da bazı eksiklikler vardır.

- AB’de yanlış ya da eksik beyan veya kaçakçılık suçları için, ağır para ve hapis cezası öngörülmektedir. Bu cezaların ağır oluşu, caydırıcı bir etki yaratmaktadır. Ülkemizde ceza sistemi ve bunları uygulama ise yeterince caydırıcı değildir.

- AB vergi idaresinin kalifiye personel ihtiyacı karşılanmış ve bunlara başta ücret olmak üzere gereken çalışma koşulları sağlanmıştır. Ülkemizde bu konuda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Kalifiye personel, beklentilerini bulamamakta ve bir süre sonra da ayrılıp özel sektöre geçmektedir.

- AB ülkeleri, kayıt dışı ekonomiyle en ciddi savaşımı veren ülkelerdir. Çünkü kayıt dışı ekonominin kendi ülkelerinde yaratacağı olumsuzlukların bilincindedirler. Bu nedenle AB’de vergi ödemenin, bir yurttaşlık görevi olduğu bilinci ve vergi ahlakı, daha ilkokul çağında çocuklara aşılanmaktadır. Bu nedenle, AB ülkelerinde vergi kaçırmak yüz kızartıcı bir suç olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde ise bu bilinç yeterince oluşmuş değildir.

- AB’de ödenen vergilerin, hizmet olarak yurttaşlara geri döndüğü ve vergilerin gereken yerlere sarf edildiği anlayışı yerleştirilmiş olup toplumun ödediğinin karşılığını alması isteği tatmin edilmiştir. Ülkemizde yapılan anketlere göre; mükelleflerin %

119 97’si, ödediği vergilerin gereken yerlere sarf edildiğine inanmamaktadır (http://www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1832).

- Hemen hemen hiçbir ülkede homojen bir denetim yapısından söz etmek mümkün değildir. Çoğunlukla denetim kavramı içerisinde ele alınabilecek konuların birer fonksiyon olduğu, bazı ülkelerde bu fonksiyonların tamamının belli bir unvan altında gerçekleştirildiği, bazılarında ise ayrıştırıldığı ve genellikle karma yapılardan söz edilebileceği görülmektedir. Örneğin ABD’de bulunan genel müfettişler, iç denetim, teftiş, soruşturma, yolsuzluk araştırması vb. tüm fonksiyonları yerine getirirken, Hollanda’da iç denetim yapısının ön planda olduğu, ancak ayrıntılı incelemelerde teftiş birimlerinin kullanıldığı görülmektedir (Koçdemir, 2007).

Vergi kayıp ve kaçağının, % 50'lere ulaştığı ülkemiz, 30 OECD ülkesi içinde, vergi mükellefleri bazında en alt sırada yer almaktadır. ABD'de nüfusun % 46'sını, Belçika'da % 62'sini ve Yunanistan'da % 33'ünü, gelir vergisi mükellefleri oluşturmaktadır. Bu oran ise Türkiye'de sadece % 3’lerde seyretmektedir. Sıralamada, Türkiye'ye en yakın ülke (% 8 oranı ile) olarak Meksika ortaya çıkmaktadır. Ayrıca Türkiye vergi personeli başına düşen mükellef sayısında da geride kalmaktadır. Gelirler Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığınca yapılan bir araştırmaya göre, maliyeci başına en çok mükellefin düştüğü ülke 1385 mükellef ile ABD olurken, Türkiye'de ise bu sayı 65'de kalmaktadır. Maliyeci başına mükellef sayısı, İsveç'te 886, İngiltere'de 442, Yunanistan'da 321, Belçika'da ise 313 olarak verilmektedir. 30 ülkede kişi başına düşen vergi yükü açısından da Türkiye, son sırada yer almaktadır. Ayrıca Türkiye'de kişi başına düşen vergi yükü de 834 dolar olarak hesaplanmaktadır. Bu rakam, Lüksemburg’da 22135, Norveç'te 18433, İsveç'te 13608, ABD'de 9661, İngiltere'de 9350, Almanya'da ise 8783 dolar seviyelerinde seyretmektedir (Aktaş, 2005).

AB ile uyum sürecinde vergilendirme başlığı altında idari işbirliği ve karşılıklı yardım alanında sınırlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Yarı özerk bir kurum olan Gelir İdaresi Başkanlığı yeniden yapılanma ve kapasite geliştirme sürecine devam etmektedir ve daha fazla şeffaflık sağlayan faaliyet raporları yayımlamaktadır.

120 Gelir idarelerinin bilgisayar ortamına geçişi ve uygulama kapasiteleri konusunda da ilerleme kaydedilmiştir. Tüm illerdeki gelir idareleri bilgisayar ortamına geçmiştir. Vergi mükellefleri, vergi beyannamelerinin % 85’ini elektronik ortamda gerçekleştirmişlerdir. Elektronik vergi denetimi yazılımı ise geliştirilme aşamasındadır. Bir büyük vergi mükellefi dairesi kurulmuştur. Vatandaşlık numaraları vergi amaçlı olarak da geçerli hale gelmiştir. Vergi kaçakçılığını önleme adına yeni “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerde Bandrollü Ürün İzleme Sistemi” getirilmiştir. Ancak bu sistemin bazı unsurları sektör temsilcileriyle yeterince görüşme sağlanamamış olup, endişe uyandırmaktadır. AB Topluluk sistemleriyle karşılıklı bağlantı için bilişim teknolojisi alanındaki hazırlıklar ise henüz başlamamıştır.

Türkiye gelir idaresinin etkinliğini geliştirmeye devam etmektedir. Bununla birlikte de ilave ve sürekli bir ilerleme gerekmektedir. Kayıt dışı ekonomiyi azaltma önlemleri de süre sınırlamaları bulunan ve sonuç almaya yönelik bir vergi stratejisi çerçevesinde olmalı ve idari kapasitenin daha da güçlendirilmesi gerekmektedir (Türkiye 2007 İlerleme Raporu, 2007: 51).

121