• Sonuç bulunamadı

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3.1. AraĢtırmanın Konusu ve Önem

Din, insanın var olduğu andan itibaren var olan, insanın dünyadaki bilgisinin, zihniyetinin, aklının, bilincinin görüntüsü olmaktadır. Bu görüntü insanın her alanda ortaya koyduğu tutum ve davranıĢlar baĢta olmak üzere giyim, kuĢam, yemek kültürü, mimari, sanat, edebiyat alanlarında da görünmektedir. Kısacası insanın baktığı ve dokunduğu her yerde din olmuĢtur. Ġnsana sorduğu soruların yanıtını vermesi, insanın var oluĢuna dair gerçekliği bildirmesi de dinin iĢlevlerindendir. Bu bağlamda din kurumu birey ve toplumun hayatında mevcut olmaktadır.

Bireyleri ve toplumları Ġslam‟a davet etmek, bilgilendirmek, sakındırmak için peygamberler gönderilmiĢtir. Vahiy aracılığıyla Allah‟tan alınan mesajlar peygamberler tarafından topluma aktarılmıĢtır. Peygamberler hem vahyin sözlü ve fiili uygulayıcısı olmuĢlar hem de gönderildikleri topluma, bir bireyin hayatının doğumundan ölümüne kadar nasıl olması gerektiğini, Allah‟ın istediği gibi nasıl bir kul olunacağını aktarmıĢlardır. Bu bağlamda peygamberler inananlar için Allah‟a ulaĢmak için vasıta olmuĢtur. Çünkü vahyi en iyi anlayan, anlatan ve yaĢayan onlar olmuĢtur. Peygamberlerdeki mucizevi haller, toplumun inanmayan kesimine cevap olup inkârlarında ısrara sebep olurken inananların peygamberlere karĢı inanç ve sevgilerinin daha fazla artmasına vesile olmuĢtur. Bu anlamda bireyler ve bireylerin oluĢturduğu toplum, peygamberlerine sevgilerini, onların getirdikleri dine uyarak göstermiĢlerdir. Bu sevginin ortaya çıkma yollarından biri de peygamberlere söylenen sözlü ve yazılı eserlerdir.

Süleyman Çelebinin Vesîletü‟n-Necât, toplumda Mevlid olarak adlandırılan eseri de Hz. Muhammed‟e (s.a.v) sevgisinin ete kemiğe bürünmüĢ Ģeklidir. Mevlid kelimesi, önceleri “doğum yeri” ve “doğum günü” anlamında mekân ve zaman ismi olarak kullanılmıĢtır. Zaman içerisinde ıstılahî manada geniĢleyerek Hz. Peygamber‟in (a.s) dünyaya geliĢini, doğduğu zamanı, doğduğu yeri, hayatını,

mucizelerini, gazalarını, ahlakını, vefatını vb. yönlerini konu alan eserleri veya bu eserlerin okunduğu törenleri karĢılayan bir kavram olmuĢtur (Eroğlu, 2010: 126).

Vesîletü‟n-Necât‟ın yazılmasına sebep olan hadise, rivayete göre Ģöyledir:

Ġranlı bir vâiz, Süleyman Çelebi‟nin imamı bulunduğu Bursa Ulu Cami‟nde cemaate vaaz ederken Bakara Suresi‟nin 285. ayetini tefsirde hata etmiĢ ve “Hz. Muhammed

ile Hz. İsa arasında fazilet açısından hiçbir fark göremediğini” ifade etmiĢtir. Bunun

üzerine cemaat içerisinden bir Arap vâizi ikaz ederek aynı surenin 253. ayetini hatırlatmıĢ ve “İşte bu sebeple de Hz. Muhammed, her ne kadar nübüvvet vazifesi

yönüyle Hz. İsa‟ya denk olsa da fazilet ve üstünlük bakımından ondan daha yücedir!”

ifadesini dillendirmiĢtir (Akdağ, 2000: 88). YaĢanan bu durum Süleyman Çelebi‟yi hayli üzmüĢ olup "Ölmeyip Îsâ göğe bulduğu yol / Ümmetinden olmak için idi ol" sözüyle baĢlayıp Hz. Muhammed‟in (s.a.v) doğumu, mucizeleri, miracı, peygamberliğinin verilmesi gibi konular baĢta olmak üzere münacat, dua ve ilticanın da içinde yer aldığı eseri yazmıĢtır.

Günümüzde Mevlid töreni, kandil ve Kadir geceleri, geçiĢ dönemleri, vefat senei devriyeleri, Ģehitlerin ruhuna bağıĢlanmak üzere, yağmur duası, adak, temel atma, dinî veya sosyal iĢlevli bir kurumun açılıĢı, hayır, Ģükür vb. nedenlerle yapılmaktadır. Ve çoğunlukla loğusa/doğum/kırk Mevlidi, sünnet/hitân Mevlidi, gelin/erte/düğün/duvak Mevlidi, askere ve hacca uğurlama/karĢılama Mevlidi, adak/Ģükür Mevlidi, kırkıncı/elli ikinci/sene-i devriye Mevlidi gibi adlarla anılmaktadır (Akarpınar, 2006: 47). 1409‟dan beri yaklaĢık altı yüzyıldır okunan ve Türk toplumunda gelenek haline gelen Mevlid günümüzde de doğum, ölüm, evlilik, sünnet gibi geçiĢ dönemlerinde okunmaktadır. Mevlidin edebi bir eser olması, toplumsal iliĢkilere yön vermesi, bir ritüel olarak içinde törensellik barındırması toplumsal bir alan olarak Mevlidin incelemesine olanak vermektedir. Birçok Mevlidin yanında Türk toplumu Süleyman Çelebinin eseri olan Mevlidi diğer Mevlidlerden daha fazla sahiplenmiĢtir. Hayatları boyunca Mevlid ile sevinçlerinde ortaklığı üzüntülerinde teselliyi aramaktadırlar. Mevlid bir ibadet biçimi değil ulvi duyguların ifade biçimi olmaktadır.

Törenler bireyleri toplumsal yaĢamın sıradan kaygılarından uzaklaĢtırarak ulu güçlerle iliĢki kurabilecekleri bir üst dünyaya sokar (Birekul, 2016: 234). Mevlid de insanları bir araya getirerek hayatın akıĢı içinde kaybolan, akan zamana karĢı yarıĢan bireyleri biraz olsun kendine doğru düĢünmeyi, hakikatlerle özdeĢleĢmeyi sağlamaktadır. Önemli olan bu anlık hissiyatın hayata ne kadar tatbik edilebildiğidir. Müslüman kiĢiliğin sadece bir özlem olarak kalması yerine bunu gelenekle birlikte yaĢayıĢa sindirerek uygulamaya konulması gerekli olmaktadır.

Toplumsal hayatımızda var olan ve hafta, ay, yıl olarak düzenli bir Ģekilde icra edilen Mevlid olgusu, doğum, ölüm, evlilik gibi hayatın önemli anlarında ve alanlarında toplum içinde var olmakta, kendini hissettirmektedir. Bu çalıĢma Mevlidin edebi bir eser olarak değerlendirilmesinin yanında din, ritüel ve toplumsal hafıza bağlamında Mevlid geleneğinin toplumsal yansımalarına odaklanmaktır. Hz. Peygamber‟e duyulan sevginin bir ifadesi iken pek çok dini ritüelde etkili bir geleneğe dönüĢen Mevlid aynı zamanda altı asırlık bir hafızayı da barındırmaktadır. Bu anlamda Mevlid, din, ritüel, hafıza iliĢkisi bağlamında da ele alınacaktır. Mevlid geleneğine olan davranıĢını derinlemesine incelemek ve bir anlayıĢ elde etmek için sosyolojik arka planına dair çıkarımlara varılmaya çalıĢılacaktır.

Mevlid, çeĢitli amaçlarla toplumun katıldığı kendi içinde olan ritüellerle toplumda bir ortak bellek oluĢturduğu alan olmaktadır. Toplumun bazı kesimi için gündelik yaĢamın arkasında bir anlam taĢıyan ritüel olarak görülen Mevlid, belli bir gelenek olarak kabul edilmiĢtir. Gündelik hayat yaĢam formudur. YaĢam stili gelenekleĢerek toplum kendini güvende hisseder. YaĢama katılan her bir yeni değer, alıĢkanlık gündelik yaĢamda değiĢime sebep olur. Bu yeni değerleri, belli bir çizgi dâhilinde toplumsal çeĢitlilik olarak yeniden üretilir. Toplumun kabul edip özümsediği, dinsel, sosyal, değerler içinde netleĢir (SubaĢı, 2018: 11). Bu çalıĢma, yaklaĢık dört yüz yıllık bir geçmiĢe sahip olan günümüzde de belli zaman aralıklarında belirli mekânlarda uygulanan ve bu tekrarlama sayesinde canlılığını koruyan Mevlid geleneğinin sosyolojinin bakıĢ açısı içerisinde ritüel ve hafıza ile iliĢkilendirerek incelenmesini hedeflemektedir. Daha çok dini literatür içerisindeki yeri üzerinden tartıĢmaya açılan Mevlid, özellikle insanların din ile ilgili bağlarını /

bağlantılarını sağlamada önemli bir hatırlama aracı olarak süreklilik kazanmıĢtır. Toplumsal anlamda insanların bir aradalığını temin eden, paylaĢmayı sağlayan, önemli bir ritüel olarak görülmüĢtür. GeçmiĢten günümüze bazı değiĢiklere maruz kalsa da Mevlid, geçmiĢ ile kurduğu bağ ve Mevlidin bugüne taĢınması bağlamında icra ettiği ritüel bağlamı, konunun sosyolojik zeminde ele alınmasına olanak sağlamıĢtır. Bu çalıĢma ile bugüne kadar toplumsal boyutu ihmal edilen bu ritüelin konu edilmesi ve Türk toplumu açısından ne gibi bir anlayıĢ ve pratik ürettiği betimlenmeye çalıĢılacaktır. Bu anlamda çalıĢmada Türk toplumu Mevlide ne gibi anlam yüklemektedir, bu geleneği ritüel bağlamında nasıl sürdürmektedir ve bu gelenek geçmiĢle olan bağı nasıl sürdürmektedir gibi sorulara cevap aranacaktır.