• Sonuç bulunamadı

ARKADİ : (Birdenbire tabancasını çekerek) Şimdi ben de seni ş urda temizlesem ne lazım gelir?

OSMAN : Latife etme gözünü seveyim ...

ARKADİ : Eller yukarı ... Kaldır ellerini yukarı diyorum ..

.

(Osman, şaşkın, ellerini yukarı kaldırır. Arkadi tabancasını

İSTASYON

Osman'ın göğsüne dayar.)

ARKADİ : Ben de senin sağ ciğerini delsem ...

(Trafim, Arkadi'nin omuzuna hafifçe dokunur. Arkadi, Trafim'e döner.)

ARKADİ : Ne o?

TRAFİM :

(Cebinden bir avuç mahorka çıkarır.)

Mahorka ... Sende kağıdın iyisi vardır ... Saralım birer tane ...

ARKADI : Nerden buldun? (Bir tutarn alır.) Tütün de karışık ... (Osman'a) Şaka ettim... (Tabancasını cebine kor, başka cebinden kağıt çıkanr. Böler, Trafim'e, Osman'a birer parça verir. Üçü de mahorka külahı yaparlar. Osman çakmak taşıyla kavı çalar, mahorkaları tutuştururlar.)

TRAFİM :

(Osman'ı işaret/e)

Yerini biliyor ...

ARKADİ : Mahorkanın mı? .. Bir canım sıkılıyor, bir canım sıkılıyor ... Bazen kendimi vurayım diyorum, bazen başkası­

nı gebertmek geliyor içimden ... (Osman'a) Mahorkayı Tatyana Markovna'dan mı alıyorsun? Farkındayım, kaltak seninle de oynaşıyor ...

OSMAN : V allahi yalan ..

ARKADİ : Yalan olması senin hayrına ...

TRAFİM : Lafı ters anladın, Arkadi Petroviç... Osman devrilen telgraf direklerinin yerini biliyor ...

ARKADI : Ne olacak?

TRAFİ M : Hani istersen direkleri dik e riz... Başlarsın dört bir yanla konuşup görüşmeye, olup bitenlerden haber almaya ...

ARKADİ : Dimitri Mihailoviç'e bundan bahsettiniz mi?

OSM.J\N : Hayır ... Ben Trafim'e söyledim yalnız ...

TRAFIM : Ben de sana söyledim ... Uçümüzün arasında bir sır ...

ARKADİ : Yine de öyle kalsın ... Ne haber alacağız? Hangi müjdeyi bekliyoruz, Trafim? Rusya'nın paramparça oluşu­

nun müjdesini mi? . DimitriMihailoviç duymasın ... Boynuzlu pezevengin aklı fikri istasyonu bir makama teslim etmekte ...

Hangi makama? Makam kaldı mı Rusya'da? Üçümüzün arasında bir sır ... Devrilmiş direk yok ... Makine bozuk ...

OSMAN : Peki ...

ARKADİ : Ben gidip uzanacağım biraz ...

44

OSMAN : Peki ...

(Arkadi gider, İstasyon yapısına girer.)

TRAFiM : Sarhoştu kerata ...

OSMAN : Esirlik rezillik.

TRAFiM : Yakında kurtulursun belki de ...

OSMAN : Esirlik rezillik. Herkese buyur paşam, peki beyim diyeceksin ...

TRAFiM : Memlekette nasıldı işler?

OSMAN : Orda da, buyur, peki, kulun kurbanın olam, yalvar dur.

Fakirlik de rezillik. Ama esirlik ... iyisi mi, ne fakir olacaksın, ne esir düşeceksin ...

TRAFiM : Elde mi, sana soruyorlar mı?

(Dimitri girer.)

DiMiTRi : Hayrola, Trafim? Ne o?

TRAFiM : Vazgeçtim ...

DiMiTRi : İyi ettin. Aferin ...

TRAFiM : Y erimden, zanaatımdan memnunum, Dimitri

Mihay-loviç... '

DiMiTRi : (Osman'a) Anton'a, Anton ivanoviç'e tezkere yazdım ...

OSMAN : Fakirler Komitesi başkanına mı?

DiMiTRi

: (Bağırır)

Osman, Osman, her gün biraz daha sersemle­

şiyorsun. Kaç tane Anton ivanoviç var köyde?

TRAFİM : Osman köy papazı değil ya, Dimitri Mihailoviç ...

Nerden bilsin kaç tane Anton ivanoviç var köyde?

DiMiTRi : (Osman'a, öfkeli) Patates bitti... (Kağıdı Osman'a verir, Osman alır.) Verirsin bunu Anton'a, bir araba patates yollasın bize ...

OSMAN : Peki ...

DiMiTRi : Lahana da ...

OSMAN : Peki ...

DiMiTRi : Patatesleri kendin seç ...

OSMAN : Peki ...

DiMiTRi : Lahanaları da ...

OSMAN : Peki ...

DiMiTRi : Bir de sor bakalım Anton'dan, Anton ivanoviç'ten,

İSTASYON

İstasyanun devri teslimine dair bir şeyler duymuş mu? ..

OSMAN : Peki ...

DiMiTRi :

(Trafim'e)

Arkadi Petroviç'i gördün mü?

TRAFiM : Şimdi burdaydı. Gidip uzanayım, dedi. Odasındadır ...

DiMiTRi : Tatyana Markovna nerde?

TRAFiM : Bilmem... Görmedim ...

DiMiTRi : Ben biliyorum nerde olduğunu ... (Dimitri hızla

çıkar-ken Osman seslenir.)

OSMAN : Hazayin!

DiMiTRi : Ne var?

OSMAN : Anton yoksa köyde?

DiMiTRi : Köydedir ... Bir yere gitmiş de olsa döner ... Beklersin ...

OSMAN : Ya dönmezse ...

DiMiTRi : Döner ... Ama fazla gecikirse Komite katibi Stepan'a, Stepan Timofeyeviç'e verirsin tezkereyi ... Erzakı hemen alır gelirsin ...

OSMAN : Peki ...

(Dimitri çıkar.)

TRAFiM : Stepan'a verirsin tezkereyi ... Stepan ... Akıllı heriftir. ..

Telgrafı çekmeyi de bilir herhalde ... Hiç sormadım kendisine bunu, ama bilir elbet ...

OSMAN : Devrilen direkleri dikeriz ...

TRAFiM : Dikeriz ...

OSMAN : Belki de harp çoktan bitti ...

TRAFiM : Anton sulh istiyoruz demez miydi?

OSMAN : Belki de esirleri serbest bırakma emri gelmiŞtir.

TRAFiM : Stepan'la konuş, gece gelsin, biz Arkadi Petroviç'i sızdırırız seninle ... Samagon da getir.

OSMAN : Peki ...

TRAFiM : Sızmazsa, razı olmazsa, zorla razı ederiz ...

OSMAN : Peki ...

·TRAFiM : Dimitri Mihailoviç'in canına minnet ...

OSMAN : Stepan geçer makinenin başına, dünyayla haberleşiriz ...

TRAFİM : Piter'i buluruz, Moskova'yı buluruz, Lenin'i çağınriz tel başına ...

OSMAN : Paşam, deriz ...

TRAFİM : Paşam, deme, kızar ...

OSMAN : Yoldaş, deriz, esirler serbest mi? An te bin Y ediçeşme köyünden, bin üç yüz on beş doğumlu ...

TRAFİM : O ne biçim doğum yılı?

OSMAN : Sözümü kesme ... Bizde yıllar öyle hesaplanır ... Bin üç yüz on beş doğumlu, Ali oğlu Osman serbest mi, Lenin Yoldaş? deriz ... Gidebilir mi memlekete? Nina'yı da, Nina İvanovna'yı da karı diye alıp gidebilir mi?

TRAFİM : Lafı uzattın ... Nina'nın iznini benden alacaksın. Lenin' den değil... Lenin Yoldaş, deriz, Nina'yı Osman'a verdik, sen bana,. makasçı Trafim İgnatiç'e haber ver, ele geçenler sağlama mı, bir daha elden çıkarmak yok mu? Köye döneyim mi? Köye dön, eşeklik etme, geç toprağın başına, aynalı dolapta seyret suratını, diyorsun. Ala, ben de öyle yapacaktım... Ama ormanda olan işten haberin var mı?

Anton'un, Fakirler Komitesi Başkanı Anton'un bıçkıyla biçildiğİnden haberin var mı?

OSMAN : Nerden haberi olacak? Rusya dediğin derya ... Kim bilir kaç ormanda kaç Anton kesiliyor ...

TRAFİM : Lenin, Lenin'se, hangi dalda hangi kuş yuva yapmış bilir. Step an bu işe razı gelirse ...

OSMAN : Lenin'le de telleşeceğimizi söylemem ...

TRAFİM : Söyleme ...

OSMAN : Bir de bakarsın Lenin konuşmak istemez, mahçup kalırız Stepan'ın yanında ...

TRAFİM : Mahçupluk da iyi değil elbet... Anton'un işini de söyleme. Kendileri bulsunlar ...

OSMAN : Nina'ya bir diyeceğin var mı?

TRAFİM : Selam ederim ... Gelmedim diye kızmasın ... Karı kısmı­

nın aklı _ince siyasete ermez ...

OSMAN : Ermez ... Peki... Haydi hoşça kal...

TRAFİM : Yolun açık olsun ...

(Osman bir müddet i/erler, durur.)

OSMAN : Trafim ... Bir şey diyecektim ...

TRAFİM : ... .

OSMAN : Anton ne yanında ormanın? Yol üstünde mi?

İSTASYON

TRAFİM : Yol üstünde kesmişler ... Kar kanlı ... Sonra sürmüşler sağ tarafa ... Hem belli olsun istemişler, hem de birden bulunmasın demişler ...

OSMAN : Hay Allah ... Haydi hoşça kal, Trafim ...

TRAFİM : Haydi sağlıcakla, Osman ...

(Osman çıkar.)