• Sonuç bulunamadı

2.1. OKUDUĞUNU ANLAMA ve GÖRSEL OKUMA İLE İLGİLİ KAVRAMSAL

2.1.3. Anlama (Alıcı Dil) Becerileri

2.1.3.2. Okuma

Okuma, sözcükleri, cümleleri veya bir yazıyı bütün unsurlarıyla görme, algılama, kavrama ve anlamlandırma etkinliğidir (Gündüz ve Şimşek, 2011).

Okuma, yazar ve okuyucu arasında aktif ve etkili iletişimi gerekli kılan, dinamik bir anlam kurma sürecidir (Akyol, 2006).

Okuma, bilişsel davranışlarla psiko-motor becerilerin ortak çalışmasıyla, yazılı sembollerden anlam çıkarma etkinliğidir (Demirel, 2002).

Farklı okuma tanımlarından da anlaşılacağı gibi okuma, yalnızca yazılı metinlerin seslendirilmesi değil, algılama, kavrama, anlam kurma gibi zihinsel süreçleri de içine alan karmaşık bir eylemdir.

Okuma; görme, algılama, seslendirme, anlama, zihinde yapılandırma gibi göz, ses ve beynin çeşitli işlevlerinden oluşan karmaşık bir süreçtir. Bu sürece harfler, çizgiler ve sembollerin algılanmasıyla başlanmaktadır. Algılama işleminin ardından dikkat yoğunlaştırılarak kelime ve cümleler anlaşılmakta, ilgi duyulan ve gerekli görülen bilgiler seçilmektedir. Seçilen bilgiler, sıralama, sınıflama, sorgulama, ilişki kurma, eleştirme, analiz-sentez yapma, problem çözme ve değerlendirme gibi zihinsel işlemlerden geçirilmektedir. İşlenen bilgiler, ön bilgilerle birleştirilmekte ve metinde sunulan görsellerden de yararlanılarak yeniden anlamlandırılmaktadır. Anlamlandırmada öğrencinin ilgisi, güdülenmesi, okuma amacı, dil bilgisi ve okuma deneyimleri de etkili olmaktadır. (MEB, 2009)

2.1.3.2.1. Okumanın Önemi

İnsanın anlama yeteneği okuma ve dinleme becerilerinden meydana gelir. Bunlar aynı zamanda yeni bilgilere ulaşmanın da yollarından biridir. Günümüz iletişim teknolojisi daha çok gördüğünü, izlediğini anlamaya dayanmaktadır. Okuma da bir bakıma gördüğünü anlama faaliyeti olduğuna göre insanın gelişiminde okumanın büyük bir önemi vardır (Özbay, 2011).

Okuma, okul programlarının omurgası niteliği taşır. Hemen her derste okumanın önemli bir yeri vardır. Bugün öğretim araçlarının çok gelişmesine karşın yine de okuma, okul hayatında yerini ve değerini korumakta, öğrenim geniş ölçüde okumaya dayanmaktadır. İyi okuyamayan ya da okuduğunu tam olarak anlayamayan bir öğrencinin derslerinde başarı göstereceği söylenemez (Özdemir, 1967; Aktaran: Korkmaz, 2008).

Öğrencilerin okuma becerilerini geliştirmeleri ve okuma alışkanlığı kazanmaları özellikle ilköğretim düzeyinde şekillenmektedir. İlköğretim düzeyinde öğrencilerin okuma becerilerini geliştirerek; düşünen, anlayan, eleştiren, tartışan, ön bilgileriyle okudukları arasında ilişkiler kuran ve yeni anlamlara ulaşan okuyucular olmaları gerekmektedir. Bu nedenle öğrencilerin üst düzey zihinsel becerileri geliştirilmelidir (MEB, 2005).

Okuma, okuma-yazma öğretiminde olduğu kadar diğer derslerde de ayrı bir önem taşımaktadır. Çünkü orta çağdan günümüze kadar öğrenme ve bilgi edinmede en etkili yöntem okumadır (Güneş, 2000). Okumanın en önemli amaçlarından biri bilgiyi öğrenmektir. Bu da, öğrencilerin metni okuma yeteneğine sahip olmalarını gerektirir (Palavuzlar, 2009). Günümüzde de okuma, bilgi edinmede en üstün yöntem özelliğini sürdürmektedir. Bu durum, iyi okuyamayan ve anlayamayan öğrencinin derslerinde ve yaşamında başarılı olamayacağını, gerekli bilgileri edinemeyeceğini açıkça ortaya koymaktadır (Güneş, 2000).

Bunun için öğretmen Türkçe derslerinde, hatta okulda diğer ders ve etkinliklerde öğrencilerine önce kitap okuma alışkanlığı ve zevki kazandırmalı; onların, değerli eserleri kendi başlarına arayıp bulacak ve okuduklarını değerlendirebilecek bir düzeye gelmelerini sağlamalıdır (Korkmaz, 2008).

2.1.3.2.2. Okuduğunu Anlama

Bilginin hızla geliştiği günümüzde, bireylerin bilgiye ulaşmasını ve yaşam kalitelerini arttıracak bilgi birikimine sahip olmasını sağlamanın en önemli koşullarından bir tanesi okumadır ve okuduğunu doğru yapılandırıp kullanabilmektir (Göktaş, 2010).

Adams (1980)’a göre, “Eğitimin amacını gerçekleştirebilmesi için öğrencilerin okuduklarını anlaması gerekmektedir. Okuduğunu anlama Türkçe dersinin temel amaçlarından birini oluşturmaktadır. Ancak sadece Türkçe dersi için gerçekleştirilmesi gereken bir hedef değildir. Öğrencilerin tüm eğitim düzeylerinde, farklı derslerde başarılı olmak için okuduklarını anlamaları gerekmektedir.” (Aktaran: Güngör, 2005).

Aynı şekilde Göçer (2000) bu durumu şöyle ifade etmiştir: “İlköğretimin 1. sınıfında başlayan ve hayatı boyunca alacağı eğitim ve öğretime temel teşkil eden okuma ve yazma öğretimi; doğru ve hızlı okuyan, okuduğunu yerli yerince yorumlayan, sözlü ve yazılı anlatımı iyi yapabilen öğrencilerin bütün derslerinde başarıyı sağlayan temel unsurdur.”

Öğretim programımızda Türkçe dersinin en temel amacının öğrencilerin her şeyden önce anlama ve anlatma gücünü geliştirmek olduğu vurgulanır. Doğru anlamak, aktarılmak istenen bilgi, duygu ve düşünceyi olduğu gibi, bir yanlışlığa yol açmadan ve hiçbir şüpheli nokta kalmayacak şekilde bütün boyutları ile kavramak demektir. Okuma esnasında da okunanların bütün boyutlarıyla anlaşılması önemlidir. Bu anlamda, okuyucu öncelikle okuma amacını belirlemeli ve bu amaca göre kendini yönlendirmelidir. Niçin okuyacağını bilen okur, okuma esnasında kendisi için gerekli olan bölümleri kolaylıkla seçebilecek ve bu da anlamayı hem kolaylaştıracak hem de hızlandıracaktır (Uyanık, 2011).

Hangi amaçla okuma eylemi yapılırsa yapılsın, sonunda anlamanın olması gerekmektedir. Bilgi almanın temel yollarından biri olan okuma, ancak anlamayla sonuçlandırıldığında amacına ulaşabilecektir. Bu bağlamda, bir metnin okunması kadar anlaşılması da önemlidir (Uyanık, 2011). Ayrıca, Güneş (2000)`in de ifade ettiği gibi, okuma becerilerinin geliştirilmesi için de anlama düzeyinin geliştirilmesi gerekmektedir.

Okuma becerisinin temel amacı okuduğunu anlamadır. Anlam olmadan okuma hiçbir amaca hizmet etmez. Okuma otomatik bir beceridir. Okuduğunu anlama okumayı kalıcı hâle getirir. Okuduğunu anlama becerisi, sözel olarak alınan bilgilerin kalıcılığının sağlanmasını ve bireyin zihinsel işlevlerinin gelişmesini sağlamaktadır (Palavuzlar, 2009).

Okuduğunu anlama, öğrenme üzerinde etkili olan önemli bir değişkendir. Okuma, anlama sayesinde mekanik bir eylem olmaktan çıkıp düşünsel bir etkinlik hâline dönüşür. Anlama, metni bir bütün olarak algılama, yorumlama ve eleştirme süreçlerini doğurur. Bu da okuma sayesinde bilgi edinme amacının temelidir. Anlama becerisi okul öncesi dönemde dinleme yoluyla, ilköğretime başlayıp okuma-yazma öğrendikten sonra ise genellikle okuma yoluyla geliştirilmektedir. Bu nedenle okuma eğitimiyle birlikte okuduğunu anlama eğitimi üzerinde de önemle durulması gerekmektedir (Uyanık, 2011).

Okuduğunu anlama, sadece okunan metindeki bilinmeyen kelimelerin anlamlarını kavramak değildir. Anlamak, metni bir bütün hâlinde kavramak demektir. Kavramanın belirtisi ise metni değerlendirebilmek, ondaki bilgiyi kendine mal edebilmek ve onu yorumlayabilmektir. Yorum ise metnin ruhunda herhangi bir değişikliğe meydan vermeden metni farklı bakış açılarıyla yeniden ele almak, metnin özüne uygun çıkarımlarda bulunmaktır. Okunan metinde yazıya dökülmüş veya dökülmemiş mesajları almak okuyucunun anlama gücüne bağlıdır (Çiftçi, 2007).

Yapılan araştırmalar (Uzun, 2010; Çavuşoğlu, 2010; Uçar, 2010) sonucunda, okuduğunu anlama gücü ile diğer dersler arasında bir ilişki olduğu, okuduğunu anlamada yetersiz olan öğrencilerin diğer ders konularına ilgi duyabilmelerinin ve diğer derslerde başarılı olmalarının beklenemeyeceğini göstermektedir. Bloom (1982) da okuduğunu anlama gücü ile öğrencilerin matematik, fen bilimleri, dil ve edebiyat derslerindeki başarıları arasında bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur.

Ayrıca Özçelik (2011) “Okuduğunu Anlama Becerisinin Başarıya Etkisi” isimli tez çalışmasında Türkçe dersinde kazanılan okuma becerilerinin diğer alanlara etkilerini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu etkiyi tanımlayabilmek için SBS-2009 8. Sınıf testine katılan 1964 öğrencinin Türkçe, sosyal bilgiler ve fen ve teknoloji testlerine verdikleri yanıtlar kullanılmıştır. Çalışmanın sonucunda okuduğunu anlama becerisinin Türkçe

dersi dışındaki ders başarılarını da büyük ölçüde açıkladığı sonucuna ulaşılmıştır. Bu çalışmanın sonucunda, okuduğunu anlama becerisi matematik dersinde ulaşılması amaçlanan kazanımlardan problem çözme becerisinin %40'ını, fen ve teknoloji dersi kazanımlarından bilimsel süreç becerilerinin %83'ünü ve sosyal bilgiler dersi kazanımlarından eleştirel düşünme becerisinin %85'ini açıklamaktadır.

Benzer Belgeler