• Sonuç bulunamadı

1.3. Kültür

1.3.2. Kültürleşme (Akültürasyon) Kavramı

1.3.2.2. Asimilasyon

1.3.2.2.1. Asimilasyon Modelleri

1.3.2.2.1.1. Konformist-Fonksiyonalist Asimilasyon Modeli

Kurthen (2002:87)’e göre, bireylerin veya toplulukların bir kültürden başka bir kültüre geçişte geçirdikleri değişimlerin bütünü olarak tanımlanabilecek asimilasyon kavramı için çeşitli modeller geliştirilmiştir. Bu modellerin başını “konformist- fonksiyonalist asimilasyon modeli” (konformistisch-funktionalistischen Asimilationsmodell) çekmektedir (Akt: Karataş, 2006:55). Kymlicka (1998:42) ve Giddens (2000:251), bu modelin altında başlıca iki alt yaklaşımı öne çıkarmaktadır. Bunlar; “Anglo – Uyum” (Anglo-conformity) ve “Eriyik Potası” (Melting Pot) teorileridir (Akt: Karataş, 2006:55).

1.3.2.2.1.2. Irk İlişkileri

Park’a göre her birey biri biyolojik diğeri kültürel olmak üzere iki kökene sahiptir. Birey, kendi kökeninin taşıyıcısı konumundadır. Kültürden kasıt ise, grup içindeki genel iletişim sağlanması, düşünme, hissetme ve davranış biçimleri, kuşaklararası aktarılanlar ve tolumun sürekliliğinin güvence altına alınmasıdır. Çeşitli kültürler dünya toplumunda kendilerine yer edinebilmek için birbirleriyle rekabet etmektedirler. “Park’a göre bu rekabetin bedeli yerel kültürlerin yıkılmasıdır. Yani az gelişmiş kültürlerin, gelişmiş kültürlere uyması gerekir.” Sonuç olarak Park, homojenleşmiş ve daha çok barışın baskın olduğu dünya çapındaki bir yapıyı yeğlemektedir (Hupka 2003:25-26’dan Akt: Karataş, 2006:56). Kymlicka (1998)’nın aktardığına göre benzer bir durum Marx’ın görüşlerinde de mevcuttur. Marx, hâkim kültürün içine gelen küçük toplumlara, büyük toplumların kültürünü kabul ederek asimile olmalarını önermiştir (Akt: Karataş, 2006:56).

1.3.2.2.1.3. Irk İlişkileri Döngüsü

Park ve Burgess’in birlikte geliştirdikleri “Irk İlişkileri Döngüsü” teorisine göre beş ana etkileşim aşaması bulunmaktadır. Bunlar temas, rekabet, çatışma, uyum ve asimilasyondur. Kültürlerarası karşılaşmalarda sürece müdahale edilebilir ancak süreç durdurulamaz. Süreç sürekli bir çatışma içindedir. Park’a göre, beyaz ırkların kendilerini siyah ırklardan ayırmalarının anlamı sosyal mesafenin önemliliğinden kaynaklanmaktadır ten renginden değil. Bu yüzden ırk ilişkileri yalnızca kültürel bir çatışmadır (Hupka, 2003:26’dan Akt: Karataş, 2006:56).

1.3.2.2.1.4. Asimilasyon Süreci Teorisi

Yalçın (2004:62)’ın aktardığına göre Milton M. Gordon, asimilasyonun çeşitli süreçlerden geçtiğini belirterek asimilasyonu kategorilendirmiştir. Bu süreçler; kültürel ve davranışsal asimilasyon (Kültürleşme – Akültürasyon), Yapısal Asimilasyon, Evlilik Yoluyla Asimilasyon, Tanımlamaya Dayalı Asimilasyon, Kabullenilmiş Hal Asimilasyonu ve Kabullenilmiş Davranış Asimilasyonudur (Karataş, 2006:57).

1.3.2.2.1.5. Asimilasyonun Yüzleri Yaklaşımı

Park ve arkadaşlarının geliştirdiği modellerden etkilenen ve Avusturya’da yaşayan Ron Taft tarafından geliştirilen bu model daha çok psikolojik faktörler üzerine dayanmaktadır. Model, göçmenler ve alıcı toplum arasındaki ilişkileri beş madde üzerinden değerlendirir. Bunlar; Kültür ve Dil Konusundaki Bilgi ve Hünerler, Karşılıklı Sosyal Etkileşim, Grup Üyeliği, Gruba Entegrasyon ve Grup Normlarına Uygunluktur (Yalçın, 2004:63’dan Akt: Karataş, 2006:57). Taft, beş maddenin incelenirken ayrıca motivasyon, çaba, algılanan başarı ve gerçek başarıya dikkat edilmesi ve bunların göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtir. Bu çalışmaların ardından asimilasyon görüşlerini dört ana maddede toplayan Taft, bunları şu şekilde açıklar; Birincil Entegrasyon: Bulunulan ülkede kalmaya istekli olmak. Yaşanılan yerden memnuniyet duyma, anavatanı özlememe, kendini oralı gibi tanıtma, bulunulan ülkenin vatandaşlığına geçme isteği ve orayı anavatan olarak kabul etme. İkincil Entegrasyon: Bulunulan ülkenin normlarını kazanma, dilini konuşabilme ve sosyal kaynaşma. Kendi Etnik Grubuna Karşı Tavır: Anavatanı ve öz kültürü aleyhinde olabilme. Sosyal Sınıf: Eğitim seviyesi, dil bilgisi ve mesleksel konum (Yalçın 2004:63’dan Akt: Karataş, 2006:57).

1.3.2.2.1.6. Kuşak – Sonuç Teorisi

Asimilasyon olgusunu birden fazla kuşak üzerinden tanımlayan Schrader (1979:65) ve arkadaşları, bir gün mutlaka asimilasyon sürecinin sonuçlanacağını varsaymaktadırlar. Yazarlara göre bu varsayım; “Kültürleşme-Sosyalizasyon- Entegrasyon-Asimilasyon” aşamalarını izleyecektir. Birey, hâkim kültürün üyeleriyle girdiği ilişkide kendini asimile edebilmesi için bir şekilde kültürleşme sürecine girmelidir. Bu süreçte birey, yeniden düzenleme ve kültürleşme ile ortama ayak uydurur. Bu aşamanın ardında bir parçalanma ve daha sonra çekirdek ailede yeniden örgütlenme meydana gelir. Parçalanma ve yeniden oluşturulma süreciyle asimilasyon meydana gelmiş olur (Karataş, 2006:60).

1.3.2.2.1.7. Hoffmann-Nowotny’nin Teorisi

Araştırmacı Hoffmann’a göre göçmenlerin ve özellikle onların çocuklarının hâkim toplumun değerlerine katılma oranı ne kadar fazlalaşırsa, bu insanların asimile olma ihtimalleri de o derece artmaktadır. Ayrıca Hoffman, entegrasyonun yapısal katılımı, asimilasyonun kültürel katılımı ifade ettiğini belirtmektedir (Karataş, 2006:60).

1.3.2.2.1.8. Sosyal Entegrasyon ve Sistem Entegrasyonu Teorisi

Hupka (2003), Hartmut Esser tarafından geliştirilen bu modelin diğer modeller içerisinde uygulanabilirlik açısından en olumlu model olduğunu ifade etmektedir. Esser, modelinde üç farklı etniler arası ilişki türünü birbirinden ayrıştırmaktadır. Bu ayrıştırma; Sosyal Entegrasyon, Sosyal Yapı ve Sistem Entegrasyonu şeklindedir. Burada en önemli nokta kültürel ve yapısal asimilasyon süreçleridir. Kültürel Asimilasyon, hâkim yani alıcı toplumun kültürel kategorilerini benimseme yani kabul etme sürecidir ve yatay bir hareketlilik mevcuttur. Yapısal Asimilasyon ise dikey tabakalar arasında geçiştir. Yapısal asimilasyonun ortaya çıkış biçimi, kariyer yaparak iş alanında yükselmektir (Akt: Karataş, 2006:61).

Esser’e (2000:56-58) göre sosyal entegrasyon göçmenlerin yeni topluma entegre olmasını yalnızca ekonomik ya da yasal sorumluluklar açısından değil, diğer alanları da kapsayacak şekilde ele almaktadır (Akt: Şahin, 2010:106-107). Esser, sosyal entegrasyon alanını dört boyutta belirlemektedir: kültürleşme (acculturation), sosyo- ekonomik-politik konum (placement), etkileşim (interaction) ve kimlik (identity). Esser, sosyal entegrasyonun gerçekleşebilmesini bu dört boyuta ve bunlar arasındaki

etkileşime bağlamaktadır. Bu dört boyut ise kısaca şu şekilde tanımlanabilir (Akt: Şahin, 2010:61).

Kültürleşme; kültürleşme, gelenekler ve dil gibi çeşitli konularda yeni toplumun kültürü ile etnik kültürün etkileşimidir. Daha çok Antropologlar tarafından kullanılan kültürleşme kavramı, azınlık toplumunun hâkim toplumla doğrudan temasa geçmesi sonucu iki toplumun karşılıklı olarak mevcut kültürel özellikleri değiş tokuş etmesi olarak tanımlanır (Kottak, 2001:86’dan Akt: Demirbaş, 2003-2004:53). Arnold Rose ise kültürleşmeyi, bir kişinin ya da grubun diğer bir sosyal grubun kültürünü kabul etmesine yol açan süreç olarak tanımlamaktadır (Gordon, 1964:65’den Akt: Demirbaş, 2003-2004:53). Etnik gruplar arasındaki ilişkilerle ilgilenen bazı sosyologlar asimilasyon ve kültürleşme kavramlarını eş anlamlı olarak kullanmaktadır ya da kültürleşme kavramını asimilasyon yolunda bir aşama olarak kabul etmektedir (Glazer, 1983:99’den Akt: Demirbaş, 2003-2004:53). Sosyal-ekonomik-politik konum; topluma yeni katılan bireylerin sosyal, ekonomik ve politik konumu ile haklarını içermektedir ve bu durum daha çok yapısal boyut olarak tanımlanmaktadır (Şahin, 2010:61). Etkileşim; topluma yeni katılan üyelerin kendi toplumu ve yeni toplumun üyeleri ile olan etkileşimlerini içermektedir (Şahin, 2010:61). Kimlik; kimlik konusu kişinin toplumsal yaşam içinde kendisini nereye ait hissettiği bağlamında ele alınmakta ve kişi tarafından duygusal anlamda oluşturulduğu için de sosyal kimlik kavramına yakın bir anlam taşımaktadır (Şahin, 2010:107).

“Bu dört boyut etnik kültür, etnik toplum, ev sahibi toplum ve ev sahibi toplumun kültürü açısından değerlendirildiğinde ise Esser, entegrasyonun dört farklı biçimi olduğunu belirtmektedir. Bu dört alanda her iki kültüre de uyumu ifade eden çoklu entegrasyon, orijinal kültüre uyumun baskın olduğu segregasyon, ağırlıklı olarak yeni kültüre uyumu içeren asimilasyon ve her iki kültürü de reddetmeyi ifade eden marjinalleşmedir.” Esser’in teorisine göre sosyal entegrasyon daha çok asimilasyon ve segregasyon biçiminde görülmektedir. Nedeni ise, göçmenlerin şu durumda sosyal entegrasyona uygun özellikler taşımamasıdır. Göçmen toplum ancak üçüncü kuşaktan başlayarak sonraki kuşaklara doğru gittikçe sosyal entegrasyon sağlayabilecek seviyeye ulaşabilecektir. Fakat bu durumda da iki farklı kültürün bir aradalığından ziyade yeni topluma uyum daha baskın olacağından sosyal entegrasyon yerini asimilasyona bırakacaktır. Kısaca göçmen toplumda ilk kuşaktan oluşacak yeni kuşaklara doğru

gidildikçe kültürleşme, kimlik ve etkileşim alanında sosyal entegrasyonun vuku bulma şekli daha çok asimilasyon biçiminde gerçekleşecektir (Şahin, 2008:230).

Sistem Entegrasyonu ise, göç alan ülkede, göçmen toplum ile hâkim toplum ve gruplar arasında çok büyük bir gerilim olmadan göçmenlerin yerleşik topluma dâhil edilmesidir. Bu kapsamda göçmenler özellikle çalışma yaşamına bulundukları katkıdan ve vergi ödemelerinden dolayı yapının ekonomik kısmında yer almaktadırlar. Topluma yeni katılan üyeler bir işte çalıştıkları, ekonomiye katkıda bulundukları, vergilerini ödedikleri ve yasalara uygun davrandıkları sürece sisteme entegre olmuş sayılmaktadırlar. Bu üyelerin çok iyi dil bilmeleri ya da içinde bulundukları toplumun kültür ve geleneklerine uyum sağlamaları ya da bu toplumun üyeleri ile bağlantı kurmaları ve etkileşim içinde olmaları da gerekmemektedir. Dil bilmeden ve iletişimde bulunmadan da bu göçmenler toplum içinde sistemle uyumlu olarak yaşamlarını devam ettirebilmektedirler (Şahin, 2010:106-107).

Berry (Akt: Roebers 1997:14) ise Esser’in aksine; asimilasyonu, entegrasyonu, ayrılma (segregasyon) ve marjinalleşmeyi kültürleşme biçimi olarak ele almaktadır. Hyman (Akt: Hoffman 2001:145) da asimilasyonu süreç olarak iki bölüme ayırmış ve birincisini kültürleşme ikincisini de entegrasyon olarak açıklamıştır (Akt: Karataş, 2006:37).

Benzer Belgeler