• Sonuç bulunamadı

ALİ BİN MUSA RIZA’NIN ÖLÜMÜ

Belgede Halife el-Me'mun Dönemi (sayfa 79-83)

ABDULLAH ME’MUN VE ALİ BİN MUSA RIZA

6. ALİ BİN MUSA RIZA’NIN ÖLÜMÜ

Değinilen konulardan anlaşılmaktadır ki, Abdullah Me’mun Ali bin Musa Rıza’yı Merv’e getirmekten amaçladığı sonuçları elde edemedi. Bilakis olayların istemediği bir minval üzere devam etmesi onun için büyük bir olasılıkla telafi edilemez zararlar bile doğuracaktı. Hilafeti ele almak için kendi kardeşini öldürmekten kaçınmayan ve hilafet kürsüsüne oturmak için nice zahmetlere katlanıp kendi vezirini göz kırpmadan öldüren Abdullah Me’mun, şimdi de hilafetini korumak amacıyla bir başkasını öldürmek için plan yapmaya başlayarak kendine has siyasi oyunlar uygulamaya başladı.

38 Kummî, II, s. 373–374; Şeyh Saduk, II, s. 533–535.

39 Askarî, a.g.m.

Abdullah Me’mun bu işi öyle bir şekilde planlamıştır ki -Sunnî kaynaklar bir tarafa- Şiî ulemadan dahi Ali bin Musa Rıza’yı Abdullah Abdullah Me’mun’un öldürdüğüne kani olmayanlar mevcuttur. Bunların başında İrbili gelmektedir. İrbili, Keşfu’l-Gumme’de Ali bin Musa Rıza’nın ölümüne dair bazı rivayetleri zikreder. Bu rivayetlerin bazılarında Ali bin Musa Rıza’nın, Abdullah Memun’la özel konuşmalarında ona nasihat ettiği ve Allah'ın azabından sakınmasını istediği, işlediği hatalardan ve yanlış işlerden dolayı onu kınadığı anlatılır. Abdullah Me’mun’un zahirde bu nasihatleri kabul ettiği, ama hakikatte ise Ali bin Musa Rıza’nın bu tutumuna çok sinirlendiği zikredilir.40

Başka rivayetlerde ise Sehl kardeşlerin Ali bin Musa Rıza’ya karşı tutumlarından ve Abdullah Me’mun’u ona karşı kışkırtıp aleyhine çalışmalarından;

Ali bin Musa Rıza’nın ise Abdullah Me’mun’a bu iki kardeşin sözlerine hiçbir konuda uymaması gerektiğine dair nasihatleri zikredilir. Abdullah Me’mun ise iki kardeşe uyarak Ali bin Musa Rıza‘nın katline teşebbüs edip yemeğine kattığı zehirle onu öldürdüğü anlatılır.41

Sonraki rivayetlerde ise Hint hurması, üzüm ve nar suyuna katılan zehirlerle öldürüldüğü anlatılır.42 İribili, tüm bu rivayetleri anlattıktan sonra kendi görüşünü dile getirmeye başlar. Ona göre Ali bin Musa Rıza’nın ölümünde Abdullah Me’mun’un bir dahli yoktur. Kendiyle aynı kanaatini taşıyan Seyyid Radiyuddin Ali bin Tavus’un bu konuda çokça araştırma yaptığını ve onun da Abdullah Me’mun’un bu işte bir dahli olmadığı tezini savunduğunu söyleyerek görüşünü pekiştirmeye çalışır. Ve bu görüş mukabilinde fikir serdedip Ali bin Musa Rıza’nın Abdullah Me’mun tarafından öldürüldüğü fikrini taşıyanlara cevap verir.43

Ali bin Musa Rıza’nın Abdullah Me’mun tarafından öldürüldüğü tezini savunan Şeyh Müfid’e İrbili şu şekilde cevap vermiştir: Ali bin Musa Rıza’nın Abdullah Me’mun’a Sehl kardeşler hakkında yaptığı uyarıların asılsızdır. Bu

40 İrbili, III, s. 74.

41 İrbili, III, s. 75.

42 İrbili, III, s. 75.

43 İrbili, III, s. 76.

nedenle onların Ali bin Musa Rıza’ya karşı Abdullah Me’mun’u kışkırtıp onu zehirletmeleri fikri de ortadan kalkmış olur.44

Bunun yanı sıra İrbilî, Ali bin Musa Rıza’nın nasihatlerinden Abdullah Me’mun’un ona karşı kin besleyip zehirlediği fikrinin de zayıf olduğunu belirtir.

Zira Abdullah Me’mun, Ali bin Musa Rıza’yı veliaht atadıktan sonra Abbasiler tarafından kendine yazılan eleştirel mektuplara çok ağır hakaretlerle cevap yazmıştır. Ali bin Musa Rıza’ya bu denli saygı duyan birinin onu öldürmesinin mümkün olmadığını söyler.45

Sünnî kaynaklara bakıldığında olay hakkında teferruat vermedikleri görülür.

Bir kısmı ölümü normal bir ölüm olarak zikrederken diğer bir kısmı zehirlenmeye dair rivayetlerin bulunduğunu kaydeder.46

Aslında bu kaynakların daha fazla bilgi vermesini de beklememek gerekir.

Zira teolojik olarak aralarından cereyan eden tartışmalar bizlere iki fırka arasında ravilerin güvenilir (sika) olma/olmama tartışmasının bulunduğunu göstermektedir.47 Başlangıçta sadece hadis ilmi için söz konusu bu ayrımın sonraları daha şümullü olduğu görülmektedir. Bu nedenle olsa gerek, Sunnî tarih kaynaklarının, Ali bin Musa’nın veliaht tayin edilip hilafetin Abbasî hanedanından çıkarılması, veliaht atanan Ali bin Musa’nın meçhul ölümü hakkında suskun kaldıkları görülmektedir.48

Neticede Abdullah Me’mun’un Ali bin Musa Rıza’yı -hangi sebepten olursa olsun- veliahdı olarak tayin ettiği kesindir. Aslında Abdullah Me’mun’un yapmaya çalıştığı şey -sürekli vurgulandığı gibi- bütüncül siyasetine hizmet edecek yeni bir hastalığa yakalanıp öldüğünü zikrettikten sonra zehirlendiğine dair rivayetlerin bulunduğu söyler. Bkz.

Dımaşkî, I, s. 6; Zehebî de aynı şekilde zehirlendiğine rivayetler olduğunu belirtir. Bkz. Muhammed bin Ahmed bin Osman bin Kaymaz ez-Zehebî Ebu Abdullah (öl. 748), Siyeru A’lamu’n-Nubelâ, IX, Müessesetü’r-Risale, Beyrut, 1413, s. 393; İbni Hallikan da benzer söylemdedir. Bkz. İbni Hallikan, III, s.

270; Halife bin Hayyat “vefat etti” der ve başka bir şeye değinmez. Bkz Halife bin Hayyat, I, s. 471;

Bağdadî de ölüme normal bir olay gibi yaklaşır. Bkz. Bağdadî, VI, s. 143.

47 Tabatabaî, a.g.e., s. 127–129.

48 Zehebî, Ali bin Musa’nın veliaht atanıp kısa bir müddet sonra vefatını aktardıktan sonra ondan hadis rivayet edenlere işaret edip bunların sika olmadıklarını dile getirir. Bu da Sünnî kaynakların veliahtlık meselesi ve akabinde gelişen Ali bin Musa’nın ölümün hakkında suskunlukları hakkında ipuçları vermektedir.

açılımdan ibaretti. Daha önce eşi görülmemiş bir şekilde ihdas ettiği veliahtlık olayı Alioğullarının otoriteye karşı menfi durumlarını değiştirmeyi hedefliyordu. Zira hilafete ve devlet yönetimine ortaktılar.

Bunun yanında Ali bin Musa Rıza’nın dini ve siyasi şahsiyeti göz önünde bulundurulduğunda, bütün iktidarı elinde bulundurmak isteyen halifenin Ali bin Musa Rıza’yı yanında bulundurması anlaşılabilir bir olgudur. Ali bin Musa Rıza için özel ilmi tartışma meclisleri tertip etmesi ve kendinin bu toplantılara iştirakine yukarıda değinildi.

Bu şekilde halife, kendi ihtiyarı dışında oluşabilecek dini önderleri saf dışı etmeye çalışmıştır.49

49 Mihne olayını da aynı bağlamda değerlendirmek gerekmektedir. Diğer ilmi mercilere de Kur’ân’ın yaratılmış olduğunu kabul ettirmeye çalışarak kendi otoritesinin dışına çıkacak dini söylemleri ortadan kaldırmaya çabalamıştır. Tüm bunlar Me’mun’un iç politikasının bir ürünüdür. Bkz. Gutas, a.g.e., s. 78-85.

IV. BÖLÜM

ME’MUN DÖNEMİNDE KÜLTÜREL VE

Belgede Halife el-Me'mun Dönemi (sayfa 79-83)