• Sonuç bulunamadı

Katılımcıların Beck Depresyon Ölçeği’nden aldıkları puanlar ile İntihar Düşüncesi Ölçeği’nden aldıkları puanlar arasında pozitif yönde yüksek düzeyde istatistiksel olarak anlamlı, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği Duygusal İstismar alt boyut puanları

 

Bulguya dayalı olarak depresyon düzeyi arttıkça intihar düşüncesinin ve duygusal istismar arttıkça depresyonun arttığını söyleyebiliriz. Litaratür incelendiğinde depresyon hastalarında intihar riskinin 20-30 kat daha fazla olduğu görülmektedir [97,103,116]. Çocukluk çağı travmalarının depresyon hastalığındaki rolüne değinen araştırmalar da bizim bulgularımızla eşdeğerdir [120].

Depresyonda intihar girişimi ya da intihar riskiyle ilgili yapılan araştırmalar da bizim araştırmamızı destekler niteliktedir. Çocukluk çağı travmalarını değerlendirmek adına yapılan bazı araştırmalar çocukluk çağı travmaları arttıkça depresyon şiddetinin arttığını söylemektedir(110). Bununla birlikte çocukluk çağı travma şiddeti yüksek grupla depresyon puanları arasında anlamlı derecede güçlü ilişki olduğu tespit edilmiştir [110].

İntihar Düşüncesi Ölçeği’nden alınan puanlar ile Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği Duygusal İstismar, Fiziksel İstismar ve Fiziksel İhmal alt boyut puanları arasında pozitif yönde zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı (p<0.05) ilişki saptanmıştır. Bu doğrultuda duygusal istismarın, fiziksel ihmal ve istismarın artmasının intihar düşüncesi ile ilişkiliolduğu ifade edilebilir. Literatür tarandığında intihar düşüncesini etkileyen faktörler arasında çocukluk çağı travmaları ön sıralarda yer almaktadır [117-119]. Aynı zamanda çocukluk çağı travmalarının depresyon hastalığındaki rolü ile intihar girişimi riski de bulgularımızla eşdeğer sonuçlar vermektedir [120].

Başa Çıkma Tutumları Ölçeği’nin Soruna Odaklanan Başetme alt boyutu puanları ile Beck Depresyon Ölçeği puanları arasında negatif yönde zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı, Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği Cinsel İstismar alt boyutu puanları arasında pozitif yönde zayıf düzeyde istatistiksel olarak anlamlı ilişki bulunmuştur. Böylece soruna odaklanan başetme kullanımı arttıkça depresyon düzeyinin azaldığını, cinsel istismarın artmasının soruna odaklanan başetme kullanımı ile ilişkili olduğunu söyleyebiliriz. Folkman ve Lazarus’un yaptığı çalışma, stresli durumlarda hem sorun odaklı hem de duygu odaklı başetme tutumlarının bir arada kullanıldığını ancak sorun odaklı başetmenin daha fazla kullanıldığını göstermektedir [121-123]. Bu bulgular bizim çalışmamızda elde ettiğimiz bulguları destekler niteliktedir. Cinsel istismarın artmasıyla soruna odaklı başetmenin artması bulgusu literatürdeki bulgularla kıyaslandığında, yapılan araştırmalar daha çok cinsel istismar arttıkça madde kullanımı gibi işlevsel olmayan baş etme tutumlarının kullanıldığını söylemektedir. Mevcut

 

çalışma 15 alt ölçekten oluşan başa çıkma tutumlarını soruna odaklı, duygu odaklı ve işlevsel olmayan başetmeler şeklinde üç boyutta birleştirerek değerlendirmiştir. Literatürle farklı bulgular ortaya koyuyor olmanın bu değerlendirme biçimi ile ilgili olabileceği düşünülmektedir [114,124-126].

Başa Çıkma Tutumları Ölçeği’nin Duyguya Odaklanan Başetme alt boyutunu puanları ile Beck Depresyon Ölçeği, İntihar Düşüncesi Ölçeği ve Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği Fiziksel İstismar alt boyutu puanları arasında negatif yönde zayıf düzeyde bi ilişki olduğu belirlenmiştir. Bulgu, duyguya odaklanan başetme kullanımı arttıkça depresyon düzeyi, intihar düşünceleri ve fiziksel istismarın azaldığını göstermektedir. Araştırmamızdaki bu bulgu bize duygu odaklı başetme tutumlarının birden fazla değişken için etkin bir tutum olduğunu söylemektedir. Literatürde birçok araştırma duygu odaklı başa çıkma tutumları ile ilgili anlamlı bulgular ortaya çıkmıştır [127-129].

Yapılan bir araştırmada duygu odaklı başetmenin fiziksel istismar ile negatif yönde anlamlı düzeyde ilişkili olduğu bulunmuştur. Bulguyu destekler nitelikte bazı çalışmalar çocukluk çağı travmalarının genellikle madde kullanımı gibi işlevsel olmayan başa çıkma tutumlarıyla daha yakından ilişkili olduğunu söylemektedir [92,112,130]. Araştırma grubu dikkate alındığında depresyon hastalarında duygu odaklı başa çıkmanın daha sık kullanıldığı, sorun odaklı başa çıkma gibi diğer başetme yöntemlerinin daha az kullanıldığı bildirilmektedir [131].

İntihar düşüncesi açısından bakılacak olursa intihar ve nedenlerini araştıran bir çalışma etkin başetme yönteminin psikolojik sağlığı beraberinde getirdiğini ve intiharın başlıca sebeplerinden birinin de psikolojik sağlığın olmayışı durumu olduğunu söylemektedir [117,129]. Bu nedenle etkili bir başetme biçimi olan duyguya odaklı başetmenin kullanımının artmasının intihar düşüncesini azaltıyor olması anlaşılır bir durumdur.

Başa Çıkma Tutumları Ölçeği’nin İşlevsel Olmayan Başetme alt boyutu puanları ile Çocukluk Çağı Travmaları Ölçeği’nin Cinsel İstismar alt boyutu puanları arasında pozitif yönde orta düzeyde istatistiksel olarak anlamlı ilişki saptanmıştır. Çocukluk çağında yaşanan cinsel istismarın artışının işlevsel olmayan başetme kullanımıyla ilişkili olabileceği görülmektedir. Yapılan araştırmalar cinsel istismara maruz kalmış bireylerin işlevsel olmayan başa çıkma tutumlarına başvurduğunu, özellikle cinsel

 

istismar sonrası çökkünlük, düşük benlik saygısı gibi duyguları giderebilmek için madde kullanımı eğiliminde olduklarını göstermektedir [114,132-134].

Bu veriler de bizim araştırmamızın literatürle benzer bulgular ortaya koyduğunu göstermektedir. Oldukça kırılgan olunan çocuk yaşta, cinsel istismar gibi travmatik bir deneyime maruz kalmak kişinin mevcut başetme yöntemleriyle üstesinden gelebileceği bir şey değildir. Travmatik yaşantının eziciliği altında henüz etkili başetme yöntemi geliştirememiş bir çocuk için inkâr, geri durma, madde kullanımı gibi işlevsel olmayan başetme yöntemleri daha sık kullanılabilir.

5.3. Araştırmaya Katılan Bireylerin Yaş ve Psikiyatrik Hastalık Süreleri ile

Benzer Belgeler