• Sonuç bulunamadı

1.2. Fütüvvetçiliğin Tarihi Seyri

1.2.4. Anadolu Fütüvveti Dönemi Ahîlik

Ahîliğin Müslüman Türklere geçişi, ilk Müslüman Türk Devleti olan Karahanlı’larla 10. asırda meydana gelmiştir. Bununla birlikte bu teşkîlatın Anadolu’ya gelebilmesi için henüz üç asır daha beklenilmesi gerekecekti.29

Türklerin seciye ve ahlakına çok uyumlu olan fütüvvet anlayışının Anadolu’ya yayılışı bilinçli olarak gerçekleşmiştir.

Abbasi Halifesi Nâsır Lidinillah, fütüvvete yeni bir nizam vererek ülkesi içindeki karışıklığı gidermek gayesi ile 1183 yılında fütüvvetçilerin pîri ve şeyhi bulunan Abdülcebbar isimli şahıstan fütüvvet şalvarını giyerek fütüvvete intisap etmişti. Daha sonra ise Ebu Hafs Ömer Es-Sühreverdî’ye bir fütüvvetnâme tanzim ettirmişti. Halife Nâsır’ın ikinci amacı ise o zamanlarda çok nazik bir durumda olan Abbasi sınırlarını muhafaza etmekti. Nitekim Halife, fütüvvetnâmeyi tanzim ettirdikten sonra komşu Müslüman devletlerin hükümdarlarına fütüvvet libasını giymeleri için fermanlar yazmıştı.30

İşte Anadolu Selçukluları Sultanı I. İzzeddin Keykavus (1211-1220), bu fermana uyarak 1214 yılında Halife Nasır'dan fütüvvet libasını almıştır. Bu sultanın halefi olan I. Alâeddin Keykubad da Halife Nâsır’ın din işlerinde rehberi, büyük

28

Yusuf Benli, “Âhilikte Şiîlik Etkisi ve Âhiliğin Anadolu'da Alevîliğe Tesirleri Meselesine İlişkin

Bazı Değerlendirmeler”, Hikmet Yurdu, Ocak-Haziran 2009, S. 3, s. 152.

29Ziya Kazıcı, İslâm Kültür ve Medeniyeti, Timaş Yay., İstanbul 1996, s. 123.

30Neşet Çağatay, “Fütüvvet- Ahî Müessesesinin Menşei Meselesi”, AÜİFD, İstanbul 1952, S. 2, s.

15

şeyh, Ebu Hafs Ömer Es-Sühreverdî'yi Konya’da elçi olarak karşılamış ve gerekli tören yapıldıktan sonra fütüvveti kabul etmiştir.31

1204 yılında Anadolu Selçuklu Devleti Sultanı I. Gıyasüddin Keyhüsrev (1192-1196 ve 1205-1211) ikinci defa tahta çıktığında, cülus haberini Halifesi Nâsır Lidinillah’a iletmek üzere hocası Şeyh Mecdüddin İshak’ı elçi olarak Bağdat’a göndermiştir. Bağdat’tan dönen Şeyh Mecdüddin İshak beraberinde Muhyiddin İbnü’l Arabî, Ebu Cafer Muhammed el-Berzaî, Evhâduddin-i Kirmânî gibi pek çok meşâyıh ve bilgini de Anadolu’ya getirmiş olup, Ahî Evran’ın da bu gelen kafile içinde olduğu düşünülmektedir.32

Daha sonra ise Ahî Evran, Şeyh Evhâduddin-i Kirmânî’nin kızı olan Fatma Bacı ile evlenerek şeyhine damat olmuştur.33

Ahî Evran’ın, hayatı ve eserleri konusunda bilgiler oldukça sınırlıdır. Ancak onun, Ahmed adlı birinin oğlu olarak Hoy şehrinde doğduğu (1171?-1261?), gençlik yıllarında Anadolu’ya gelerek Denizli, Konya ve Kayseri şehirlerinde bulunduğu, son olarak Kırşehir'e yerleşerek burada vefat ettiği, Anadolu'da Ahîliğin kurucusu, debbağların ve otuz iki esnaf zümresinin pîri olarak anıldığı bilinmektedir.34

Hatta son dönemlere kadar; pîrleri Ahî Evran olması nedeniyle debbağ esnafı, yani dericilik işiyle uğraşanlar diğer esnaf grupları üzerinde imtiyazlı bir grup olarak kabul edilmişlerdir.35

31

İsmet Kayaoğlu, “Halife En-Nasır’ın Fütüvvete Girişi ve Bir Fütüvvet Buyrultusu”, AÜİFD, İstanbul 1982, Milli Eğitim Basımevi, C. 25, S. 1, s. 222.

32 Mikâil Bayram, Sosyal ve Siyasî Boyutlarıyla Ahi Evren-Mevlânâ Mücadelesi, Nüve Kültür

Merkezi Yay., Konya 2012, s. 52.

33 Mikâil Bayram, Fatma Bacı ve Bacıyân-ı Rûm, Nüve Kültür Merkezi Yay., İstanbul 2008, s. 31. 34 M.Fatih Köksal, “Ahi Evran’ın Menkabevi Hayatına Dair Bilinmeyen Bir Eser: Menâkıb-ı Ahî

Cihân-ı Nasreddîn Ahi Evran”, TKHBVAD, Ankara 2012 S.62, s. 84.

16

Ahî Evran’ın sadece Evhâduddin-i Kirmânî ile değil, o dönemin meşhur bazı mutasavvıflarıyla da ilişkide olduğu bilinmektedir. Nitekim Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Velâyetnâmesi’nde; Ahî Evran’ın, Hacı Bektaş-ı Veli ile görüştükleri ve birbirlerine

büyük sevgilerinin olduğu, hatta Ahî Evran’ın “Her kim ki bizi şeyh kabul edinirse,

önce Hünkâr Hacı Bektaş’a gitsin” dediği36

, yine Sadreddin-i Konevî’nin Ahî Evran’ın beline kuşak bağladığı ve icâzet verdiği37

rivâyet edilmektedir.

Mevlânâ’nın babası Bahâ Veled’in Konya’ya geldiğinde I. Alaeddin Keykubat’ın onu misafir etmek için sarayında bir hol hazırladığı, ancak Bahâ Veled’in: “İmamlara medrese, şeyhlere hankâh, emirlere saray, tüccarlara han,

başıboş gezenlere zâviyeler, gariplere kervansaraylar uygundur!” deyip, Altunpâ

Medresesi’ne gittiği nakledilmektedir.38 Yine I. Alaeddin Keykubat’ın isteğiyle Konya’ya gelen Ahî Evran’ın burada Hanîkah-ı Ziya ve Hanîkah-ı Lâlâ’nın müderrisi olduğu ifade edilmektedir.39

Bu ise Selçuklular’ın ilim ve tarîkat erbabını nasıl himaye ettiklerini yani ahîliğin Anadolu’da kolayca kök salmasının nedenini gözler önüne sermektedir.

Ahîliğin güçlü olduğu yerlerden birisi de Kayseri’ydi. Moğollar ele geçirmek için şehir önüne gelmişler, ancak burada yaşayan halk buna yanaşmamıştır. Bunun üzerine Moğollar şehrin surlarını mancınıklarla yıkarak şehre girmişler, şehri yağmalayarak bütün binaları yakmışlardır. Şehrin ileri gelenlerine işkenceler yaparak, on binlerce insanı katletmişlerdir. Ayrıca Ebû’l-Ferec, yazmış olduğu

36Hünkâr Hacı Bektaş Veli Velâyetnâmesi, (Haz. Hamiye Duran/ Dursun Gümüşoğlu) TKHBVAM

yay., Ankara 2010, s. 471.

37 Velâyetnâme, s. 483.

38 Ahmet Eflakî, Ariflerin Menkıbeleri, (Çev.Tahsin YAZICI), Kabalcı Yay., İstanbul 2011, s. 83. 39

17

tarihinde Moğolların genç erkek ve genç kadınları esir ederek götürdüklerini bildirmektedir ki bu gençler şehri savunan fetâlar yani ahîlerdir.40

Moğol işgali nedeniyle Anadolu’nun 13. asırdaki siyasi ve sosyal bir istikrarsızlığa sürüklenmesine rağmen Ahîlik teşkilâtı asırlarca varlığını sürdürmüştür. Nitekim Ahîlerin Osmanlı Beyliği’nin kuruluş ve gelişme dönemlerinde önemli bir misyon üstlendiği bilinmektedir. Ahîlerin şehir savunmalarında rol almaları nedeniyle esnaflıklarının yanısıra askeri bir özelliklerinin olduğu da bilinmektedir. Ancak Ahîlerin, bu özelliklerini yitirerek 1450’li yıllardan sonra tamamen esnaf loncaları haline dönüştükleri görülmüştür.41

40 Gregory Abû’l-Farac, Gregory Abu’l-Farac Tarihi, TTK yay., Ankara 1999, C. 2, s. 542.

41 Mehmet Saffet Sarıkaya, “Osmanlı Devletinin İlk Asırlarında Toplumun Dini Yapısına Ahîlik

18

Benzer Belgeler