• Sonuç bulunamadı

3.4. Demokrat Parti Dönemi Milli Eğitim Şûraları

3.4.2. Altıncı Milli Eğitim Şûrası (18-23 Mart 1957)

Altıncı Milli Eğitim Şûrası, 18 Mart 1957 tarihinde, Milli Eğitim Bakanı Ahmet Özel başkanlığında, Ankara ismet Pasa Kız Enstitüsü’nde toplanmıştır.

Türkiye’nin 1950’den sonra Avrupa ve özelliklede Amerika Birleşik Devletleri özellikle askeri ve siyasi alanlar olmak üzere ekonomik ve ticari de bir takım işbirliğine girmesi, sanayileşmeyi hızlandırması, özel teşebbüs ve ticari faaliyetleri artması sonucunda kalifiyeli teknik elemana olan talebi arttırmıştır. Bu durum orta ve yükseköğretimde mesleki ve teknik eğitimin giderek yaygınlaşmasını ve mesleki ve teknik eğitimin yeniden düzenlenerek hedeflerinin güncelleştirilmesini ortaya çıkarmıştır. Ayrıca belli bir eğitimin dışında eğitim alma imkânı bulamayan vatandaşların el becerilerini geliştirmek ve geçimini sağlamak amacıyla halk

eğitiminden geçirilmesi yönünde talepler artmıştır.53

İşte en çok da bu ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla 550 üyenin katılımıyla şûra 1957 yılında Mesleki ve Teknik

51

Muzaffer Deniz, a.g.t., s. 32- 33.

52 MEB, TTKB Şura Genel Sekreterliği, s. 50- 51.

53 Sait Dinç, Cumhuriyet Dönemi Eğitim Tarihinde VI. Milli Eğitim Şûrası ve Uygulamaları (18 – 23

eğitim mevzuları ile çeşitli müfredat programları, okullara öğretmen yetiştirilmesi ile

ilgili konular ve halk eğitimi meselesi54 gündem maddelerini oluşturmuştur.

18-23 Mart 1957 tarihleri arasında toplanan VI. Millî Eğitim Şûrası Millî Eğitim Bakanı Sayın Ahmet Özel’in açış konuşması ile başlamıştır. Sayın Bakan şunları söylemiştir:

“VI. Maarif Şûrasını Meslekî ve Teknik Okulları Öğretimi ile Halk Eğitimi mevzularının görüşülmesine tahsis etmeyi faydalı bulduk. Mesleki ve Teknik Öğretim konuları 1946 Şûrasında incelenmiş ve o yıldan bu yana» bu alanda kaydolunan ilerlemeler, istatistikleriyle, gerekli kısa izahlarla bir broşür halinde Sayın Şûra Üyelerine takdim olunmuştur. Bu mevzuda hedefimiz, Vekâlet çalışmalarından, Mesleki ve Teknik Öğretimin bugünkü durumundan Şûrayı haberdar etmek, aynı zamanda bu öğretimin memleket ihtiyaçlarını daha geniş bir şekilde karşılayabilmesi için Şûranın tavsiye ve telkinlerini sağlamaktır.

Meslekî ve Teknik Öğretimin dünya yüzündeki ehemmiyetine Sayın Şûra Üyeleri her cephesi ile vakıftırlar; bu konunun, asrın yeni vasıta ve metotlarından faydalanan memleketimizin ekonomik ve endüstriyel hayatiyle ne kadar sıkı bir şekilde alâkalı olduğunu da takdir etmektedirler

…VI. Maarif Şûrası'nın meslekî ve teknik öğretim ile halk eğitimi mevzularının görüşülmesine tahsis etmeyi faydalı bulduk.

Meslekî ve teknik öğretimin dünya yüzündeki ehemmiyetine sayın Şûra üyeleri her cephesi ile vakıftırlar; bu konunun, asrın yeni vasıta ve metotlarından faydalanan memleketimizin ekonomik ve endüstriyel hayatıyla ne kadar sıkı bir şekilde alakalı olduğunu da takdir etmektedirler.

İkinci mevzuumuz olan halk eğitimi, bilhassa VI. Şûra’nın izhar ettiği arzu üzerine, bütünü ile ilk defa olarak, huzurumuza getirilmektedir.

Bu eğitimin, ümmilikle mücadeleden başka, iyi yasama, vatandaşlık ve sağlık bilgileri verme, halkı aydınlatma, mesleklere hazırlama, verimi artırma ve umumiyetle mesleklerde ilerlemeyi sağlama gibi hedefleri olması da tabiidir. Esasen eğitimin gayesi, ferdi sosyal hayata hazırlamak, seviyeli, moral hayata kavuşturmaktır. Bu da onu bir meslek sahibi kılmak suretiyle tahakkuk safhasına girer. "55

54 MEB, Altıncı Maarif Şûrası, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1991, s. XI- XII. 55 http://ttkb.meb.gov.tr/secmeler/şûra/6_şûra.pdf

63

Bakanın giriş konuşmasında dikkati çeken ilk unsur ilk defa halk eğitiminin bir şûrada etraflıca görüşülecek olmasıdır. Ardından şûranın diğer konusunun yani mesleki ve teknik öğretim konularına vurgu yapar. Bakanın konuşmasının ardından kurul çalışmaları başlar.

Şûra çalışmalarına baktığımızda yurttaşlık bilincine sahip bireyler oluşturmak için özellikle Halk Eğitimi Komisyonundaki çalışmalar gözümüze çarpmaktadır. Bu komisyonda yapılan çalışmalar dört başlık altında rapor yayınlamıştır. Bu raporlara baktığımızda halk eğitimi ve yurttaş oluşturma politikalarında şu öneriler yer almaktadır.

Halk eğitiminin amacı cehaleti kaldırıp okuma yazma oranının yükseltilip kültürün arttırılarak milli birliğin kuvvetlendirilmesi, dil birliğinin sağlanması, hizmet ülküsün geliştiği yurttaşlar yetiştirmektir. Bu öneride açıkça yurttaşlık bilincine sahip bireylerin yetiştirilmesi ön plandadır.

Halk eğitimi ile ilgili mevzuda yapılacak işlerin başında halkı eğitim seferberliğine çekilmesinden söz ediliyor. Bu amaçla ülke içindeki tüm sivil toplum örgütleri ile işbirliğine gidilmelidir denmektedir.

Metot ve vasıta olarak ise tüm görsel ve işitsel kaynaklar kullanılarak vatandaşa en hızlı ve anlaşılır yoldan ulaşma gayesi güdülmektedir. Yurttaş oluşturma politikaların

başında halk eğitimi gelir diyebiliriz.56

Bu şûrada daha önce üstü kapalı geçen halk eğitimi, geniş bir şekilde yer almış ve çok önemli esaslar kabul edilmiştir.

Altıncı Milli Eğitim Şûrası mesleki ve teknik eğitimle ilgili o zamana kadar yapılan ikinci; ancak halk eğitimi konusunda da birinci ve Demokrat Parti döneminin de

ikinci şûrası olması özelliklerini taşır.57

Yurttaşlık bilincine sahip bireyler yetiştirmeden doğrudan bahsetmemiş olsa da, özellikle halk eğitimi hususunda yapılan açıklamalar bize ideal yurttaş yetiştirme gayesinde olduklarını açıkça göstermektedir. Diğer konularda teknik ve mesleki liselerle alakalı programlar üzerinde yapılan çalışmalardan oluşur.

56 MEB, Altıncı Maarif Şûrası, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul, 1991, s. 85- 90. 57 Sait Dinç, a.g.m, s. 17- 20.

3.5. 1960 Yılından Günümüze Milli Eğitim Şûraları

1960 sonrası dönem, ülkenin bütün potansiyelinin planlandığı ‘planlı dönem’ olarak bilinir. Eğitimden sağlığa, madencilikten sanayi ve tarıma kadar eğitim sistemimizin de 5 yıllık planlarla hedefleri çizilmişti. Türkiye’de planlı dönemi başlatan Devlet Planlama Teşkilatı olmuştur.

Demokrat Parti yönetimine yöneltilen önemli eleştirilerden birisi kalkınmanın plansız, programsız yürütülmekte olduğuydu. 27 Mayıs Hareketi sonrasında, ekonomiyi plana bağlamanın zorunlu olduğu görüşü egemen oldu. Bu nedenle 1961 Anayasası’nın

maddesinde, ekonomik, toplumsal ve kültürel kalkınmanın bu plana göre gerçekleştirileceği hükme bağlandı. Aynı yıl, 91 sayılı yasayla Devlet Planlama

Teşkilatı kuruldu.” 581961 yılından itibaren başlayan Planlı Dönemle birlikte,

eğitiminde planlanarak Beş Yıllık Kalkınma Planlarında konulan hedeflere ve şûralarda alınan kararların uygulanmasına çalışıldığı bir dönem olmuştur.