• Sonuç bulunamadı

1. BİRİNCİ BÖLÜM

1.4. Araştırma Alanının Toprak Özellikleri

Toprak, yeryüzünün en üst katmanını oluşturur. Kayaçlara göre daha yumuşak yapıda olan topraklar genel olarak sert bir yapıya sahip değildirler. Toprağın derinlik ve yüzey dokusu, hidrolik iletkenliği, taşlılık oranı gibi özellikleri heyelan oluşumunda önemli rol oynar (Kitutu vd., 2009; Türk, 2017). Toprağın derinliği arttıkça nem tutabilme kapasitesi de artar ve suyun toprak altındaki akış hızı azalır. Sığ toprakların derin topraklara göre daha kararsız ve heyelana eğilimli olduğu düşünülmektedir. Bünyesinde kil içeren topraklar ayrışmaya dayanıklı agregatlar oluşturur. Kumlu ve tınlı bünyedeki toprakların ayrışmaya direnci düşüktür. Bu nedenle kumlu bünyedeki topraklar, killi topraklara göre heyelan oluşumuna daha yatkındır. Toprak yüzeyinin taşlı olması, yağış sırasında suyun derine sızmasını engelleyerek yüzeysel akıma geçmesini sağlayacaktır. Bu yüzden taşlı topraklar heyelan oluşumunu kısmen engellemektedir. Şiddetli yağışların ardından dik ve dike yakın eğimli yamaçlar suya doygun hâle geldiğinde veya sızan su, yeraltı suyu seviyesine hızlı bir şekilde ulaştığında arazide heyelan olması muhtemeldir. Bu yüzden toprağın drenajı heyelan oluşumunda önemli bir faktördür. Hidrolik iletkenlik arttıkça suyun topraktaki hareketi de artar. Bu yüzden hidrolik iletkenliği yüksek olan topraklar heyelan oluşumuna duyarlıdır (Sharma vd., 2012). Suyu bünyesinde tutabilen, alt katmanında geçirimsiz killi bir tabaka bulunan, eğimli yüzeylerdeki topraklar doğal olarak kaymaya/akmaya eğilimlidirler. Bir sahada bulunan toprağın tipi, bünyesi ve yapısı heyelan oluşumunu etkileyen ana faktörlerdendir. Ayrıca toprağın bu özellikleri oluşan heyelanın tipini de tayin eder. Kayma sırasında dağılma ve çamurlu toprağın çığa benzer şekilde hızlıca kayması toprak malzemeli kütle hareketlerinde görülmektedir.

Araştırma alanında görülen toprak tipleri sınıflandırılırken iklim, topografya, ana materyal, bitki örtüsü ve zaman faktörlerini gözeten “1949 Toprak Sınıflandırma

Sistemi” kullanılmıştır. Kurulan modellerde girdi olarak da kullanılan toprak tipleri

verisi Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan temin edilmiştir. Toprak dağılış haritası da bu veri kullanılarak oluşturulmuştur. Buna göre çalışma sahası ve çevresinde zonal topraklardan; kahverengi orman toprakları, kireçsiz kahverengi orman toprakları, kırmızı-sarı podzolik topraklar, gri-kahverengi podzolik topraklar bulunmaktadır. Azonal toprak grubundan ise yalnızca alüvyal ve kolüvyal topraklar görülmektedir. İntrazonal topraklar sahada görülmemektedir (Harita 10).

71 Harita 10. Devrek ilçesi ve çevresinin toprak haritası.

72

1.4.1. Zonal Topraklar

Zonal gruptaki topraklar iklim ve bitki örtüsünün etkisiyle oluşan topraklardır. Yüzeyin düz, drenajın iyi olduğu sahalarda görülmektedir (Atalay, 2016). Bu topraklar bulundukları yerin iklim ve bitki örtüsü özelliklerine bağlı olarak oluştuklarından, bu yerin özelliklerini yansıtırlar. Bu sebeple yerli topraklar da denilmektedir. Çalışma alanı ve çevresinde zonal toprak grubuna dahil olan; kahverengi orman toprakları, kireçsiz kahverengi orman toprakları, kırmızı-sarı podzolik topraklar ve gri-kahverengi podzolik topraklar görülmektedir.

Kahverengi orman toprakları, orman altında kahverenginin çeşitli tonlarında gelişen bir toprak türüdür. Bu toprakların oluşumunda iklim, ana materyal ve bitki örtüsünün yanı sıra eğimin de rolü bulunmaktadır. Aşınma ve taşınmanın güçlü olduğu eğimli alanlarda toprak oluşum süreçleri kesintiye uğrar. Bu topraklarda genellikle B katı yeterince gelişmemiş veya çok az gelişmiş kireçli bünyededir. Üst toprak katı çoğunlukla organik maddenin birikmesine dayalı olarak taneli yapıya sahiptir (Atalay, 1992; 2012; 2016). Çalışma sahasında en fazla yer kaplayan topraklar kahverengi orman topraklarıdır. Toprak oluşumunun başlangıcı ana kayanın ufalanması ile olmaktadır (Coşkun ve Coşkun, 2019). Kahverengi orman toprakları özellikle ilçenin kuzeyindeki alçak kesimlerde orman örtüsü altındaki çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı tabakalarının üzerinde görülmektedir. Ayrıca organik madde yönünden zengin olan bu topraklar üzerinde tarım arazileri bulunmaktadır.

Kireçsiz kahverengi orman toprakları, yağışın 600 mm üzerinde olduğu orman altında görülmektedir. Yağıştan dolayı toprak yıkanmıştır ve kireç birikimi bulunmamaktadır. Ayrıca yıkanmadan dolayı toprak asit reaksiyon kazanmıştır. Bu sebeple asit karakterli kahverengi orman toprakları da denilmektedir (Atalay, 2016). Bu topraklar çalışma sahasının güneyinde ve batısındaki yüksek kesimlerde orman örtüsü altında görülmektedir. Daha çok 900 m üzerinde yıllık toplam yağışın 800 mm üzerine çıktığı sahalarda görülen bu toprakların B horizonunda, bolca yıkanmaya maruz kaldığından dolayı kireç birikimi görülmemektedir ve üzerinde gür ormanlar bulunmaktadır.

Kırmızı-sarı podzolik topraklar, yazı sıcak ve kışı ılıman yerlerde görülür. Bu iklim şartları altında bakteri faaliyeti fazla olduğundan organik madde birikimi görülmez. Bünyesindeki demirin oksitlenmesi sonucu kırmızı ve sarı renkler alır. Bu

73

toprakların oluşumunda hem podzolleşme hem de lateritleşme hakimdir (Atalay, 2016). Devrek’in güneyinde yükseltinin 300-1000 m arasında olduğu sahada görülen bu topraklar bolca yıkanmıştır. Kireç birikimi görülmemektedir.

Gri-kahverengi podzolik topraklar, soğuk iklimi temsil eden topraklardandır. Hakim pedojenez süreci podzolleşmedir. Asit reaksiyonlu bu topraklar üzerinde geniş yapraklı ormanlar iyi gelişim gösterir (Atalay, 2016). Devrek’in doğusunda ve batısında bulunan bu topraklar, yükseltisi 900 m olan yerlerde görülmektedir. Tamamen orman örtüsü ile kaplı bu alanlar aynı zamanda sahanın en fazla yağış alan bölgeleridir.

1.4.2. Azonal Topraklar

Azonal topraklar; aşınım, birikim süreçlerinin sürekli olarak devam ettiği eğimli yamaçlarda ve taşkın sahalarında bulunurlar. Erozyon ve akümülasyonun sürekliliği dolayısıyla toprakta horizonlaşma görülmez (Atalay, 2016). Çalışma sahasında bu azonal topraklar grubundan değerlendirilen alüvyal ve kolüvyal topraklar bulunmaktadır.

Alüvyal topraklar; akarsu yataklarında özellikle Devrek Çayı vadisinde eğimin azaldığı yerlerde görülmektedir. Çalışma sahasında görülen alüvyal topraklar akarsuların kaynak noktasından itibaren izlediği yol boyunca koparıp taşıdığı kayaç parçaları ve bunların organik madde ile karışması sonucu oluşmuşlardır.

Kolüvyal topraklar; genellikle yamaçların eteklerinde bulunurlar. Yüksek kesimlerden dökülen enkaz, kum, kil boyutuntaki her türlü materyalin biriktiği yerlere yamaç deposu denilmektedir. Belirli bir zaman sonra bu depolar üzerinde kolüvyal topraklar oluşur.

Benzer Belgeler