• Sonuç bulunamadı

ASLAN YADA CEYLAN

Belgede Hayat ne verir? (sayfa 110-115)

I.Haçlı seferi ile Anadolu’ya gelen Haçlılar I.Kılıçarslan tarafından büyük kayıplara uğratıldılar.Buna rağmen Haçlılar Antakya,Urfa gibi şehirleri ele

ASLAN YADA CEYLAN

Karesioğulları Beyliği, Germiyanoğulları beylerinden olan Karesi Bey tarafından Balıkesir ve Çanakkale çevresinde kurulmuştu. Denizcilikte oldukça ilerleyen Karesioğlu Beyliği 1345 yılında Orhan Bey tarafından ortadan kaldırılmıştır. Hamidoğulları

Hamidoğulları Beyliği, Felekeddin Dündar Bey tarafından 1300 yılında Uluborlu merkez olmak üzere kurulmuştur.

Denizcilikle uğraşan Hamidoğulları Beyliği Yıldırım Bayezıt zamanında Osmanlılara katılmasına rağmen Ankara Savaşı'ndan sonra yeniden kurulmuş, 1423 yılında da II. Murat tarafından yıkılmıştır.

Eşrefoğulları

Eşrefoğulları Beyliği, Seyfeddin Süleyman tarafından Beyşehir merkez olmak üzere 1284 tarihinde kurulmuştur.

1326 yılında İlhanlılar tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Menteşoğulları

Menteşoğulları Beyliği, Menteş Bey tarafından Milas merkez olarak kurulmuştur. Denizcilikle uğraşan bu beylik, Yıldırım Bayezıt zamanında 1391'de Osmanlılara katılmıştı. Ankara Savaşı'ndan sonra yeniden kurulan beylik, II. Murat tarafından 1425'te tamamen ortadan kaldırıldı.

Candaroğulları (İsfendiyaroğulları)

Diğer adı İsfendiyaroğulları olan Candaroğulları Beyliği, Şemseddin Yaman tarafından 1292 yılında Sinop ve Kastamonu civarında kurulmuştur.

1461 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından ortadan kaldırılmıştır.

Eretna Beyliği

Eretna Devleti 1335 yılında Uygur Türkleri'nden Eretna Bey tarafından Orta Anadolu'da kurulmuştur. Devletin merkezi önce Sivas, sonra da Kayseri olmuştur. 1381 yılında Kadı Burhaneddin tarafından yıkılmıştır.

Kadı Burhaneddin

Kadı Burhaneddin 1381 yılında merkezi Sivas olmak üzere Kadı Burhaneddin Devleti'ni kurdu. Candaroğulları, Karamanoğulları ve Taceddinoğulları ile mücadele eden Kadı Burhaneddin Devleti, Timur tehlikesi karşısında Sivas halkının 1389 tarihinde şehri Yıldırım Bayezıt'e teslim etmesi ile Osmanlı'ya katılmıştı.

Dulkadiroğulları

1337 yılında Zeyneddin Karaca Bey tarafından Elbistan'da kurulan Dulkadiroğulları Devleti, Osmanlılar'la, Memlüklülerin arasını açan devlet olarak bilinir. Yavuz Sultan Selim tarafından 1515 Turnadağ Savaşı ile Osmanlı'ya katılmıştır. Bu beylik Osmanlı'ya katılanson beylik olup, bu beyliğin alınmasıyla Anadolu'da Türk birliği sağlanmış oldu.

Ramazanoğulları

Ramazanoğulları Beyliği, Ramazan Bey tarafından 1353 yılında Adana ve çevresinde kurulmuştur. İlk önce Memluk devletine bağlı iken Yavuz Sultan Selim ile birlikte Memlüklere karşı savaşmış, bundan sonra da Osmanlı Devleti'ne bağlı bir beylik olarak yaşamışlardır.

1608 tarihinde Osmanlı Devleti'ne bağlı bir vilayet haline getirilmiştir.

REHBER BÖCEK

Ebü’l-Haccac Aksurî’ye: - Maneviyatta rehberin kim? diye sorduklarında:

- Bir böcek, dedi.

Alay ediyor sandılar. İzah etti: - Dışarıda gezerken, fener direğine çıkmak isteyen küçük bir böcek gördüm. Kaygan olduğu için yarı yoldan düşüyor, fakat hiç yılmıyordu. Yüzlerce defa aynı hareketi tekrarladı. Onu o halde bırakıp mescide gittim. Çıktığımda bir de ne göreyim, direği

tırmanmış, fenerin yanında duruyor. O hayvan engellerden yılmama ve sebat etme konusunda rehberim oldu.

ASLAN YADA CEYLAN

“Afrika’da her sabah bir ceylan uyanır.

En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşması gerektiğini,

Yoksa öleceğini bilir. Afrika’da her sabah bir aslan uyanır.

En yavaş ceylandan daha hızlı koşması gerektiğini,

Yoksa aç kalacağını bilir. Aslan ya da ceylan olmanızın bir önemi yok.

Yeter ki, güneş doğduğunda, koşuyor olmanız gerektiğini bilin.

Bu şiirin Türk usulü versiyonu; “Türkiye’de her sabah diplomalı bir işsiz uyanır.

En aç diplomalı işsizden daha hızlı iş araması gerektiğini,

Yoksa işsiz kalacağını bilir. Türkiye’de her sabah bir işveren uyanır.

En ucuz diplomalı işsiz bulması gerektiğini,

Yoksa ekonomik krizde batacağını bilir.

Diplomalı işsiz yada işveren olmanız önemli değil.

Yeter ki ikinizin de geleceğinin garanti olmadığını bilin.

Başkalarının kusurlarını tartarken, parmağıyla terazinin kefesine bastırmayan insan pek enderdir. (Baron Langenfauld)

Aşağıda verilen beyliklerin kurulduğu yerleri belirtiniz.

Beylikler Kurulduğu yer

Osmanoğulları Hamitoğulları Germiyanoğulları Candaroğulları Karesioğulları Saruhanoğulları Menteşeoğulları Dulkadiroğulları

Beylikler Karadeniz Ege Akdeniz

Karesi Aydın Saruhanoğulları Candaroğulları Pervaneoğulları Hamidoğulları Menteşeoğulları Devlet Yönetimi

Türkiye Selçuklularını, Oğuzların Üç Oklar kolunun Kınık boyuna mensup Selçuklular kurup yönettiler. Devlet teşkilatı, sağlam bir esasa sahipti. Türkiye Selçukluları; Karahanlı, Büyük Selçuklu ve Abbasîlerin yanında diğer Türk ve İslam devletlerinin teşkilatlarından da büyük ölçüde faydalandılar. Bunları mükemmel bir şekilde kendi bünyelerine uydurdular. Sultanlar, devletin idaresinde hissedilen ihtiyaçlara göre teşkilatlarını genişlettiler ve zaman zaman da yenileme yoluna gittiler. Devletin, hanedan mensupları arasında bölüşülmesinin; bölünmeye ve saltanat mücadelesine sebep olduğu görüldü. II. Kılıç Arslan'dan sonra merkeziyetçilik geliştirildi.

Devlet, önceki Türk hakimiyetlerinde olduğu gibi, hanedanın ortak sorumluluğu altındaydı. Devleti idare eden hükümdarın ise, hanedan mensubu olması şarttı. İsimleri Türkçe ve İslamî idi. Ayrıca, halife ve âlimler tarafından künye ve lakaplar verilirdi. Tahta yeni çıkan sultanlar, halifeye hükümdarlıklarını tasdik ettirirler, adlarına hutbe okutur ve para bastırırlardı. Savaşlarda veya herhangi bir gezide, hakimiyet alâmeti olarak, sultanların başları üstünde, atlastan veya altın işlemeli kadifeden yapılmış bir çetr (şemsiye) tutulur, daima yanında hazır bulunan kös, sultanın kapısında günde beş kez nevbet çalardı. Vilayetlerdeki meliklerin, günde üç nevbet çaldırma hakları vardı. Sultanlar, haftanın belli günlerinde devlet erkânını ve emîrleri huzurlarına kabul eder ve onların görüşlerini alırlardı. Sultan

iktaların dağıtılması, kadıların (hakim) tayini, devlete bağlı beylik ve sultanlıkların başına geçenlerin tayinlerini onaylar, hükümete karşı işlenen cürümlerle uğraşan yüksek mahkemeye de başkanlık ederdi. Devletin idaresi, birinci derecede sultana ait olmakla birlikte, bizzat kendisi mevcut kanunlara uyardı. Sultan, adalet mekanizmasının sağlıklı olması için, haftada iki gün halkın derdini dinlerdi. Sultanlar, sarayda otururdu. Sarayda Hacibü'l-Hüccab, Üstadüddâr, Silahdar, Emîr-i Alem, Câmedâr, Taştâr veya Âbdâr, Emîr-Emîr-i ÇaşnEmîr-igîr, Emîr-Emîr-i Ahur, Emîr-Emîr-i ŞEmîr-ikâr, Emîr-i Devât, Emîr-i Mahfil, Serheng-i Nedîm, musahip görev yapardı. Bunlar, sultanın en emniyetli adamları arasından seçilir ve her birinin emrinde askerî kıtalar bulunurdu.

İNANMAK

"İnandığı bir hedefe odaklandığında, hayatında birçok şeyi değiştireceğini bilen biri". İşçi Sanders.

Otoyolun kenarında bir lokantası vardı. Otoyol başka bir yere taşınınca lokantası iflasla burun buruna geldi. Ama o endişeye kapılmadı. Çünkü o biliyordu ki, endişelenmesi veya paniğe kapılması ona hiçbir şey kazandırmayacaktı. Onun için asla olumsuz düşüncelere fırsat vermedi. İşe başladığında ne kadar sermayesi vardı biliyor musunuz? Sadece bir piliç tarifi.

Lokanta sahiplerine piliç tarifi satarak onlardan pirim almak size mantıklı geliyor mu? Ama bu iş Sanders' in odaklandığı konuydu. O bunun hayatında bir fark yaratacağına inanıyordu.

Kendinizi bir test edin. Böyle bir işi yapmak istiyorsunuz; acaba bu tarifi satmak için kaç lokantaya gidersiniz? Sanders' in aldığı her hayır cevabı onu daha çok kamçılıyordu. "Bulacağım!" diyordu, "benimle iş yapacak lokantayı bulacağım!". Tüm ABD.’ yi dolaşmıştı neredeyse. Geceleri arabasında yatıyordu. Hiç de rahat sayılmazdı, ama o buna

aldırmıyordu. O hedefine odaklanmıştı aradığı lokantayı bulacaktı. 1009' cu lokanta sahibiyle konuşurken Sanders ' ın beklediği şey oldu. Adam bu projeye ilgi gösterdi. Lokanta sahibiyle saatlerce

konuştular. Lokanta sahibi hayalci bir insana "Evet" dedi. Evet cevabıyla birlikte Kentucky Fried Chicken efsanesi yazılmaya başladı.

Verilenlerin karşılıklarını yazınız. Divan-ı istifa……… Divan-ı Arz……… Divan-ı inşa……… Divan-ı işraf……… Pervaneci divanı……… Niyabet-i saltanat………

Verilenlerin karşılıklarını yazınız Miri arazi………

Has arazi………

Mülk arazi………

Vakıf arazi………

İkta arazi………

Vergiler Şer ‘i örfi Öşür Haraç Cizye Ganimet Zekat Gümrük vergisi Ordu; Gulamân-ı Saray, hassa ordusu, hânedâna mensup meliklerin kuvvetleri, Türkmen kuvvetleri, tâbi kuvvetler, ücretli askerler ve donanmadan oluşurdu. Ordunun ve idarenin esasını, mahallinde çiftçilerin ödediği vergilerle beslenen Türk iktâ askerleri teşkil ederdi. Orduda, dinî vazifeleri görmek ve gazâ ruhunu canlı tutmak maksadıyla âlim, derviş ve mutasavvıflar bulunurdu. Silah olarak, ok, yay, kılıç, kargı, çomak, gürz, mızrak, topuz, nacak, mancınık, merdiven, seyyar kule kullanılırdı. Ordudaki birlikler, çeşitli bayrak, tuğ ve alem taşırlardı. Askerler merkez eyalet Hassa askerleri İkta askerleri Türkmenler Ücretli askerler Adlî Teşkilat: Türkiye Selçuklularında, şer'î davalara her şehirde bulunan kadılar bakardı. Konya'da oturan baş kadıya Kâdı'l-kudât denirdi. Bu kadılar, tereke (miras), hayrat işleri ve vakıfların idaresine bakarlardı. Selçuklularda örfî davalara bakan mahkemeler de bulunurdu. Bu mahkemeler, asayiş, devlet âmirlerine itaatsizlik ve siyasî suçlar gibi davalara bakarlardı. Bu örfî mahkemelerin başında, emîr-i dâd bulunurdu. Kadıların verdikleri hükme itiraz edilemezdi. Ancak yanlış verilen bir hüküm olursa, diğer kadılar tarafından altı imzalanarak, sultana arz edilirdi. Kadıların yüksek medrese tahsili görmüş, İslam ahlakıyla ahlâklanmış kimseler olması şarttı. Müftîler, Hanefî mezhebine göre fetva verirlerdi. Verilenlerin karşılıklarını yazınız Şer’i hukuk……… Örfi hukuk……… Emir-i Dad……… Kadıasker……… Kadıü’l-Kudat……… EĞER

Eğer bir çocuk, sürekli leştirilmşse, Kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk ,kin ortamında büyümüşse,

Kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk, alay edilip aşağılanmışsa,

Sıkılıp, utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk, utanç duygusuyla eğitilmişse,

Kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk, hoşgörü ile yetiştirilmişse,

Sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk ,desteklenip yüreklendirilirse,

Kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk, övülmüş ve beğenilmişse,

Takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk , hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, İnançlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk, kabul ve onay görmüşse,

Kendini sevmeyi öğrenir.

Eğer bir çocuk, aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,

Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir. D. Nolte "Bilmeyen, ve bilmediğini de bilmeyen bir aptaldır. Ondan sakının. Bilmeyen, ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin. Bilen, ve bildiğini bilmeyen, uykudadır. Onu uyandırın. Bilen, ve bildiğini de bilen, akıllıdır. O'nu izleyin." ASYA ATASÖZÜ

Yöneticiler Merkez Taşra Hacip Candar Şıhne Muhtesip Kadı Muhassıl Atabey Müstevfi Naib

Kavramların karşılığını yazınız.

Ahi ……… Köy kethüdası……… Hacip ……… Vakfiye……… Şıhne ……… Uc……… Horasan erenleri……… Pervaneci………

Eğitim, Kültür ve Edebiyat: Anadolu Selçuklu sultanları, kültür ve medeniyet hizmeti için, ilme ve âlimlere değer verdiler. Bir ilim ocağı olan medreselerde eğitim ve öğretim ücretsizdi. Vakıf gelirleri, onların geçimini temin ederdi. Medreselerde İslam ilimlerinden; tefsir, hadîs, hadîs usulü, kelâm, kelâm usulü, fıkıh, fıkıh usulü ve tasavvuf yanında, matematik, astronomi, tıp ve felsefe gibi bilimler de öğretilirdi. Genellikle, medresenin yanında, dârüşşifa denilen hastane, cami, kütüphane, zâviye, kervansaray, imaret de bulunurdu. Bunlar da birer ilim irfan yuvasıydı. İslam ülkelerinden bir çok âlim, Anadolu'daki ilim yuvalarına gelip ders verdiler. Başta sultan olmak üzere devlet adamlarından ve halktan iyi muamele gördüler. Türkiye Selçuklu Devletini, ilim ve irfan yuvası haline getiren değerli âlimlerin arasında; Şihabüddin-i Sühreverdî, Necmeddîn-i Râzî, Muhyiddîn-i Arabî, Ahmed Fakîh, Mevlânâ Celaleddîn-i Rumî, Hacı Bektaş-ı Velî, Sadreddîn-i Konevî, Safiyyüddîn Muhammed Urmevî, Siracüddîn Mahmud Urmevî, İzzeddîn Urmevî, Celaleddîn Habîb, Sadeddîn-i Ferganî, Fahreddin Irakî, Kadı Burhaneddin, Kutbeddîn-i Şirazî, Ahî Evran, Ebu Hamid Kirmanî, Şems-i Tebrizî, Muhammed Behaüddîn Veled, Seyyid Burhaneddin Muhakkık Tirmizî, Şeyh Hüsameddin Çelebi, Mevlanâ Muhyiddîn Kayserî, Şeyh Edebâlî, İbn-i Türkmanî, İbrahim-i Hemedanî, Cemaleddin-i Aksarayî gibi devrin en seçkin âlimleri vardı. Mevalana Türbesi - Konya SİNİRLENDİĞİNİZDE bu öyküyü hatırlayın Adam yeni kamyonuna bakmak için evinden çıktığında, üç yaşındaki oğlunun gayet mutlu bir biçimde elindeki çekiçle kamyonunun kaportasını mahvettiğini görmüş. Hemen oğlunun yanına koşmuş ve çocuğun eline çekiçle vurmaya başlamış. Biraz sakinleşince oğlunu hemen hastaneye götürmüş. Doktor, çocuğun kırılan kemiklerini kurtarmaya çalıştıysa da elinden bir şey gelmemiş ve çocuğun iki elinin parmaklarını kesmek zorunda kalmış. Çocuk ameliyattan çıkıp gözlerini açtığında, bandajlı ellerini fark etmiş ve gayet masum bir ifadeyle, “Babacığım, kamyonuna zarar verdiğim için çok üzgünüm.” demiş ve sonra babasına şu soruyu sormuş: “Parmaklarım ne zaman yeniden çıkacak?” Babası eve dönmüş ve hayatına son vermiş...

Birisi masaya süt döktüğünde ya da bir bebeğin ağladığını işittiğinizde bu öyküyü hatırlayın. Çok sevdiğiniz birine karşı sabrınızı yitirdiğinizi anladığınızda, önce biraz düşünün. Kamyonlar onarılabilir, ama kırılan kemikler ve incinen duygular hiçbir zaman onarılamaz; genellikle kişiyle performansı arasındaki farkı

göremeyiz. İnsan hata yapar. Hepimiz hata yaparız. Fakat öfkeyle ve düşünmeden yapılan şeyler, insanı sonsuza kadar rahatsız eder. Harekete geçmeden önce durun ve düşünün. Sabırlı olun. Anlayış gösterin ve sevin.

Anadolu'da Türkmenler, Türkçe konuşup, sözlü ve yazılı edebiyat eserleri meydana getirdiler. Dinî ve bazı edebî eserlerde Arapça ve Farsça kullanıldı. Halkın büyük çoğunluğu Türkçe konuşurdu. Daha sonraları Türkçe, edebiyat dili haline geldi. Ahmed Fakîh, Hoca Dehhanî, Hoca Mesud, Yunus Emre, Türkçe şiirler söyleyip yazdılar. Yunus Emre, şiirdeki büyük kudreti ve tasavvuf aşkıyla, Türkçe'nin en güzel, en iyi örneklerini verdi. Göçebeler arasında, Oğuznâme ve Dede Korkut destanlarıyla gâziler arasında çok rağbet bulan Danişmendnâme ve Battalnâme, bu dönemde sözlü edebiyattan yazılı edebiyata intikal etti. Mevlanâ Celaleddin-i Rumî ve oğlu Sultan Veled, insanlara doğru yolu gösteren ve nasihat veren eserlerini Farsça yanında Türkçe'yle de yazdılar.

Ticaret: Türkiye Selçukluları, Anadolu'yu Müslüman ve gayrimüslim kavimler arasında bir köprü haline getirdiler. Dünya ticaret yollarını açıp, tedbirler aldılar. Ticarî ilişkileri zorlaştıran engelleri kaldırıp, ülkenin bir çok yerinde kervansaraylar yaptırdılar. Yolcuların, buralarda hayvanları ile birlikte üç gün ücretsiz kalma ve yemek yeme hakları vardı. Buralara gelen Müslüman ve gayrimüslim, zengin-fakir, hür-köle bütün misafirlere aynı yemeğin verilmesi ve eşit muamele yapılması esastı. Kervansaraylar ve hanlar külliye halinde olup, hepsinin cami ve kütüphanesi vardı.

Verilen eserlerin yazarlarını belirtiniz.

Garipname……… Danişmendname……… Mesnevi……… Divan-ı Kebir……… Cemşid-i Hurşid……… Risaletü’n-Nushiye ……… İskendername……… Selçuklu şehnamesi………

Aşağıda verilen medreselerin bulundukları şehirleri belirtiniz. Yağıbasan medresesi………

Cacabey medresesi………

Karatay medresesi………

İnce Minareli medresesi………

Sırçalı medresesi………

Gök medresesi………

Buruciye medresesi………

Çifte Minareli medrese………

Aşağıda verilenlerin uygun bir şekilde karşılıklarını yazınız. Anadolu’nun Türk yurdu olduğu kesinleşti……….

Bizans’ın Anadolu’yu geri alma düşüncesi ortadan kalktı………..

Hristiyanlar Türk-İslam medeniyetini yakından tanımaya başladılar………..

Türkiye Selçuklu devletinin dağılma dönemi başladı……….

Anadolu’da 2.dönem bağımsız beyliklerin ortaya çıkışında etkili olmuştur………

Türkiye Selçuklu devletinin ilk deniz aşırı seferidir………

Türkiye Selçuklu devletinin son dönemlerinde devlet adamlarının dışarıdan yardım istedikleri hükümdar………

Osmanlılara katılan ilk beyliktir………..

Anadolu’da ilk kez Türkçeyi resmi dil ilan eden beyliktir………

Anadolu’da kurulan en güçlü beyliktir………..

Osmanlılara en son katılan beyliktir……….

Donanması en güçlü beyliktir………..

Anadolu’da ikinci .güçlü beyliktir………

Ankara savaşından sonra tekrar kurulmayan beyliktir………

Osmanlılara vasiyet yoluyla katılan beyliktir………..

Osmanlılara bir kısım topraklarını para ile satan beyliktir………..

Osmanlılara bir kısım toprakları çeyiz olarak verilen beyliktir………..

Anadolu Selçuklu Sultanlarının Tahta Çıkış Tarihleri

Kutalmışoğlu Süleyman Şah / 1076 Ebü'l-Kasım'ın nâibliği / 1086 Birinci Kılıç Arslan / 1092 Fetret Devri / 1107-1110 Şehinşah (Melikşah) / 1110 Birinci Rükneddin Mesud / 1116 İkinci Kılıç Arslan / 1155 Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev (Birinci Hükümdarlığı) / 1192 Rükneddin Süleyman Şah / 1196 Üçüncü Kılıç Arslan / 1204

Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev (İkinci hük.) / 1205

Birinci İzzeddin Keykavus / 1211 Birinci Alâeddin Keykubad / 1220 İkinci Gıyaseddin Keyhüsrev / 1237 İkinci İzzeddin Keykavus / 1246 Ortak İktidar / 1249-1254 Birinci Keykavus / 1254

Dördüncü Kılıç Arslan (Ülkenin bir bölümünde) / 1257

Üçüncü Gıyaseddin Keyhüsrev / 1266 İkinci Gıyaseddin Mesud (Birinci hük.) / 1284

Saltanat Mücadelesi / 1296-1298 Üçüncü Alâeddin Keykubad / 1298 İkinci Gıyaseddin Mesud (İkinci hük.) / 1302

Beşinci Kılıç Arslan / 1310 Moğol Valisi Timurtaş'ın Türkiye Selçukluları saltanatına son vermesi / 1318

"Her sabah hesabınıza 86,400 dolar yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz. Bunu istediğiniz herhangi bir şekilde kullanabilirsiniz - sadece bir koşul var: Harcamayı başaramadığınız meblağ ne kadarsa, ertesi güne devretmez. Ve onun hiçbir bölümünü her ne nedenle olursa olsun,

saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86,400 dolar bulacaksınız. Farkında olsanız da olmasanız da, yaşamınızın her gününde bu durumla

karşılaşmaktasınız. Zaman "banka"dır ve size her gün istediğiniz gibi harcayabileceğiniz 86,400 saniye verilir. Ve bu saniyeleri kullanmayı başaramazsanız, onları ebediyen kaybedersiniz."

Belgede Hayat ne verir? (sayfa 110-115)