• Sonuç bulunamadı

2.5. Zihin Engelli Çocuklar Ve Dil Gelişim Özellikleri

2.6.2. Alternatif ve Destekleyici İletişimin Hedef Grubu

Alternatif ve destekleyici iletişimin hedef grubunu; beyin hasarı, bilişsel bozukluklar veya spesifik sendromlar nedeniyle sözel dili edinemeyen veya iletişim için yeterince kullanamayan (Nussbeck, 2007), edinilmiş olan dil becerilerini beyin tümörü, hastalıklar veya kazaların neden olduğu beyin hasarı nedeniyle kaybetmiş olup yeniden inşa edemeyen, kimi zaman da konuşma organlarındaki doğumsal yapısal bozukluklar (örneğin yarık dudak veya damak) sebebiyle sözel dili anlaşılır şekilde kullanamayan veya hiç konuşamayan çocuklar, ergenler ve yetişkinler

37

oluşturmaktadır. Dilin, iletişimin ve dolayısıyla sosyal yaşama katılımın temel bir işlevi bu insanlar için eksik veya kısıtlı kalmaktadır. Destekleyici iletişim araçları, bu işlevi olabildiğince oluşturmak için fırsatlar sağlamaktadır. İletişim kavramı çok geniştir ve bebeğin veya şiddetli zihinsel ve fiziksel engelleri olan bir bireyin temel refleksif ifadeleri dahil olmak üzere tüm kasıtlı ve kasıtsız olanları içerir (Beukelman ve Mirenda, 2005; Wilken, 2006). Bu nedenle alternatif ve destekleyici iletişim araçlarını kullanıcı grubu heterojendir ve sunulan iletişim araçları oldukça geniştir (Kristen, 2002). Tüm yaş gruplarında konuşamayan veya sözel iletişimi anlaşılır olmayan bireyler destekli iletişim kullanabilir. Ayrıca dil edinimi çeşitli nedenlerle geciken çocuklar veya belirli bir kelime dağarcığına sahip olan, ancak uygun şekilde kullanamayan kişiler de destekli iletişimden yararlanabilmektedir (Otto ve Wimmer, 2005).

Tablo 2.2. : ADİS Kullanıcı Grubu

Konjenital Engeller, Genetik Bozukluklar

Edinilmiş Engelli Olanlar

Otizm Spektrum Bozukluğu (ASD) Serebrovasküler Kazalar

Serebralpalsi Travmatik , Edinilmiş Beyin Yaralanmaları

Gelişimsel Engeller Nörodejeneratif Hastalıklar

Zihinsel Engel Ameliyatları Takiben Geçici Sakatlık

Konjenital engelli bireyler ADİ stratejilerini kullanırken aynı zamanda sözel dil becerilerini de edinmeye devam edebilirler. Bu grup için ADİS sadece mevcut dili

38

temsil etmekle kalmaz, aynı zamanda anlamlı ve alıcı dil edinimi ve okuryazarlık gelişimine yardımcı olan bir araç işlevini de görmektedir. Edinilmiş engelli bireyler için ise ADİS ihtiyaçları, yaralanma veya hastalık sırasında dil ve bilişsel yapıya ayrıca hastalık başlangıcına ve ilerlemesine bağlı olarak zamanla değişkenlik göstermektedir.

Von Tetzchner ve Martinsen (2000) destekli iletişime ihtiyaç duyan bireyleri üç gruba ayırmaktadır:

1. İfade edici dil grubu olarak tanımlanan bu grupta konuşmayı anlayan, ancak konuşma üretemeyen bireyler yer almaktadır. Bu gruptaki bireylerde dili anlama ve konuşma dili arasında büyük bir farklılık gözlenmektedir. Serebralpalsi olan bireyler bu gruba tipik örnek olarak gösterilebilir. Önemli bilişsel bozukluğu olmayan bu bireyler serebralpalsi nedeniyle konuşma organlarını yeterince kontrol edemezler. Sonuç olarak hiç konuşamazlar veya sadece zorlukla konuşabilirler. Ayrıca konuşma yeteneklerini kaybeden bireyler de bu grupta yer almaktadır. Destekleyici önlemler, bu grupta yer alan bireyler için alternatif sembol sistemleri veya yazılı dile dayalı seçeneklerdir. Dil girdisi genellikle konuşulan veya yazılan dildir.

2. İkinci grup, konuşma dili geliştiren, ancak anlaşılması çok zor olan ve / veya sadece belirli durumlarda anlaşılabilen bireyleri içerir. Alternatif ve destekleyici iletişim önlemleri kalıcı bir yardım değil, dil gelişimi ve “sözel dil öncesi” döneminin neden olduğu sosyal sorunları en aza indirgemek için bir “çerçeve” görevi üstlenmektedir. Von Tetzchner ve Martinsen (2000) bu gruptaki bireyleri de iki alt gruba ayırmaktadır:

2a) Bu grup, uzun vadede desteklenen iletişim sistemine ihtiyaç duymayan, yalnızca dil edinim sürecinde yardıma gereksinimi olan bireyleri içerir. Öncelikle, alternatif araçların kullanımının sözel dili geliştirmeye yardımcı olduğu çocuklar bu grubu oluşturmaktadır. Bunlar örneğin disfazi veya zihinsel engelli çocuklardır.

2b) Bu grupta konuşma dili olan ancak duruma ve iletişim partnerine bağlı olarak anlaşılması zor olan bireyler yer almaktadır. Bireyler sözel dili kullanmaktadırlar. Alternatif araçların kullanımı zaman ve durumla sınırlıdır ve her

39

zaman konuşma dili ile bağlantılıdır. Destekleyici iletişim sistemi onlar için ana iletişim sistemi değildir, anlaşılmalarına yardımcı olan bir araçtır.

3. Alternatif dil grubu olarak nitelendirilen üçüncü grup, bilişsel bozukluk veya beyin hasarı nedeniyle konuşulanı sınırlı anlama becerisine sahip olan ve yaşamları boyunca alternatif araçları kullanmak zorunda olan bireyleri içermektedir. Sözel dil, bu gruba mensup bireyler için bir iletişim aracı değil, ikincil bir rol oynamaktadır. Çeşitli nedenlerden ötürü (ağır zihinsel engel, otizm veya işitsel engel) konuşulan dil edinilemez ve alternatif bir dil, örneğin jestler, işaretler ve / veya semboller sözel dilin yerini alır. İletişim ortakları da dili ilgili kişiler için anlaşılabilir kılmak amacıylaalternatif iletişim araçlarını kullanmalıdır. Fröhlich ve Kölsch’ün (1998) araştırmasına göre zihinsel engelli öğrencilerin yaklaşık % 7’si bu üçüncü gruba dâhildir.

Von Tetzchner ve Martinsen (2000), destekli iletişime ihtiyaç duyan bireyleri üç gruba ayırmış olmanın, kişinin bahsedilen bu üç gruptan hangi kategoriye ait olduğunun her zaman kolayca belirlenebileceği anlamına gelmediğini ifade etmektedirler (Von Tetzchner, Martinsen, 2000). İkinci ve üçüncü grup ayrımının bazen zor olduğunun altını çizmekte, buna bağlı olarak bir kişinin bir gruba dâhil edilmesinin kalıcı olarak görülmemesi gerektiğini ifade etmektedirler. Bilhassa ikinci gruba yerleştirilmiş çocuklar şartlara bağlı olarak destekleyici iletişim yardımı ile konuşma yetisini edinmektedirler (Launonnen, 1996). Kullanıcıların farklı beceri ve ihtiyaçları, yaşları, sosyal ortamları, hareketlilikleri, bilişsel yetenekleri ve bireysel yaşam koşulları tespit edilmeli ve uygun bir iletişim yardımı seçilirken bu değişkenler dikkate alınmalıdır. Başlangıçta alternatif iletişim aracını kullanan bireyin konuşma dili geliştirip geliştirmeyeceği genellikle açık değildir. Uzun süreli konuşma terapilerine rağmen üçüncü gruba dâhil edilmiş zihinsel engelli yetişkinlerin konuşmayı anlama seviyelerinde, destekli iletişim neticesinde artış görüldüğü belirtilmektedir (Tetzchner ve Martinsen, 2000).