• Sonuç bulunamadı

AraĢtırma Grubundaki Annelerin Tanıtıcı Özelliklerinin TartıĢılması

4. TARTIġMA

4.1. AraĢtırma Grubundaki Annelerin Tanıtıcı Özelliklerinin TartıĢılması

4.2. AraĢtırma Grubundaki Annelerin EÖYÖP Ortalamalarının Sosyo- Demografik Özellik, Gebelik ve Doğum Öyküsüne ĠliĢkin Özellikler ve Emzirme Durumuna Göre Dağılımına ĠliĢkin Bulgularının TartıĢılması.

4.1. AraĢtırma Grubundaki Annelerin Tanıtıcı Özelliklerinin TartıĢılması AraĢtırma kapsamına alınan annenin sosyo-demografik özellikleri incelendiğinde; annelerin yaĢ ortalamasının 27,04±5,78 olduğu saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). AraĢtırma bulgusuyla benzer Ģekilde emzirme dönemine iliĢkin yapılan çalıĢmalarda annelerin yaĢ ortalamasını Blyth ve ark (2002) 28,5±5,03, Dennis (2003) 29±5,0, Wojnar (2004) 30,73±4,2, Dennis (2006) 28,8±5,01, Tunçel ve ark

38 (2006) 27,7±5,5, Akyüz ve ark (2007) 27,0±4,68, EkĢioğlu (2007) 27,3±5,18, Kingston ve ark (2007) 29,94±4,26, Kaya ve Pirinçci (2009) 28,04±5,49, Nichols ve ark (2009) 29,22±5,61 olarak saptamıĢtır. ÇalıĢma bulgularının karĢılaĢtırılabilmesi açısından yaĢ gruplarının benzerliği önemli bir sonuçtur.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin aylık gelir ortalamasının 1495,37±1010,55 olduğu ve kadınların çoğunun (%46,4) gelir durumunu „Ġyi‟ olarak değerlendirdiği saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). Ünsal ve ark (2005) yaptıkları çalıĢmada kadınların %41,2‟sinin gelir durumunu „Orta‟ olarak değerlendirmiĢtir. Eker ve Yurdakul (2006) ve Türk (2006) çalıĢmalarında kadınların gelir durumunu „Orta‟ olarak değerlendirdiğini saptamıĢtır. ÇalıĢma bulgumuz Ünsal ve ark (2005), Eker ve Yurdakul (2006)‟un ve Türk (2006)‟ün çalıĢma bulgusuna göre yüksek bulunmuĢtur. Ülkemizde sosyo ekonomik durumun bölgelere göre önemli farklılıklar göstermesi ve kadınların kendi algılarına göre ekonomik durumlarını değerlendirmelerinin farklılığa neden olduğu düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %52,8‟inin ortaokul ve altı mezunu olduğu saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). Bu sonuç TNSA (2008) verisindeki ortaokul ve altı mezunu kadın oranına göre (%78,9) düĢüktür. ÇalıĢma bulgusu ile benzer olarak EkĢioğlu (2007) annelerin %60,6‟nın ortaokul ve altı mezunu olduğunu, Kaya ve Pirinçci (2009) annelerin %66,6‟sının ortaokul ve altı mezunu olduğunu, Örün ve ark (2009) ise annelerin %71,5‟inin sekiz yıl ve üzeri eğitim almıĢ olduğunu saptamıĢtır. ÇalıĢma bulgumuz EkĢioğlu (2007)‟nun ve Kaya ve Pirinçci (2009)‟nin çalıĢma bulgusuna paraleldir. Örün ve ark (2009) çalıĢma bulgusundan farklıdır. Bu farklılığın örnek seçimi ve çalıĢma yapılan bölge ile iliĢkili olduğu düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin eĢ öğrenim düzeyine bakıldığında annelerin %65,1‟inin eĢinin lise ve üzeri mezunu olduğunu saptanmıĢtır (Çizelge 3.1) ÇalıĢma bulgusuyla benzer olarak Ünsal ve ark (2005) annelerin %67,1‟inin eĢinin lise ve üzeri mezunu olduğunu ve Tezergil (2007) annelerin %96,5‟inin eĢinin lise ve üzeri mezunu olduğunu saptamıĢtır. EĢin öğrenim düzeyinin yüksek olması annenin emzirmeye baĢlatılması ve sürdürülmesinde ve anneleri teĢvik etmede etkili olduğu bilinmektedir (TaĢdelen ve ark 1997, Çakmak 2002).

39 AraĢtırma kapsamına alınan annelerin büyük bir kısmının (%67,5) çekirdek aileye sahip olduğu saptanmıĢtır (Çizelge 3.1) ÇalıĢma bulgusuyla benzer olarak Ünsal ve ark (2005) annelerin %73,8‟inin çekirdek aileye sahip olduğunu, Eker ve Yurdakul (2006) annelerin %79,3‟ünün çekirdek aileye sahip olduğunu, Tanır (2006) annelerin %68‟inin çekirdek aileye sahip olduğunu ve Tezergil (2007) annelerin %95,1‟inin çekirdek aileye sahip olduğunu saptamıĢtır. Türkiye‟de farklı bölgelerde yapılmıĢ çalıĢmalarda da araĢtırma bulgusu ile benzer Ģekilde annelerin büyük bir kısmının çekirdek aile tipine sahip olduğu görülmektedir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin büyük bir kısmının (%84,5) sağlık güvencesi olduğu saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). ÇalıĢma bulgusuyla benzer olarak Tunçel ve ark (2006) annelerin %72,9‟unun, Türk (2006) annelerin %82,1‟inin, EkĢioğlu (2007) annelerin %80,6‟sının, Tezergil (2007) annelerin %84‟ünün ve Yıldız ve ark (2008) annelerin %88,4 „ünün sağlık güvencesi olduğunu saptamıĢtır. TNSA (2008) verilerine göre Türkiye'deki kadınların %84‟ü herhangi bir sağlık sigortası kapsamında yer almaktadır.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin çalıĢma durumları incelendiğinde; annelerin büyük bir kısmının (%71,8) çalıĢmadığı saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). Türkiye‟de farklı bölgelerde yapılmıĢ çalıĢmalarda da araĢtırma bulgusu ile benzer Ģekilde kadınların büyük bir kısmının ev hanımı olduğu görülmüĢtür. (Ünsal ve ark 2005, Bayram 2006, Dinçtürk 2006, Samlı ve ark 2006, EkĢioğlu 2007, Duran 2008, ġencan 2008, Yıldız ve ark 2008, Kaya ve Pirinçci 2008, Örün ve ark 2009, Pınar ve ark 2009).

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin eĢlerinin meslekleri incelendiğinde; hepsinin bir mesleği olduğu ve %45,6‟sının serbest olarak çalıĢtığı saptanmıĢtır (Çizelge 3.1). Bayram (2006) annelerin %58,6‟sının eĢinin serbest olarak çalıĢtığını, Dinçtürk (2006) annelerin %41,4‟ünün eĢinin serbest çalıĢtığını ve EkĢioğlu (2007) annelerin %34,3‟ünün serbest olarak çalıĢtığını saptamıĢtır. AraĢtırma bulgumuz yapılan çalıĢmalarla paralellik göstermektedir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin obstetrik özellikleri incelendiğinde; annelerin gebelik sayısı ortalamasının 2,02±1,02, doğum sayısı ortalamasının 1,70±0,83 ve yaĢayan çocuk sayısı ortalamasının 1,65±0,83 olduğu saptanmıĢtır

40 (Çizelge 3.2). Bu sonuç TNSA (2008) verisindeki toplam doğurganlık hızından (2,16) düĢüktür. Bunun nedeninin annelerin yaĢ ortalamasının 27,04±5,78 olmasıyla iliĢkili olduğu düĢünülmüĢtür. Tanır (2006) Ġstanbul‟da 103 emziren anne üzerinde yaptığı çalıĢmada yaĢayan çocuk sayısı ortalamasını 1,6±0,3, Tezergil (2007) Ġstanbul‟da doğum sonu dönemde 144 emziren anne üzerinde yaptığı çalıĢmada gebelik sayısı ortalamasını 1,53±0,75, yaĢayan çocuk sayısı ortalamasını 1,35±0,62, EkĢioğlu (2007) Ġzmir‟de 165 emziren anne üzerinde yaptığı çalıĢmada gebelik sayısı ortalamasını 1,72±0,88, Duran (2008) Edirne‟de doğum sonu dönemde emziren annelerle yaptığı çalıĢmada yaĢayan çocuk sayısı ortalamasını 1,34±0,7, Yıldız ve ark (2008) Ankara‟da 122 emziren anne üzerinde yaptıkları çalıĢmada yaĢayan çocuk sayısı ortalamasını 1,9±1,4 ve Eskibozkurt (2008) Ġstanbul‟da 300 emziren anneyle yaptığı çalıĢmada ise doğum sayısı ortalamasını 2,25±0,6 olarak saptamıĢlardır. Yapılan çalıĢmada gebelik sayısı ortalaması Tezergil (2007) ve EkĢioğlu (2007)‟nun bulgusuna göre yüksek, yaĢayan çocuk sayısı Tezergil (2007) ve Duran (2008)‟ın bulgusuna göre yüksek, Yıldız ve ark (2008) bulgusuna göre düĢük ve Tanır (2006)‟ın bulgusuna benzerdir. Bu bağlamda araĢtırma bulguları arasındaki farkın bölgesel yapıdan kaynaklandığı söylenebilir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin bebeklerinin doğum ağırlığı ortalaması 3263±447,48 gr. olarak saptanmıĢtır (Çizelge 3.2). Benzer olarak Tezergil (2007)‟in Ġstanbul‟da 144 annenin doğum sonu dönemde emzirmeye iliĢkin düĢüncelerini ve uygulamalarını belirlemek amacıyla yaptığı çalıĢmada bebeklerin doğum ağırlığı ortalaması 3402±418 gr. olarak saptamıĢtır. Duran (2008) Edirne‟de yeni doğum yapmıĢ 161 anne ile yaptığı çalıĢmada bebeklerin doğum ağırlığı ortalamasını 3519±647 gr. olarak saptamıĢtır. OnbaĢı ve ark (2011) doğum öncesi anne adaylarına verilen emzirme ve anne sütü eğitiminin emzirme davranıĢları üzerine etkisini araĢtırmak amacıyla 190 anneyle yaptıkları çalıĢmada bebeklerin doğum ağırlığı ortalamalarının 3134±613 olduğu saptanmıĢtır.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %81,7‟si isteyerek gebe kalmıĢtır (Çizelge 3.2). Tezergil (2007) yaptığı çalıĢmada annelerin %77,1‟inin gebeliği istediği ve gebeliğin isteyen annelerin %70,1‟inin de primar olduğunu saptanmıĢtır. EkĢioğlu (2007)‟nun Ġzmir‟de akran eğitimi yoluyla anneden anneye emzirmede yeterlilik eğitiminin etkisini belirlemek amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin

41 %87,9‟u gebeliği planlamıĢtır. Duran (2008)‟ın Edirne‟de ebe ve hemĢirelerin emzirme konusundaki bilgi ve tutumlarının, danıĢmanlık verdikleri annelerin bebeklerini anne sütü ile besleme davranıĢlarına etkisini incelemek amacıyla yaptığı çalıĢmada 47 ebe ve hemĢirenin %83‟ü gebeliği planlamıĢ, danıĢmanlık verdiği 161 annenin %85,4‟ü isteyerek gebe kalmıĢtır. Eskibozkurt (2008)‟un Ġstanbul‟da yeni doğum yapmıĢ 300 anneyle yaptığı çalıĢmada gebeliğini planlayan annelerin %70,8‟inin emzirmeyi de planladıklarını saptanmıĢtır. Ġstenmeyen gebeliklerin annede olumsuz emzirme tutumuna neden olabileceği ve anne bebek iliĢkisinin daha geç baĢlatılması sonucunu beraberinde getireceği, bu nedenle sağlık personelinin bu annelere daha özenli eğitim vermesinin yararlı olacağı düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %58,7‟si normal doğum yapmıĢtır (Çizelge 3.2). Dennis (2003) doğum sonu dönemde yaptığı çalıĢmada annelerin %76‟sı, Bayram (2006)‟ın yaptığı çalıĢmada annelerin %30,6‟sı, EkĢioğlu (2007)‟nun yaptığı çalıĢmada annelerin %53,3‟ü, Kingston ve ark (2007) yaptıkları çalıĢmada annelerin %74,6‟sı, Wutke ve Dennis (2007)‟in yaptıkları çalıĢmada annelerin %55,2‟si ve Tokat (2009)‟ın yaptığı çalıĢmada ise annelerin %69,3‟ü normal doğum yapmıĢtır. AraĢtırma bulgusu Bayram (2006)‟ın araĢtırma bulgusuna göre yüksek, EkĢioğlu (2007) ve Wutke ve Dennis (2007)‟in araĢtırma bulgusuna paralel, Kingston ve ark (2007) ve Tokat (2009)‟ın araĢtırma bulgusuna göre düĢük bulunmuĢtur. Çakmak ve Kuğuoğlu (2007) genel anastezi ile sezaryen doğum yapan 118 anne ve 82 normal doğum yapan annelerin emzirme baĢarısını karĢılaĢtırmıĢtır. Sezaryen doğum yapan annelerin emzirme baĢarısı daha düĢük bulunmuĢ ve bu annelerin normal doğum yapan annelere göre emzirmeye iliĢkin daha çok desteğe ihtiyacı olduğu saptanmıĢtır. Narlı ve ark (2004) yaptıkları çalıĢmada ise doğumların %51.1‟i vajinal, %48,9‟u sezaryen ile sonuçlanmıĢtır. Öztürk ve ark (2001) Isparta‟da yaptıkları çalıĢmada doğumların %56.9‟u normal olup, müdahaleli doğumların %22,8‟inin sezaryen olmak üzere, %43,1‟i olduğunu saptamıĢtır. Türkiye‟de sezaryen ile doğum oldukça yaygındır. TNSA (2008) verilerine göre son beĢ yılda meydana gelen tüm doğumların %37‟si sezaryen ile yapılmıĢtır. Sezaryen doğum hızı, TNSA (2003)‟e göre (%21) büyük ölçüde yükselmiĢtir. Sezaryenle doğum yapan annelerin emzirmeye daha geç baĢlaması; sezaryen ameliyatının daha çok komplikasyonlu gebeliklerde tercih edilmekte olduğunu ve hem anneden hem de

42 bebekten kaynaklanan problemlerden dolayı emzirmede güçlükler yaĢanabileceğini düĢündürmektedir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %32,5‟i gebelik süresince herhangi bir sağlık sorunu yaĢadığını belirtmiĢtir (Çizelge 3.2). Sağlık sorunu yaĢayanların %8,3‟ünün gebeliğinde düĢük tehditi yaĢadığı saptanmıĢtır. EkĢioğlu‟nun (2007) doğum sonu dönemde annelerle yaptığı çalıĢmada annelerin %20,6‟sının gebelikte sorunu olduğunu belirtmiĢtir. Ġnce ve ark (2010) yaptığı çalıĢmada ise annelerin %18‟inin gebeliği boyunca bir sağlık problemi yaĢadığını belirtmiĢtir. Ocakoğlu ve ark (2008) yaptıkları çalıĢmada en az bir risk taĢıyan gebelerin oranı %83,5, AkıĢ ve ark (2004) çalıĢmasında bu oran %83,1‟dir. Yapılan çalıĢmalardan bölgeler arasında sorun yaĢama oranlarının birbirinden farklı olduğu görülmüĢtür. Bu farklılığın çalıĢma yapılan bölgenin özellikleriyle iliĢkili olduğu düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %90,1‟i gebelik süresince doğum öncesi bakım almıĢtır (Çizelge 3.2). TNSA (2008) verilerine göre doğum öncesi bakım düzeyinde TNSA-2003‟den (ülke genelinde %71, kentsel alanlarda %80 ve kırsal alanlarda %52) bu yana geçen süre içinde gözle görülür bir artıĢın olduğu görülmektedir. TNSA-2003 ile karĢılaĢtırıldığında TNSA-2008 sonuçları, sadece doğum öncesi bakım alan kadınların sayısının artmadığını, aynı zamanda kadınların doğum öncesi bakım almaya erken dönemde baĢladıklarını göstermektedir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin emzirme durumları incelendiğinde; doğum sonu dönemde annelerin %61,9‟u ilk bir saat içinde bebeklerini emzirmiĢtir (Çizelge 3.3). Fikre ve ark (2005) Pakistan Karachi‟de yaptıkları bir çalıĢmada yenidoğanların %13,8‟inin ilk yarım saat içinde, %43,9‟unun 1-6 saat arasında emzirildiğini, %8 ise emzirilmek için iki ya da daha fazla gün bekletildiklerini belirlemiĢtir. Ünsal ve ark (2005) Ġzmir‟de 5003 anne ile yaptıkları bir çalıĢmada annelerin %71,8‟inin bebeklerini doğumdan sonra ilk bir saat içerisinde emzirdikleri ve erken emzirilmeye baĢlanan bebeklerin diğer bebeklerle kıyaslandığında 1,3 kat daha uzun süre tek baĢına anne sütü ile beslendiklerini belirlemiĢtir. Erenel ve Eroğlu (2005)‟nun çalıĢmasında ise doğumdan sonra bebeklerin %43,5‟inin ilk 1 saat içinde emzirildikleri belirlenmiĢtir. Eker ve Yurdakul (2006) 92 postnatal anne ile yaptıkları çalıĢmada annelerin sadece %69,6‟sının doğumdan sonra ilk 1 saat içerisinde emzirdiğini saptamıĢtır. Erken dönemde anne ile bebek arasındaki iliĢkiyi baĢlatmak

43 ve emzirmenin devamlılığını sağlamak için doğumdan sonra yarım - bir saatlik zaman dilimi içinde annenin bebeğini kucağına alarak ten teması kurması ve emzirmesi sağlanmalıdır (Demirhan 1997, Yiğit 2005). TNSA (2008) verilerine göre tüm çocukların emzirilmeye baĢlama zamanı, ülkemizde anne sütü ile beslemeye baĢlamanın oldukça geç olduğunu göstermektedir. Emzirilen çocukların sadece %39‟u doğumdan sonraki ilk bir saat içinde emzirilmeye baĢlanmıĢtır; %27‟si ise doğumdan sonraki ilk 24 saatte hiç emzirilmemiĢtir. Bu yüzdelerin TNSA (2003) verilerine göre daha düĢük olması, Türkiye‟de erken emzirmeye baĢlama pratiğinden uzaklaĢmanın sürdüğünü göstermektedir. Doğumdan sonraki bir saat içinde emzirilen çocukların yüzdesi Batı‟da %48 iken, Orta ve Doğu Anadolu‟da %32 olarak en düĢüktür. Ġstanbul‟da (%54) en yüksek iken Ortadoğu Anadolu‟da (%27) en düĢüktür. Doğumdan sonraki ilk bir saatte emzirilmeye baĢlanan çocukların yüzdesi hiç eğitimi olmayan annelerin doğurdukları çocuklarda %32 iken, en az lise eğitimi gören annelerin çocukları için ise %44‟tür. Ülkemizde emzirmeye baĢlama zamanları ile ilgili farklı veriler bulunmaktadır. Bu farklılıkta, hastane politikaları, doğum Ģekli ve doğum sırasında yaĢanan sorunlar, doğum sonu anne ve bebekle ilgili sorun yaĢanması ve annelerin öğrenim düzeyi, emzirmeye iliĢkin tutum, inanç ve bilgilerinin etkili olabileceği düĢünülmüĢtür. Yapılan çalıĢmada ilk bir saat içinde emzirme oranının TNSA (2008) verilerine göre oldukça yüksek olması olumlu bir sonuç olarak değerlendirilebilir.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin emzirme ile ilgili bilgi kaynaklarını incelediğimizde; annelerin %79,8‟inin emzirme ile ilgili bilgi aldığı, %66,2‟sinin bilgiyi ebe hemĢireden aldığı saptanmıĢtır (Çizelge 3.3). Ludvigsson (2003)‟un yaptığı çalıĢmada kadınların %59,5‟inin emzirme ile ilgili bilgiyi hemĢire ya da doktordan aldığı saptanmıĢtır. IĢık ve Tezcan (2005)‟ın gebelerin emzirmeye iliĢkin tutumları ve etkileyen faktörleri incelediği araĢtırmada annelerin %61‟inin sağlık personelinden, %28.8‟inin ise kitap, gazete, dergi ve broĢür gibi kaynaklardan bilgi aldıkları saptanmıĢtır. Eker ve Yurdakul (2006)‟un Mersin bölgesinde yaptıkları bir araĢtırmada emzirme hakkında sağlık personelinden bilgi alanların oranı %55, ebe veya hemĢireden alanların oranı %47 olarak saptanmıĢtır. Tunçel ve ark (2006) Samsun‟da 0-24 aylık 251 çocuğun anne sütü ile beslenme durumunu incelemek amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin %37.6‟sı son gebeliği sırasında ve doğum sonrası dönemde emzirme ile ilgili bilgi almadığı, bilgi alan (%62,4) annelerin

44 %56,3‟ünün ebe/hemĢireden bilgi aldığı saptanmıĢtır. Atmaca (2008) yaptığı çalıĢmada annelerin sadece %32,5‟inin emzirme ile ilgili bilgilerini sağlık personelinden aldığını, %12‟sinin ebe veya hemĢireden, %17‟sinin de bilgileri medyadan aldıklarını belirtmiĢtir. Ġnce ve ark (2010) annelerin emzirme danıĢmanlığı alma durumlarını incelemek amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin %75‟ine emzirme danıĢmanlığını ebe/hemĢirelerin verdiğini belirtmiĢtir. Emzirme davranıĢının geliĢtirilmesinde hastane politikaları ve sağlık personelinin bu konudaki bilgi, tutum ve inançları da önemlidir. Bilgi alma istenilen düzeyde olmasa da bilgi alınan kaynak bakımından hemĢire ve ebelerin yüksek bir oranda olması sevindirici bir sonuçtur. Sağlık çalıĢanları sadece anne sütü ile besleme, emzirme süresinin uzatılması ve mama ile beslemenin risklerini anlatarak, emzirme hızının arttırılmasında kilit noktadır (Stolzer ve Hossain 2006).

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %66,3‟ünün bebeklerine ilk olarak kolostrum, %13,5‟inin zemzem ve hurma, %13,1‟inin mama, %7,1‟inin Ģekerli su verdiği saptanmıĢtır (Çizelge 3.3). Eryılmaz (1998)‟ın Erzurum‟da annelerin emzirme hakkındaki bilgi düzeylerini incelemek amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin % 59,7‟sinin bebeklerine ilk kez anne sütü, % 36,4'ünün Ģekerli su verdikleri saptanmıĢtır. Uskun ve ark (2001) Isparta‟da yaptıkları çalıĢmada bebeklerin %38.8‟ine ilk emzirmeden önce ağız yolu ile anne sütü dıĢında bir sıvı verildiğini belirtmiĢlerdir. Akyüz ve ark (2007) yaptıkları çalıĢmada annelerin %79,2‟si yenidoğana anne sütünden önce hiçbir besin vermezken, %15‟inin emzirmeden önce hazır mama, %3,3‟ünün Ģekerli su ve %2,5‟inin sadece su verdiğini saptamıĢtır. ġencan (2008)‟ın anne sütü ile beslenme süresine etki eden faktörlerin belirlenmesi amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin %84,1‟i bebeklerine ilk gıda olarak anne sütü, %11‟i hazır mama, %2,2‟si Ģekerli su verdiğini, 5 kiĢinin de hurma, meyve suyu, su veya zemzem gibi diğer gıdaları verdiğini belirtmiĢlerdir. Kaya ve Pirinçci (2009)‟nin yaptıkları çalıĢmada okuryazar olmayan ve okuryazar olan annelerin %78,6‟sının ilk besin olarak anne sütü verdiğini saptamıĢtır. Ġnce ve ark (2010) annelerin %20,7‟sinin bebeklerine anne sütünden önce baĢka bir besin maddesi verdiğini bu besinlerin %91,5‟inin formül mama, %5,1‟inin Ģekerli su, %1,7‟sinin inek sütü, %1,7‟sinin de zemzem suyu verdiğini belirlemiĢlerdir. AraĢtırma bulguları arasındaki farklılığın; öğrenim durumundan, aile yapısından, doğum Ģeklinden, ailelerin kendi gelenek ve inançlarına bağlı kalmalarından,

45 annelerin doğumdan önceki dönemde emzirme konusunda yeterince bilgilendirilmemelerinden ve emzirmeye baĢlanırken annelere sağlık personeli desteğinin eksik verilmesinden kaynaklandığı düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin emzirme düzeyleri incelendiğinde; annelerin %53,6‟sı sadece anne sütü ile beslerken, %46,4‟ü anne sütü ile birlikte mama ve su ile beslemektedir. Anne sütü ile birlikte ek gıda veren annelerin %51,3‟ünün çalıĢma durumu nedeniyle ek gıda verdiği saptanmıĢtır (Çizelge 3.3). Das ve ark (1992) BangladeĢ‟de yaptıkları çalıĢmada annelerin %84‟ü birinci ayda bebeklerini tek baĢına anne sütü ile beslerken, bu oran beĢinci ayda %20‟ye düĢmektedir. Grupta ve ark (1992) Hindistan‟da yaptıkları çalıĢmada ilk dört ay içerisinde emzirme prevelansı %85 iken, tek baĢına anne sütü verme sıklığı birinci ayda %42, dördüncü ayda %20, altıncı ayda ise %10‟dur. Blyth ve ark (2002) yaptıkları araĢtırmada, çalıĢan annelerin (%4,3) 4. ayda ek gıdaya geçtiği saptanmıĢtır. Bodur ve ark (2002) Konya‟da annenin çalıĢma durumuna göre emzirme süresi ve ek gıda ile ilgili tutumu incelemek amacıyla yapılan araĢtırmada annelerin ek gıdaya 4. aydan önce baĢlama sıklığı genel olarak % 68 olup, bu oranın ev hanımlarında çalıĢan annelerden iki kat daha fazla olduğunu belirlemiĢtir. Lande ve ark (2003) emzirme oranlarının yüksek olduğu Norveç‟te yaptıkları çalıĢmada ise birinci ayda tek baĢına anne sütü verme yüzdesi %90 iken, dördüncü ayda %44 ve altıncı ayda ise %7 düzeyine inmektedir. Kanada‟da doğumdan hemen sonra annelerin %84,5‟i emzirmeye baĢlamıĢ, 4. ayda annelerin %38,7‟si, 6. ayda ise %38,4‟ü sadece anne sütü ile beslemektedir (Dennis 2006). Moore ve Coty (2006)‟nin yaptıkları çalıĢmada dokuz anneden sekizinin iĢe dönmek zorunda kaldığı için 3. ayda ek gıdaya geçtiğini saptamıĢtır. Tunçel ve ark (2006) bir üniversite hastanesinde yaptıkları çalıĢmada annelerin %15,1‟inin sadece anne sütü, %11,9‟unun anne sütü ve su, %34,7‟sinin anne sütü ve ek gıda verdiğini saptamıĢtır. EkĢioğlu (2007)‟nun yaptığı çalıĢmada annelerin emzirme düzeyleri incelendiğinde %80‟i bebeklerini sadece anne sütü ile, %20‟si anne sütü ile birlikte sıvı veya ek gıdayla beslediğini belirtmiĢtir. Örün ve ark (2009) Ankara‟da yaptıkları araĢtırmada çalıĢan annelerin %64‟ünün doğumdan sonraki ilk 1-1,5 ayda anne sütü ile birlikte ek gıda vermeye baĢladıklarını saptamıĢtır. Literatürde bebeklerin sadece anne sütü ile beslenme durumu “tam emzirme” olarak ifade edilmektedir (Littleton ve Engeberston 2005). Ülkemizde ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenen bebek oranı

46 1998‟de %1,3 iken 2003‟te %21‟ e çıkmıĢtır. TNSA ( 2008) verilerine göre 0-1 aylık dönemdeki bebeklerin %68,9‟u, 2-3. ayda %42‟si, 4-5. ayda %23,6‟sı tam emzirilmektedir. Görüldüğü gibi dünyada ve ülkemizde emzirme oldukça yaygın bir davranıĢ olmasına rağmen, sadece anne sütü ile besleme alıĢkanlığı istendik düzeyde değildir. AraĢtırma bulgusunun diğer araĢtırma bulgularına göre düĢük ya da yüksek bulunmasının pek çok nedeni olduğu düĢünülmüĢtür. Bunlar; annenin yaĢı, annenin eğitim düzeyi, aile yapısı, oturduğu yer, gelir durumu, annenin daha önceki emzirme deneyimi, annenin gebeliği isteme durumları, annenin gebelik dönemi sağlık problemi yaĢaması, emzirmeye iliĢkin tutumlar, emzirmeyi düĢünme, emzirmede kendini yeterli hissetme, sosyal destek varlığı, annenin çalıĢması, annenin kültürel değer ve inanıĢları annenin emzirme davranıĢını etkileyebileceği düĢünülmüĢtür. Yapılan çalıĢmalar anne bebek birlikteliği sağlandığında ilk altı ay sadece anne sütü verme oranının arttığını göstermektedir (Vogel ve ark 1999, Bodur ve ark 2002). Yasaların uygulanırlığının denetlenmesi, çalıĢan anneler için kreĢ olanaklarının sağlanması, iĢyerlerinde emzirme ve süt sağma için uygun düzenlemelerin yapılması, bebeklerin daha uzun süre sadece anne sütü alması ve emzirilmesi için ücretli izin sürelerinin arttırılması konusunda çalıĢmaların yapılması gerektiği düĢünülmüĢtür.

AraĢtırma kapsamına alınan annelerin %85,3‟ü emzirme konusunda eĢi tarafından desteklenmiĢtir (Çizelge 3.3). Demirhan (1997) yaptığı araĢtırmada emzirmeyi sürdürmek için annelerin %52,8‟inin eĢlerinden destek aldıklarını belirtmiĢtir. Winterburn (2003)‟un yaptığı araĢtırmaya göre; kadınların annelerinin ve eĢlerinin emzirme konusundaki desteğinin emzirme kararında çok etkili olduğunu belirtmiĢtir. Wojnar (2004)‟ın postpartum 6 haftada annelerin emzirme davranıĢlarını incelemek amacıyla yaptığı çalıĢmada annelerin büyük çoğunluğunun (%56,1)

Benzer Belgeler