• Sonuç bulunamadı

5. BULGULAR

5.1. Göl Suyunun Fiziksel ve Kimyasal Özellikleri

5.1.3. Ağır metaller

Ağır metaller biyotik ve abiyotik öğelerde birikim göstermeleri, ortamda uzun süre kalabilmeleri, sucul canlılarda toksik etki göstermeleri ve besin zinciri yoluyla diğer canlılara geçmesi nedeniyle önem taşımaktadır (Shrivastava ve ark., 2003). Metal kirliliğinin madencilik, eritme, yakma, endüstriyel atıklar, kömür kullanımı ve pestisit üretimi gibi pek çok kaynağı olduğu ve metallerin sucul ekosistemlere atmosferden, endüstriyel atıklarından, tarımsal ve kentsel atıklarının boşaltılması ile geçtiği bilinmektedir (Landis ve Yu, 1999). Asit yağmurları ve asidik atıklar ağır metallerin sucul ortamdaki etkisini artırmaktadır. Asitli atıklar, suların pH değerini düşürmekle birlikte, normal koşullar altında toprağa bağlı olan alüminyum, kadmiyum ve civa gibi zehirli metallerin topraktan süzülerek sucul ortama girmesine neden olmaktadır. Asidik

sularda yüksek konsantrasyonda biriken civa, kadmiyum, kurşun, vb. ağır metaller sucul canlıların sayısını ve çeşitliliğini azaltmaktadır (Özdemir, 2005).

Demir, bakır, çinko ve manganez gibi metaller esansiyel elementlerdendir ve canlılarda önemli rol oynarlar. Ancak civa, kurşun ve kadmiyum gibi metaller esansiyel elementlerden değildir ve iz miktarlarda bile canlılarda toksik etkiler meydana getirebilirler. Ayrıca esansiyel elementler de aşırı olarak alındığında toksik etki oluşturabilmektedir (Türkmen ve Ciminli, 2007).

5.1.3.1. Alüminyum (Al)

Alüminyumun insan sağlığı için tehlikeli sonuçları olabilir. Yüksek miktardaki alüminyumun özellikle sinir sistemi hastalıklarına yol açabildiği bilinmektedir. Ayrıca çocuklarda hafıza kaybı, öğrenme güçlüğü gibi ciddi sonuçları olabilmektedir. Kronik böbrek rahatsızlığı olanların durumlarını kötüleştirdiği bildirilmektedir. Ayrıca vücutta alüminyum birikmesinin çeşitli kemik hastalıklarına, eklem ağrılarına, kanda eritrosit yapımında bozulmaya ve bağışıklık sisteminde hasara yol açtığı saptanmıştır (Anonim, 2014b).

En düşük alüminyum 0 mg/l, en yüksek alüminyum ise 2011 Ekim ayında 0.018 mg/l olarak kaydedilmiştir.

5.1.3.2. Bakır (Cu)

Doğal olarak bitki ve hayvanlarda bulunan bir element olan bakır, insan ve diğer tüm canlılar için esansiyel ağır metaldir. Özellikle su kaynaklarına tarımsal yüzey akışlarından karışabilen bakırın aşırı miktarları oldukça zararlı olabilmektedir. Fakat sucul ekosistemlere girdiklerinde genellikle belirli bir sürede sudaki parçacıklara bağlanarak zarar etkileri daha aza indirgenmektedir. Kanserojen bir metal olmadığı bildirilen bakırın yüksek düzeylerinin ishal, kusma, mide bulantısı ve kramplara sebep olabildiği ve özellikle karaciğer, böbrek, mide akciğer, bağırsak ile beyin ve adrenal bezde birikim yaptığı saptanmıştır (ATSDR, 2010).

En düşük bakır 2010 Nisan ayında 3.972 μg/l, en yüksek bakır ise 2010 Eylül ayında 21.162 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama bakır 9.8 µg/l’dir.

5.1.3.3. Çinko (Zn)

Çinko otomotiv, azotlu gübre, cam, çimento, metal, petrol, plastik-sentetik madde, termik enerji ve çelik endüstrisinde geniş oranda kullanılmaktadır. Bu nedenle atık sular çinko açısından incelenmelidir (Küçükoğlu, 1996 )

En düşük çinko 2011 Mart ayında 101 μg/l, en yüksek çinko ise 2011 Ağustos ayında 289 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama çinko 174.58 µg/l’dir.

5.1.3.4. Demir (Fe)

Demir, hayvanların solunum pigmentinde bulunması ve sudaki birçok kimyasal olayda katalizör görev yapması bakımından ve alglerin gelişiminde oldukça önemlidir (Tanyolaç, 2009).

En düşük demir 2010 Aralık ayında 121 μg/l, en yüksek demir ise 2011 Ekim ayında 955 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama demir 463.78 µg/l’dir.

5.1.3.5. Kadmiyum (Cd)

Kadmiyumun sulardaki kirlilik kaynakları çok çeşitlidir. Su ve sedimentteki Cd kirliliğinin başlıca kaynakları genellikle elektro kaplama fabrikaları, ikinci el metallerin yeniden değerlendirilmesi işlemleri, motorlu taşıtlardan atılan aerosoller, boya fabrikaları, pekçok kimya endüstrisi, tarımsal kullanımlar (gübre ve pestisitler), fosil yakıtların yanması, kurşun madenciliği ve çinko eritme işlemleridir (Kruger, 2002).

En düşük ve en yüksek kadmiyum değeri belirlenememiştir çünkü tüm değerler “–” çıkmıştır. Buna göre kadmiyum 0 kabul edilir ve gölde hiç rastlanılmamıştır.

5.1.3.5. Kobalt (Co)

Canlıların beslenmesinde de önem taşımaktadır. Kobalt B12 vitamininin merkez

yapı taşıdır. Bu güne kadar bilinen en etkili biyokatalizördür. Günlük kobalt ihtiyacı 5 g kadardır. Kobalt eksikliğinde anemi riski artar (Doğan, 2002).

En düşük kobalt 2011 Ekim ayında 0 μg/l, en yüksek kobalt ise 2010 Temmuz ayında 13 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama kobalt 0.600 µg/l’dir.

5.1.3.6. Krom (Cr)

Sucul ekosistemlerde krom kirliliği ile ilgili temel sorunlardan biri, sedimentte birikmeye başlamadan önce yıllarca suda kalabilmesidir. Cr elementi, doğal rezervleri dışında metal kaplamalarında metal koruyucu olarak, manyetik bantlarda, boya maddesi olarak, zemin kaplamalarda, ahşap ve ürünlerini korumada, alaşımlarda, çimento, kâğıt ve kauçuk üretiminlerinde yaygın olarak kullanıldığı bilinmektedir (Landis ve Yu, 1999). Cr elementinin yüksek çözünürlüğü sayesinde de madencilik ve endüstriyel atık deşarjları ile karıştığı sucul ekosistemlerin sedimentlerinde kolayca birikebildiği belirtilmiştir.

En düşük krom 2011 Aralık ayında 0 μg/l, en yüksek krom ise 2010 Nisan ayında 25 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama krom 1.69 μg/l’dur.

5.1.3.7. Kurşun (Pb)

Tarım arazilerinde kullanılan pestisitler önemli miktarlarda kurşun içerebilmektedir. Kurşun, atmosferden yada direkt olarak toprağa geçtikten sonra toprak partiküllerine kuvvetlice yapışır ve kalıntıları toprağın üst tabakasında uzun süre kalabilir. Bu da tarım arazilerine sadece bugünkü değil geçmişteki pestisit uygulamalarının bile, topraktaki kurşun içeriklerinin önemli kısmından sorumlu olabileceği anlamına gelmektedir (ATSDR, 2005). Kurşunlu yakıtların tüketimi de, kurşun emisyonunda ve hava, toprak ve sucul sistemlerdeki kurşun akümülasyonlarında büyük öneme sahiptir.

En düşük kurşun 2011 Ekim ayında 0,001 μg/l, en yüksek kurşun ise 2010 Temmuz ayında 15 μg/l olarak kaydedilmiştir. Ortalama kurşun 3.36 μg/l’dur.

5.1.3.8. Mangan (Mn)

Mangan, yerkabuğunun yaklaşın %0.1’lik kısmını oluşturan, yeryüzünde en bol bulunan elementlerden biridir. Ancak mangan yeryüzünde doğal olarak saf element halinde bulunmaz ve neredeyse yüzden fazla element ile bileşikler halinde bulunur (ATSDR, 2000).

En düşük mangan 2011 Temmuz ayında 40 (μg/l), en yüksek mangan ise 2012 Mart ayında 685 μg/l olarak kaydedilmiştir.

5.1.3.9. Nikel (Ni)

Nikel doğada bulunan en yaygın 24. elementtir ve dünyanın çekirdeğinin yaklaşık %6’lık kısmını nikelin oluşturduğu bilinmektedir. 1983 yılında, akuatik ekosistemlere antropojenik etkiler ile salınan nikel hesaplanmıştır ve ortalaması 113 milyon kg/yıl olmak üzere miktarın 33 ile 194 milyon kg/yıl arasında değiştiği tespit edilmiştir (Nriagu ve Pacyna, 1988). Nikel madenleri ve nikel ya da bileşikleri işleyen endüstri kuruluşlarının atıkları hem atmosferdeki hem de sucul sistemlerdeki en önemli nikel kontaminasyon kaynaklarıdır (ATSDR, 2005).

En düşük nikel 2010 Nisan ayında 0 μg/l, en yüksek nikel ise 2010 Ağustos ayında 56 μg/l olarak kaydedilmiştir.

Benzer Belgeler