• Sonuç bulunamadı

“Sportif performans bir bileşenler bütünüdür. Bu bütün içinde yer alan çeşitli bileşenlerin karşılıklı etkileşimlerinin yönü ve derecesi performansı belirler.” (Özer 1993). Diğer bir tanıma göre sportif performans; yapılması gereken bir atletik görevin yerine getirilmesi sırasında başarı için ortaya konulan çabaların bütünü olarak tarif edilebilir. Bir anlamda performans yarışma veya karşılaşma sırasında göreceli olarak kısa zamanda ve sonucu etkileyen faktörlerle beraber bir bütün olarak görülmeli ve değerlendirilmelidir (Bayraktar ve Kurtoğlu 2009).

Performans; fiziksel aktivite sırasındaki fizyolojik, biyomekanik ve psikolojik verim olarak tanımlanır. Bu verimin yarışma sırasında ortaya konulabilmesi de performansın düzeyi hakkında bilgi verir. Enerji oluşumu (aerobik-anaerobik), nöro-müsküler (sinir-kas) ileti ve psikolojik faktörler (motivasyon) performansı oluşturan başlıca öğelerdir (Duyul 2005).

Performans, koordinasyon, kas gücü, aerobik ve anaerobik kapasite gibi faktörlere bağlıdır. Bununla birlikte performansa içsel faktörler (antrenman düzeyi, yaş, cinsiyet, fiziksel uygunluk, ırksal faktörler, stres düzeyi, motivasyon düzeyi, beslenme, ergonomik destekleyiciler, sağlık durumu) ve dışsal faktörler (yükseklik, nem, sıcaklık, zemin durumu) etki etmektedir (Ekblom 1996).

Sporda performans kontrolü son yıllarda önem kazanmış bir konudur. Kullanılan antrenman metotlarının ve programlarının belirli aralıklarla test edilmesi performans gelişiminin gözlenmesi açısından önemlidir (İri ve Eroğlu 2003). Ayrıca sporda üst düzey performansa sahip olan yani elit düzeydeki sporcuların belirlenmesi de büyük önem taşımaktadır. Elit sporcular, kalıtsal özellikler ve antrenman ile gelişen kapasitenin kombinasyonu sonucu meydana gelmektedirler. Fiziksel yapı ve fiziksel ölçümler gibi en iyi performansımıza ulaşmamızı sağlayan faktörleri belirlemek yetenekli sporcuları seçerken ve yetiştirirken antrenörler ve spor bilim adamlarına yardımcı olmaktadır (Kerr ve ark 2007). Elit sporcu yetiştirmek uzun vadeli pahallı bir yatırım gerektirmektedir. Bilimsel antrenman ve eğitime dayalı olarak ortaya çıkan performans faktörlerinin de önceden tahmini ile ilgili bir takım kriterler olmasına karşılık, sporcunun öncelikle genetik yapısına dayalı değişmez nitelikte olan yapısal durumunun analizi gerekmektedir. Yapılan araştırmaların ışığında, sporda avantaj sağlayacak olan morfolojik parametreler birlikte incelenmiş ve her branş için ortalama bir model oluşturulmuştur. Yapısal olarak, genelde kalıtsal özelliğe sahip; boy, ağırlık, somatotip, beden kompozisyonu ve fibril kompozisyonu gibi parametrelerin spor branşlarında beceri ve fonksiyonel faktörleri etkilediği görülmüştür (Özer 1993). İnsanın beden yapısını belirleyen faktörler arasında kalıtım ilk sırayı almaktadır. Yalnız dış görünüşe bakarak kimin şampiyon olacağını tahmin edebilmek imkânsızdır. Beden bölümlerinin uzunluk, genişlik ve çevre olarak birbirlerine oranları sportif aktivitelerde mekanik yönden kimin daha avantajlı olabileceği hakkında bize bir takım veriler sunmaktadır. Örneğin artistik cimnastikte uzun kol ve bacakların avantaj sağladığı, yüksek atlayıcılarında (Özer 1993), genelde alt ekstremitelerinin uzunluğunu bakımından avantaj sağladığı bildirilmektedir. Yıllardır elit sporcular üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda, belirli beden tiplerinin belirli branşlarda başarılı olabileceği rapor edilmiştir (Cureton 1951). Bu yüzden beden yapısı ile ilgili yapılacak olan çalışmalar için sporda kullanılan antropometrik yöntemlerin tercih edilip, kişinin somatotip ve beden yağının belirlenmesi çok önemlidir.

Sportif performansın değerlendirilmesi ve artırılmasına zemin hazırlanabilmesi için uygulanan üç önemli yöntem ve yaklaşım vardır. Bunlar ölçümler, performans testleri ve sportif hareket analizidir. Sportif performans ile ilgili uygulanan ölçümler genel olarak antropometrik ve fizyolojik ölçümler olarak

iki başlık altında toplanabilir. Bu ölçümlerin farklı yöntem ve çeşitli ekipmanla yapılması mümkündür.

Antropometrik ölçümler; vücut kompozisyonu ile ilgili ölçümler (boy, kilo, vücut

kitle indeksi, yağsız vücut ağırlığı, yağ yüzdesi, vücut su miktarı, bazal metabolizma hızı vb.), postür ile ilgili ölçümler, somatotip tayini ile ilgili ölçümler (çeşitli vücut bölgelerinin çevre, uzunluk ve deri kıvrımı kalınlığı ölçümleri), esneklik ölçümleri ve denge ölçümleridir (Bayraktar ve Kurtoğlu 2009).

Sporda kullanılan antropometrik yöntemlerle, sporcunun vücut yapısı ile ilgili fiziksel uygunluk düzeyi ve amaca uygun olarak yapılan düzenli antrenmanların neden olduğu fiziksel gelişim ile değişmelerinin genel ve özel koşulları araştırılabilir. Bunun içindir ki spor antropometrisi son yıllarda spor bilimi içine tamamen girmiştir. İnsan vücudunun şeklini ve bölümlerini yapısal olarak objektif bir şekilde açıklar. Bu yolla, insanın bedeni ve atletik performansının gelişiminde temel verilerin sağlanmasına yardımcı olmuştur. Vücut yağ yüzde oranı sağlıklı yaşamın kriteri olmasının yanında, sportif performansın belirlenmesinde de önemli rolü olduğu kabul edilmektedir Birçok spor dalında vücut yüzde yağ oranı ile performans kriterleri arasında önemli ilişki olduğu belirlenmiştir. Dayanıklılığın belirgin olduğu spor dallarında vücut yağ yüzdesinin oldukça düşük olduğu gözlenmiştir, Behnke’nin teorik modeline göre ortalama olarak erkekler yüzde 15, bayanlar yüzde toplam vücut yağı bulundururlar. Ancak sporcular üzerinde yapılan çalışmalarda spor dalına, yaşa, performans düzeyine ve popülâsyona bağlı olarak farklı sonuçlar elde edilmiştir. Türk sporcuları üzerinde yapılan çalışmalarda da benzeri sonuçlar elde edilmiştir. Yapılan literatür incelemesinde sporda etkili faktörlerden biri olan fiziki yapının bazı orantılarının performansa ait çeşitli elemanlar ve davranış karakteristiklerini kapsayan bir bütün olduğu görülmüştür. Vücut biçimi ve vücut fonksiyonları üst düzeyde sportif bir performans elde edilebilmesi en önde gelen faktörlerdendir. Fiziksel yapı ile sportif performans arasındaki ilişki açıktır ve tek belirleyici faktör değildir. Sporcunun bilimsel yöntemlere uygun olarak hazırlanmış antrenman programını kullanması, sakatlıklardan korunması ve oluşacak olan spor sakatlıklarında doğru ve etkin bir tedavi ve rehabilitasyon programının uygulanması bu değerlendirmelerde son derece önemli faktörlerdir (Şekeroğlu 2005).

Bu noktadan yola çıkarak sporcunun antropometrik yapılarının ve performans değerlerinin bilinmesi, kaliteli antrenman programı hazırlanmasında, sporcu seçimindeki kriterlerin belirlenmesinde ve spor bilimleri araştırmalarında kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Dolayısı ile spor antropometrisinin önemi daha da artmaktadır (Özer ve ark 2003, Çebi ve ark 2004).

2. GEREÇ VE YÖNTEM

Araştırmamızda, elit kürekçi ve sedanterlerin antropometrik ölçümlerini karşılaştırmak, elit kürekçilerin ve sedanterlerin antropometrik açıdan farklılıklarını ortaya koyup, elde edilen sonuçların bilimsel olarak sunulması amaçlanmıştır.

Değişik branşlarda elit sporcuların fiziksel ve fizyolojik özellikleri farklılık

göstermektedir. Çalışmamızda yoğun antrenman temposunda çalışan, kürek branşı ile uğraşan elit sporcularda kürek sporunun sporcuların fiziksel gelişimlerine etkisinin belirlenmesi açısından önemlidir.

Örneklem

Bu çalışmaya 16-18 yaş aralığında; Galatasaray Spor Kulübü’nde faaliyet gösteren ve aynı zamanda milli sporcu olan 18 kürekçi ve 18 sedanter olmak üzere 36 erkek birey gönüllü olarak katılmıştır. Sedanter gönüllüler; Isparta Milli Piyango Anadolu Lisesi öğrencilerinden, kürekçi sporcular ise ortalama 4 yıldır aktif olarak Galatasaray Spor Kulübü’nde faaliyet gösteren sporculardan seçilmiştir. Ölçümler yapılmadan önce bu çalışmanın amacı ve önemi hakkında bilgi verilmiştir.

Kişisel Bilgi Formu

Deneklerin ölçümlerinin kaydedildiği kişisel bilgi formları her denek için ayrı ayrı hazırlanmıştır. Ölçümler en az iki defa tekrar edilip ortalamaları alınmış ve sonuçlar kaydedilmiştir.

2.1. Araştırmada Uygulanan Ölçüm ve Testler

Araştırmada uzunluk, genişlik, çevre ve derialtı yağ ölçümleri yapılmıştır.

Benzer Belgeler