• Sonuç bulunamadı

1. BÖLÜM

1.1.3. Araştırmanın Önemi

Yapılan çalışmanın önemi, bu araştırmanın yapılmasının niçin gerekli olduğunu ortaya koyar. Wiersma ve Jurs’a (2005) göre çalışılan problemin önemi, o çalışmanın eğitimle ilgili uygulamalara, teorilere ve literatüre sağladığı katkılarla ölçülür. Bu bölümde de araştırmaya konu olan problemin önemi bu parametreler doğrultusunda hem yapılan araştırma hem de araştırmacı açısından açıklanmaya çalışılmıştır.

Dili etkili kullanabilme, hem birey hem de toplum açısından gereklidir. Toplum içinde yaşayan birey ihtiyaçlarını gidermek, duygu ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşmak, bilgi kazanmak ve dengeli bir biçimde yaşayabilmek için toplumun öteki bireyleriyle iletişim kurmak zorundadır. Dilin etkili kullanımı, hem bireyin toplum içinde diğer bireylerle anlaşmasını hem de eğitim alanındaki öğrenmelerin gerçekleşmesini kolaylaştırır. Bireyin dili kullanmadaki başarısı ile okul başarısı ve çevreye uyumu arasında yakın bir ilişki vardır (Ünalan, 2001).

Bireyin sahip olduğu temel dil becerilerinden biri olan okuma becerisi, öğrenim hayatları boyunca öğrencilerin bütün derslerdeki başarılarını etkiler. Okuduğunu çabuk, doğru ve tam olarak anlayabilen; duygu, düşünce, izlenim ve tasarımlarını belli bir maksada yönelik olarak açık ve anlaşılır biçimde ifade edebilen öğrencinin hemen her derste başarılı olma ihtimali yüksektir. Aslında birçok dersteki başarısızlığın temelinde de okuduğunu anlayamama yatmaktadır (Ünalan, 2001; Kuşdemir, 2007). Okuduğunu anlama becerisinin geliştirilmesine yönelik çalışmalar ağırlıklı olarak Türkçe derslerinde yapılmaktadır.

Akyol’un (2006) da belirttiği gibi, okuma ve okunandan anlam kurma becerilerini kazandırmak, insanın hayatını anlamlı hale getirmesine yapılan en büyük katkı olarak eğitim programlarında ve öğretim sürecinde yerini almaktadır. Bundan dolayı yetişen öğretmenler bu beceriyi öğrencilere nasıl kazandırıp geliştirecekleri konusunda bilgili ve becerikli olmak zorundadırlar. İnsana ait temel özelliklerden biri olan okuma sihirli bir süreçtir ve birçok unsur tarafından etkilenir. Okuma, insanın yeni kelimeler öğrenerek, anlayışlar kazanarak, hayaller oluşturarak, yaratıcılığını geliştirerek ufkunu genişletir ve derinleştirir. Ancak bütün insanlar okumadan aynı

zevki alamazlar ve aynı okumayla ilgili aynı becerileri geliştiremezler. Çünkü bireysel ve çevresel farklılıklar vardır. Acaba bu farklılıkları ne kadar azaltabiliriz? Azaltabilir miyiz? İşe, doğru yöntemlerle ve uygun zeminde başlanırsa bu sorulara olumlu cevaplar verilebilir.

Temel dil becerilerinin geliştirildiği Türkçe dersi, çok yönlü bir derstir. Bu nedenle, bu dersle ilgili çalışmalar sırasında birden çok yöntem ve tekniğe başvurulması hem doğal hem de zorunludur (Kavcar, Oğuzkan ve Sever, 1997; Ünalan, 2001). Dil kullanıldıkça gelişir; kullanılmayan dil becerileri körelir. Bundan dolayı dil becerileri ile ilgili davranışların kalıcılığı sürekli bir çabayı, kullanımı gerektirmektedir. Birinin dinlemesi, konuşması, okuma ya da yazması; diğerlerinin dinleme, konuşma, okuma ya da yazma becerilerinin gelişimini sağlamaz. Bunun için, dil becerilerinin geliştirildiği Türkçe derslerinde kullanılacak öğretim yöntemleri, öğrencilerin ilgilerini çekmeli; onları derse katılmaya teşvik etmelidir. Gelenekselleşmiş yöntemlerin yanında, grupla öğretim ya da işbirliğine dayalı öğretim yöntemleri de kullanılmalıdır (Yangın, 1999). Bu bağlamda, iş birlikli öğrenme teknik bakımından zengin bir öğretim yöntemi olduğu için tercih edilebilir. Yapılan bu çalışma ile öğrencilerin akıcı okuma, okuduğunu anlama, okuma tutumları ve kelime hazinesi becerilerini geliştirmeye yönelik yapılan uygulamalara yeni bir boyut kazandırmak ve öğretimin etkililiğini arttırmak amaçlanmıştır. Bu nedenle, bu araştırmada iş birlikli öğrenme yöntemi kullanılmıştır.

Yapılan çoğu araştırma, iş birlikli öğrenme yönteminin sınıf ortamında kullanılmasının öğrencilerin birbirleriye olan sosyal etkileşimlerini ve öğrenme sürecine yönelik güdülenmelerini arttırdığı, dile ait temel öğrenme alanları ve onlara ilişkin temel becerilerin öğrenilmesiyle ilgili kaygıları azalttığı sonuçlarını göstermiştir. Ayrıca araştırmalar iş birlikli öğrenme yönteminin öğrencilerin sınıf içindeki etkinliklere aktif katılımlarına, ortak bir iletişim geliştirmelerine, eleştirel düşünebilmelerine ve akademik başarılarını artırmaya yardım ettiği sonuçlarını ortaya koymuştur (Chen, 2005; Johnson ve Johnson, 2004; Liang, 2002; Sharan, 1990; Sharan ve Sharan, 1989- 1990).

Kagan (1989-1990) ve McGroarty (1993) iş birlikli öğrenme yönteminin doğal bir ortamda dil ve dile ait temel becerilerin öğrenilmesine ilişkin çoklu fırsatlar sağladığından dolayı çocukların akademik başarılarını ve dil becerilerini geliştirdiğini ifade etmektedirler. Çünkü yapılan birçok araştırma (High, 1993, akt. Chen, 2005)

öğrencilere dinleme, yazma, okuma ve konuşma gibi dile ait becerilerin geliştirilmesine olanak sağlayacak uygun bir çevre ve uygulama yapabilecekleri daha çok fırsat sağlanırsa bu öğrencilerin daha başarılı olacağını göstermiştir.

Ülkemizde iş birlikli öğrenme yönteminin ilköğretim beşinci sınıf Türkçe dersinde okuduğunu anlama, akıcı okuma, kelime hazinesini geliştirme, okuma tutumları üzerindeki etkililiğini araştıran bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Bu araştırmanın yapılacağı ders olan Türkçe dersi ve diğer derslerde öğrencilerin iş birlikli öğrenme gruplarında nasıl öğrendiklerini detaylı bir şekilde ortaya koyup bu alanda çalışan eğitimcilere olumlu dönütler sağlayacak herhangi bir çalışmaya ulaşılamamıştır. Uluslararası literatürde belirtilen değişkenler üzerinde iş birlikli öğrenme yönteminin etkililiğini sınayan araştırmalarla karşılaşılmış ve bu çalışmalar iş birlikli öğrenme yönteminin bu değişkenler üzerinde etkili olduğu sonuçlarını ortaya koymuştur. Bu anlamda bu çalışma aynı değişkenler üzerinde iş birlikli öğrenme yöntemin Türkiye’de etkili olup olmadığı konusuna ışık tutarak öğrencilerin iş birlikli gruplarda nasıl öğrendiklerine dair tüm eğitim paydaşlarına detaylı bilgiler sunmuştur. Özellikle bu çalışma, öğretmenlerin kendi sınıflarında Türkçe Dersi Öğretim Programı’nın temel öğrenme alanlarından olan okumaya ilişkin becerilerin kazandırılmasında ve geliştirilmesinde iş birlikli öğrenme yönteminin nasıl kullanılması gerektiği ve kendi sınıf içi uygulamalarını nasıl değerlendirmeleri gerektiğine yönelik zengin bir şablon sunmuştur.

Bu araştırma süreci okumaya ilişkin bazı becerilerin (akıcı okuma, okuduğunu anlama, kelime hazinesi, okuma tutumları) öğrencilere kazandırılmasında iş birlikli öğrenme yönteminin eğitim-öğretim ortamına nasıl adapte edileceği, nasıl uygulanacağı ve iş birlikli öğrenme yönteminin okumaya ilişkin becerilerin kazandırılmasında eğitimin bir parçası haline nasıl getirileceği konusunda eğitimcilere zengin bir veri sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca bu araştırma Türkçe Öğretim Programı’nın diğer öğrenme alanlarında yapılacak benzer çalışmalara örnek teşkil ederek, bu tarz çalışmaların sayısının arttırılmasına ve var olan durumun iyileştirilmesine zemin hazırlayabilir.

Eğitim-öğretim sürecinde ailenin çocuğun başarısındaki yeri tartışılmaz bir öneme sahiptir. Yapılan çalışmalar çocuğun okul dışında harcadığı zaman ile okuma başarısı arasındaki ilişkiye odaklanmıştır. Bu çalışmalar birinci sınıftan beşinci sınıfa

kadar evde okumaya harcanan zamanın okuma başarısını etkileyen en önemli yordayıcılardan biri olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle evde okumaya harcanan zamana ailenin katılımı, çocukların ve ailenin birlikte okuma çalışmaları yapmaları, çocukların okuma becerilerini öğrenmelerini olumlu yönde etkilemektedir (Anderson, Wilson ve Fielding, 1988). Doğal olarak çocuğun başarısı için okul ve öğretmenin yanında ailenin sağlayacağı bilinçli bir destek de çocuğun zihinsel, bedensel ve duyuşsal gelişimine önemli katkılar sağlayacaktır. Yapılan bu araştırma ile ailelerin çocuklarına bilinçli destekleri sağlanarak araştırma sonunda Türkçe dersinde uygulanan iş birlikli öğrenme yöntemine ilişkin görüşleri alınmıştır. Böylece buradan elde edilen sonuçların da bilinçli bir aile desteğinin öğrenci başarısındaki önemi konusundaki bilimsel açılımları genişletebileceği düşünülmektedir.

1.1.3.1. Araştırmacı Açısından Araştırmanın Önemi

İş birlikli öğrenmenin kullanılmasındaki amaç; öğrencilerin sosyal ve iletişim becerilerini geliştirmek, öğrenciler arasındaki hoşgörüyü ve akademik başarıyı artırmaktır. Araştırmacılar iş birlikli öğrenme ile birlikte öğrencilerin sınıf ortamında yarışmacı davranışları daha az sergilediklerini, birbirleriyle daha fazla işbirliği yaptıklarını ve farklı özelliklere sahip öğrenciler arasındaki ilişkileri daha fazla geliştirdiği sonuçlarına ulaşmışlardır. Ayrıca, insanların en iyi şekilde öğrenmelerinin başkalarıyla işbirliği yaparak ve bizzat öğrenme ortamında aktif rol oynadıkları zaman gerçekleştiği bilinmektedir (Johnson ve Johnson, 1999; Lin, 2006).

İş birlikli öğrenme, Piaget, Vygotsky ve Carroll gibi birçok teorisyen tarafından da desteklenen bir öğretim modelidir. Piaget (1969, akt. Slavin,1995), yetişkinler tarafından yürütülen formel öğretimin bilişsel gelişimi artırmada çocuğun kendi arkadaşları ile oluşturduğu öğretim çevresine göre daha az etkili olduğunu ifade etmiştir.

Dewey’in (1963/1998) ifade ettiği gibi, ilerlemeci yaklaşıma göre deneyimler öğrenmenin içselleştirilmesinde ve anlamlı hale getirilmesinde rol oynayan önemli etkenlerden biridir. İş birlikli öğrenme yönteminin öğrenme ortamına sağladığı en önemli katkılardan biri olarak da bu gösterilebilir. Çünkü oluşturulan karma gruplarda öğrenciler etkinlikler sırasında farklı düzeylerdeki deneyimlerini öğrenme ortamına sunarak birbirlerinin öğrenmesine yardımcı olurlar. Bu da öğrenmenin ortak bir amaç doğrultusunda üst düzeyde gerçekleşmesini sağlar.

Yapılan birçok araştırma iş birlikli öğrenme yönteminin öğrencilere en önemli öğrenme ortamlarını sunmasına rağmen hâlâ okullarda birçok öğretmen tarafından çok fazla tercih edilmediğini göstermiştir (Lindsay, 1999). Tercih edilmeme nedenleri olarak; öğretmenlerin tutumu, okulun sahip olduğu donanım, sınıfların kalabalık oluşu, sınıfların fiziki açıdan uygunsuzluğu ve öğretmenlerin iş birlikli öğrenme yönteminin nasıl uygulanacağı konusundaki yetersizlikleri gösterilebilir.

Doğal olarak yukarıda tüm ifade edilenler araştırmacının iş birlikli öğrenme yönteminin Türkçe dersinde okuma ve onunla ilişkili diğer değişkenler üzerindeki etkiliğini araştırması için temel nedenlerini oluşturmuştur. Bunun yanında özellikle Türkçe dersinde belirtilen değişkenler doğrultusunda iş birlikli öğrenme yönteminin çalışılmamış olması ve hali hazırda böyle bir problemin oluşu araştırmacıda merak uyandırmıştır.

İş birlikli öğrenme yönteminin akademik başarı ve diğer değişkenler üzerinde etkililiğini ortaya koyan birçok araştırma bulgusu olmasına rağmen öğrenme ortamlarında tercih edilmeme nedenleri, araştırmacıyı iş birlikli öğrenme konusunda kapsamlı bir çalışma yapılması gerektiğine yönelik motive etmiş ve araştırma sürecinde kullanılacak karma yöntemle bu problemlere çözümler getirileceği noktasında araştırmacıda bir inanç oluşturmuştur.

Özellikle temel dil becerileri ile ilgili uluslararası literatür tarandığında okuma ve ona ilişkin temel becerilerin kazandırılmasında ve geliştirilmesinde sıklıkla grup çalışmalarına yer verildiği görülmüştür. Doğal olarak kelime hazinesinin geliştirilmesinde, akıcı okuma öğretiminde, okuma tutumlarının geliştirilmesinde ve okuduğunu anlamanın en üst düzeyde gerçekleştirilmesinde iş birlikli öğrenme yönteminin nasıl bir etki oluşturacağı araştırmacı açısından önem arz etmektedir.

İş birlikli öğrenme yöntemi ile öğrencilerin öğrenme ortamlarında nasıl öğrendiklerine ilişkin Türkiye’de uygulamalı derinlemesine bir çalışmanın olmayışı araştırmacıda merak uyandırmış ve cevaplanması gereken soruları ortaya çıkarmıştır. Grup çalışmaları sırasında öğrencilerin yüz yüze etkileşimleri nasıldır? Öğrencilerin grup içinde birbirleriyle olan olumlu bağımlılıkları nasıldır? Öğrencilerin grup içinde aldıkları bireysel sorumluklar nelerdir? Öğrencilerin grup içindeki sosyal becerileri nasıldır? İş birlikli öğrenme gruplarının işleyişi nasıldır? gibi sorular bunlardan sadece birkaç tanesidir. Bu sorular da araştırmacıyı bu çalışmayı yapmaya isteklendirmiştir.

Akıcı okumanın temelinde kelime tanıma ve ayırt etme yeteneği yatmaktadır. Lesgold ve diğerlerine (1985, akt. Akyol, 2005) göre, zayıf okuyucular zamanlarının çoğunu kelime tanıma ve ayırt etmeye harcadıklarından, genel anlama yeteneklerini geliştirememektedirler. İyi okuyucuların kelime tanıma ve ayırt etme işini doğru ve çabuk yapmaları daha az zaman harcamalarına neden olmaktadır. Bunu başardıklarında dikkatlerini tek tek kelimeleri anlamaya değil, bütün metni çözmeye yönelteceklerdir. LaBerge ve Samuels (1974) akıcılığı, kelimeleri hızlı ve doğru bir şekilde tanıma becerisi olarak tanımlamaktadırlar. Bundan dolayı kelime tanıma becerisindeki yetersizlik, okuduğunu anlama yetersizliğinin nedeni olabilir. Yine otomatikleştirme teorisine göre, okuyucular kelimeleri hızlı tanıyıp, kelimenin anlamını hızlı bir şekilde anladıkları zaman iyi bir okuyucu olabilirler. Doğal olarak kelimelerin hızlı ve doğru bir şekilde tanınması ve ayırt edilmesi bilişsel kaynakların daha fazla metni anlamaya aktarılmasına yardımcı olur (Samuels, 1979). Samuels’e göre kelime tanımadaki yetersizlik, metinden anlam kazanma becerisini güçleştirmektedir. İfade edilenler göz önde bulundurulduğunda akıcı okumanın ne kadar önemli olduğu anlaşılmaktadır. Akıcı okumanın anlama sürecinde bu kadar önemli olmasına rağmen yapılan literatür taramasında Türkiye’de akıcı okuma ile ilgili yapılmış bir tez çalışmasına rastlanılmamıştır. Özellikle bu kadar önemli bir konunun çalışılmamış olması araştırmacının ilgisini bu kavrama yöneltmiş ve kendinde böyle bir çalışma yapılması zorunluluğunu hissetmiştir. Çünkü yapılan birçok çalışma, ilköğretim I. kademede bu beceriden yoksun yetişen öğrencilerin bu yetersizliklerini eğitimleri süresince devam ettirdiklerini göstermiştir (NRP, 2000). Yapılan bu çalışma ile araştırmacı hem iş birlikli öğrenme yönteminin akıcı okuma üzerinde etkililiğini araştırırken hem de geniş bir literatür taraması ile okuma teorileri, akıcı okuma, akıcı okumayı açıklayan temel teoriler, akıcı okumanın nasıl geliştirileceği ve akıcı okumayı oluşturan temel unsurların nasıl değerlendirileceği konusunda detaylı bilgiler sunmuştur.

Benzer Belgeler