• Sonuç bulunamadı

ATATÜRK’ÜN MİSYONERLİK FAALİYETLERİ HAKKINDA DÜŞÜNCE VE UYGULAMALAR

Osmanlının son dönemlerinde misyonerin sahip olduğu okullar, hastaneler, kiliseler vb. kuruluşlar Milli Mücadele döneminde de boş durmadı ve özelikle Mavri Mira ve Rum Pontus Cemiyetlerinin siyasi kanadı olarak faaliyet gösterdiler. Pontus Hükümetinin diriltilmesini teşvik eden ve hazırlayan son derece zararlı bir kurum207 haline geldiler.

204 Harman, a.g.m. , s. 32

205 Harman, a.g.m. , s. 33

206 www.diyalogmasali.com/ modules.php?name=Sections&op=viewarticle&artid=89. Son Erişim Tarihi: 11.04.2005; Yavuz, Şevket; “Kaynak, Alan ve Metot Açısından Misyonerlik ve Teblig Faaliyetlerinin Epistemik Çözülmesi” s.3

Kurtuluş Savaşından önce Ortadoğu’da kreşten üniversite seviyesine kadar uzanan 500’den fazla sadece Amerikan Okulu ve buralarda okuyan 25 binin üzerinde öğrenci vardı.208 1923 devriminden sonra Osmanlıdan kalan bu okullardan çok azı varlığını sürdürebildi. Yabancı okulların Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasındaki etkisini ve zararlı çalışmalarını bilen ve yakinen takip eden Atatürk, “Hiçbir hükümet kendi tebaasından olan on binlerce çocuğu kendi memleketi

dahilinde bir yabancı heyeti tarafından her türlü teftişten azade olarak büyütülüp onlara istenildiği gibi telkinlerde bulunulmasına müsaade edemez. Buna müsaade etmek, çocukları yaşayacakları muhite düşman veya hiç olmazsa yabancı olarak yetiştirmek ve dolayısıyla onunla çarpışmaya mahkum eylemektir. Bu ise gerek o çocukların gerek içerisinde yaşayacakları halkın felaketini hazırlamaktır. Bunu engellemek ise hükümetin vazifesidir. Bundan dolayıdır ki, Amerikalılar tarafından numune çiftliği vesair benzeri müesseseler husule getirilip buralarda kendi tebaamızdan olan binlerce çocuğun Türk Hükümeti ve Milletine karşı dostane olmayan ve sadıkane olmayan hissiyatla donanmış olarak yetişmelerine müsaade edemeyiz.”(Atatürk, 3 Ocak 1921)209 diyerek yabancı okulların gerçek niyetlerini açıklamıştı.

1919 yılında Erzurum kongresinde alınan en önemli kararlardan biri de manda ve himayenin kabul edilmeyeceği şeklindeki karardır. Bu karar özellikle Amerikalıların ve onların arkasına sığınan Yunanlıların, Ermenilerin ve Rumların planlarına aykırıdır. Çünkü Cumhuriyet kuruluş döneminde de faaliyet gösteren yabancı okullar hem bağlı oldukları ülkelerine, hem Rum ve Ermenilere, hem de kiliseye hizmet ediyorlardı.

Atatürk, başka Amerikan Board olmak üzere misyoner örgütlerin kurdukları okul, yetimhane gibi yerlerin emperyalist işgale nasıl destek verdiğini çeşitli rapor ve yazışmalarında belirtti. Atatürk’ün Kurtuluş Savaş yıllarında konuyla ilgili yaptığı tespitler, misyoner örgütlerin emperyalizmin emrinde oynadıkları yıkıcı rolle ilgili çarpıcı bilgiler veriyor.

Merzifon’daki Amerikan Kolejlerinde okuyan Rumlar tarafından “1904 yılında Rum İrfanPerver, Rum Bilgisever ve Pontus ve bir süre sonra da musiki kulüpleri kurulması şeklinde Pontus Derneği gizli olarak kurulmuş ve 1908’de genişletilerek Samsun’da Müdafaa-i Meşruta ve onun ardından Mukaddes Anadolu Rum Cemiyetleri meydana getirilmiş ve Batum’dan İnebolu’ya kadar olan Karadeniz Bölgesi içerisinde birçok şubeler kurulmuş ve Trabzon Metropolithanesi'nin harcadığı çabalarla nihayet Pontus Teşkilatının bu ilk nüveleri meyve vermeye başlamıştır.”210

“Merzifon Amerikan Koleji’nde mevcut Rum öğrencilerini, Maarif Kulübü öğrencileriyle birleştirip kaynaştırmak amacıyla Pontus unvanı altında Orfeas ismindeki müzik kulübünü de kapsamak üzere bir dernek kurulmuştur.211

208 Tozlu, a.g.e. , s. 248 vd.

209 Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.10. Kaynak Yay. Birinci Basım: Mart 2003. s. 242 vd.

210 Kurt Yılmaz, Pontus Meselesi, TBMM Basımevi, Ank. 1995. s. 51 (Bu kitap, TBMM Hükümeti’nin ilk yayımladığı kitaplardan biridir ve tamamen resmi belgelere dayanılarak hazırlanmıştır. İlk baskısı, TBMM Hükümeti Matbuat ve Müdiriyet-i Umumisi tarafından Ankara’da Matbuat ve İstihbarat Matbaası’nda 1922 yılında yapılmıştır.)

211 Kurt, a.g.e. , s. 152 (Merzifon Amerikan Koleji, Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye aleyhtarı faaliyetleri nedeniyle İttihatçılar tarafından kapatılmış, 10 Mayıs 1916’da binalarına el konmuştu. Ancak savaştan yenik çıkıldı, daha sonra okul 1 Ekim 1919’da yeniden açıldı.)

9. Ordu Kıtaları Müfettişi Tuğgeneral Mustafa Kemal, 5 Haziran 1919’da Sadaret Makamı’na (Başbakanlık) Havza’dan yazdığı yazıda Merzifon’daki Amerikalı memurların Pontus çeteleriyle yakın ilişkilerini bildiriyor:

“…Merzifon’daki İngiliz subayları ile Amerikan memurlarının gerek Merzifon ve gerek

Gümüşhacıköy kazası Rumları ile olan pek sıkı ilişkileri dikkat çekicidir. Gümüşhacıköy’ünün beş yüz haneli Karaköy Rum köyünde meşhur birkaç eşkıya elebaşısı arasında Vangel adında bozguncu da vardır. Ve çoğunlukla Ankara vilayetine bağlı Çorum çevresindeki yerlere musallat olup yağmalıyor ve adam öldürüyorlar. Üç gün evvel Havza’daki Alay Kumandanı bir taburla bu köyü abluka ederek yaptığı arama sırasında Merzifon’dan oraya otomobille yetişen İngiliz Subayının müdahalesi ve kaza kaymakamının Margrit Efendi olması hiçbir netice elde etmeye meydan vermedikten başka devlet nüfuzunu hükümden düşmüş göstertmiştir. Dikkat çekicidir ki, Vangel adlı elebaşının biraderi Aleko ve evvelce komiserlikten emekle Aleksi Efendi İngiliz ve Amerikan memurlarıyla her gün sıkı temasta olmakla beraber Kaymakam Margrit Efendi’nin akıl hocasıdır. İşin devamı bununla kıyaslanabilir.”212

Atatürk bir yandan Milli Mücadeleyi örgütlüyor, bir yandan da yabancıların dört bir yanda yürüttüğü faaliyetleri tespit etmeye ve izlemeye çalışıyordu.

Lozan Barış Görüşmeleri sırasında da Türk Heyeti Başkanı İsmet İnönü, Atatürk’ün talepleri doğrultusunda Osmanlıya çok problem çıkartmış, Genç Cumhuriyete de çok problemler çıkartacağını düşündüğü patrikhane konusunda tavrını netleştirmiş, Patrikhanenin Roma İmparatorluğu hayalini sürdürdüğü ve bunun için Mavri Mira ve Pontus Cemiyetlerine yardım ettiğini tespit etmiştir. Atatürk bu konuda da şöyle söylemektedir. “ Bir fesat ve hıyanet ocağı olan

ve memleketimize nifak tohumları eken, uyuşmazlıklar yaratan, Hıristiyan hemşehrilerimizin huzur ve refahı için de uğursuzluğa ve felakete sebep olan Rum Patrikhanesini artık topraklarımızın üzerinde bırakamayız. Bu tehlikeli teşkilatı memleketimizde muhafazaya bizi mecbur etmek için ne gibi vesile ve sebepler gösterilebilir? Türkiye’nin, Rum Patrikhanesi için arazi üzeride bir sığınalıcak yer göstermeye ne mecburiyeti var? Bu fesat ocağının hakiki yeri Yunanistan değil midir? Büyük Millet Meclisi tarafından İdare edilmekte olan yeni Türkiye, Babı-ali’nin tahtı idaresindeki Osmanlı İmparatorluğu değildir. Yeni Türkiye şeref ve haysiyet, kudret ve kuvvetini müdrik ve hukukunu muhafaza için mevcudiyetini tehlikeye atmaya hazır ve amadedir.”213

Amerika, Protestan Misyoner Örgütleri aracılığı ile Osmanlı Türkiyesi’nde Bulgar, Pontus ve Ermeni isyanlarının entelektüel temellerini atmış ve isyan için her türlü lojistik desteği vermiştir. Bu yüzden, Türk milletinin yedi düvele karşı verdiği destansı Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Atatürk,

212 Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.2. Kaynak Yay. İkinci Basım: Aralık, 1999. s. 361

213 www.yenimesaj.com.tr/index.php?sayfa=yazarlar& haberno=6206&tarih=2004-07-19. Son Erişim Tarihi:12.03.2005 (20 Ocak 1923, Hakimiyet-i Milliye Gazetesi)

çıkardıkları fitne ve fesat ile bağımsızlık ruhuna kasteden Misyoner Örgütlerin faaliyetlerini Cumhuriyet Türkiyesi’nde yasaklamıştır.214

Sonuç itibariyle Türk milletini ahlak, milliyet, din ve gelenekleri bakımından çürütmek215 amacına sahip olan azınlıkların okullarını kapatan Atatürk; kökü dışarıda olan mason teşkilatlarına bile müsaade etmemiş, mason teşkilatlarında çalışmayı ve mason olmayı reddetmiş ve Mason Localarını kapatmıştır.

Atatürk; milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden misyonerlere karşıda aynı kararlı tutumu tüm hayatı boyunca göstermiş, kökü dışarıda olan bütün yabancı cemiyetlerin çalışmalarını önlemiş ve milli bir duruş sergilemiştir.

214 Haydaroğlu İlknur Polat, Türkiye’de Misyonerlik Faaliyetleri, TDV. Yay. Ank. 1996. s. 72 215 Sevinç Necdet, Osmanlıdan Günümüze Misyonerlik Faaliyetleri, İst. 2002. s. 250–253

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

İNTERNET ORTAMINDA MİSYONERLİK 1. SANAL MİSYONERLER

1.1- Sanal Misyonerlik Nedir?

Sanal Misyonerlik kavramı son zamanlarda gündeme gelmekte, toplumun büyük bir kesimi sanal misyonerlik kavramı hakkında daha fazla bilgi edinmek istemektedir.

Türk toplumu tarafından tepkiyle karşılanan misyonerlik faaliyetleri, AB, sürecindeki Türkiye’de faaliyetlerini çeşitli kanuni kısıtlamalar olmasına rağmen daha fazla yoğunlaştırmakta ve her türlü yöntemi kullanmaktadır. Özellikle gençlerin yoğun bulunduğu yerlerde faaliyetlerini artıran ve Büyükşehirlerde üniversite öğrencilerine yönelen misyonerler; teknolojinin bütün imkanlarını kullanmakta, misyonlarını internet kanalıyla bütün Türkiye’ye ve Dünya’ya yaymaya çalışmaktadırlar.

Bilgisayarın ve internetin her geçen gün yaygınlaşması misyonerlere yeni çalışma alanları kazandırmakta hızlı ve en ekonomik bir şekilde büyük bir gençlik kesimine hiçbir kanuni ve fiziki kısıtlama olmaksızın ulaşabilmektedirler.

Bazen sanal kilise, bazen ücretsiz İncil talebi, bazen dua talebi, bazen araştırma sitesi, bazen arkadaş arama, bazen de en çok okunan kitaplar gibi çeşitli isimler altında internet kullanıcılarının karşısına çıkmakta bir tıklama sonucu kendinizi doğrudan veya dolaylı bir şekilde Hıristiyanlık propagandasının yapıldığı sitelerin birinde bulmaktasınız.

1.2- Sanal Misyonerliğin Amacı

Misyonerler bilgisayar ve internetten yararlanarak en uzak noktalara en hızlı ve en gizli bir şekilde ulaşmayı amaçlamaktadır.

Nasıl ki profesyonel bir kırıcı (hacker) küçük bir köyün küçük bir odasında dünyanın en büyük bilgisayar firmalarının sitelerini işlemez hale getirebildiği gibi veya en modern güvenlik yöntemleriyle donatılmış bir bankanın müşteri hesap şifrelerini ele geçirip internet üzerinden para transferi yapabildiği gibi misyonerlerde bir apartman dairesinin küçük bir odasında bilgisayar yardımıyla çok büyük insan kitlelerine ulaşabilmekte ve çok büyük organizasyonlar düzenleyebilmektedirler.

Misyonerlerin internet üzerindeki öncelikli amaçları; misyonerlik faaliyetleri sonucu Hıristiyan olmuş kişilerle sürekli irtibat kurma, yapılacak olan ayin ve dua toplantılarını taraftarlarına duyurma ve bilgilendirme amacı gütmektedir.216

Bu çalışmanın en büyük özelliği yeni Hıristiyan olmuş kişilerin sürekli etki ve kontrol altında kalmalarını sağlama ve yapılan organizasyonlarla duygusal bağları güçlendirerek dostluk ve arkadaşlık üzerine kurulu bir dini bağ oluşturmaktır.

Sanal misyonerliğin diğer amacı misyonerlik faaliyeti sonucu Hıristiyan olmuş kişileri de aktif bir şekilde organizasyonlara dâhil ederek yeni Hıristiyan adayları bulma ve bu adaylara ulaşma, oluşturulan e-mail bankalarıyla ‘Bu siteyi arkadaşına öner’ vb, başlıklarla sürekli propagandaya dönük bilgi ve belge gönderme çalışmaları yapmaktır.

Sonuç itibariyle sanal misyonerlik, Pavlus’tan günümüze kadar yoğun bir şekilde yürütülen faaliyetlerinin teknolojik boyutunu ifade etmektedir.

1.3- Sanal Misyonerliğin Tarihçesi

Sanal Misyonerliğin tarihçesi internetin tarihçesi kadar eskiye dayanır. Bundan dolayı ilk önce internetin tarihi hakkında kısaca bilgi vermek gerekmektedir. İnternet, bilgisayar ve haberleşme dünyasını daha önce hiç görülmedik bir şekilde etkilemiş, 1969 yılında Amerika da bir savunma projesi için başlatılan bilgi transferi çalışması daha sonra bu çalışmaya Fransa, İngiltere, Japonya gibi ülkelerinde teknik katkısıyla bireysel kulanım halini almış ve özellikle 1980 yıllarından itibaren yaygınlaşmaya başlamıştır. Telgraf, telefon, radyo ve bilgisayarın icadı ile bu hizmetler entegre hale getirilmiş, bilgisayarın kullanıldığı her yere erişim özelliği, bilgi transferi ve paylaşımı için bir mekanizma ve coğrafi yerlerinden bağımsız olarak bilgisayarları birbirine bağlayan bir ortam haline gelmiştir. Günümüzde sıkça rastladığımız "xy@selcuk.edu.tr" veya "http://www.selcuk.edu.tr" gibi terimler artık insanların ortak dili olmaya başlamıştır.

Gelişmekte olan ülkelerle eş zamanlı olarak ülkemizde de çeşitli kampanyalar başlatılmış, bu kampanyalar neticesinde bilgisayar ve internet kullanımı teknoloji ve haberleşme ağının gelişmesine paralel olarak yaygınlaşmıştır. İlk başlarda savunma amaçlı olan internet daha sonra bilgi transferi işlevini yürütmüş, ilerleyen yıllarda tv, radyo, e-kütüphane, e-okul, telefon, veri bankası vb. görevleri üstlenmiş, günümüzde ise sohbet ortamı, evlilik için eş arama yöntemi gibi fonksiyonların yanında da sanal ibadethane olarak bile kendine yeni görev alanları bulmuştur.

Sanal misyonerliğin (internet ortamında yapılan misyonerlik) başladığı tarih kesin olarak bilinmemektedir. Ülkemizde bu yönde faaliyet gösteren sitelerin 1995 ile 2000 yılları arasında yaygınlaştığı sözkonusu sitelerin oluşturulma tarihinden anlaşılmaktadır. 1946 yılında bütün

dünyadaki Kitabı Mukaddes Şirketlerinin birleşmesiyle Birleşmiş İncil Cemiyeti (United Bible Society) adını alan ve 200 ülkede şubesi bulunan bu kuruluş, ekonomik imkânlarını da kullanarak ilk başlarda sadece İncil’i tanıtıcı site/siteler kurmuş, daha sonra bu siteler içerik olarak zenginleşmiş, İncil’i tanıtma amacının yanında İncil’i yayma amacına da yönelmiştir. 217 Günümüzde sanal misyonerlik artık Birleşmiş İncil Cemiyetinin kontrolünden de çıkmış, birbirinden bağımsız Hıristiyan gruplar da dâhil olmak her kilise kendisini tanıtıcı ve faaliyetlerini duyurucu siteler kurmuştur.

Benzer Belgeler