• Sonuç bulunamadı

Aile toplumdan topluma değiştiği gibi aynı toplum içinde de farklılık gösterebilmektedir. Aile yapısı ailedeki fert sayısına, otoritenin dağılımına, evlenme biçimine, yerleştiği fiziki ortama ve işlevlerini yerine getirmemesine göre farklılaşmakta ve sınıflandırılmaktadır.

Bu özelliklerden yola çıkılarak aileler sınıflandırılmaktadır.

2.1.3.1 Geniş Aile ve İşlevleri:

İnsanlık tarihinde aile kavramının kökeni ve gelişimi üzerinde pek çok inceleme yapılmış ve değişik fikirler ileri sürülmüştür. Aile ile ilgili ilk bilimsel araştırmalar XIX. yy. sonlarında başlamıştır (Çakıcı, 2006:13). Doğa koşulları, üretim, barınma ve neslin sağlıklı devamının ön planda olduğu dönemlerde aile birlikte ve geniş olmak zorundaydı. Geniş ailede bireyler arasındaki sıkı dayanışma ve birlikteliklerle yaşamı daha rahat devam ettirmekteydiler. Aile içindeki ilişkiler belirli kurallara bağlanmamıştı ve mülkiyet fikri olmaksızın çocuklar grubun malı olarak kabul edilmekte, kısacası bir “sürü” yaşantısı geçirilmekteydi (Engel, 1986; Akt.:Çakıcı, 2006:14). Geleneksel ailede ataerkil özellikler var olup, birden çok kuşak bir arada yaşamakta ve ilişkiler belirli bir statüye ve hiyerarşiye göre belirlenmekteydi. Geleneksel aile öncelikli olarak ekonomik bir birimdir. Bu ailede evlilik cinsel aşka bağlı olmadığı gibi aile yuvası da cinsel aşkın yeşereceği bir yer

olarak görülmez. Kadınlar ve erkekler arasındaki eşitsizlik oldukça dikkat çekicidir (Aktaş, 2002;Akt: Mete, 2005: 34). Aile üyeleri bu hiyerarşik düzene uyar, işbölümü, işbirliği ve bütünlük içinde yaşarlar. Geniş aile özellikle az gelişmiş ülkelerde veya gelişmekte olanların kırsal kesimlerinde yaygın olarak görülmektedir (Çakıcı, 2006:14). Bireylerin iradeleri ön planda olmayıp, aile iradesi ön plandadır. Yaşam süreci bir merkezden yönetilmektedir. Aile değerleri her şeyin üstünde olup kişisel özgürlükler kısıtlanmıştır. Bütün gelirler bir kaynakta toplanıp ailenin ihtiyaçları bu ortak kaynaktan karşılanmaktadır.

Kongar, geleneksel geniş ailenin işlevlerini şöyle sıralamıştır:

1. Ekonomik İşlev: Geleneksel aile bir üretim ve tüketim birimidir. Gereksinime duyulan mal ve hizmetler bu aile tarafından üretilir ve tüketilir. Gelir tek elde toplanır ve giderler tek elden yapılır. Ayrıca, özellikle tarıma dayalı toplumlarda görüldüğü gibi bu ailede oldukça gelişmiş bir iş bölümü ve işbirliği vardır.

2. Saygınlık İşlevi: Aile üyeleri toplumsal statülerini ailelerinden alırlar. Örneğin, soyluluk, rençperlik gibi.

3. Koruma İşlevi: Geleneksel toplumlarda, çağdaş toplumlarda olduğu gibi bireyi koruyan çeşitli kurumlar olmadığı için, kişinin korunma işlevini aile üstenmiştir. Bu bağlamda aile hem maddi hem manevi anlamda koruyucu bir işlev görür.

4. Dinsel İşlev: Aile, üyelerine sadece dinsel bir eğitim vermekle yetinmez, aynı zamanda, tam bir dinsel birlik olarak üyelerinin ibadetlerini de denetler.

5. Eğlenme ve Dinlenme İşlevi: Aile üyeleri tüm boş zamanlarını diğer aile üyeleriyle paylaşırlar. Eğlenme ve dinlenme işlevi aile tarafından organize edilir.

6. Eşler Arasında Sevgiyi Sağlama ve Çocuk Yapma İşlevi: Kuşakların sürekliliği işlevi tüm aile biçimlerinin temel işlevidir. Bu işlev, aile üyeleri arasında sevgiyi ve saygıyı, bireylerin psikolojik doyumunu sağlamaktadır (Akt: Özatça, 2009:49).

2.1.3.2 Çekirdek Aile ve İşlevleri:

Çekirdek aile, ana baba ve çocuklardan oluşmuş, yalnızca iki nesil süresince birleşen bir bağdır. Çekirdek aile, bugün batı toplumunda en yaygın olan aile yapısıdır (Pesechkian, 1999:75). Aile bireyleri kendilerini ilgilendiren konularda direk karar alma ve yönlendirme hakkına sahiptirler. Akrabalık bağlarının zayıf olduğu çekirdek ailede, evlenme yaşı, eş seçimi, çocuk sayısı bireylerin kendi kararlarına bağlıdır. Tarımda gelişmiş yöntemlerin kullanılması, sanayileşme, eğitim v.b. nedenlerden dolayı kırsal kesimde tarımla uğraşan ailelerin kentlere göç etmesine neden olmuştur. Çekirdek ailenin ilk temelleri 18.yy’ da görülmeye başlamış, artan üretim ve uzmanlaşma sonucu burjuvalar işyerlerinden ayırdıkları evlerinde eş ve çocuklarıyla yeni bir hayat biçimi ortaya koymuşlardır. İş ve ev hayatının birbirinden ayrılmasıyla, aile üyelerinin dış çevreyle ilişkileri değişmeye başlamış, aile içi ilişkilerde de bir yoğunlaşma, duygusal bir derinleşme görülmeye başlamıştır. Çekirdek aile, eşlerden hiçbirinin ailesinin yanında olmayan, yeni bir yerde kurulan bir aile tipi olmuştur (Erol, 1992;Akt: Çakıcı, 2006:15 ).

Kondiyoti (1972)’ye göre toplumsal değişme ve gelişmelere paralel olarak aile yapısında olduğu gibi işlevlerinde de değişmeler olmuştur. Bu bağlamda, sanayi toplumlarında yaygın olan çekirdek ailenin, geleneksel geniş ailede görülen işlevlerin birçoğunu kaybettiği, bu işlevleri diğer toplumsal kurumlara devrettiği görülmektedir. Böylece, çekirdek ailenin yalnız iki toplumsal işlevi yerine getirdiği belirtilmektedir (Kandiyoti, 1972;Akt: Özatça, 2009:50):

Soyun sürekliliği ve toplumsallaşma işlevi: Üreme, çocuk yapma ve buna bağlı olarak çocukların sosyalleştirilmesi işlevini çekirdek aileler yerine getirmektedir.

Psikolojik dengenin (doyumun) sağlanması: Sanayileşme ve kentleşme sonucu geleneksel ailedeki yüz yüze yoğun ilişki ve dayanışmalar yerini bireysel ilişkilere bırakmıştır. Birey tüm gereksinimlerini tek başına karşılamak zorundadır. Bu nedenle, birey yalnızlaşmıştır, duygusal gereksinmelerini karşılayamaz olmuştur. Çekirdek aile bu duygusal gereksinmeleri de karşılamaktadır (Akt: Özatça, 2009:50). 2.1.3.3.Geçiş Ailesi

Geçiş ailesi tarımsal üretimin toprağa bağlı toplumlardan, sanayi temelli endüstriyel toplumlara geçişin hızla yaşandığı toplumlarda açığa çıkan bir aile tipidir.

Kentlerdeki kalabalıklaşma ve ekonomik zorluklar çok sayıda insanı dar konutlarda barındırma sorununu getirmiş, böylece büyük kentlerin kenar semtlerindeki “ gecekondular ” oluşmaya başlamıştır. Endüstriyel topluma geçiş süreci aynı zamanda hızlı bir şehirleşme süreci olarak da yaşandığı için köy yaşamının kentleşmesi geleneksel ailenin dönüşümünü de kapsamaktadır. Geçiş ailesi sadece şekil itibariyle geniş aile ile çekirdek aile arasında değildir. Şekil olarak her iki tipe de benzeyebildiği halde toplumsal fonksiyonları aile içi veya toplumsal ve sosyal – ekonomik ilişkilerinin de değişmesiyle ikisinden de farklı bir kimlik kazanmaktadır ( Bilgin, 1991;Akt: Çakıcı, 2006:15). Birinci kuşak üyelerin gençlere geleneksel düzeni bozmamaları için baskıda bulunmalarının nedeninin gelişen yeni neslin yanında geri kalma tedirginliği ya da otoriteyi elden kaçırma korkusu olabileceği düşünülmektedir (Özgüven, 2001:14 – 15 ).

2.1.3.4.Parçalanmış / Eksik Aile

Eşlerin yasal olarak kurdukları evlilik birliğinin, çeşitli nedenlerden dolayı yasal yollarla sona erdirmesi sonucu, eşlerin çocukların bakımını devam ettirdiği, karı-koca durumunun ortadan kalktığı fakat ebeveyn olma durumunun devam ettiği, eşlerden birinin çalışma amacıyla geçici olarak evden ayrılması ya da ölmesi gibi nedenlerle ortaya çıkmış bir aile türünü ifade etmektedir. Parçalanmış/Eksik aile, boşanmış eşlerden biri ile çocuklardan oluştuğu gibi, evlilik bağı olmayan çiftler ve çocuklarının oluşturduğu aileler de parçalanmış/tamamlanmamış aile sayılmaktadır (Dikeçligil, 1995; Akt.:Çakıcı, 2006:18). Gayri meşru doğumlar, boşanma, ebeveynlerden birinin evden uzaklaşması durumlarında, her iki ebeveyn de vardır ama artık bir arada değildir ve çocuklarıyla ilişkileri ancak hafta sonu ya da yıllık tatillerde mümkündür. O da kısa zamanlarla sınırlıdır (Ay, 2000:9).