• Sonuç bulunamadı

ASALA' nın Suriye'de PKK ile işbirliği içerisinde Türkiye'ye İlk Saldırıları

2.2 Etnik Terör ve Diğer Bölücü Terör Çeşitleri Arasındaki Farklar

3.1.10 ASALA' nın Suriye'de PKK ile işbirliği içerisinde Türkiye'ye İlk Saldırıları

Kıbrıslı Rumlar ve Yunanistan'ın ASALA' ya desteğini ele almışlık. 1982'li yıllarda ASALA merkezini Atina'ya taşırken, militanları da PKK safında Kuzey Irak'ta ve Suriye'de eylemlere katılmaktaydı. PKK'nın 1984'de Şemdinli ve Eruh'ta gerçekleştirdiği ilk kanlı saldırıdan çok önce, 1982 sonlarında. Sınır Jandarma Tugay Komutanlığınca Ankara'ya Genelkurmay'a verilen bilgilerde Türkiye-Suriye sınırında PKK tarafından "saldırıya yönelik" kamplar kurulduğu ve bu kamplarda ASALA militanlarının da bulunduğu açıkça belirtiliyordu.23

ASALA'nın PKK’ya fiili yardımı, günümüze uzanan bir çizgide sürekli devam edecek. ASALA militanları. Türkiye-Suriye. Türkiye-lrak, Türkiye-Ermenistan sınırlarında, hatta Doğu Anadolu'daki PKK eylemlerinde önemli rol oynayacaklar, hatta lider kadroda yer aldıkları için kanlı katliamlara imza atarak. Güneydoğu'da masum Kürt ailelerini acımasızca katledeceklerdir.

ASALA'nın bu fiili yardımı, belirli bir dönemde bir çizgide sürekli devam etmiş, ASALA militanları, Türkiye-Suriye, Türkiye-Irak, Türkiye-Ermenistan sınırlarında, hatta Doğu Anadolu'daki PKK eylemlerinde önemli rol oynamış, hatta lider kadroda yer aldıkları için kanlı katliamlara imza atarak, Güneydoğu’da masum Kürt ailelerini acımasızca katletmiş, bu da PKK içinde tartışmalara sebep olmuştur.

"Armenian Struggle" (Ermeni Direnişi) dergisi. 31 Mayıs 1983'te ASALA'nın tam aksini ortaya koyan bir bildirisini yayınlar. "Dünya kamuoyu ve her yerdeki Ermeni Halkına" başlıklı bildiride. Türkiye'nin o günlerde düzenlediği bir sınır ötesi harekat kınandıktan sonra, ASALA'nın PKK ile Türk askerlerine karşı omuz omuza çarpıştıkları şu cümlelerle itiraf edilecektir:

23Ali Özoğlu, Şifre Çözüldü. MASONLAR’DAN TÜRKİYE’YE KANLI HEDİYE. ASALA PKK, İstanbul, Yenigüven Yayıncılık, s.358

“Günümüzde PKK’nın bir çok eyleminde yakalanan kimselerin kökenlerine bakıldığında Ermeni olduğuna dair bir çok bilgi bulunmakta ise de bu bilgiler günümüzde tam bir netlik kazanmamıştır ancak bilinen bir gerçeklik bu iki terörist grubu bir araya getirip ortak açıklama yapmasını sağlayan ideolojinin aynı amaca yönelik başka bir terörist grup altında ortak mücadele vermesini sağlaması; pek de şaşırtıcı olmasa gerekir.

Avrupa da bu iki örgütün kuruluşları arsında sıkı bir işbirliği başlamış ortak amaç olarak Türkiye’yi zayıflatma olarak belirleyen bu iki örgüt birbirlerine çiçek uzatmayı ihmal etmemişler bildirilerinde :

Ermeniler ve Kürtler beş yüz yıl süre ile Osmanlı yönetimi altında benzer sosyoekonomik ve kısıtlayıcı kültürel şartlar altında yasamışlar, iki halk arasındaki bütünleşmeden korkan feodal ve militarist Osmanlılar böl ve yönet taktiği izlemişlerdir. Su anda Türkiye ve NATO orduları için, Sovyet Ermenistan'ında yasayan Ermeni ve Kürtleri hedef alan radar istasyonu ve nükleer tesislerin yer aldığı askeri bir üs konumunda olan Batı Ermenistan ve Doğu Kürdistan bu silahlardan arındırılmalı ve halklarımız son altmış yıldır Sovyet Ermenistan'ın da olduğu gibi omuz omuza bir arada yasayacakları yerlere sahip olmalıdırlar. Yaşasın Ermeni ve Kürt Kurtuluş Hareketleri…”(Bal&Çufalı, 2006, s.685)

Bildiride sözü edilen Batı Ermenistan ve Doğu Kürdistan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dur.

3.1.11 ASALA’ nın Bitişi

ASALA’nın çöküşü ORLY saldırısı ile başlamıştır saldırıda 28'i Türk 60 kişinin yaralanması ve 8 kişinin hayatını kaybetmesi (ikisi Türk, dördü Fransız, biri Amerikalı, biri de İsveçli) üzerine batı dünyası (özellikle Fransa) ve kamuoyunda eleştirilmesine neden olmuştur.

Orly katliamı duruşmasından (Creteil Ağır Ceza Mahkemesi) bir gün önce (18 Şubat 1985) Atina'da yayınlanan Elefterotipia gazetesinde ASALA'nın bir bildirisi yayınlanmıştır. Bildiride özetle, (Bal&Çufalı, 2006, s.673)

“ABD ve Fransa hükümetleri, Ermeni örgütlerinin anti emperyalist ve devrimci karakterini bozmak için faaliyette bulunuyorlar. Özellikle, Fransa Cumhurbaşkanı François Mitterand'ın bu alandaki tutumunu dikkatle ve esefle izliyoruz... Ermenilerin vatan olarak

bildikleri toprakların yakınında ve Orta Doğu bölgesinde yaşayan Ermeniler bulundukları toprakları terk etmemeleri gerekir. Çünkü Dünya Kiliseler Birliği ve CIA basta olmak üzere çeşitli batılı kuruluşlar Orta Doğu ve çevresinde yasayan Ermenileri bölgeden uzaklaştırmak için yoğun faaliyette bulunmaktadır... Ulusal kurtuluş mücadelesinde, eylemciler Sovyet Ermenistan’ını bir üs olarak kabul ederler.” denilmektedir.

Bildiri sonrasında ASALA'da ve dünyadaki Ermeni cemaatleri içinde hoşnutsuzluk artmış, ASALA artık misyonunu aşmış Türkiye’ye yardım eden herkesi düşman kabul etmiştir.

ASALA, sahip olduğu desteği, yapılan eleştirinin dozu arttıkça kaybetmeye başlamıştır. Örgütler arası rekabet ve önderlik yarışı sonucunda vurucu militanların bir bölümü yok olunca, Ermeni terör örgütleri eski güçlerini yitirmeye başlamışlardır.

ASALA'yı örgütleyip, eğiten ve sahneye süren güçler bu tehlikeleri görerek, örgütteki denetimlerinin azaldığının farkına varmışlardır. ASALA'nın çöküşünde Türkiye'nin de rolü de bulunmaktadır. ASALA’nın dağılmasında etkili olan olaylar şöyle cereyan etmiştir.

ASALA 1983 yılında daha önce anlatıldığı gibi büyük bir bölünme yaşamış ASALA MR adlı yeni grup ASALA’ya muhalefet etmiş bu dönemde liderler arası mücadelede örgütün birçok önemli militanı öldürülmüş bu yaşananlar halkın bu faaliyete olan inancında sarsılmalara meydan vermiş kısacası bu iki örgüt faaliyet alanında ve politika kapsamında farklı telden çalmış bu ASALA’nın ve lideri Agopyan’ın etkinliğini azaltmıştır.

ASALA’nın sonunun gelmesinde önemli olan etkenlerden birisini de Türkiye'nin ASALA'ya yönelik gizli eylemler yaptığı iddiaları oluşturmaktadır. Özellikle Orly katliamı sonrasında Avrupa’daki desteğini kaybeden ve Türkiye’nin sabrını iyice taşıran ASALA’lı teröristler Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin aldığı bir karar sonrasında bir plan çerçevesinde ortadan kaldırıldığı iddia edilmektedir.(Bal&Çufalı, 2006, s.674)