• Sonuç bulunamadı

1. İŞSİZLİK, İSTİHDAM VE EKONOMİK BÜYÜME KAVRAMLARI

1.5. İşsizlikle Mücadelede Uygulanan Politikalar

1.5.4. Aktif ve Pasif İstihdam Politikaları

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, aktif istihdam politikalarını etkin bir emek piyasası oluşturmak ve emek piyasasında çalışan işçilerin niteliklerini geliştirmek için hayata geçirilen politikalar olarak tanımlamaktadır. OECD aktif istihdam politikalarının gelişimini 1960’lı yıllardan bugüne desteklemektedir. İkinci Dünya Savaşından sonra mesleki eğitim programları, yeni iş kolları oluşturma gibi politikalar üretilmekteydi. Ancak bu politikalar aktif istihdam politikası olarak anılmamaktaydı. 1948 yılında ilk kez aktif istihdam politikaları tam istihdam politikalarını gerçekleştirirken enflasyonu kontrol altında tutan bir politika olarak tanımlanmıştır (Biçerli, 2004: 46).

Aktif istihdam politikalarının başlıca amacı, işsizlerin ve iş arayanların iş arama sürelerini kısaltarak bireylerin daha çabuk iş bulamalarını sağlamaktır (Biçerli, 2004: 489).

Ekonomi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, işsizlikle mücadelede izlenen istihdam politikalarını 7 grupta açıklamıştır. Bunlar;

1. Kamusal işçi servis ve yönetimi; kişinin çalışma koşullarına en uygun ve kolay şekilde işlere yerleştirilmesi ve iş bulmalarına danışmanlık edecek hizmetler sağlayacak kurumsal yapıların oluşturulması

2. İşgücü pazarlaması eğitimi; kişilerin mesleki eğitiminde ekonominin ihtiyaç duyduğu iş veya meslek dallarında beceri kazandırma ve geliştirme kurslarının açılması

3. Gençlere yönelik politikalar

4. Sübvanse edilmiş istihdam; ücretler üzerinden alınan vergilerin düşürülmesi ya da ücret yapısının değiştirilmesi

5. Engellilere yönelik politikalar 6. İşsizlik maaşı

19 Bu kategorilerden 1-5 arası politikalar aktif istihdam politikalarını 6-7 arası politikalar ise pasif istihdam politikalarını temsil etmektedir (Solhman ve Turnham, 1994: 23).

Analiz edildiğinde ülkelerde şimdiye kadar işsizlik oranlarındaki artışların genelde konjonktürel krizler ile birlikte ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle de uzun bir dönem boyunca güçlü bir işsizlik artışı yaşayan ülkelerde konjonktürden bağımsız yapısal işsizlikte artışlar olabilmektedir. Politika perspektifinden bakıldığında bu toplam talebi desteklemeye yönelik bir politikaya işaret etmektedir. Bu politikalar için genişlemeci makro-ekonomik politikalar, genişlemeci para politikaları ayrıca sınırlı vergilendirmeler ile büyüme ve istihdam yanlısı yapısal reformlarla mümkün olabilir. Bununla birlikte aktif işgücü piyasası politikalarının, artan yapısal işsizlik riskini içerme konusunda oynadığı rol de önemlidir. Aktif istihdam politikaları işsizliğin döngüsel yükselişinin, iş arayanların mümkün olan en kısa sürede işe geri dönmelerine yardımcı olarak işsizliğin yapısal hale gelme riskini en aza indirmeye yardımcı olabilir, ayrıca, ortaya çıkan engelleri gidererek yapısal işsizliği azaltmaya da katkıda bulunabilir. Ayrıca, iş arayanların iş bulmalarını ve işverenlerin işgücü talebini engelleyen engelleri ele alarak yapısal işsizliği azaltmaya katkı sağlanabilir. (OECD, 2012: 39).

Pasif istihdam politikaları, çoğunlukla gelişmiş ülkelerde uygulanan işsizlik nedeniyle ortaya çıkan bir sorun olan satın alma gücünün düşmesini önlemeye ve işsizlik nedeniyle ekonomideki talep daralmalarını azaltmaya yönelik politikalardır (Güney, 2009: 154). Bu politikalar işini kaybeden bireylerin satın alma gücünü koruyabilmek için gelir desteği sağlamayı amaçlamaktadır. Dolayısıyla, pasif istihdam politikalarının istihdam artırmaya, yeni iş alanları oluşturmaya yönelik eylemleri bulunmamaktadır. Pasif emek piyasası politikaları, işsizlik sigortası ödeneği ve işsizlik yardımı gibi iki temel uygulamaya dayanmaktadır. Bu politikaların yanında çalışma süresinin kısaltılması, erken emeklilik, kıdem tazminatı ve işsizlik sigortası gibi pasif istihdam politikaları da mevcuttur (Varçın, 2004: 4).

İşsizlik konusunda aktif istihdam politikalarını tamamlayıcı rol oynayan pasif istihdam politikalarıyla işsizlik oranlarının azaltılması yerine işsizliğin neden olacağı toplumsal ve sosyal zararlar minimize edilmeye çalışılmaktadır. Pasif

20 istihdam politika uygulamalarının gelişmiş ülkelerde daha yaygın olduğu görülmektedir. Pasif istihdam politikalarından olan işsizlik ödeneğinin bireyi iş aramayarak işsiz kalmasına teşvik edeceği hissiyatını önlemek için verilen ödenek bireyin yaşam standardını minimum düzeyde devam ettirecek seviyede olup, belirli bir zaman dilimi için sağlanmaktadır (Uğur, 2011: 100-101).

İşsizlik sigortası bir işyerinde çalışan bireyin çalışma istek, yeterlilik ve yeteneği olmasına rağmen çalışanın herhangi bir kusuru olmaksızın işini kaybetmesi ve sigortalının işsiz kalması süresince gelir kaybını belirli bir süre belirli bir gelir düzeyinde karşılayan sigortacılık tekniğidir. Bu sigortacılık sisteminde katılım zorunluluğu ve prim ödeme mecburiyeti mevcuttur (Andaç, 2010: 57).

Pasif istihdam politikalarından olan bir diğer uygulama işsizlik yardımıdır. İşsizlik yardımının işsizlik ödeneğinden farkı, prim ödemeye dayalı olmaması ve yardımın tamamen devlet tarafından yapılmasıdır. İşsizlik yardımıyla işsizlere minimum hayat standartı sunulması hedeflenmektedir. İşsizlik sigortasında olduğu gibi işsizlik yardımı alan bazı çalışanlar için işsiz kalmak cazip hale gelebilmektedir. Bu politikanın etkinliğinin arttırılabilmesi ve iş piyasasında işsiz sayısının artmaması için yardımın bireyin çalışarak sağlayacağı gelirden önemli ölçüde düşük tutulması gerekmektedir. Yardım miktarı düşük tutularak bireyin tekrar iş araması ve istihdama katkı sağlaması amaçlanmaktadır (Küpeli, 2014: 16).

Pasif istihdam politika uygulamalarından bir diğeri çalışma sürelerinin kısaltılması politikasıdır. İş hayatında çalışma sürelerinin kısaltılmasındaki amaç ekonomik konjonktüre bağlı olarak yaşanan durgunluk dönemlerinde istihdamın istikrarlı olmasını sağlamak ve işverenlerin ekonominin durgun olduğu dönemlerde işçileri işten çıkararak ekonominin canlanma dönemlerinde tekrar işe almaları ile oluşacak maliyetlerden tasarruf sağlamaktır (Biçerli, 2004: 60). Ekonominin durgun olduğu dönemlerde işverenlerin işçi çıkarması durumunda tekrar ekonomik faaliyetlerin arttığı dönemlerde işçi almasının işverene yeni işçinin uyum sürecinde kaybedilen verimlilik, iş için işçiye sağlanacak eğitim, işçinin ücreti, eski işçinin tecrübesinin ve verimliliğinin kaybedilmesi gibi maliyetleri olacaktır. Çalışma sürelerinin kısaltılması ile işsizlik oranları da daha çok işçiye istihdam sağlanacağı için azaltılabilmektedir.

21 OECD raporlarında da uygulanabilir pasif istihdam politikaları olarak belirtilen erken emeklilik uygulaması, işsiz kalma riski yüksek olan ve işsiz olan emeklilik yaşına gelmiş kesim için uygulanmaktadır. Erken emeklilik politikası ile yaşlı nüfusun işgücü piyasasından çekilmesi yerine genç işgücünün istihdam edilerek, toplam emek arzının azaltılıp, işsizlik oranının aşağı seviyeleri çekilmesi amaçlanmaktadır. Ekonomide yaşlı nüfusun artması verimliliğin azalmasına neden olabilmektedir. Yaşlı işgücünün tazminat ve ücretleri işverenin işçi maliyetini arttırmaktadır. Erken emeklilik sistemiyle emeklilik yaşı gelmiş işçilerin emekli edilmesi, işverenler için yeniden yapılanma imkanı da sunmaktadır. Uygulama ile düşük vasıflı ve maliyetli işgücü yerini, ucuz işgücü ve iyi eğitilme fırsatı sağlanabildiği takdirde iyi eğitilmiş işgücüne bırakabilmektedir. (Biçerli, 2004: 59- 60).

Son olarak kıdem tazminatı, pasif istihdam politikaları içerisinde istihdamı koruyucu tek unsur olup iş yasası kapsamına giren istinasız bütün işçi ve işvereni ilgilendirmektedir. Kıdem tazminatı ile emeğinden başka geliri olmayan işçi kesiminin işsiz kaldıktan sonraki süreçte maddi açıdan korunması amaçlanmaktadır.