• Sonuç bulunamadı

30 3.7.2 Yapısı Bakımından Sözler:

3.7.3. Görevleri Bakımından Sözler: 1 Adlar:

3.7.3.11. Atasözleri:

Uzun gözlem ve deneyimlere dayanan yargıları, genel bir kural, bilgece bir düşünce ya da öğüt olarak yansıtan ve halkın ortak kullanımına giren kalıplaşmış özlü sözlerdir. Atasözleri, ulusal bir özellik taşımakla birlikte genellikle toplumun ortak değer yargılarını yansıtır (Bilgin,2006:63).

Atasözleri, kuruluşu bakımından ölçülü ve güzel, anlamı bakımından derin ve geniş içeriğe sahip, büyük ustalıkla oluşturulmuş yapılardır. Bu bakımdan atasözlerinde halkın kıvrak zekâsı görülür. Sosyal hayattaki çeşitli olaylar, doğal değişmeler, insanoğlunun durumu, meslek, umut, halk hayatı gibi konularla insanlık, davranış, karakter, eğitim ve öğretim gibi çeşitli konular bütünüyle atasözlerinin kapsamı içerisindedir. Atasözleri, belirli bir konuda ulaşılan çarpıcı ve keskin sonuçların, derin düşünce ve geniş bir içerikle özetlenmesidir (Karaağaç,2013:163).

Atasözleri, tıpkı deyimler gibi genellikle mecaz anlamlarıyla kullanılır. Önceden kabul edilmiş ve hazır sözler olması bakımından deyimlere benzeyen atasözleri, yargı bildirmesi bakımından deyimlerden ayrılır. İkisi de kinaye ile anlatımı güçlü ve etkili kılmayı esas alsa da deyimlerin tek başına yargı bildirme gibi bir özelliği yoktur. Ancak atasözü, tek başına zaten bir cümledir ve etkili, kesin bir yargı taşır, bir nasihat içerir. Bu taşıdığı yargılar, çağlar geçse de genellikle çağa uygun olmasına rağmen çağdışı atasözleri de mevcuttur. Bunun dışında çelişen atasözleri de vardır. Örneğin “Dost, kara günde belli olur.” atasözü her çağa uygunluk arz ederken “Kadının karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin.” atasözü ise çağdışıdır. Öte yandan “Borç, yiğidin kamçısıdır.” atasözü ile “Borçtan korkan kapısını büyük açmaz.” atasözü arasında da çelişki söz konudur.

Atasözlerine örnekler: Bakmakla usta olunsaydı, kediler kasap olurdu; Bal bal demekle ağız tatlanmaz; Kurt kocayınca köpeklerin maskarası olurmuş; Kurt dumanlı havayı sever; Sürüden ayrılanı, kurt kapar; Köprüden geçinceye kadar ayıya dayı denir; Irmak geçerken at değiştirilmez; Abdalın dostluğu, köy görününceye kadarmış; Abdestsiz sofuya namaz dayanmaz; Şeriatın kestiği parmak, acımaz; Dağ başına kış, insanın başına iş gelir; Alma mazlumun âhını, çıkar aheste aheste; Allah’ın değirmen

43

yavaş döner; ama çok ince öğütürmüş; Kızını dövmeyen, dizini döver; Tekkeyi bekleyen, çorbayı içer; Gezen ayağa, taş değer; Sakınan göze, çöp batar; Ummadık taş, baş yarar; Gün doğmadan neler doğar; Kaz gelen yerden, tavuk esirgemez… 3.7.3.12. Terimler:

Dillerin söz dağarcıkları, değişik söz dilimlerinden oluşur. Bu dilimlerden biri de terimlerdir. Terimler, bilim ve sanat dallarıyla ilgili özel kavramlar olup kişiden kişiye değişiklik göstermez. Dil içindeki yaygınlığı ve dolaşımları da sınırlıdır. Daha çok belli bir bilim ya da sanat alanlarında çalışan kişilerin dilinde yer alır ve iletişimi kesin bir biçimde sağlamak için kullanılır (Özdemir,1973:11).

Terimlerin kullanım alanı, diğer sözcüklere oranla daha sınırlıdır. Ancak zamanla, günlük yaşamda çok kullanılan birer sözcük durumuna da gelebilir. Bu durumda bu sözcükler, kendi özel alanlarında terim, günlük konuşma ve yazı dilinde de sözcük görevini üstlenir (Hengirmen,1997:402).

Terimlerin en önemli özelliği, bir bilimsel kavramın tek bir karşılığı olarak ortaya çıkmasıdır. Yani bilim dallarının, sanat ve meslek kollarının mensupları arasında kısa yoldan anlaşmayı sağlayan terimler, anlam bakımından dar ve sınırlıdır (Zülfikâr,2011:20): matematik: kare, üs, fonksiyon, üçgen, orantı; tiyatro: sahne, perde, tirad, suflör; biyoloji: hücre, zar; coğrafya: meridyen, ekvator, kıta, paralel, tundra; fizik: vektör, akım, kütle, hacim; edebiyat: aruz, retorik, kafiye, gazel, koşma, semaî; dilbilim: benzeşme, gösterge, gönderge, lehçe, ağız…

3.7.3.13. Argo:

Farklı bir anlaşma biçimi sağlamak üzere aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dildeki kelimelere özel anlamlar vermek, bazı kelimelerde değişiklik yapmak, dilin lehçelerinden, eskimiş unsurlarından ve yabancı kökenli şekillerinden de yararlanmak suretiyle oluşturdukları herkesçe anlaşılmayan kelime ve deyimlerden oluşan, gerektiğinde mecazlı anlamlara da yer veren özel dil veya söz dağarcığıdır (Korkmaz,1992:13).

Geniş anlamıyla argo, ortaklaşa kullanılan ölçünlü dilin dışında kalan her türlü dil kullanımıdır. Dil kullanımında tek amaç vardır o da iletilmek istenen bilginin karşı

44

tarafa dökmeden saçmadan taşınmasıdır. Bu amaç dışında kalan, anlam taşımayı arka plana atan her türlü dil kullanımı, argodur (Karaağaç,2013:148).

Argo; meslek, yaş ve cinsiyete göre farklılık gösterebilmektedir. Genellikle kaba, senli-benli, laubali bir üslûp söz konusudur. Örneğin, belli bir yaş grubundaki öğrenciler arasında meydana gelmiş argo ile şoför, esnaf, inşaat işçiliği gibi meslek gruplarında ortaya çıkmış argo elbette ki farklılık arz eder. Bu farklılık, o yaş ve meslek grubundaki insanların ortak düşünce ve faaliyetlerinden kaynaklanır.

3.7.3.14. İlişki Sözleri (Kalıp Sözler):

Bir dilin söz varlığı, genellikle konuşma ve yazı dilinde geçen sözcükler ile terimler oluşturur. Bunların yanında dilde, herkes tarafından kullanılarak ortak bir söyleyiş özelliği kazanan kalıplaşmış sözler de vardır. Kalıplaşmış sözler, birden çok sözcüğün bir araya gelerek anlam yönünden kalıplaşmasından oluşan sözlerdir. Dile büyük bir anlatım gücü ve güzelliği kazandırır. İkileme, deyim ve atasözlerinin dışında argo, dua ve beddualar da kalıplaşmış sözler grubuna girer (Hengirmen,1997:402).

Söz varlığında, insanların toplum yaşamlarında, belli bir kültürün ürünü olarak kullandıkları sözler, “ilişki sözleri” (kalıp sözler) dir (Aksan,2006:14): elinize sağlık, kolay gelsin, başınız sağ olsun, affedersiniz, afiyet olsun, iyi yolculuklar, Allah bağışlasın, Allah analı babalı büyütsün, ziyade olsun, kesenize bereket, bereket versin, sıhhatler olsun, güle güle gidin, su gibi aziz ol, su verenlerin çok olsun, Allah razı olsun, Allah kavuştursun, Allah’a emanet ol, Allah’a ısmarladık…

45

4. BÖLÜM: ÂŞIK MAHZUNÎ ŞERİF’İN ŞİİRLERİNDE SÖZ VARLIĞI

Benzer Belgeler