• Sonuç bulunamadı

ALTERNATİF UYUŞMAZLIK ÇÖZÜM YOLLARINA GÖRE ÜCRET

Belgede Avukatlık sözleşmesinde ücret (sayfa 100-104)

Taraflar arasındaki anlaşmazlıkların çözüm sürecinde, anlaşmazlığın çözüm yoluyla sonuca ulaşması için uygulanan asıl yol dava yoludur236. Bununla beraber

233 PAPAKÇI, s. 223.

234“…Sanıklar müdafinin vekâlet ücretine yönelik sınırlı istinaf talebinin incelenmesinde; Sanık müdafinin vekâlet ücretine yönelik istinaf talep etmekte hukuki yararı olduğu görülmekle, CMK. nun 279.maddesine göre yapılan incelemede istinaf başvurusunun reddi nedenleri bulunmadığından aynı Yasanın 280. maddesi gereğince vekâlet ücretine ilişkin işin esasına geçildi.02.01.2017 tarihinde Resmi Gazetede ilan edilerek yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 14/4.maddesine göre

“Beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına Hazine aleyhine maktu avukatlık ücretine hükmedilir.” düzenlemesinin bulunduğu, yukarıda belirtilen sanıkların tamamının yargılama sırasında vekil ile temsil edildikleri ve lehlerine ayrı ayrı vekâlet ücreti verilmesi gerektiği dosya kapsamından anlaşılmakla; Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanıklar yararına hazine aleyhine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırı olup, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden ve 5271 sayılı Kanunun 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, istinaf yoluna başvurulan kararın hüküm fıkrasındaki vekalet ücretine ilişkin fıkrası çıkartılarak yerine “Sanıklar beraat ettiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ nin 2. Kısmının 2. Bölümü gereğince 1.980 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanıklara ayrı ayrı verilmesine, “ şeklinde yazılmak suretiyle, hükmün düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine, sair kısımlarının aynen bırakılmasına, Dosyanın hükmü veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, T.C. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. CD 2017/1665 E. 2017/1603 sayılı K.

235 Yargıtay 2. CD. 26.12.2007 T. 13557-17393 sayılı K. içim bkz. AYDIN, s. 934.

236ERCAN İbrahim, Aile Mahkemesinde Uyuşmazlıkların Sulh Yoluyla Çözümlenmesi, Prof. Dr.

Yavuz Alangoya için Armağan, İstanbul 2007, s. 79.

bütün anlaşmazlıkların çözümünün bağımsız mahkemelerden beklenilmesi, mahkemelerin yoğun iş yükü altında olmaları nedeniyle yargılamanın makul sürelerde tamamlanmamasına neden olacaktır237. Bu sebepten uyuşmazlıkların çözümünde bazı alternatif yollara başvurulmasına ihtiyaç duyulmaktadır.

2.4.1. Arabuluculuk

Arabuluculuk, tarafları bir araya getirerek onların uyuşmazlıkları müzakere etmelerine olanak sağlayıp, anlaşmalarında yardımcı olan alternatif.uyuşmazlık çözüm.yollarından biridir238.

Alternatif.uyuşmazlık çözüm.yollarından olan arabuluculuk günümüzde etkin ve yaygın olarak kullanılmaktadır239. Bununla ilgili 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında.Arabuluculuk.Kanunu çıkartılmıştır.

AAÜT’nin m. 16’ya göre, arabuluculuktan doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında ücret tarifesinde yer alan hükümler gereğince hesaplanacak tutarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturmaktadır. Konusu para ya da para ile ölçülebilen işlerde avukatlık ücreti, arabuluculuk görüşmeleri sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması durumunda, tarifenin üçüncü kısmına göre hesaplanacaktır. Fakat tutarı 6.250,00-TL’ye kadarki arabuluculuk faaliyetlerinde avukatlık ücreti, 750,00-TL maktu ücret olacaktır. Ancak, bu ücret asıl alacağı geçemeyecektir. Konusu para olmayan ya da para ile hesaplanamayan işlerde avukat vekalet ücreti, arabuluculuk faaliyeti sonucunda arabuluculuk anlaşma belgesinin imzalanması durumunda, tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde davanın görüldüğü mahkemeye göre öngörülen maktu ücret olarak kararlaştırılmıştır.

Arabuluculuk faaliyetinin anlaşma yoluyla sonuçlanmaması halinde, avukat, 750,00-TL maktu ücrete hak kazanacaktır. Fakat bu ücret de asıl alacağı geçemeyecektir.

Arabuluculuk faaliyetinin anlaşmazlık ile sonuçlanması halinde, müvekkilin aynı avukat aracılıyla dava yoluna gitmesi durumunda avukatına ödeyeceği asgari ücret,

237 ÖZBEK Mustafa, İdari Uyuşmazlıkların Çözümünde Yargılama Dışı Usuller I, TBBD, 2005/56, s.

92.

238 Arabuluculukla ilgili olarak 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu sevk edilmiştir. Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. DEMİR, s. 45; SARISÖZEN, s. 47.

239 TANRIVER Süha, Makalelerim, 2006. s.15.

ücret tarifesinin (c) bendine göre ödediği maktu ücret mahsup edildikten sonra tarifeye göre belirlenecektir.

2.4.2. Uzlaşma

Uzlaşma kavramı sözlük anlamı itibariyle ortaya çıkan uyuşmazlıkların barış içerisinde çözümlenmesinin karşılığıdır240. Uzlaşma ile suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesi söz konusu olup, uzlaşma şikâyetten vazgeçmek değildir. Şayet uzlaşmadan önce şikâyetten vazgeçilir ise uzlaşmadan yararlanılamaz241. AAÜT’nin 16. maddesine göre, uzlaşma sağlanmadan doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu tarifede yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.

240ÖZBAY İbrahim, Alternatif Uyuşmazlık Çözüm Yöntemleri, EÜHFD, 2006/3-4, s. 464; KAYMAZ Seydi / GÖKCAN Hasan Tahsin, Uzlaşma ve Ön Ödeme, Ankara 2007, s. 45.

241“Davacılar haksız olarak azledildiklerini ve taraflar arasında zımni uzlaşma olması nedeniyle vekâlet ücretinden davalıların birlikte müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Davalılar, verilmeyen hizmetin karşılığının talep edildiğini ve borçlarının olmadığını savunmuşlardır. Mahkemece, davacıların haksız azil edildiği ve davalıların vekâlet ücretinden Avukatlık Kanunu gereğince müteselsilen sorumlu oldukları ve davacıların 13.900.00 TL vekâlet ücretini hak ettikleri gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacıların davalı Melahat’ı boşanma ve mal paylaşımı davalarında avukat olarak temsil ettikleri, açılan bu davada taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davalı Melahat’ın görülen lüzum üzerine 7.4.2011 tarihinde davacıları azlettiği, 18.5.2011 tarihinde yapılan duruşmaya tarafların katılmaması nedeniyle davanın işlemden kaldırılmasına ve 14.9.2011 tarihinde ise yenilenmediği için davanın HMUK 409 maddesi gereğince açılmamış sayılmasına karar verildiği dosya kapsamından anlaşıldığı gibi taraflar arasında da bu yön ihtilafsızdır. Davalı Melahat davacıları görülen lüzum üzerine azletmiş olup bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacıların görevlerini tam olarak yaptıkları ve azlin haksız olduğu mahkemenin de kabulündedir. Açılan boşanma davasında davacı Melahat’ın davasından feragat ettiğine veya tarafların sulh olduğuna dair dosyada hiçbir delil mevut değildir. Davanın taraflarca takip edilmemesi nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verilmesi halinde davacının davasından feragat ettiğinin veya tarafların sulh olduğunun kabulü mümkün değildir. Bu yönde dosyada herhangi bir delilde mevcut değildir. Boşanma davasının özelliği gereği tarafların boşanmaya zorlanması mümkün değildir. Aksine yasalar gereği hakimin tarafları evlilik birliğini devam ettirmeye davet etmesi gerekir. Davalıların anlaşıp yuvalarını kurtardıklarını beyan etmeleri hukuki anlamıyla sulh olduklarının kabulünü gerektirmez. Avukatlık Kanununun 165 maddesinde “sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmü mevcut olup az yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu avukatlık ücretinden davalı H. İbrahim’in bu yasa maddesi gereği sorumlu tutulması mümkün değildir. Hal böyle olunca; mahkemece, davalı H. İbrahim hakkında açılan davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirmeyle bu davalı hakkında da davanın kabulü yönünde hüküm tesis edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Yargıtay 13. HD.

18.2.2014 T. 2013/28866 E. 2014/4162 sayılı K. için bkz.

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=13hd-2013-28866.htm&kw=`2014/4162`+#fm Erişim tarihi: 13.04.2019

2.4.3. Sulh

Sulh, görülmekte olan bir davada tarafların karşılıklı anlaşarak dava konusu uyuşmazlığa.kısmen veya tamamen son vermeleridir242. Sulh, tek taraflı yapılabilen değil, davanın taraflarının katılımı ile gerçekleşir.

Sulhta genel olarak, davacı talebinin bir kısmından feragat eder ve karşı taraf da, davacının talep sonucunun kalan kısmını.kabul eder. Bu şekilde aralarında bir sulh sözleşmesi oluşmuş olur. Sulh sözleşmesi, kısmi feragat ve kısmi kabul ile meydana geldiği halde taraflardan birinin dava dışındaki bir hakkı da sulh sözleşmesine dahil edilebilmektedir. Sulh ile dava daha çabuk ve masrafsız bir şekilde çözümlenir. Sulh anlaşmalarından doğacak avukatlık ücreti uyuşmazlıklarında bu AAÜT’de yer alan hükümler uyarınca hesaplanacak miktarlar, akdi avukatlık ücretinin asgari değerlerini oluşturur.

Davanın sulh ile sonuçlanması durumlarında avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekâlet ücretini de isteyebilir243.

Aralarında bir sözleşme olamasa dahi bazı hallerde sulhun varlığında söz edilebilir. Ör; kamulaştırmaya konu taşınmazın davalı tarafça satın alınması nedeniyle davanın konusuz kalması244 tarafların anlaşması ile davanın veya icra takibinin takip

242 Ayrıntılı bilgi için bkz. ÖZBAY, s. 55.

243 “Davacı, dava dışı F. Ş’nin vekili olarak davalı aleyhine dava açıp ve icra takibi başlattığını, davalı ile müvekkilinin sulh olduklarını ileri sürerek vekâlet ücretinin tahsili için müvekkili ve davalı hakkında başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalı davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Avukatlık Kanununun 165.

maddesinde, “sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmü mevcut olup, davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekâlet ücretini de isteyebilir. (bkz. HGK.’ nun 16.2.1994 T. 1993/13 – 810 E. 1994/60 sayılı K.) Aynı sorumluluk, müvekkille sulh anlaşması yapan karşı taraf için de geçerlidir. Burada, kanundan doğan teselsül hallerinden biri söz konusu olup, Borçlar Kanununun 142. maddesinde düzenlenen “alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcunun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir” hükmüne göre, müteselsil sorumluluğun gereği olarak, sulh sözleşmesinin taraflarının her biri borcun tamamından sorumludur.

Alacaklı taraf, 6098 Sayılı Yasanın 163/1. maddesi uyarınca, müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere tarafların sulh oldukları anlaşıldığına göre Aile Mahkemesinde takip edilen davada karşı taraf vekâlet ücretinin de tahsiline karar verilmesi gerekirken aksine düşüncelerle ve yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir”. Yargıtay 13. HD. 8.12.2014 T.

2014/14384 E. 2014/38935 sayılı K. İçin bkz.

http://www.kazanci.com/kho2/ibb/files/dsp.php?fn=13hd-2014-14384.htm&kw=`2014/38935`+#fm Erişim tarihi: 03.04.2019

244 Yargıtay 13. HD. 22.02.2012T. 2011/19352E. 2012/3657 sayılı K. için bkz. GÜNER; sf.377

edilmemesi veya satış aşamasına getirilen bir dosyanın borçlusu ile protokol yapılması durumları gibi hallerde sulh sayılan uygulamalar söz konusu olabilmektedir.

Yargıtay’da bir kararında bu durumdan bahsetmektedir245.

Belgede Avukatlık sözleşmesinde ücret (sayfa 100-104)