• Sonuç bulunamadı

Abdallık Geleneği

Belgede Kırşehir türkülerinde insan (sayfa 52-55)

B. Kırşehir Yöresi Türkülerinin Kaynakları

1. Abdallık Geleneği

Kırşehir yöresi türkülerinin oluşumunda ve yaşatılmasında abdalların önemli bir yeri vardır.Bu sebeple; abdallık geleneği hakkında değişik kaynaklardan bilgiler verilmiştir.

Abdallar üzerine yapılmış en kapsamlı inceleme, M. Fuat Köprülü’ye aittir. Köprülü’ye göre abdal, Türkçe’de göçebe, gezgin anlamına gelir. Aynı zamanda Afganistan’da yaşayan bir Türk boyunun adının Abdal olduğunu yine Köprülü’den öğreniyoruz91.

“Bugün Anadolu’nun muhtelif yerlerinde, kendilerine Abdal adını veren ve umumiyetle göçebe halde yaşayan zümreler vardır. Anadolu Alevi zümreleri hakkında kıymetli müşahadeleri olan eski talebemden Abdulbaki Beyin (Gölpınarlı) ve daha bazı arkadaşların bana şifahen verdikleri malumata göre, Denizli, Dinar, Sivas,Amasya, Çorum, Osmancık, İskilip, Merzifon, Mecitözü, Havza, Konya Karaman, Mut Elmalı

91

taraflarında kendilerine Abdal ismini veren, küçük Alevi zümreleri vardır. Halk ve hatta Alevi halk arasında bu göçebeler çingene sayılırlar. Düğünlerde davul zurna çalmakla geçinirler. İçlerinde aşıklıkla yani saz şairliği ile şöhret kazanmış olanları vardır. Dilleri Türkçedir, Çingenece bilmezler ve kendilerine çingenelik isnadını şiddetle reddederler. Sair Aleviler gibi bunların da kendi aralarından yetişmiş dedeleri vardır, dede yılda bir onları ziyaret eder, o yıllık muayyen aidatını alır; nezirler yani kurbanlar kesilir, bu ayinlerin sair alevi zümredekilerinden bir farkı yoktur. Hatta çok nadir olmakla beraber diğer Alevilerin onların ayinine ve onların diğer Alevilerin ayinlerine iştirak ettikleri olur. Demek oluyor ki, akide itibariyle bunların sair Alevi Türklerden bir farkı yoktur. İstanbul’da Kasımpaşa’da abdallarla meskun bir mahalle olduğunu ve İstanbul’daki Aleviler arasında bunun malup olup buraya abdal mahallesi veya Abdallar mahallesi denildiğini Abdülbaki Bey’den öğrendim.”

“Antalya’nın bir şark şimalinde Zeytin köyünde yerleşmiş olan bir kısım Abdallar arasında tetkikler yapan Atabeyli Naci Bey bunların dini bakımdan diğer Anadolu zümrelerden farksız olduğunu, Abdal Musa, Kaygusuz Abdal, Hacı Bektaş Veli, Şah Hatayi gibi Alevi büyüklerine karşı hürmet beslediklerini, ayin ve erkanlarının onların ayin ve erkanlarından farksız olduğunu ve bu dedenin şimdi Konya da türbesi bulunduğunu bir anane tarzında rivayet ediyorlarmış. Atabeyli Naci Zeytin köyündeki bir abdal guyandesinden (abdallar saz şiirlerine bu adı verirler) Dede Korkut Kitabı’ndaki eski Oğuz destanlarından Dumrul hikayesinin pek az bir rivayetini dinleyip tespit ve neşretmiştir. Bu Abdalların kendilerini Horasan’dan gelmiş göstermeleri , bütün Anadolu Türkmenleri ve hatta derviş zümreleri arasında müşterek umumi bir anane olduğu için hususi bir değeri olmasa bile eski Oğuz rivayetlerinin aralarında hala yaşaması bunların etnik menşelerinin tayini yani Türklüklerinin tespiti bakımından çok önemlidir”92.

Şakir Ülkütaşır’a göre, Abdallar ekseriyetle yerleşik ve kısmen göçebe bir şekilde yaşayan Alevi–Kızılbaş zümrelerden biridir. Boy itibariyle Türkmenlerdir. Bu gün Anadolu Abdalları, Tahtacılar, Çepniler, daha doğrusu bütün Anadolu Kızılbaşları gibi– Babaî Türkmenlerinin bakiyeleridir. Binaenaleyh, bunları dili ve soyu bütün başka

92

olan çingenelerle akraba ya da yurt tutmuş çingeneler gibi telakki etmek katiyen doğru değildir. Bugünkü abdallar kendilerinin haklı ve doğru olarak Türk ırkından ve İslam olduklarını ifade eder93 .

Kırşehir vilayeti ile ilgili bir çalışmasında Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu; Abdallardan “Kendileri de yerli ahaliye karışmazlar, kimseye karışmadıkları gibi, zaruret halinde kimseden para istemezler. Gelenek ve görenek bakımından yerli ahaliden ayrılırlar. Söylendiğine göre her perşembe gecesi içkili meclisler kurularak, çalgılı eğlenceler tertip edilir” şeklinde bahsederken, bir başka çalışmasında ise Caferoğlu, “Abdalların gizli bir dili olduğunu, bu dilde yer alan kelimelerin dar bir sahaya değil, Filistin, Suriye ve Orta Asya abdallarının diline de şamil olduğunu ileri sürmektedir. Caferoğlu’na göre, bu gizli dilden birçok kelimeler çingeneler tarafından da benimsenmiştir”94.

Abdallar ekseriyetle çalgıcılık ve türkücülük işleriyle uğraşırlar. “Abdal düğünden, çocuk oyundan usanmaz” sözü Abdalların düğünlerde çalgıcılıkla, davul zurna çalmakla tanındıklarını gösterir. Bir kısım Abdalların çingenelerin uğraştığı kazancılık, elekçilik, sepetçilik gibi işlerle uğraşması, onların çingeneliği hakkında bir delil sayılmaz.

“Anadolu’daki bütün Abdalların Alevi olup olmadıkları anlaşılmamıştır. Abdalları ayin ve akide bakımından Türklüklerinden en ufak bir şüphe bile olmayan ve eski Türk Şamanizm’inin izlerini hala saklamaya devam eden Anadolu ve Alevi zümrelerinden ayırmaya imkân yoktur”95.

Özetle Kırşehir yöresi türküleri denilince akla ilk gelen Abdallardır. Burada verilen bilgiler yanında, araştırmalar sırasında Abdallar mahallesine gidilerek abdallık hakkında kendilerinin ağzından bilgi edinilmeye çalışılmıştır. Abdallar yerli halktan ayrı bir mahallede yaşıyorlar ve kendilerine “aptal” denildiği için bundan rahatsızlık duyuyorlar. Bunun yanında Aleviliği kabul etmiyorlar, Sünni olduklarını dile

93

Bayram Bilge Tokel, Neşet Ertaş Kitabı, Ankara, Akçağ yay., 2003 s. 83. 94

Caferoğlu, Ahmet, Kırşehir Vilayetinin Bugünkü Etnik Teşekkülüne Dair Notlar, TDED, S. 1-2, s. 76-79.

95

getiriyorlar. Geçimlerini düğünlerde ve konserlerde çalgı çalarak sağlıyorlar. Yalnızca Kırşehir’de değil Türkiye’nin birçok ilinde özellikle İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerde de mesleklerini icra ediyorlar.

Belgede Kırşehir türkülerinde insan (sayfa 52-55)

Benzer Belgeler