• Sonuç bulunamadı

Ateş ile Đlgili Đnanışlar ve Değerlendirilmesi

II. BÖLÜM

2.5. Ateş ile Đlgili Đnanışlar ve Değerlendirilmesi

Taş devrinin önemli buluşlarından birisi kabul edilen ateş Türk düşüncesine göre Bay Ülgen tarafından yakılmıştır. Başka bir söylentiye göre ise Türk ünvanı taşıyan başka bir kahraman tarafından yakılmıştır. Kim tarafından yakılmış olursa olsun Anasır- ı Erbaa’nın unsurlarından birisi olan ateşle ilgili birçok inanış günümüze kadar süregelmiştir.147

2.5.1. Ateş ile Đlgili Đnanışlar

Sarıoğlan’da bir kısmına ölüm konusunda da değindiğimiz ateşle ilgili birçok inanış ve uygulama türü tespit edilebilir. Ay ve güneş tutulması esnasında teneke çalınması uygulaması bu konuda ateşle ilgili ihtivası olan ayrıca bir ritüeldir. Ateş konusu ele alınırken gelişen teknolojik imkanları da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Önceki dönemlerde ateşin yerini şimdilerde ışık almıştır diyebiliriz. Misal olarak elektriğin kullanılmadığı veya az kullanıldığı dönemlerde cenaze evlerinde geceleri ateş yakılması bir gelenektir. Günümüzde ise cenaze çıkan evde ışıklar sabaha kadar söndürülmez. Çünkü geceleyin ölen kişinin tekrar evine geleceğine inanılır (K.Ş.:24).

Sarıoğlan’ın belli bölgelerinden ışık huzmesi şeklinde yeşilimsi bir ışığın fark edildiği rivayet edilir. Güzelyazı mahallesindeki Evliya adı verilen türbede, Uzankaya’daki ziyaretgâhta ve Bakarcak mahallesinde dikili bir kavak ağacığında özellikle perşembe geceleri uzaktan bir ışık yansıdığı söylenir. Bu ışığın orada bir ermiş veya şehidin yattığının işareti olduğuna inanılır (K.Ş.:33).

Kibrit, çakmak, gaz vs. gibi ateş tutuşturucuların çok fazla kullanılmadığı dönemlerde komşular ya da akrabalar arasında yaygın olan ateş alma geleneği varmış. Bir evde eğer ocak kurulmuşsa diğer evden kürekle gelinip ateş alınırmış. Ateşin sönmemesi için çok hızlı bir şekilde geri dönüldüğünden “ateş almaya mı geldin” deyimi hâlâ kullanılmaktadır. Ancak akşam vakti yabancılara ateş vermenin çok doğru

146 Selçuk, a.g.e., s. 339-346. 147 Güngör, a.g.e., s. 327.

olmadığına inanılır. Đnanışa göre geceleri yerler mühürlenir bu nedenle geceleri ateşi söndürmemek gerekmektedir. Ateşin içinde cinler olduğu için eğer ki geceleri ateş söndürülürse cinlerin dergahının dağılacağına inanılır (K.Ş.:4).

Ateşin, kurulu olduğu kerpiç ocak üstüne devrilerek söndürülmesi istenmektedir. Ateş, ocak devrilerek söndürülse bile “destur” denilmesi gerekmektedir. Özellikle ateş üzerine su dökmemek gerektiği çok zor durumda kalınırsa mutlak suretle destur denilmesinin icap ettiği büyükler tarafından sık sık dile getirilir. Ayrıca ateşin üzerine küçük abdest bozmanın sakıncalı olduğu söylenir (K.Ş.:38).

Çocukları ateş etrafında bulundurmanın tehlikeli olacağına inanılır. Đnanışa göre ateşin içinde cinler/şeytan olduğu için eğer çocuklar ateş etrafında yalnız kalırlarsa; cinler/şeytanın çocukları ateşin içerisine çekeceğinden korkulur. Ölen bir kişinin cenazesini yıkamak için kurulan ocaklarda su ısıtıldıktan sonra ocak altındaki kerpiçler ters çevrilerek ocak söndürülür; su ısıtılan kazanlarsa ters çevrilir. Eğer kazanlar hemen ters çevrilmezse ve ocak söndürülmezse yeniden cenaze çıkacağına inanılır.

Soğan ve sarımsak kabukları fakirlik olur endişesiyle yakılmaz. Un, çörek otu, tuz, üzerlik otu bir arada pişirilip tütsüsü evin içerisinde dağıtılarak o evde yaşayanları nazara karşı koruduğuna inanılır (K.Ş.:4).

Yukarıda saydığımız inanışların dışında ateş ayrıca bir temizlik aracı olarak da kullanılır. Özellikle yaylada olanlar ve yanında su bulunmayanlar kullanacakları bir takım demir aletlerin temizliğini ateş ile yaparlar (K.Ş.:39).

2.5.2. Ateş ile Đlgili Đnanışların Değerlendirilmesi

Türkler, ateşte kutsal ve temizleyici bir güç gördükleri için öteden beri ateşe saygı göstermişlerdir. Türkler arasında ateşin gökten indiği inancı vardı, özellikle kötülüklerinden şüphe edilenler için ateş bir temizleme aracı olarak düşünülmekteydi.148 Başkurt ve Kazak Türklerinde görülen “alaslama” (alazlama) hastaları kötü ruhlardan temizlemek amacıyla yapılmaktadır.149 Türklerde var olan bu temizleyici ve kutsal ateş inancını Sarıoğlan’a uyguladığımızda özellikle ev içerisinde nazara karşı tütsü yapılması sırasında ve yaylada olan insanların su yokluğunda ateşi bir temizleme aracı olarak kullandıklarını zaman görürüz.

148 Günay, Güngör, a.g.e., s. 56.

Ölen bir kişinin evinde sabaha kadar ışık yakılması inancının temelinde iki neden bulunmaktadır: 1- Ölen kişinin sorgusu kolay geçer. 2- Ölen kişinin ruhu ölü mezara konulduktan sonra tekrar dönüp evine gelir. Bu inanışın iki farklı nedenle uygulamaya konulması Kayseri ve civarında yaygındır.150 Bu gelenek ayrıca geleneksel Türk Dinine bağlı Teleut Türkleri, Hristiyan Yakutlar ve Yunanistan’da yaşayan Türkler arasında ruhun insanlara yapacağı kötülükleri engellemek amacıyla uygulanmaktadır.151

Sarıoğlan’da önceleri yaygın olan ateş alma uygulamasının akşamları yapılmaması inancının ise öğleden sonra veya güneş batınca ateş verilince ev halkına bir zarar geleceği inancına paralel olarak aile ocağı kültüyle bağlantılıdır. Atalar kültüyle bağlantılı olan aile ocağı, ailenin devamını sembolize etmektedir. Bu nedenle gece ateş verilince bereketin gideceği, ocağın söneceğine inanılır.152 Bununla birlikte ateşin üzerinde kurulan ocağın ters çevrilmesi şeklinde söndürülmesi de atalar kültüyle bağlantılıdır kanaatindeyiz. Güneş battıktan sonra sadece akraba olanlara ateş verilmesi Kayseri’de yaygın bir uygulama olup başkalarına ateş verilmemesinin temelinde yerlerin mühürlenmesi sebep olarak gösterilmektedir. Kaşgarlı Mahmud Divânû Lügati’t-Türk’te “çıvı”lardan bahsetmektedir. Ona göre cinler bölüğü geceleri birbirlerine karşı ok atarlardı Türkler de atılan bu oklardan zarar görmemek için dışarı çıkmazlardı yerlerin mühürlenmesi inancı bu uygulamayla ilgili olabilir. Soğan ve sarımsak kabuklarının yakılmaması, ateşe su dökülürken destur denilmesi Anadolu folklorunda yaygın olan cin-şeytan inancı ile ilgilidir. Bunların yapılmasının günah olarak adlandırılması ise var olan duruma Đslâmî bir nitelik verilmek istenmesiyle izah edilebilir. 153

Karagasların inancına göre ateş gece ıslık çalarsa şeytanın geldiğinin habercisidir. O zaman kutsal sayılan artış otundan bir parça ateşe atarlar. 154

Sarıoğlan’da ise çocukları içerisinde cin ya da şeytan olduğu için ateşin etrafına yaklaştırmazlar.

Ay tutulması esnasında göğe ok atarak, davul çalarak, silahları birbirine vurarak, bağırarak gürültü çıkaran eski Türkler böylece ayın yüzünü örten karanlığı, kara iyelerden kovmaya çalışırlardı.155

150 Güngör, a.g.e., s. 328.

151 Selçuk, a.g.e., s. 353. 152 Araz, a.g.e, 66. 153 Güngör, a.g.e., s. 333.

154 Đnan, Tarihte ve Bugün Şamanizm, s. 67. 155 Kalafat , a.g.e., s. 48.