• Sonuç bulunamadı

ALİ RIDVAN BÜLBÜL’ÜN KONYA BASININDAKİ YERİ

A. Rıdvan Bülbül, yerel gazeteciliğin sorunlarını, ihtiyaçlarını sık sık gündemine almış ve yerel basının bir üyesi olarak karşılaştığı güçlükleri dile getirmiştir. Bünyamin Ayhan ve Adem Demirsoy, yerel basınla ilgili olarak yazdıkları makalede yerel basın üzerine şu tanımlara yer vermişlerdir:

“Yerel basın demek, yerel unsurları ve yerel sorunları ortaya çıkaran, yerel sorunlar karşısında halkı bilgilendiren, bilinçlendiren ve kamuoyu oluşturan araçlardır. Yerel basın ulusal basına malzeme sağlayan, doğrudan halkla iç içe yaşadığı için bölgeye önem veren kuruluşlardır.”93

Atilla Girgin ise yerel basın için şöyle bir tanımlamaya yer verir:

“Yerel basın, ülkenin çeşitli yörelerinde, özellikle büyük kentler dışındaki yerleşim birimlerinde, il, ilçe ve beldelerde günlük, haftalık ya da daha fazla aralıklarla yayımlanan, yayımlandıkları yörenin haberlerini veren, sorunlarını dile getiren, halkın isteklerini ilgililere aktarmayı hedefleyen yazılı basın organlarıdır”94.

Yerel basının içinde yetişmiş bir gazeteci olarak Ali Rıdvan Bülbül, yerel basını şöyle tanımlar:

“Herhangi bir yerleşim yerinde hazırlanan, basılan ve dağıtılan ağırlıklı olarak söz konusu kentte olup bitenleri, önemli olayları, etkinlikleri, genel bilgileri; haber başta olmak üzere diğer yazınsal türler, fotoğraf ve görüntüleriyle yansıtan kitle iletişim aracına yerel basın (Anadolu-Mahalli Basın) denilmektedir”95.

Bülbül, Anadolu basını için hayati önem taşıyan resmi ilân meselesi üzerinde sık sık durmaktadır. Resmi ilanların haksız dağılımı ya da bazı gazetelerin sadece resmi ilan alabilmek için gelişi güzel bir şekilde yayına devam etmesi ve bu yüzden gerçek gazetecilik yapan “naylon” olmayan gazetelerin maddi kaynaklarını azaltıyor olması Anadolu basınında bir kısır döngüye sebep olmaktadır.

Basın kartlarının “gazeteci” olmayan kişilere verilmesi de bir adaletsizliği ortaya çıkarmaktadır. Burada yerel gazetecilikte sık sık görülen naylon kadroların varlığından da bahsedilebilir. Naylon kadroları aslında gazeteci olmayan, gazete sahibi ya da yazı işleri müdürünün aile fertlerinden birisi olan kişiler oluşturur. Bu kişiler gazetede fikir işçisi gibi gösterilip bu kişilere, sarı basın kartı sahibi olmalarının yolu

94 Atilla Girgin, Türk Basın Tarihi’nde Yerel Gazetecilik, İnkılap Yay., İst. 2001, s. 160

95 A. Rıdvan Bülbül, “Anadolu Basını ve Konya”, Konya Gazeteciler Cemiyeti Haber Dergisi, S. 1,

açılır. Bülbül, buna da isyan eder. Ancak onu en çok yaralayan “taşralı basın”ın küçümsenmesidir.

“Daha doğrusu biz Anadolu gazeteciler unutulmuş, küçük görülen kişileriz. Suçumuz nedir? Anadolu’nun derdiyle dileğiyle uğraştığımız mıdır? Anadoluluğumuzu yitirmediğimiz midir? (…) Anadolu gazeteleri Türk toplumunun gerçek aynasıdırlar. Onlar da ne yoz bir düşünce ne de para ve diğer menfaatler için takla atan zihniyet vardır”96.

Bülbül, Konya basın hayatında bir döneme imzasını atmış gazetecilerden biridir. Konya’da entertiple basılan ilk gazete Sabah’ın sahibidir, sanat sayfalarının düzenlenmesi, günlük burç yorumlarının verilmesi, spor sayfalarının eklenmesi gibi ilkler de onun da girişimleri vardır. 1960’lı yıllarda Konya basınının “harika beş çocuğu”ndan birisi olarak, buradaki basın hayatına yön verenlerden olmuştur. Seyit Küçükbezirci bu konuyla ilgili olarak şöyle söyler:

“Harika 5’li derlerdi. Feyzi Halıcı, Mehmet Önder, Celal Kişmir, Sofu Tuğrul ve Rıdvan. Her şey onlardan sorulurdu. Bütün yazarlar, şairler onların etrafındaydı”97.

Konya basınındaki bu etkin rolünün birlikte, içinde bulunduğu basın camiasına da birçok önemli gazeteciyi yetiştirmiştir ve birçok hevesli ve yetenekli kişiye de yazı işleri müdürlüğünü yürüttüğü gazetelerde sayfalarını açmıştır. Saim Sakaoğlu onun bu yönüyle ilgili olarak lisede öğrenciyken arkadaşlarıyla çıkarmayı planladıkları Özlem dergisinin yayınlanması aşamasındaki desteğini şöyle anlatır:

96 “Biz Üvey Evlât Mıyız?”, Öz Demokrat Konya, S: 507, s. 2; Bülbül, Anadolu gazeteleri için “resmi

ilan” konusunun önemini şöyle vurgular: “Anadolu gazetelerinin can kurtaran simidi resmi ilândır. Bir gazeteyi ya da bir gazeteciyi kalkındırmak istediğinizde büyük büyük ilanları sıra ve santim farkı gözetmeksizin o gazeteye gönderiverdiniz mi tamamdır. Karşıtı şu: Bir gazetenin yayınına son verdirmek için en kestirme ve çıkar yol az resmi ilan verdirmektir.” Bk. “Resmi İlân”, Öz Demokrat

Konya, S. 607, 18 Eylül 1459, s. 2

“A. Rıdvan Bülbül’ü ortaokuldayken uzaktan tanıdım. Konya Lisesi’nin orta kısmında okurken tanıdım. Şiir matineleri yapılırdı. En önemli 1958 yılının sonlarında tanıdım. 3 arkadaşımla birlikte Özlem adlı bir sanat dergisi çıkardık. Derginin sorumlu yazı işleri müdürü lise mezunu olmalıydı. Dördümüz de daha lise son sınıf talebesiydik. Onu Öz Demokrat Konya gazetesi yazıhanesinde ziyaret ettik. Hem sorumlu müdürümüz olmasını istedik hem de şiir vermesini. İkisini de kabul etti. Ben de bu arada aynı gazetede yazmaya başladım. 1960’tan sonra yayımladığı Sabah gazetesi aracılığıyla onunla daha yakından tanıştık ve dost olduk. Orada da bir süre günlük yazılar kaleme aldım. Hatta Konya’ya açılması düşünülen Eğitim Enstitüsü’nün hemşerilerimizin ilgisizliği yüzünden Antalya’ya kaçması aşamasında Sabah’ın sayfalarını bize ayırdı ve biz orada üniversite sayfaları düzenledik.”98.

Seyit Küçükbezirci ise onun, gazetecilik kariyerine katkılarını şöyle ifade eder:

“Gazetecilik deyim ve terimlerini, sanatını Bülbül’ün yanında öğrendim. Punto nedir, kadraj nedir, tashih nedir, klişe nedir? Hep onu izleyerek öğrendim. İki sene de öyle bir hâle geldim ki o Öz

Demokrat Konya’dan ayrıldıktan sonra gazetenin bütün önemli

işleriyle başa çıkabildim.

Sonuç olarak Bülbül’ün bana faydası şu oldu; benden hiçbir şeyi esirgemedi. Tutup birebir öğretmedi ama ortamdan istediğim gibi faydalanmamı sağladı”99.

A. Rıdvan Bülbül’ün Konya basın hayatına kazandırdığı bir diğer isim de rahmetli Yalçın Dikilitaş’tır. Dikilitaş’ın da gazetecilik kariyerinin başlangıcında Ali

98 Saim Sakaoğlu’yla ile 29 Ağustos 2007 tarihli görüşmeden 99 Seyit Küçükbezirci’yle 30 Ağustos 2007 tarihli görüşmeden

Rıdvan Bülbül ismi yer alır. O da ilk defa olarak gazeteciliğe Sabah gazetesinde başlar. Bülbül’e karşılaşmasını ve o günleri şöyle anlatır:

“Rıdvan Hoca’nın huzuruna çıkınca, ilk sözü ‘Gazetecilik yapar mısın?’ oldu. Oysa o sıralar ben, bazı turistik ve hediyelik eşyalar yapıyor, iyi de kazanıyordum. Doğrusu gazetecilik hiç aklımdan geçmiyordu. Ama cevabım ‘Evet, yaparım.’ Oldu. Bunun üzerine Rıdvan Ağabey, ‘Ayda yüz yirmi beş lira vereceğim.’ dedi. Heyecanlı idim, para konusunu düşünmüyordum bile… Hemen kabul ettim. Rıdvan Bülbül, ‘Hadi, otur başla’ dedi. Ama, evde yarım olan işlerim vardı, ertesi gün gelebileceğimi söyledim; ertesi gün gazeteye gidip çalışmaya başladım. Bir ay sonra, gazetenin künyesinde ismimin karşısında ‘İstihbarat Şefi’ yazıyordu. Rıdvan Bülbül’ün biraz da teşvik amacıyla ismimi künyeye koyması beni çok mutlu etmişti.”100

Böylece A.Rıdvan Bülbül, sadece Konya basınına sadece ferdi çalışmalarıyla değil Konya’daki yerel basın camiasına yeni isimler kazandırmasıyla da katkı da bulunmuştur.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

SANATI

4.1. SANAT ANLAYIŞI VE SANAT HAYATI

Benzer Belgeler