Her sözcük konuşmacıda zihinsel ve fiziksel bir enerji harcanmasına neden olur.
Bunu bilmek dillerin nasıl ve neden değiştiğini anlamak için önemlidir. İnsan, ihtiyacını
karşılamak için bu enerji tüketimine seve seve katlanır. Dil iletişim ihtiyacını sağlamak
için bir araçtır; dilin bu amaca uygun olarak kullanılması işleyişini sürdürmesi için
gereklidir. Bu yüzden anlam değişmeleri neyin şekillendirdiğini bulmak gereklidir
(Martinet 1998: 203). Anlam değişmeleriyle ilgili bir çalışma yapmak bizi ister istemez
bu değişimin nedenlerini ortaya koymaya yönlendirir. Anlam değişmeleri üzerine
çalışma yapan araştırmacılar da değişimin sebepleri üzerinde oldukça ayrıntılı
incelemeler yapmış, bunları genel ilke ve kurallara bağlamaya çalışmışlardır. Konunun
iyice anlaşılması ve ortaya konması açısından sebepler üzerinde duran bir giriş yapmak
gerekir.
61
Martinet, dildeki evrimin iletişimsel gereksinimlerden doğmasını bir ilke olarak
benimsemektedir:
“Kalkış noktamızda, bir dilin evriminin onu kullanan topluluğun bildirişimsel gereksinimlerindeki evrime bağlı olduğunu ilke olarak koyabiliriz ortaya. Elbette bu gereksinmelerin evrimi söz konusu topluluğun düşünsel, toplumsal ve tutumbilimsel (iktisadi) evrimiyle doğrudan ilişkilidir.” (Martinet 1998: 197).
Martinet’in dikkat çektiği bu ilkeye bağlı olarak anlam değişmeleri, dili kullanan
topluluğun hayat seyrine bağlıdır. Dili kullananların varlıkla ilişkisinin güçlenmesi,
bilgisinin artması sözcüklerin anlam alanlarının bölünmesine; varlıkla ilişkinin
zayıflaması ve bilginin azalması anlam alanlarının birleşmesine, anlam alanlarının
komşu alanları da içine almasına neden olmaktadır (Karaağaç 2012: 540).
Meillet, dilin sosyal yönünü dikkate alarak anlam değişmelerinde en önemli
nedenin toplumsal nedenler olduğunu vurgular. Ona göre toplumda bireylerin meslek ve
sınıflara katılmasından kaynaklanan ayrılıklar birçok anlam değişmesini açıklar.
Tarihsel görüş olarak en önemli görüş Meillet’in görüşüdür (Arıklı vd. 1969: 21). Ona
göre nesnelerin değişmesi anlam değişimine yol açan başlıca nedenlerdendir (tarihsel
nedenler)… Örneğin atom sözcüğünün anlamının baştanbaşa nasıl değiştiğine bir
bakalım: “Sözcüğün ‘bölünmezlik’ belirten kökensel anlamı atomun bölünmesinden bu
yana gerçeğin karşılığı olmaktan çıkmıştır; gene de bölümlenmiş birim ‘bölünemez’
diye adlandırılmaktadır.” (Vardar 2001: 122-124).
Üçok, anlam değişmelerinde temel sebebin kültür değişimi olduğunu ifade eder
ve bunu bir misalle kanıtlar: Eskiden ‘koyun, sığır, deve gibi hayvanlardan oluşan
servet’e mal
denirken günümüzde aynı sözcük ‘her türlü taşınabilen servet’ için
kullanılmaktadır. Bir zamanlar hayvancılıkla geçinen dedelerimiz için ‘servet’ bu
hayvanlardı; ancak zamanla başka kültür çevreleriyle karşılaşınca ‘servet’ olarak
nitelenebilecek başka metaları öğrendiler. Böylece dilimizin söz varlığında mevcut olan
mal sözcüğü anlam bakımından diğer metaları da içermeye başladı (Üçok 1947: 73-74).
Anlam değişiminin nedenleri arasında olan ruhsal nedenler Nyrop tarafından
belirlenmiştir. İnsanın duygusal yoğunluğunun arttığı bir anda dilin kullanımı, kalıcı
olan değişimlere neden olabilir.
Guıraud, anlam değişmelerinin nedenleri adlandırma ve anlamın evrimi olmak
üzere iki ana gruba ayırarak tasnif eder:
62
Adlandırma başlığı altında şu türlere yer verir:
1. Mantıksal adlandırma: Çağrışım yoluyla ilişki kurulan iki şey arasında birinin
diğerine ad olması. Bitki, hayvan ve araçların birbirlerine ad alıp vermesi; özellikle
insanın organlarıyla doğa arasındaki ad alış verişi gibi;
2. Anlatımsal adlandırma: Konuşan kişinin nesneye yüklediği duygusal, isteksel,
sanatsal ve törel değerlerin yaygınlık kazanması;
3.
Bilinçaltındaki coşkusal güç: Coşku, kızgınlık, aşk vb. anında beklenmedik
sözcükler, özgün benzetmelerden kaynaklananlar;
4. Tabular ve örtmeceler: Kötü çağrışımlardan kaçınma isteği ve bunun sonucunda
başka sözcüklere başvurma;
5. Konuşmada tutumluluk: Konuşma esnasında iletişim için gerekli olmayan şeyi
atma sonucu biçim olarak eksilti ve güdükleme olur.
6. İletişimde açık seçiklik; eş sesli çatışmaları: Ses ve anlam evriminin rastlantıları,
aynı bağlamda anlamları birbirine karışan biçimler oluşturabilir. Eş sesli çatışması ve
çarpışması durumunda dil, sözcüklerden bazılarını yenilemeye yönelir. (Guiraud 1999:
68-76)
Anlamın Evrimi başlığı altında şu türlere yer verir:
1. Göndergenin evrimi: Tekniklerin, kurumların, törelerin değişimi gösterenle
onun kavramsal içeriği arasındaki bağıntının değişmesine neden olur. Bu olgudan
meydana gelen “anlam oynamaları” üç türlüdür:
a) Göndergenin niteliğindeki değişim- Fransızca fusil (tüfek) çakmak taşlı bir
silahı, papier (kağıt) bir papirüs yaprağını belirtmez artık.
b) Göndergeye ilişkin bilgimizdeki değişim- Elektrik anlayışımız artık
Franklin’inki değil.
c) Göndergeye karşı öznel tutumuzdaki değişim- Sözcüklerin kavramsal
içerikleri değişir.
2. Kökensel nedenliliğin bulanıklaşması: Deyişsel değerlerin anlama dönüşmesi
sözcüklerin anlamlarını zayıflatarak onları etkiler.
3. Toplumsal katmanlaşma: Birtakım sözcükler belli bir çevrede farklı anlam
ifade edebilir. Sınırlı bir topluğa ait anlam ya bütün toplumca benimsenip anlam
genelleşir ya da genel anlam özelleşerek sınırlı topluluğa ait olur.
63
5.
Yanlış kökenleme: Fazla bilgili olamayan birinin sözcüğe başka anlam
yakıştırması (Guiraud 1999: 76-81).
Guiraud, önceki araştırmacıların yaptığı tasniflerin çokluğu ve karmaşıklığının genel
bir sınıflandırmayı gerekli kıldığını belirtir. Kendisi bu genel sınıflandırmalardan en
tutarlı olanının Meillet’nin, Nyrop tarafından düzeltilerek verilen sınıflandırma
olduğunu belirtir. Bu genel sınıflandırma 1. Tarihsel nedenler, 2. Dilsel nedenler, 3.
Toplumsal nedenler, 4. Ruhsal nedenler
olmak üzere dört gruptan oluşmaktadır.
Guiraud’a göre bu sınıflandırmaya, kaynağını konuşan kişilerin görüş açılarından alan
dış nedenlerle, dil dizgesi içinde dilbilimsel biçimlerle bu biçimlerin kurduğu
ilişkilerden doğan iç nedenler arasındaki ayrımı da eklemek iyi olur (Guiraud 1999: 82-
83).
Karaağaç ise anlam değişmelerinin nedenlerini şu şekilde ele alır:
1. Yer (coğrafya): Coğrafyaya bağlı olarak insanların birbirinden uzaklaşmaları
dillerin de farklılaşmasına neden olur; birbirine yaklaşmaları dillerin ortaklaşmasına
neden olur. Günümüzde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak insanlar birbirine
yaklaşmakta, böylece dilde de ortaklaşma güçlenmekte ve bu durum dildeki değişimi
engellemektedir.
2. Zaman (tarih): Ulaşılan yeni bilgiler, dil kullanıcılarını, dillerini değiştirmeye
zorlamaktadır.
3. Eksik öğrenme (çocuklara verilen ana dili eğitimi): Kuşaklar arasında yaşanan
dil değişmeleri en hızlı değişmedir. Değişim yeni kuşak arasında hızlı bir şekilde kural
halini alır, hatta önceki nesli bile etkileyebilir (Karaağaç 2012: 541-542).
Anlam değişmelerinde ikinci bir dilin etkisi de yadsınamaz. İki dil kullananlar
yeni gördükleri bir nesne için sözcüklerin anlamsal alanında kullanılagelen terimlerden
birisini seçerek ona ad koyabilirler. Bunun sonucu olarak iki dilli kişiler değişime ayrı
bir yön vermişlerdir (Boeschhoten 1998: 3).
Porzig’e göre anlam değişmelerinin sebeplerinden biri de bir nesneye verilen
yeni ismin, eski ismi tamamen kullanım dışı bıraktıracak kadar benimsenip
sevilmesidir. Bu durumun temelinde iki sebep vardır: Sözcüğün amiyane söz
64
(Kraftwort) olarak kullanılabilme özelliği ve insanlarda sevdikleri tasavvurları
canlandırabilme yeteneği.
“Amiyane bir ifade, günlük konuşma dilinin alt tabakasından, dobra dobra, abartmalı, acayip, canlı-somut, fakat işte bu yüzden, bir nesneyi sadece isimlendirmekle kalmayan, aynı zamanda konuşucunun duygularını da boşaltmasına imkân veren bir ifadedir.” (Porzig 2011: 33)
Ullmann anlam değişmelerinin sebepleriyle ilgili olarak iki başlık açar: Birinci
başlıkta anlam değişmelerini kolaylaştıran faktörler olarak 1. Dilin bir nesilden diğer bir
nesle aktarımı sırasında kesintiye uğraması, 2. Anlamdaki belirsizlik, 3. Oldukça önemli
faktörlerden birisi de kullanım sıklığının azalmasıdır, 4. Çok anlamlılığın varlığı, 5.
Yerine göre anlamın değişmesi, bağlam, 6. sözcük yapısı, dilin fonetik ve gramatikal
sistemi (Ullmann 1962: 193-196) konularını sayar.
Ullmann ikinci başlıkta anlam değişmelerini doğuran sebepleri; 1. Dil bilimsel
sebepler, 2. Tarihsel sebepler (a. Nesneler, b. Kurumlar, c. Fikirler, d. Bilimsel
kavramlar), 3. Sosyal nedenler, 4. Psikolojik nedenler (a. Duygusal faktörler, b. Tabu [i.
Korku tabusu, ii. Kibarlık tabusu, iii. Terbiye tabusu]), 5. Yabancı dil etkisi, 6.
Adlandırma ihtiyacı (Ullmann 1962: 197-210) şeklinde sayar.
Stern, anlam değişmelerinin nedenleriyle anlam değişmelerinin tasnifini ilişkisel
olarak tasnif eder. Ona göre Dış Nedenler: I. Değişim (substitution); Dil Bilimsel
nedenler:
I. Sözle İlgili İlişkinin Kayması (a. Analoji, b. Kısaltma), II. Gönderen
İlişkisinin Kayması (a. Atama, b. Transfer), III. Bakış Açısı İlişkisinin Kayması (a.
Permütasyon, b. Yeterlilik) maddelerinden oluşmaktadır (Stern1931: 175).
Ahonov’un (2008: 104-106) anlam değişmelerini doğuran sebeplerle ilgili
tasnifini şu şekilde şemalaştırabiliriz. Yaptığımız bu şema sözü edilen tasnifleri de
65
özetlemektedir:
Belgede
Tarama Sözlüğü ve Türkçe Sözlük'e göre anlam değişmeleri
(sayfa 72-77)