• Sonuç bulunamadı

2.2. Sahne Tasarım Etmenleri

2.2.3. Makyaj Tasarımı

2.2.3.1. Anadolu’da Geleneksel Makyaj

Anadolu’da makyaj inanç ve töreyle şekillenmiştir. Geleneksel Türk yapısında makyaja düzgün, yapana ise düzgüncü adı verilmiştir. Düzgüncüler özellikle gelin makyajlarını yapmışlardır. Yüzün tamamının boyandığı düzgünde kırmızı ve beyaz boyalar kullanıştır. Beyaz boyaya aklık, kırmızı boyaya ise allık denilmiştir. Düzgün yapmak için katıksız zeytinyağı veya bademyağı gibi bitkisel yağların içine civa, beyaz çökelek, bizmut tuzlarını karıştırarak bekletilmiştir. Özellikle Osmanlı Sarayları’nda yüze sedef rengi ve parlaklığını vermek için değerleri düşük olan inciler toz haline getirilerek bu malzemelerin içine karıştırılmıştır. Ak düzgünleri oluşturmak için yumurta akı, gliserin de kullanılmıştır224.

Yüze renk vermek için ise allık kullanılmıştır. Kırmızı ve kahverengi tonlarında olan allıklar bazen kiremit tozunun dövülmesinden, bazen de herhangi bir kırmızı zararsız tozun kullanılmasından yapılmıştır. Yüze tabaka halinde sürülen bu

222

Vincent Keheo, The Technigue of the Professional Make-up Artist, Focal Pres, 1995,135-137s.

223

Özden Süslü, Tasvirlere Göre Anadolu Selçuklu Kıyafetleri, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Kültür Merkezi Yayını, Ankara,1989, 150s.

224

malzemeler haricinde gözlerin belirginliğini ortaya çıkarmak, göze parlaklık ve canlılık vermek için bugün kullanılan göz kalemleri ve rimeller yerine o dönemlerde

sürme kullanılmıştır. Kirpik sağlığı için de faydalı olan sürmeyi, bazı bölgelerdeki

yaşlı kadınlar günümüzde bile kullanmaktadırlar225.

Yüz hatlarını iyice belirginleştirmek için kullanılan bir diğer malzeme kaşların rengini koyulaştıran rastık’tır. Bunun dışında başlı başına bir süs unsuru olan siyah ya da kahverengi olarak yüze yapılan küçük benekler yani hâl’ler ve suni bir ben olan çam cinsi bir madde olan siyah bir macundan yapılan zamklar yani

laden’ler, yüzün yakışacak yerlerinde kullanılmıştır. Eski bir Đstanbul geleneği olan

bu sunî benlere de Hâl-i zer denilmektedir. Benler yüzde veya bedenin herhangi bir yerinde olabilir. Siyah ya da kahverengi olan ben tek olabileceği gibi birden fazla da olabilir. O zaman bu benler Püskürme Ben denir. Benler hem kadınlar hem de erkekler için moda haline gelebilen bir güzellik simgesi yapayları da süslenme aracıdır226.

Geçmişten günümüze geleneksel Türk Kültürü’nün belki de en önemli makyaj malzemesi kına olmuştur. Bunun en büyük sebebi sadece süslenme amaçlı olması değil, tamamen bitkisel olduğundan sağlık için faydalı görülüyor olması ve dinsel amaçlara hizmet ediyor olmasındandır. Süslenme amaçlı olarak, kına tozunun suyla karıştırılması ile hazırlanan karışımın, parmak uçlarına, avuç içlerine, ellerin üstlerine, ayaklara ya tabaka halinde ya da desen yapılarak sürülmesi ile olur. Ayrıca erkekler sakalarını boyamak için, hem erkek hem de kadınlar günümüzün saç boyası yerine rastık ile karıştırarak saçlarını boyamak için kullanmaktadırlar. Kına, inançsal bir simge olarak da sünnet, askere uğurlama, evlenme gibi geçiş törenlerinde kutsama amacıyla kullanılmaktadır227.

225

Abdulkerim Rahman, Uygur Folkloru, çev. S. Yalçın, E. Emet, Kültür Bakanlığı H.A.G.E.M. Yayınları 250, Ankara, 1996, 154-155s.

226

Reşat Ekrem Koçu, Türk Giyim Kuşam ve Süslenme Sözlüğü, Sümerbank Kültür Yayınları, Ankara, 1969, 167s.

227

Geleneksel makyajda önemli diğer bir süslenme şekli de dövmedir. Veşim adı ile dilimize girmiş, süsleme ve belli bir topluluğa aidiyeti simgeleyen dövme deri altına boya enjekte etme veya deri yüzeyine yapılan yara izlerini boyama ile gerçekleşen işaretlerdir. Bu boyama işleminde is, çivit ve kına gibi maddeler kullanılmıştır. Bu maddeler deri üzerinde kırmızıdan, yeşille mavi arası bir renge dönüşerek desenleri ortaya çıkarırlar. Günümüzde de hala kullanılan bu süs ve simge işaretleri genellikle iki kaş arasında, şakalarda, el üstlerine, yanaklarda, burun üzerinde, çene dudak arasında kullanılır228.

Yapılış amacına, inanca ve yapıldığı yere göre dövmeler çeşitli isimler alırlar. Örneğin; burun üzerine ve yanaklara yapılan dövmelere Nokta Dövme denir. Hz. Ali, Hz. Osman ve Hz. Ebubekir’i simgeleyen kişilerin yaptırdığı ve bu kişilerin tek noktada toplanıp nazarı yok edeceklerine inanılan dövmelere Ebub Dövme adı verilir. Nazara karşı yapılan dövmelere Göz Dövme; verimlilik ve bolluğun simgelenmesi için genellikle kadınlara yapılan dövmelere ise Hayat Ağacı Dövme denir. Zeytin dalını andıran, genellikle dudakla çene arasına üç dal halinde yapılan dövmelere de Dal Dövme adı verilmektedir229.

Türk insanının geleneksel inançlarıyla yaygınlaşan dövmeler, çoğu bölgede yapılma sebebi açısından benzerlikler göstermesine rağmen gerek uygulama şekli gerekse motifler anlamında farklılıklardır. Örneğin; Şanlıurfa’da şakak, dudak el ve bileklere yapılan dövmeler her aşiret için farklı motifler ile temsil gücünce sahiptir. Diyarbakır’da çocukları olmayan birçok çift çeşitli kutsal yerlerden alınan çıra isleri ile kız çocuğu olmuş bir annenin sütünü karıştırarak elde ettikleri boya ile yüzlerine dövme yaparak çocuklarının olmasını sağlamaya çalışmışlardır230.

228

Durukan, a.g.e., 10s.

229

Ali Cavaz, “Barak Folkloru 2”, Halk Oyunları…IV (1948-1992 Yılları Arasındaki Halk

Oyunları Đle Đlgili Makaleler, Bildiriler ve Kitaplardan Derlemeler), Tek Ofset, Ankara, 1993, 5s.

230

Bu kullanılan simge ve süsleme araçlarının dışında bir de sadece Osmanlı’da çocuk padişahların yüzlerinde görülen ‘elif’ vardır.

Genç yaşta tahta oturtulan padişahlara Cülûs denilen tahta oturma töreni yapılırdı. Bu törenden önce genç padişahın alnına ve iki kaşının ortasına siyah boya ile Elif harfi yazılırdı. Bunun da amacı kendisini yeni görecek ve tanıyacak devlet adamlarına ve ordusuna güçlü, kuvvetli ve kutsal görünmekti231.

Geleneksel süslenmenin bir parçası olan bu teknikler geleneksel kültürün ve kimliklerin ipuçlarıdır. Bu yüzden sahneye aktarılan herhangi bir konu çerçevesinde veya geleneksel bir dansın birebir aktarımı için mutlaka kullanılması gereken simgelerdir. Geleneksel dans yapısını anlatmada adımlar, kostümler ve müzikler ne kadar önemli ise makyaj yolu ile sahneye aktarılabilen bu simgeler de o kadar önemlidir.