• Sonuç bulunamadı

Ahlâk kelimesi Arapça’da “hulk” veya “huluk” kelimesinin çoğulu olup, tabiat, huy, seciye anlamlarına gelir.219 Đngilizce karşılığı olan “moral” ise Latince “moralis” kelimesinden türetilmiş olup, adet, karakter hal ve hareket demektir.220 Moral kelimesinin temelinde irade, Tanrı veya hükmedenlerin insan üzerindeki iradesi, dolayısıyla emir ve kanunlar, yerleşik töre ve alışkanlıklar anlamı bulunmaktadır. Günümüzde ise bu kavram insanların birbirleriyle iletişimlerinden hasıl olan davranış, tutum ve ilkeler anlamında kullanılmaktadır.221 Terim olarak ahlâk’ın üç şekilde kullanıldığı görülür. a) Umumi hayat tarzı b) Bir grup davranış kuralı c) Söz konusu hayat tarzı ile davranış kuralları üzerinde yapılan fikrî bir araştırma.222 Erol Güngör ise, ahlâkın, maddi varlığı olmayan bir inanç ve düşünce sistemi olduğunu ifade ederek223 ahlâkın öğrenilmesinde sosyal çevrenin rolü üzerinde durur.224

Kimi zaman ise ahlâk, bir insanın hemcinsine bağlanması, onu yaşatma amacıyla bağlanma teşebbüsüdür ki, bu durum aynı zamanda yeni bir özgürlük arayışını da beraberinde getirmiştir. Çünkü dışarıdan bir zorlama olmadan kendisini bir başkasının hizmetine adamış kimse tamamiyle özgür olduğu gibi, içinde bulunduğu ahlâkî durum da pragmatik ve altruistik durumdan farklıdır.225

Đnsanların çeşitliliğinin çarpışmayı doğurduğunu, herkesin hem başkaları hem de başkalarının düşmanı olmak durumunda olduğunu söyleyen Fr.Paulhan’a göre, bu trajik çarpışma halinden ahlâk doğar.226 Dolayısıyla ona göre, hem ahlâkî bakımdan hem de özgürlüğün yaşanabilmesinin ve başkalarının toplumsal dayanışma vasıtasıyla ve başkalarının uğruna kaybettiğimiz hak ve özgürlük duygusunu elde etmenin yolu, bunları bilinçli bir şekilde inkar etmekten geçer.227

Bütün bunların yanı sıra, bir de ahlâka dinsel yaklaşımlar vardır. Örneğin Đslâm literatüründe genel olarak ahlâkın teşekkülünde iki önemli noktanın var olduğu görülür. Birincisi, yaratılıştan gelen özellikler (hulk-i tabii); ikincisi ise sonradan kazanılan özellikler (Hulk-i kesbî). Buna göre biri subjektif, diğeri objektif olmak üzere ahlâkın

219

Seyyid Şerif Cürcani, Kitabu’t-Ta’rifat, (Terc. Arif Erkan), Bahar Yay., Đstanbul 1997, s.34.

220

Recep Kılıç, Ahlâkın Dini Temeli, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., Ankara 1998, s.1.

221

Lokman Çilingir, Ahlâk Felsefesine Giriş, Elis Yay., Ankara 2003, s.12.

222

Recep Kılıç, Ahlâkı Temellendirme Problemi, Felsefe Dünyası, Sayı 8, Ankara 1993, s.67-68.

223

Erol Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, Ötüken Neş., Đstanbul 1995, s.19.

224

Bkz., Erol Güngör, Ahlâk Psikolojisi ve Sosyal Ahlâk, s.16-17.

225

Uluğ Nutku, Ahlâk Örneği, Yazko Felsefe Yazıları, Sayı 1, Yıl 1982, s.83-84.

226

Farklı bir ahlâki telakki için bkz., Fr. Paulhan, Ahlâkın Ahlâksızlığı, çev.Mehmet Naci Ecer, Remzi Kit., Đstanbul1969, s.13-15.

227

iki boyutu vardır. Her iki boyutta da ortak nokta, insan ve insan davranışlarıyla, hal ve hareketleriyle alakalı olmasıdır. Bu nevi ahlâkta esas olan özellik ise huyun kökleşmesi ve zorlama olmaksızın kolaylıkla davranışa dönüşerek istikrar kazanmasıdır. Ayrıca ahlâkî davranışın özgür bir iradenin eseri olması gerekir. Bu da bu davranışın mahiyet olarak refleksten farkını ortaya koymaktadır.228

Ahlâk probleminde dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta ise ahlâk ile ahlâk felsefesi (etik) arasındaki ayırımdır. Ahlâk iyi ve kötünün ne olduğunu söylemekle yetinirken, ahlâk felsefesi bir davranışın iyi veya kötü olduğu yargısına nasıl varıldığını inceler. Đyi veya kötü hakkında bir bilim ya da her insan için geçerli eylem kurallarının toplamı olarak yorumlanabilen etik,229 kısacası felsefî bir disiplin olarak ahlâkî olanın eleştirel bir tarzda ele alınarak tanımlanması ve temellendirilmesidir.230 Başka bir ifade ile ahlâk insanlardan sadır olan fiillere verilen isim iken, ahlâk ilmi veya etik insanı olgunluğa sevk eden ilke ve esaslardan bahseden ilimdir.231

Descartes ise ahlâkı felsefenin bir parçası sayarak şöyle bir benzetmede bulunur: Felsefeyi bir ağaca benzetirsek, bu ağacın kökleri metafizik, gövdesi fizik, bu gövdeden fışkıran dallar da diğer ilimlerdir. Bunlar ise üçe irca edilebilir: Tıp, mekanik ve ahlâk.232 Bu meyanda Teoman Duralı’nın yaptığı tanım daha kapsayıcı bir mahiyeti haizdir: “Kişinin kendisine, öbür insanlar ile tüm var olanlara açık, görünüre çıkan ve içten niyet-tavır alışlarının enine boyuna değerlendirilip, buradan yasalar ile kuralların belirlenmesi işi ‘ahlâk’a düşer.”233

Ahlâk alanını, ahlâkın temel sorunlarını, iddialarını felsefî bir tarzda tahlil, tenkit ve terkip etmek ahlâk felsefesinin işidir. Ahlâk felsefesinin ahlâkî olana yaklaşımı genel olarak iki şekilde olmuştur: 1- Đnsan için iyi hayatın ne olduğu 2- Đnsanın nasıl yaşaması gerektiği. Son zamanlarda ise felsefenin görevini değerlendirme ve çözümlemek olarak görenlerin sergilediği yaklaşım var ki, bunların yaptıkları ahlâkî kavramları çözümleme234 olup, önermeler düzleminde ahlâki yargıları irdeleyerek temellendirmelerde bulunurlar.

228

Hüsameddin Erdem, Ahlâk Felsefesi, Hü-Er Yay., Konya Tarihsiz, s.11-13.

229

Fritz Heinemann, “Etik”, Günümüzde Felsefe Disiplinleri, derl. ve çev. Doğan Özlem, içinde, Đnkılap Kit., Đstanbul Tarihsiz, s.366.

230

Lokman Çilingir, Ahlâk Felsefesine Giriş, s.12.

231

Hayrani Altıntaş, Đslâm Ahlâkı, Akçağ Yay., Ankara 1999, s.11,18.

232

René Descartes, Đlk Felsefe Üzerine Metafizik Düşünceler, çev. Mehmet Karasan, MEB Yay., Đstanbul1998, s.34.

233

Teoman Duralı, Felsefe-Bilime Giriş, Çantay Kit., Đstanbul, Tarihsiz, s.65.

234

Bir de, insanî bir eylem olarak ahlâk, işleme tarzı itibariyle düşünce tarihi içerisinde “ya deskriptif, ya normatif ya da analitik bir şekilde ele alınmıştır. Deskriptif tarz bilim adamının tarzıdır. Değerlendirme yapılmaksızın tespit ve tasvir sınırları içerisinde ahlâk olgusu tecrübî, tarihî veya ilmî olarak ele alınır. Normatif tarz ise din ile felsefenin tarzıdır ki, din sadece normatif olarak ele alırken, felsefenin yaklaşımı hem normatif hem analitiktir. Normatif tarzda bir takım ahlâkî ilkeler ortaya konularak bir hayat modeli oluşturma çabası vardır. Yani “ne” ile beraber “nasıl” sorusunun da cevabı aranır. Analitik yaklaşımda ise ahlâk filozofu, doğru, yanlış, iyi ve kötü gibi ahlâk kavramlarının anlamlarını açıklar. Ahlâk ilkelerinin mantıkî açıdan tahlili yapılır.”235

Đfade etmeye çalıştığımız gibi, felsefe tarihi boyunca ahlâk bir çok şekilde tanımlanmış ve çeşitli ahlâk telakkileri ortaya çıkmıştır. Bir çok bakımdan bu fikir ve anlayışlar ele alınabilir. Fakat belli başlı iki temel noktadan konuyu ele almanın sistematik olarak daha kapsayıcı ve meramımızı ifade etmesi noktasında yeterli olacağı kanaatindeyiz. Bunlardan birisi ahlâkın insan kökenli bir kavram olarak ele alınması, bir başka deyişle felsefî noktainazardan işlenmesi; diğeri ise metafizik-teolojik nokta-i nazardan ele alınmasıdır. Kanımızca bütün ayırımların üzerinde inşa edildiği temel, bu iki farklı ontolojik kaynaktır.

Şimdi bu çerçevede Hume'un ahlâkı hangi ontolojik ve epistemolojik kaynağa dayandırdığını irdelemeye çalışalım.