• Sonuç bulunamadı

Savaş sırasında su sıkıntısı fazlasıyla yaşanmıştır. Rum kuvvetlerin su kuyularını ilaçladığı ifade edilmiştir. Askerler, içilmesi yasak olan yerler dışında nerede su varsa içmişlerdir. Aynı zamanda buldukları meyvelerle de susuzluklarını gidermeye çalışmışlardır.

Kamil Usta su sıkıntısının fazlasıyla yaşandığını, susuzluğu giderici ilaçlar içtiklerini ifade etmiştir. Onun belirttiğine göre belirli yerlerden içinde zehir olabilir düşüncesiyle su içilmesi yasaklanmıştır. Daha çok narenciye bahçelerinden aldıkları limonlarla susuzluklarını ağızlarını ıslatarak gidermişlerdir. Fakat limonlara da zehir enjekte edebilecekleri olasılığından dolayı daha sonra onlar da yasaklanmıştır.323

Çok fazla su sıkıntısı yaşadıklarını ifade eden Yusuf Yılmaz, bir askerinin susuzluktan nasıl bunalıma girdiğini şöyle anlatmıştır: “Askerim, çok ağır bir silah olan MG3 silahını taşıyordu. Tepeye doğru ilerliyorduk. Tepeye vardığımızda askerim,< komutanım bana su ver >dedi. Ben de <mataramda su yok> dedim. <O zaman sigara ver> dedi. Normalde bir askerin komutanından böyle bir istekte bulunması mümkün değildi. Ben sigara da kullanmıyorum. Çocuklara <bir sigara verin> dedim. Çocuğun gözleri kan çanağı idi. Bulanıma girip etrafa ateş açabilirdi. Sigarasını içerken kendine geldi ve göz göze geldik. Sigarasını sakladı. <Sigarayı niye saklıyorsun oğlum> dedim. <İçmiyorum komutanım> dedi bana.”324

320

Yusuf Yılmaz, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

321 Remzi Yılmaz, 22-01-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

322 Kamil usta, 02-03-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

323 Kamil usta, 02-03-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

324 Yusuf Yılmaz, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

Askerlerin hayvanların ayaklarının iz bıraktığı yerlerdeki çukurlarda biriken suları içtikleri de olmuştur.325

Suların zehirlenmiş olabileceği olasılığından askerlere Türkiye’den gelen römorklardaki suların içilmesi söylenmiştir. Askerler mataralarını römorklardaki ısınan sulardan doldurmuşlardır. Bu durum Birinci Harekâtın sonuna kadar bu şekilde devam etmiştir. İkinci Harekâtta normal su içilmeye başlanmıştır.326

Refik Öz’ün belirttiğine göre, Birinci Harekâttan sonra yerleşilen bölgelerdeki meyvelerden yemişlerdir. Su kuyuları ilaçlı diye onlardan su temin edilmemiştir. Belirli yerlerden gelen sularla idare edilmiştir. Kavun karpuz gibi meyveleri alıp yediklerini ama belli bir süre sonra, zehir enjekte edilmiş olduğu söylentisi ile sadece emin oldukları meyvelerden yemişlerdir.327

Ahmet Çakmak da su sıkıntısının yaşandığı bölgede bulunmuştur. Düzlüklerde 2 metreden 3.5 metreye kadar su çıktığını belirtmiştir. O sulardan alıp içmişlerdir. İçtikleri su sodalıdır. Meğerse buldukları sular, araziyi sulamakta kullanılıyormuş. Fakat Pota ve Dikoma köylerinde bulunan çeşmelerden mataralarına su doldurmuşlardır ve suyu bu şekilde tedarik etmeye çalışmışlardır.328

Savaş sırasında yiyecek sıkıntısı da yaşanmıştır. Genel olarak havadan yiyecek nakli yapılmıştır. Fakat bazen bu yiyeceklerin askerlere ulaştırılması çok gecikmiştir. Bazı askerlere ise havadan dahi yiyecek ulaştırılamamıştı. Askerler sırt çantalarında idareten bulunan yiyeceklerle ele geçirdikleri yerlerdeki evlerde buldukları gıdalarla idare etmek zorunda kalmışlardı.

Askerlerin sırt çantalarında kumanya olarak konserve, peksimet tarzı şeyler olduğunu ifade eden Kamil Usta, bunları yeme fırsatlarının çok fazla olmadığını söylemiştir.329

Murat Uğuş ise çantalarında bulunan kumanyanın yeterli olmadığını söylemiştir.330

Askerler iaşe konusunda sıkıntı çektiklerinde kuru gıdalarla idare

325 Murat Uğuş, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

326 İbrahim Erol, 08-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

327 Refik Öz, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme. 328 Abdullah Çakmak, 11-02-2016 Tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan

Görüşme.

329 Kamil Usta, 02-03-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme

330 Murat Uğuş, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

etmişlerdir. Zira Mersin’den savaş alanına ekmek gelmesi 10-15 günü bulmaktaydı. Bundan dolayı ekmekler küflenmekteydi. İbrahim Erol, iaşe sıkıntılarını şu şekilde anlatmıştır: “Kumanyalarımız, marmelat, barbunya, balık konserve gibi şeylerden oluşuyordu. Bunların hepsi harikaydı. Ama tabi çok azdı. O zamanlar onun verdiği enerji bir tabak dolusu yemek kadardı.”331

Refik Öz ise kendilerine verilen kumanyalarda çok fazla bir şey olmadığını helikopterlerle atılan yiyecekleri bulamadıklarını ve ilk zamanlarda küflenmiş gıdalar yediklerini ifade etmiştir.332

Abdullah Çakmak hava yoluyla atılan yiyecekleri tesadüf eseri bulmuştur. Yaşadıklarını şu sözlerle dile getirmiştir: “Bize rahmetli Bülent Ecevit’in zamanında yukarıdan yiyecek atılıyordu. Barbunya fasülye, dolma, karışık küçük konserveler gibi yiyeceklerdi. Peksimet ve sigara da atılıyordu. Tesadüfen bulana kadar bunların atıldığını bilmiyordum. Reçel bile vardı. Onları alıp ceplerimize dolduruyorduk. Savaş sırasında ağırlık yapmasın diye bazılarınız attığımızı hatırlıyorum. Bunun dışında açlığımızı farklı yollarla da dindirmeye çalışıyorduk. Hayatı idame dersleri gördüğümüzden dolayı komando olarak ben, ceplerime buğday ve olmamış zeytin doldurmuştum.Onları Giderken ağzıma atıyordum açlığımı gidersin diye.”333

Ömer Gençalioğlu, 15 kişiye bir ekmek düştüğünü ve ekmeği parçalayıp, koklayıp ceplerine koyduklarını ifade etmiştir. Aynı zamanda ele geçirdikleri köylerdeki evlerden ne bulurlarsa onları yediklerini de sözlerine eklemiştir.334

Ahmet Salih Akbulut, iaşe konusunda yaşamış oldukları sıkıntıları şöyle anlatmıştır: “Çok açlık çektim. Ama yokluktan dolayı değil intikalden dolayı. Şöyle ki Sahra Hastanesi’nin mutfağı bizden çok uzaktaydı. Oradan bize yemek gelene kadar bir şey kalmıyordu. Hiç unutamadığım bir anımdır, bir gün 1 ekmek 48 tane zeytin geldi bana. Takımımda 65 kişi vardı. Ekmeği ortaya koydum ve arkadaşlara herkes küçük bir parça alacak dedim. Çok şükür ekmeği de görmüştük. Mersin’deki ekmek yığını bize bir ay sonra

331 İbrahim Erol, 08-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

332

Refik Öz, 11-02-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme. 333 Abdullah Çakmak, 11-02-2016 Tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan

Görüşme.

334 Ömer Gençalioğlu, 02-03-2016 tarihinde Türkiye Muharip Gaziler Derneği Trabzon Şubesinde Yapılan Görüşme.

ulaştı küf tutmuş şekilde. Kasaturayla küfünü kazıyıp ekmekleri yedik. Buğday tarlalarından mataralarımıza doldurduk. Boğazköy’de bulunuyorduk. Çok acıkmıştım. Bir askeri elinde kavun yerken gördüm. Nereden aldığını sordum. Bana bir evin bahçesinde olduğunu söyledi. Evin olduğu yere gittim. Balkonda kız vardı. Kızı görünce bahçeye girmeye cesaret edemedim. Kızdan su istedim. Ekmek var mı diye sorduğumda, eve yeni geldiklerinden dolayı evde bir şey olmadığını, bahçeden kavun alabileceğimi söyledi. 2 kavun aldım. Birini ekmek çantama koydum. Diğer kavunu da yemeye başladım.”335

Seyyah Sağıroğlu, savaş sonrasında ele geçirdikleri yerleri dolaşırken düşmandan kalan yiyecekler hakkında şunları anlatmıştır: “Savaşın bitimi zordu. Etrafa dökülen havanlar, uçakların attığı bombalar, topların attığı mermiler etrafa yayılmıştı. Onların arasında aç susuz dolaşıyorduk. Yatılı okul olan kolej binasına girdik. Çay, şeker, domates bulduk. Bulduğumuz ayva reçeli bütün askeri dolaşmıştı. Dana kavurması bulmuştum. Aydınlı arkadaşım Nazif Koyuncu çok iyi İngilizce biliyordu. Onu mevziye çağırdım dana kavurması yesin diye. Geldi baktı ki dana kavurması sanarak yediğimiz şey domuz konservesiymiş.”336

Karada bulunan Türk askerlerine kıyasla denizde bulunan Türk askerleri, beslenme konusunda sıkıntı yaşamamışlardır. Geminin içindeki mutfakta, iaşe için içecek su ve yiyecek gıdaları fazlasıyla bulunuyordu.337