• Sonuç bulunamadı

Abbasi Devleti Açısından İsyanın Sonuçları

B. İsyanın Sonuçları

1. Abbasi Devleti Açısından İsyanın Sonuçları

Yaptığımız araştırma ve incelemelerden sonra bu isyanın Abbasi devleti açısından sonuçlarını maddeler halinde şöyle sıralayabiliriz:

1

. Daha önce geçtiği gibi, isyan öncesinde ve başladığı yıllarda Abbasi devletinin hemen her köşesinde ayaklanmalar, kargaşalar yaşanıyordu. Bunlar arasında genelde Şii ve Harici ayaklanmalar ön plandaydı. Anlaşıldığı kadarıyla Zenci isyanı da bu kargaşa döneminden faydalanarak ortaya çıkmış bir Şii isyanı görünümündeydi. Neticede isyan bastırılıp ve isyancılar yok edilmekle birlikte isyanın Abbasi hilafeti ve devleti ve hatta İslam toplumu açısından ciddi sonuçlar doğurduğu söylenebilir. Çünkü Halifeliğin etkisini azaltmış veya bunu ortaya çıkarmış; hatta neredeyse kaybolduğu hissini uyandırmıştı. Nitekim bu bölgede isyan devam ederken Horasan, Mısır ve Türkistan’da bağımsızlık hareketleri patlak verince, Basra civarındaki bu isyan yüzünden Hilafet güçleri gerektiği şekilde karşı koyamamıştı546. Dolayısıyla devletin parçalanması yada bağımsız veya yarı bağımsız devletlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştı.547 Bu bağlamda Hitti; “İşte

siyahilerin kopardığı bu ayaklanma sırasındadır ki İslam İmparatorluğunun başta gelen en güzel eyaletlerinden biri olan Mısır, İbn Tolun’un valiliği esnasında onun tarafından Halifelik’ten koparılmıştır.”548 tespiti yapmaktadır. Bu tesbitten anlaşılan o ki, Zenci

isyanı, Abbasileri uzun yıllar uğraştırması nedeniyle bağımzıs hanedan ve devletlerin ortaya çıkş sürecini hızlandıran önemli bir etken olmuştur denilebilir. Nitekim

546 Mantran, s.137. 547 Iyş, s.131. 548 Hitti, s.737.

Tolunoğullarının bağımsızlık ilanına paralel olarak Fars eyaletinin valisi Yakub b. Leys es- Saffar da Abbasi devletinin ve ordusunun büyük ölçüde Zenci isyanıyla uğraşmasından yararlanarak bağımsızlığını ilan edip Bağdat’a yürüme cesaretini göstermişti. Zenci hareketi dolaylı da olsa Saffarilerin güçlenmesine ve Abbasilerden ayrılmasına yardımcı olmuştur denilebilir.549

Diğer taraftan Zenci isyanının bu ayrılıkçı hareketlerin gelişmesinde ne kadar etkili olduğunu, isyanın bastırılmasından bir yıl sonra, bir nebze gücünü toplayan Abbasi hilafetinin, bağımsız hareket eden vali ve komutanlar karşısında üstün duruma geçmeleri gösterilebilir. Mamafih isyandan bir sen sonra (H.271/M.884) Tolunoğulları’na karşı mücadelede yapılan barış anlaşmasıyla üstünlük sağlandı; aynı yıl Saffariler’e galip gelinmiş ve 25 Şevval 271/ 15 Nisan 885 de halife Mu’temid tarafından Amr b. Leys’in görevine resmen son verilmişti. Ancak daha sonra yapılan anlaşmalarla, Amr tekrar görevine iade edilmiş ve bundan sonra her iki hanedanlıkla dostane ilişkiler kurulmuştur. Kabul edileceği üzere bütün bunlar Abbasilerin Zenci isyanını bastırmasıyla mümkün olabilmiştir. Dolayısıyla gerek Saffarilerin, gerekse Tolunoğullarının tekrar merkezi otoriteye bağlanması, isyan sırasında Abbasilerin merkezi gücünün ne denli zayıfladığının ve parçalandığının bir delili olarak yorumlanabilir.550

2

. Zencilerin isyanı ve diğer ayrılıkçı gruplarla uğraşılan dönemlerde Abbasiler, dış güçler ve özellikle Bizans karşısında zaafa düşmüş ve toprak kaybetmeye başlamıştır. Yaklaşık üç asırdır devam eden sınır (suğur) savaşlarında, dengenin ilk defa Bizans lehine döndüğünü görüyoruz. Mesela M.877 yılında Bizans ordusunun Kayseri’den hareketle Maraş’a kadar geldiğini Taberi zikretmektedir.551 Bu harekattan dört yıl sonra, Abbasi güçleri bataklığın ortasında Zenci şehri Muhtara kuşatmasıyla uğraşırken, yine Bizans M.881-82’de yüz bin kişilik bir ordu ile, Patrikler komutasında tekrar harekete geçmiş ve Musul yakınlarına kadar ilerleyerek geniş bir coğrafyayı Abbasi hakimiyetinden koparmıştır. Bu dönemde Bizans, artık Doğu sınırında sürekli bir ilerleme kaydetmiş ve Selçuklular gelinceye kadar da bu bölgeleri elinde tutmuştur.552

549 Demirci, s.260.

550 Demirci, s.260-61. 551 Taberi, IX, s.533-534, 612. 552 Demirci, s.261.

3

. Zenci isyanının ve mücadelenin uzun süre devam etmesi nedeniyle hem bölgenin hem de devletin ekonomik yönden büyük kayıpları olmuştur. Öyle ki, isyan nedeniyle bölge (Aşağı Irak) tamamıyla harap olmuştur. Nitekim Brockelman, “Hükümetin

en zengin eyaleti harplerin bu kadar uzun sürmesiyle harap olmuştur.”553 diyerek bu gerçeği vurgulamaktadır. Daha önce defaatle zikrettiğimiz üzere şehirlerde ve köylerde yaşayan insanlar her şeylerini terk ederek buralardan kaçmıştır. Bölgedeki verimli topraklarda tarım, çiftçilik ve ziraat yapılamaz olmuştur. Dolayısıyla bu hareket binlerce insanın işinden olmasına, fakir ve perişan kalmasına, ekonomik darboğaza ve arazinin gelirinden mahrum kalmalarına sebep olmuştur. Mamafih isyanın geniş bir alanı etkilemesi yüzünden devlet de bu bölgenin gelirlerinden mahrum kaldığı gibi ülkenin en önemli uluslar arası ticaret merkezleri ve limanları artık işlemez olmuş ve ticaret durmuştur. Sadece bunlar bile başlı başına bir devlet için büyük bir ekonomik kayıptır.554 Nitekim Ulebi; “Şöyle kısaca hülasa edebiliriz ki, Zenci isyanı Abbasi devletinin verimli ve

bereketli bir kısmında iktisadi hayatı durdurdu. Abbasi ordusu peş peşe gelen şiddetli hezimetlere uğradı, vergilerden gelen gelirlerden zarar etti, işler yavaşladı, ulaşım durdu, ticaret mahvoldu ve ziraat kesildi.”555 diyerek bu gerçeği dile getirmektedir.

4

. İsyanla mücadele sırasında ordunun ve askerlerin ihtiyaçlarını karşılamak için devlet bütçesinden yada gelirlerden büyük miktarlarda para harcanmış, bu da devletin maliyesini oldukça zayıflatmıştır. Hükümet, ordunun iaşesi, maaşı, silah, cephane ve diğer masrafları ile, kurduğu stratejik şehir ve karargahlar için de (el-Muvaffakiyye gibi) çok miktarda para harcamak zorunda kalmıştır. İsyanın seyri işlenirken anlatıldığı gibi, Zencilerle mücadele ederken Muvaffak, esasen devletin toplaması gereken vergilerin ve haraçların kendisine gönderilmesini isteyerek, bunları askerlerin ihtiyaçları ve savaş hazırlıkları için kullanmıştır. Bu durum zaten boş olan hazinenin iyice zayıflamasına tesir etmiştir denilebilir.

5

. Öte yandan araştırmacı Yusuf el-Iyş, Zencilerle yapılan savaşların neticesini değerlendirirken, bu mücadelelerin Abbasi hilafetine mühim bir yardımının olduğunu da kaydetmektedir. Zira ona göre, bu savaşlar sırasında Türk komutanlar hilafet merkezindeki

553 Brockelman, s.127.

554 Ulebi, s.136-41; E.Baytar, age, s.247. 555 Ulebi, s.141

otoritelerini, tahakkümlerini büyük ölçüde kaybetmişler; buna karşılık halifelerin gücü ve otoritesi artmış ve istediği kimseleri istedikleri görevlere, istedikleri zaman getirmişlerdir.556 Gerçekten de söylendiği gibi, isyan sırasında halife olan Mu’temid’in iktidarında, Türk komutanların etkisi azalmıştır. Ancak tabii, bunda tek sebep Zenci isyanında verilen mücadele olmasa gerektir. Burada konuyu pek uzatmadan, Türk nüfuzunun azalma sebeplerini şöyle sıralayabiliriz: 1) Mütevekkil’den itibaren orduya Türklerin alınmasının azalması, Türklerin kaynağını kurutmuştur. 2) Bunun yanında, halifelerle yaşanan mücadeleler, dahili ve harici kargaşalar esnasında ve isyanların bastırılmasında verilen kayıplar da Türklerin aleyhine işlemiş, sayılarının ve güçlerinin azalmasını sebep olmuştur. 3) Son olarak da Mu’temid devrinde Zenci isyanı ve Saffariler’in ortaya çıkışı ile, iki tarafta birden savaşmak zorunda kalan ordunun çekirdeğini oluşturan Türk birliklerinin ağır kayıplar vermesi, Türk askerlerinin azalmasına yol açmış olabilir. Netice itibariyle askeri birliklerin çeşitli cephelerde bulunması, Türklerin merkezde siyasi baskı unsuru olma imkanlarını ortadan kaldırmıştır denilebilir.557