• Sonuç bulunamadı

Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye Silah Ambargosu Uygulaması

Rumların yoğun baskısı nedeniyle Kıbrıslı Türkler Kıbrıs Adası’nda toplu yaşamaya zorlanmışlardı. Bu sebeple Ada’daki Türkler, 16 Ağustos 1960 tarihinde kabul edilen Anayasa’nın bütün kuralları uygulanıncaya kadar, 29 Aralık 1967 tarihinde “Geçici Türk

Yönetimi”ni kurmuşlardır. Bu ise Türkiye’nin Ada’da federal devlet tezi yönünde gerçekleştirilmiş bir durumdu. Kıbrıs sorununun çözümü yönünde görüşmeler Lefkoşa’da 2 Haziran 1968 tarihinde başlatılmış ancak aradan altı yıl geçmiş 1974 yılına gelişmiş olmasına rağmen bir mesafe alınamamıştır (Bal, 2002. S. 97). Türkiye’de 1973 yılının Ekim ayında genel seçim yapılmış ve Cumhuriyet Halk Partisi ile Milli Selamet Partisi Koalisyon Hükümeti kurulmuştur. Koalisyon Hükümeti’nin Başbakanı Bülent Ecevit’tir. Türkiye’deki yeni hükümet Kıbrıs sorununun aşılması için “fonksiyonel federatif sistem” tezini benimsemiştir. Bu sistem ile tek devlet içinde görev ve yetkiler iki toplum arasında paylaştırılacaktır (Armaoğlu, 2010, s. 956). Bu dönem Rumları ilgilendiren bir durum oluşmuştur. Yunanistan ile Makarios arsında sorunlar yaşanmaya başlanmıştır. Kıbrıs’ın durumunu düzeltmek için bir anlaşma sağlanamadan 15 Temmuz 1974 günü eski EOKA tedhişçilerinden Nikos Sampson “Rum Milli

Muhafız Teşkilatı”nı da yanına alarak bir darbe gerçekleştirmiş, darbe

ile Makarios’u düşürmüş ve “Kıbrıs Elen Cumhuriyeti”ni ilan etmiştir. Bu olay Yunanistan’ın Kıbrıs’a müdahalesi anlamı taşıyordu. 1974 yılı Kıbrıs buhranı böylece başlamıştır. Bunun üzerine Garanti Antlaşması’nın 4. Maddesinin kendisine verdiği yetki ile Türkiye

İngiltere’yi yanına alarak Kıbrıs’a müdahale etmek istemiş ancak İngiltere, bunu kabul etmediği gibi NATO’da Türkiye Ada’ya müdahale ederse kendisinin de Ada’ya askeri kuvvet göndereceğini bildirmiştir. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 17 Temmuz’da İngiltere’de bulunuyordu ve buradan 19 Temmuz’da Türkiye’ye dönmüştür. 20 Temmuz’un 1974 gününü sabahı ise Türk Silahlı kuvvetleri Türk jetlerinin havadan himayesinde Kıbrıs’a ayak basmaya başlamışlardır. 22 Temmuz 1974 yılında saat 17:00’da ateş kesilmiştir. Bu gelişmeden sonra Garantör devletlerin dışişleri bakanlarının katılımı ile 25 Temmuz’da ve 8 Ağustos’ta Cenevre görüşmeleri yapılmıştır. Ancak Cenevre zirvelerinde barış sağlanamamıştır. Bunun üzerine 14 Ağustos sabahı saat 4.19’da Türk Silahlı Kuvvetleri 2. Kıbrıs Harekâtı’na başlamışlar ve16 Ağustos 1974 akşamı 17.00’dan itibaren Birleşmiş Milletler ’in 360 sayılı kararına uyarak ateşkesi kabul etmişlerdir (Bal, 2002, ss. 97-98). Barış harekâtında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri silahlarını kullanmıştır. Bu durumu Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tepkiyle karşılamış ve Kıbrıs’ta bir çözüm gerçekleştirilene kadar Türkiye’ye silah satılmaması konusunda kongrede görüşmeler yapılmıştır. Görüşmeler sonucunda Amerikan Kongresi Türkiye’ye yapılan askeri yardımı kesme kararı almış ve bunu 5 Şubat 1975 tarihinde yürürlüğe koymuştur. Cumhuriyet Halk Partisi ile Milli Selamet Partisi Koalisyon Hükümeti iç politika konusunda anlaşamadığı için 19 Eylül 1974 tarihinde istifa etmiştir. Bunun üzerine Sadi Irmak Hükümeti kurulmuştur. 13 Şubat 1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti kuruluşunu ilan edilmiştir (Armaoğlu, 2010, ss.

968-969). Türk kamuoyu ise Amerika Birleşik Devletleri’nin ambargo kararına büyük tepki göstermiştir. Bu gelişmeler sonucunda belli bir süre sonra Amerika’da ambargonun kaldırılması çalışmaları başlatılmıştır.

4. 1980-1990 ARASI TÜRK AMERİKAN İLİŞKİLERİ 4.1. Savunma ve İş birliği Anlaşması (SEİA)

26 Mart 1976 tarihinde Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri’nin dışişleri bakanları Çağlayangil ve Kissinger tarafından Washington’da “Savuma ve Ekonomik İş Birliği Antlaşması (SEİA)”,

imzalanmıştır. Anlaşma’nın yürürlüğe girmesi için Amerika Birleşik Devletleri Kongresi tarafından onaylaması ve Türkiye’ye uygulanan ambargonun kaldırılması gerekmekteydi. Amerika Birleşik Devletleri Kongresi, Ocak 1977 tarihinde anlaşmayı onaylamayı reddedince, SEİA yürürlüğe konamamıştır (Erhan, 2009, ss. 708-709). Ancak 26 Eylül 1978 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri Türkiye’ye uyguladığı ambargoyu kaldırılmıştır (Armaoğlu, 2010, s.971-972).

1979 Ekim seçiminde Cumhuriyet Halk Partisi’nin başarısız olmasıyla Demirel Hükümeti kurulmuştur. Demirel SEİA’nın bir an önce imzalanması için çalışmıştır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırmasından sonra,12 Mart 1980 tarihinde 1969 ve 1976 antlaşmalarının yerini alan ve üs ve tesislerin üzerinde Türkiye’nin egemenliğini tam olarak sağlayan SEİA (Savunma ve Ekonomik İş Birliği Antlaşması) imzalanmıştır (Bal, 2002. S. 103). Anlaşma imzalanırken Türkiye Büyük Millet Meclisi cumhurbaşkanlığı seçimiyle meşgul olduğu için SEİA ancak

12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra 18 Kasım 1980 tarihinde bir Bakanlar Kurulu Kararıyla onaylanmış ve 1 Şubat 1981 tarihinde Resmi Gazete ’de yayınlanarak yürürlüğe konmuştur (Erhan, 2009, s. 714).

Anlaşmayla, “İncirlik’e ön bildirimsiz veya blok izinle lojistik

malzeme getirilemeyeceği ve anlaşma ekinde değişiklik yapılmadan üssün lojistik merkeze dönüştürmeyeceği” kabul edilmiştir. SEİA

imzalandıktan sonra Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri Askeri ilişkilerinin temelini oluşturmuştur. Ancak bu Anlaşması’nın eklerine 25 yıl sonra erişilebilmiştir. 1980 yılında yürürlüğe giren bu anlaşmanın eklerinde öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’ne kullanım izni verilen tesislerin isimlerine yer verilmiştir. SEİA anlaşmasında yer alan üslere aşağıda verilmiştir (Yurteri, 2005):

• Sinop – (elektromanyetik izleme) • Pirinçlik – (radar uyarı uzay izleme) • İncirlik – (hava harekât ve destek) • İzmir – Yamanlar (muhabere) • Gemlik – Şahintepe (muhabere) • Ankara – Elmadağ (muhabere) • Adana – Karataş (muhabere) • Samsun – Mahmurdağ (muhabere) • İstanbul – Alemdağ (muhabere) • Malatya – Kürecik (muhabere) • Belbaşı (Sismik Bilgi toplama) • Kargaburun – (radyo seyrüsefe)

Yukarıda belirtildiği gibi bir bölümü kamuoyunun bilgisine ilk defa 2005 yılında yansıyan ve bazıları da halen kapalı olan 12 üs olduğu anlaşılmaktadır. Bu üslerden ağırlıklı olarak “elektromanyetik

izleme radar uyarı ve muhabere için yararlanılması” amaçlanmıştır.

Anlaşma maddeleri Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinde askeri ve siyasi açıdan büyük önem taşıyan İncirlik Üssü’nün durumunu netleştirmiştir.

Üç numaralı tamamlayıcı anlaşmaya göre Amerika Birleşik Devletleri’nin lojistik üs olarak kullanmak istediğinde İncirlik’e ön bildirimsiz veya blok izinle malzeme getirmesi veya üsten çıkartmasının da mümkünü kalmamış ve ön bildirim zorunlu hale getirilmiştir. Anlaşmada üslere, orada görevli Amerikalı personelin ihtiyaçları için, “makul miktarda yiyecek, silah gibi malzeme

getirilmesine” izin verilmiştir. “Teçhizat ana kalemleri ile silah ve

mühimmatın ön izinle Türk topraklarına sokulabileceği ve üslerden çıkartılabileceği” açıkça belirtilmiştir. Anlaşmada, “üslerdeki inşaat veya yenileme çalışmalarının da ancak ön izinle mümkün olacağı” kabul edilmiştir. Anlaşma gereğince “getirilecek her türlü malzeme için manifesto” hazırlanacaktır. Anlaşmanın ekinde bulunan “İncirlik kullanım anlaşmasında “üssün lojistik üs olarak kullanılabileceğine” yer verilmemiştir. “Üsse sadece iki filo savaş uçağı ve destek

uçaklarının, ‘NATO planlarına destek ve eğitim amaçlı gelebileceği”

belirtilmiştir. SEİA Anlaşması 1980 yılında beş yıllık süre için imzalanmış ve taraflar arasında itiraz olmadığı sürece birer yıllık sürelerle uzatılacağı kabul edilmiştir. Bu çerçevede de süresi uzatılmıştır (Yurteri, 2005).