ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
YASAL DÜZENLEMELER
3.3. AR-GE DESTEK PROGRAMLARI
1990’ların başında Türkiye’de Ar-Ge desteklerinin başlaması, ulusal yenilik sisteminin kurulması ve gelişmesine yol açan en önemli kurumsal yeniliklerden biri olmuştur. 1991 yılında kurulan Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) 1992’den beri faizsiz kredi şeklinde Ar-Ge desteği sağlamaktadır. Ayrıca TTGV, Teknoloji İzleme ve Değerlendirme Kurulu (TIDEB) ve Türkiye Teknik Araştırma Konseyi Türkiye’de kurulan diğer büyük Ar-Ge destekçileri arasında yer almaktadır (Özçelik ve Taymaz, 2008: 267).
Ar-Ge harcamalarında meydana gelen artış Ar-Ge desteklerinin
beklenen etkisidir. İncelenen dönemde Ar-Ge faaliyetini gerçekleştiren tüm işyerlerinde ortalama destek alan firmaların ortalama Ar-Ge büyüklüğü daha düşük olmaktadır. Yani, destek alan firmalar destek almayan fakat Ar-Ge faaliyetinde bulunan firmalara göre daha yüksek
Ar-Ge bütçesine sahip olmaktadırlar. Son olarak şunu da ekleyebiliriz
ki, TIDEB desteği alan firmaların ortalama bütçesi TTGV desteği alan
147 3.3.1. AR-GE Kredisi
TTGV “Ar-Ge kredisi” şeklinde Ar-Ge desteği vermekte ve destek programı uygulanmaya başlandığı dönemde Ar-Ge faaliyetlerinin başarısına bağlı olarak şartlı kredi yöntemi uygulamaya başlamıştır.
Ancak kısa bir süre sonra söz konusu bu uygulamadan vazgeçilmiş ve
dolar bazında faizsiz Ar-Ge kredisi verilmeye başlanmıştır. TTGV
tarafından destek sağlanan projelerin süresi en fazla iki yıl olarak
belirlenmiş ve bununla birlikte destek oranı proje bütçesinin en fazla %50’si olarak hesaplanmıştır. TTGV tarafından sağlanan mali destek,
teçhizat ile ilgili bölüme proje sonunda, diğer bölüme de proje
sözleşmesinde belirtilen süre zarfında yani en fazla dört yıl içinde geri ödemesi yapılmaktadır. TTGV dolar bazında faizsiz Ar-Ge kredisi uygulanmakla beraber “proje izleme ve hizmet giderleri” karşılığında
proje bütçesinin %2-3’ü oranında bir ödeme gerçekleştirilmekle birlikte
desteği alan firma döviz kuru riskine de katlanmak zorunda kalmaktadır (Taymaz, 1997: 165).
3.3.2. AR-GE Bağışları
TÜBİTAK-TIDEB aracılığıyla Ar-Ge bağışları, 1 Haziran 1995
tarihinde para, kredi ve koordinasyon kurulu tarafından alınan Ar-Ge
destek kararı uyarınca 15 Eylül 1995 tarihinde Ar-Ge hibeleri verilmeye başlanmıştır. Dış ticaret başbakanlık müsteşarlığında hakem kurulu
olarak hizmet veren TIDEB, Ar-Ge harcamalarının %50’ye yakınını
148 AR-GE TEŞVİKLERİ VE HARCAMALARI İLE İKTİSADİ BÜYÜME
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN OECD ÜLKELERİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ (1996 -2015)
olmasına rağmen yüksek enflasyondan dolayı reel hibe oranı daha düşük olmaktadır. Ar-Ge destek oranı; toplam satışlardaki ürünlerin payı, doktora araştırmacı istihdamı, üniversitelerden elde edilen Ar-Ge hizmetleri, teknopark bünyesinde uygulanan Ar-Ge faaliyetleri ve
öncelikli gerçekleştirilen projelere bağlı olmaktadır. Ar-Ge faaliyetinin
bir patent ile sonuçlanması durumunda destek miktarının %10’u oranında bir ek destek verilebilmektedir (Özçelik ve Taymaz, 2008: 267).
TÜBİTAK uygun Ar-Ge harcamalarının belirli bölümlerine %60’a kadar nakit hibe sağlamaktadır. Önceden nakit hibe almak için TÜBİTAK’tan onay alınması gerekmekteydi. Nakit hibeler bilançoda bir fon hesabında kayıtlı olması şartıyla kurumlar vergisine tabi
olmamaktadır. Bu fon miktarına karşılık gelen Ar-Ge harcamaları
kurumlar vergisi matrahından indirim olarak kullanılamamaktadır (EY, 2014).
3.3.3. Vergi Ertelemesi Uygulaması
Ar-Ge faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik olarak kullanılan önemli politika araçlarından biri de Ar-Ge harcamalarında vergi ertelemesi uygulamasıdır. Türkiye’de Maliye Bakanlığı aracılığıyla uygulanan bir politika aracıdır ve vergi ertelemesi uygulamasında Ar-Ge harcamalarının miktarını aşmamak şartıyla, Ar-Ge faaliyetinin gerçekleştiği dönem içinde kurumlar vergisinin %20 oranındaki bir ödemenin üç yıl süre ile faizsiz olarak ertelemesi mümkün olmaktadır.
149
Firmalar açısından bu uygulamanın önemi, ödenmesi gerekli olan kurumlar vergisi miktarına ve ayrıca kurumlar vergisi oranına bağlı olmaktadır. Bu uygulamaların firmaya yönelik teşviklerin gerçekleştirilememesinin nedeni kurumlar vergisi ödemesinin yapılmadığı durumlar olmaktadır (Taymaz, 1997: 166).
OECD tarafından geliştirilen “B-endeks formülü” ile ülkelerin
Ar-Ge’ye yönelik vergi kredileri ve vergi ertelemesindeki teşvik unsuru
hesaplanmaktadır. B-endeks değeri Ar-Ge harcamalarının bir birimini
(1 TL’sini) kırmak için gerekli olan vergi geliri öncesine dayanmakta ve kurumlar vergisi oranlarının hesaplarını, Ar-Ge vergi kredilerini ve sermaye varlıklarının oranları dikkate alınmaktadır. Buna göre bir
birimlik (1 TL’lik) Ar-Ge harcamasının vergi sonrası maliyeti
1-krumlar vergisi (1-t) oranına bölünmesiyle hesaplanır (OECD, 2002:
19-20).
B-endeksi hesaplanırken ilk adım Ar-Ge ile ilgili bir birimlik
harcamanın maliyet sonrasının pay değerinin belirlenmesidir. İkinci adım ise Ar-Ge harcamaları üzerinden bir birim harcamanın bugünkü değerini kapsayacak şekilde ve geçerli vergileri ödemek için gerekli olan vergi geliri öncesinin bugünkü değerinin belirlenmesidir. Dolayısıyla B-endeksi formülünü şu şekilde gösterebiliriz (OECD, 2002: 19-20):
150 AR-GE TEŞVİKLERİ VE HARCAMALARI İLE İKTİSADİ BÜYÜME
ARASINDAKİ İLİŞKİNİN OECD ÜLKELERİ ÇERÇEVESİNDE İNCELENMESİ (1996 -2015)
Bu eşitlikte (VSM) Ar-Ge’ye yönelik yapılan yatırımı, Ar-Ge vergi ertelemesini de kapsayacak şekilde firmanın net maliyetini göstermektedir. B-endeksi tüm ülkeler açısından %90 cari harcamalar ve %10 yatırım harcamaları ile hesaplanmaktadır. B-endeks değeri ne
kadar küçük olursa uygulamaya yönelik destek oranı da o kadar yüksek
olacaktır (OECD, 2002: 19-20).
3.4. TÜRKİYE’DE AR-GE FAALİYETLERİNE VERİLEN