• Sonuç bulunamadı

Toplumsal yapıda alan araştırmaları metodolojik olarak nitel araştırma ve nicel araştırma olarak ikiye ayrılmaktadır. Özellikle pozitivist yaklaşım içinde bilimsel bilginin sayılabilir ve gözlenebilir veriler üzerinden elde edilmesi gerekliliği uzun bir dönem çalışmaların nicel araştırmalar üzerinden gerçekleştirilmesine neden olmaktadır. Bunun yanında özellikle sosyolojik araştırmaların genel olarak ölçülebilir, sayılabilir şekilde spesifik verilere sahip olmaması, dinamik yapılar ve topluluklar üzerinden örneklemlerini oluşturması nedeniyle nitel araştırmanın da çalışmalarda kullanılmasına yol açmıştır. Bu bağlamda temel olarak pozitivist araştırma paradigmasının temelini oluşturan ontolojik, epistemolojik ve aksiyolojik varsayımların, sosyal bilimler içerisindeki görece hegemonyası giderek yok olmaktadır. Bu değişim sürecinin ardında iki temel parametrenin rol oynadığını öne sürmek mümkündür. Öncelikle tarihsel ve kategorik olarak fen bilimleri alanında geliştirilmiş olan yöntembilimsel kavram ve araçların bir insan ürünü olan sosyal gerçekliği açıklamadaki yetersizliğinin anlaşılmış olmasıdır. İkinci ve daha önemlisi, sosyal bilimler giderek artan oranda özerkleşmekte ve kendine özgü yöntembilimsel kavram ve araçlar geliştirmektedir. Sosyal bilimlerde etki alanı giderek genişleyen nitel veri analizinde kullanılan kimi kavram, araç ve yöntemler bunun en güzel örneğidir (Özdemir, 339).

Sosyal bilimlerde kullanılan nitel araştırmanın herkes tarafından kabul edilen bir tanımını yapmak güçtür. Nitekim nitel araştırma literatüründe birçok yazar böyle bir tanım yapmaktan kaçınmaktadır. Bunun nedeni ise ‘nitel araştırma’ kavramının bir şemsiye kavram olarak kullanılmasından ve bu şemsiye altında yer alabilecek birçok kavramın değişik disiplinlerle yakından ilişkili olmasından kaynaklanmaktadır. ‘Etnografi’, ‘antropoloji’, ‘durumsal araştırma’, ‘yorumlayıcı araştırma’, ‘aksiyon araştırması’, ‘doğal araştırma’, ‘tanımlayıcı araştırma’, ‘teori geliştirme’, ‘içerik analizi’ bu kavramlardan sadece birkaç tanesidir. Tüm bu kavramlar araştırma deseni ve analiz teknikleri açılarından birbirlerine benzer yapılara sahip olduğu için, ‘nitel araştırma’ bu kavramları içine alan genel bir kavram olarak kabul edilebilmektedir (Yıldırım, 1999: 9). Bu bağlamda nitel araştırma, problemlere yorumlayıcı bir şekilde yaklaşılmasını sağlamanın yanında genel-geçer ve evrensel bir bilgi yaratmaktan ziyade mikro ölçekte homojen yapıda bir sonuca ulaşmayı kolaylaştırmaktadır. Bu durum sosyolojik verilerin analizinde farklı tekniklerin denenmesini ve durumların toplumsal anlamda yorumlanabilmesini sağlamaktadır.

Nitel araştırma yöntemi üzerine çizilen bu çerçevenin içinde gözlem, görüşme ve döküman analizi gibi nitel bilgi toplama yöntemlerinin kullanıldığı, algıların ve olayların doğal ortamda gerçekçi ve bütüncül bir biçimde ortaya konmasına yönelik nitel bir sürecin izlendiği araştırma olarak tanımlamak mümkündür (Yıldırım, 1999: 9- 10). Nicel araştırma yönteminin sayısal, ölçülebilir ve deneysel özelliklerinin yanında nitel araştırma yöntemi insanların olaylara ne tür anlamlar yükledikleri, diğer bir deyişle olayları nasıl niteledikleri sorusuna cevap aramaktadır (Dey, 1993). Bunun yanında gündelik hayat üzerinden insanların yaşam tarzlarını, öykülerini, davranışlarını, örgütsel yapıları ve toplumsal değişmeyi anlamaya dönük bilgi üretme süreçlerinden birini oluşturarak (Strauss ve Corbin, 1990) rutinler üzerinden gerçekleşen pratiklerin yorumlanmasını sağlamaktadır. Özellikle çalışılan konunun yeni iletişim teknolojileri olması ve bu alanın etkileşim üzerinden tanımlanması sebebiyle nitel araştırmanın temel noktaları dikkate alınmaktadır. İki yöntemin temel ayrıcı noktalarına baktığımızda; nitel araştırma bir sosyal olayı doğal ortamı ve doğal oluşumu içinde tasvir eden bir araştırma türüdür. Deneysel nicel araştırmalar gibi olayın değişkenleriyle oynamamakta, hatta bir durumu ilişki bağlantıları içinde anlamaya çalışmaktadır. Bir olayı etkileyen değişkenleri kendisi ortaya çıkarmakta ve araştırmanın sonunda kavram ve teoriler oluşturmaktadır. Nitel araştırmalarda veriler gözlem, mülakat ve anket yoluyla toplanmakta ve zaman alıcı olması dolayısıyla küçük örneklemler üzerinde çalışılmaktadır. İnsan ve grup davranışlarının “niçin”ini anlamaya yöneliktir. Nitel araştırma kişilerin kanaatleri, tecrübeleri, algıları ve duyguları gibi subjektif verilerle meşgul olmakta ve yorumlamacı paradigmayı esas almaktadır (Ilgar ve Ilgar, 2013: 199).

Ağ toplumunun toplumsal yapılar üzerinde görülen dönüştürücü yanının itici gücünü oluşturan bireylerin değişim yönünde oluşan eğilimlerinin sayısal veriler üzerinden analizi bu olgunun yorumlanmasında kısıtlılık yaratmaktadır. Bu nedenle değişen ve dönüşen toplumsal yapılar karşısında etkileşime sahip ve neden olan aktörün algısı nitel araştırmanın temel getirileri üzerinden ulaşılabilir bir anlamlandırma alanı sunmaktadır. Nitel veri analizinin insanı merkeze alan, onun kendisi ve çevresini nasıl algıladığını ve tanımladığını keşfetmeye dönük çabası (Özdemir, 339) bu noktayı destekler nitelikte olmaktadır. Toplumsal paylaşım ağlarının kendini sunma ve kimlik temsil etme pratiklerinin yer alması (Çomu ve Halaiqa, 2014: 30) bunun yanında sosyal ağların, gerçek günlük yaşamı taklit etmesi (Papacharissi, 2009: 200) nedeniyle nitel araştırma yönteminin kullanılmasına neden olmaktadır. Bu bağlamda özellikle çalışmanın genel konusu itibariyle kullanılan metodoloji nitel araştırma olup, yeni iletişim teknolojilerinin dönüşüm ve etkileşim biçimlerinin örneklemde seçilen

grup üzerinden anlamlandırılması bu yöntem üzerinden daha net yorumlanmasını sağlamaktadır.

Çalışmada seçilen nitel araştırma ile çizilen temel yolda kullanılan teknik ise “derinlemesine görüşmedir”. Özellikle yapılandırılmamış sorular üzerinden yapılan görüşmeler ile çalışmanın genel sınırı alanda inşa edilerek konunun pratiksel yönünün kavranması ve yorumlanmasında gündelik akış bozulmamaktadır. Bunun yanında araştırmanın genel temasını oluşturan yeni medya araçlarının kullanım pratikleri eş zamanlı olarak örneklemin davranışsal boyutu üzerinden gözlemlenebilmektedir. Ayrıca derinlemesine görüşme; ses kayıt cihazı ile gerçekleştirilerek, ortaya çıkan verilerin içerik analizi ile irdelenmiştir. Görüşmeler sonucu teknik ve pratiksel bilginin görüşmeler üzerinden değerlendirilmesi ve çıkarımların görüşmeler üzerinden yorumlanarak ortaya konulması sağlanmıştır.

Temel olarak araştırma sırasında iyi bir sosyal bilimci her şeyden önce iyi bir gözlemci olmalıdır ve sahada araştırma yaptığı konuyla ilgili sürekli gözlemde bulunmalıdır. Görüşme sürecinde içinde bulunulan sosyal ve fiziki çevre, görüşme yapılan kişinin kıyafeti, jest ve mimikleri dikkatle gözlemlenmelidir. Bu gözlem sonucunda elde edilen bazı ipuçları yeni soruların sonucu olabilmektedir. Görüşmeci derinlemesine görüşme boyunca kendisini de gözlemlemelidir. Çünkü sahada derinlemesine görüşme yaptığı kişilerle etkileşimi, araştırmacıda bazı düşünsel ve davranışsal değişikliklere neden olabilmektedir. Görüşmeci kendisinde oluşan veya oluşması muhtemel bu gibi değişikliklerin de farkında olmalıdır (Johnson 2002: 109). Sosyal bilimlerde yorumlamaya açık olan nitel araştırma yönteminin tekniklerinden biri olan derinlemesine görüşme tekniği özellikle anlatıcıların söylemlerine önem vermekte olup çalışmanın objektif ve sübjektif bir sentezini sağlamaktadır. Bu bağlamda derinlemesine görüşme tekniği, potansiyel olarak sonsuz çeşitlilikte veriye ulaşılmasına imkan tanıyan "pandoranın kutusu" gibidir (McCracken 1998: 22). Kahn&Cannell (1983: vi)' in ifadesiyle görüşme, görüşmeci ile görüşülen kişi arasında yapılan ve her ikisinin de ortak olarak paylaştığı ve katıldığı karşılıklı bir etkileşimdir. Bu nedenle görüşmeye katılan tarafların her ikisi de iletişimde eşit haklara sahiptirler. Birbirlerini etkileyebilmekte ve yönlendirebilmektedir. Derinlemesine görüşme, etkileşimin her iki tarafında bulunan kişi1erin karşılıklı ortak çabaları sonunda bilginin ve anlamın inşa edildiği bir süreçtir (Hostein&Gubrium 2004: 141). Derinlemesine görüşmelerinin sonucunda ortaya çıkan verilerin incelemesinde ve yorumlanmasında içerik analizi kullanılmaktadır. Bu noktada içerik analizi iletişim içeriğinin kantitatif, sistematik ve nesnel bir araştırma tekniği olarak kullanılmasını (Berelson, 1952) ve çalışmada verilerin kuramsal çerçeve ile

ilişkilendirilmesini sağlamaktadır.

Yeni iletişim teknolojilerinin toplumsal yapı içinde aktörler tarafından kullanılması ve gündelik pratiklerinde bir alışkanlık haline gelmesi çalışmada özellikle nitel araştırma yönteminin kullanılmasına yol açmıştır. Bunun yanında toplumsal olay ve olgulardan soyutlanamayan bireyin hem dönüşen hem de dönüştürücü etkisi göz önüne alındığında bireyin temel pratiklerinin sorgulanmasında ve irdelenmesinde nitel yöntemin baskın tekniklerinden olan derinlemesine görüşme tekniği tercih edilmiştir. Bu sayede kamusal alanda yeni bireyin sosyal ağları deneyimleme süreçleri ve pratikleri üzerine söylemleri ve etkileşim süreçleri öznel paylaşımlarında daha aktif bir şekilde irdelenmiştir.

Benzer Belgeler