• Sonuç bulunamadı

3. İRAN İSLAM CUMHURİYETİ’NİN ANAYASA İLKELERİ

3.1. Yasama Organı

3.1.2. Anayasayı Koruyucu Konsey

Anayasayı koruyucu konsey, yasama organının üç öğesinden biridir, hatta en önemli öğesidir. Çünkü Anayasanın 93. maddesine göre “meclisin koruyucu konseysiz yasal meşrutiyeti yoktur. Milletvekillerinin salahiyetlerinin onanması ve koruyucu konseydeki (Yargıtay başkanınca önerilen) altı hukukçunun seçilme koşulları bu kuralın dışındadır.”

Bu koruyucu konsey, meclisin içinde yer almakla birlikte onun dışında dini lidere de bağlı bir kurumdur. Çünkü Anayasanın 94. maddesinde “şura-i İslam meclisinin onayladığı metinler koruyucu konseye gönderilmelidir”

denmektedir. Diğer yandan anayasanın 97. maddesi, konsey üyelerinin, Şura-i İslamî Meclisinin acil yasa tasarısı dışındaki diğer tüm toplantılarına katılıp katılmamakta tam bir serbestliğe sahip olduğunu söylemektedir.

Koruyucu konseyin yapısına baktığımızda iki grup görmekteyiz.

Anayasanın 90. maddesinde belirtilen birinci grubu güncel sorunların ve çağın gereksinimlerinin bilincinde olan ve altı kişiden oluşan adaletli fakihler oluşturmaktadır. Bunlar dini lider tarafından atanır. İkinci grup ise hukukun çeşitli alanlarında uzmanlaşmış olan ve Yargıtay başkanı302 tarafından meclise sunulan Müslüman hukukçular arasından meclis oyu ile seçilen altı kişiden oluşur. Böylece konsey 12 kişiden oluşmakta ve altı yıllığına seçilmektedir. Görev ve yetkileri dikkate alındığında konseyin İran siyasal sisteminin en kilit kurumu ve rejimin belirleyicisi olduğu görülür.

Söz konusu görev ve yetkiler şunlardır; 1) Referanduma gitmek ve seçimlerin denetimini yapmak 2) Anayasayı yorumlamak, 3) Yasama ve yürütme organlarını denetlemek.

Referandum ile tüm seçimlerin denetimi konusunu daha önce milletvekillerinin seçilmesi ile ilgili kısımda tartışmıştık. Burada daha çok, anayasanın yorumu konusunu tartışacağız.

302 Yargı Başkanı kendisi dini lider tarafından atanır. O yüzden bu konseyin niteliğini ve önemini yeniden düşünmek lazım.

Anayasalar genellikle soyut kurallar içerirler ve bütün konulara yer vermeleri mümkün değildir. Bunun için de anayasadaki soyut ifadelerin somut konulara uygulanması ancak yorumlanmasıyla mümkün olur303 Yorum, bir kanun maddesinin gerçek amacını, objektif anlamını, içeriğini ve kapsamını ortaya koyar. Bu yüzden maddelerin yorumu, yasama, tüzük, yönetmelik ve karar gibi her türlü belgedeki ifadelerin açıklığa ve somutluğa kavuşması demektir. 304 Anayasa 98. maddesinde “Anayasanın yorumu, koruyucu konseye aittir. Buna göre, anayasanın yorumu için koruyucu konsey üyelerinin 3/4’ünün olumlu oyu gerekir” şeklindeki ifade bu konuyu kesin bir sonuca bağlamaktadır. Yargısal bir kurum tarafından yapılması gereken yorum, İran anayasasında dini lidere bağlı siyasal bir kuruma bırakılmıştır. Bu da devrimin kurucu iktidarının dini niteliğini gösterdiği gibi daha sonra ortaya çıkacak olan totaliter siyasal rejimin de işaretidir.

Koruyucu konseyin en önemli görevinin yasama ve yürütme organlarının denetimi olduğundan söz etmiştik. Bu ise İslamî şüra meclisinin ve hükümetin kabul ettiği tasarılar, tüzükler, kanun hükmünde kararnameler ve yönetmelikleri denetleme şeklinde olur. Ayrıca hem kendi denetim yetkisini hem de icrai niteliği taşıyan metinlerin şeriata ve anayasaya uygunluğunu Anayasa’nın, 4., 98., 138. maddelerine dayandırır.

Genel olarak dünyadaki anayasacılık hareketlerine bakıldığında özellikle II. Dünya Savaşından sonra, anayasalara yalnızca “yasalar anayasaya aykırı olamaz” biçiminde bir ilke koymakla yetinildiği, söz konusu uygunluğu sağlamak üzere, Anayasa Mahkemesi ve benzeri kurumların öngörüldüğü görülür.305 Çünkü yasaların anayasaya uygunluğunun sağlanması hukuk devletinin temel niteliklerindendir.

Yine dünyadaki genel uygulamada anayasaya uygunluğu denetleyen kurumlar yargısal oldukları kadar, bağımsız bir nitelik de taşırlar. Humeyni, Velayet-i Fakih yönetimindeki İslami hükümet teorisinde, fakih yönetiminin

303 Teziç, Erdoğan, Anayasa Hukuku, s:193.

304 Yılmaz, Ejder, Hukuk Sözlüğü, s:890.

305 Soysal Mümtaz, 100 soruda Anayasa, Gerçek Yayınları, İstanbul 1997, s:164

hukuk devleti esasına dayandığını ileri sürmektedir. Buna göre tüm çağdaş hukuk devletlerinde olduğu gibi yasaların anayasaya uygunluğunu denetleyen kurum da bir yargı kurumu olmalıdır. Ancak İran İslami Cumhuriyeti Anayasasını hazırlayan kurucu iktidar, denetim işini dini lidere bağlı bir siyasi kurum olan “Anayasa Koruyucu Konseyi”ne bırakarak fiiliyatta bu esastan ayrılmaktadır.

Anayasanın 96. maddesine göre “İslami şura meclisinde kabul edilen metinlerde “şeriata aykırılık” bulunmadığına karar verme yetkisi, koruyucu konseydeki fakihlerin çoğunluğuna, “anayasaya aykırılık” bulunmadığına karar verme yetkisi koruyucu konseyin tüm üyelerinin çoğunluğuna aittir” ve ayrıca Anayasa’nın 138. maddesine göre “Bakanlar veya Bakanlar Kurulu’nun kararname ve tüzükleri kanunlara aykırı olmamalıdır. Bunun için Bakanlar Kurulu’nun kararname ve tüzükleri meclis başkanının onayından geçmelidir ve 85. maddeye göre kanun hükmünde kararnameler ise 96.

maddeyle esasen koruyucu konseyin denetimindedir.”306

Burada dikkat edilmesi gereken iki nokta vardır: Birincisi, şeriata uygunluğun dini lider tarafından atanan ve adil fakih (!) denilen üyeler tarafından sağlanmasıdır. Dolayısıyla şeriat, onların İslam anlayışı ve kişisel yorumlarıyla özdeşleşmektedir. 307 Çünkü kriterin ne olduğu açık değildir.

Ayrıca şeriata uygunluk konusunda Müslüman hukukçulardan oluşan diğer altı üyenin görüşüne de başvurulmamaktadır.

Bu hukukçuların laik sistem hukukunu bildikleri, ama İslam hukukunu bilmedikleri varsayılmaktadır. Bu durum bir paradoks içermektedir. Öte yandan metinlerin anayasaya uygunluğunu denetlemesi kısmında hukukçuların yanı sıra altı fakih da görüş bildirmektedir. Fakihlerin hukukçuların bilmesi gereken tüm bilgiye sahip oldukları varsayılmaktadır Bu yüzden de hukukçular doğal olarak devre dışı kalmaktadır. Bu noktada

306 138. ve 85. maddelerde bütününü okuduğumuzda dikkat çeken önemli nokta komisyonların ve bakanlıkların konusunda kanun çıkarma kelimesi kullanıyor ama İslami şura meclisin hakkında kabul edilen metinler kullanılıyor yani burada da bir bilgisiz söz konusudur.

307 Kızların yabancı ülkelerde devlet kursuyla üniversiteye gönderilmesi konusundaki yasa şeriata aykırı bulunmuştur.

kurucu iktidarın rejimin niteliği konusunda kendi içinde bir görüş birliğine sahip olmadığı sonucu çıkmaktadır.

İkinci önemli nokta, anayasaya uygunluğunun Fransa Anayasası’nda308 olduğu gibi koruyucu konsey tarafından bir ön denetime tabi tutulmasıdır. Oysa İran’daki durum Fransa’dakinden farklıdır. Fransa’da meclisin onayı ile yasa oluşurken, meclisin onayı yeterli değildir. Yasalaşma, ancak konseyin onayından sonra gerçekleşir. Bu da, yasama yetkisinin doğrudan Tanrı’ya ait olduğunun bir göstergesidir. Tanrı vekili olarak devlet başkanı (fakih olan)dini lider bu yetkiyi anayasayı koruyucu konsey eliyle kullanılır.

3.1.3. Kamu Menfaatini Tespit Kurulu (K.M.T.K.) (Mecme-i