• Sonuç bulunamadı

1.7. Siyasi Yapısı ve Yönetim

2.1.1. Şii Jeopolitiği

Şiî jeopolitiğinin dünya açısından önemi bölgede Şiîlerin kayda değer bir nüfusa sahip olmalarının yanı sıra, dünya enerji kaynaklarının önemli bir bölümü üzerinde yerleşmiş

100 Celalifer, Arzu, "Şanghay İş birliği Örgütü ve İran", 28.10.2008, http://www.usak.org.tr/makale.asp?id=441

olmalarıdır. Şiî jeopolitiğinin önemini bir kat daha arttıran faktör ise İran'ın tüm Şiî coğrafyası ve nüfusu üzerindeki etkinlik arayışıdır.

Dünyadaki bir milyar üç yüz milyonluk Müslüman nüfusun sadece yüz otuz milyonu Şiî'dir. Şiîlerin dünyada en yoğun olarak yaşadığı bölge Harita 2.1’de sarı renkle gösterildiği üzere Basra Körfezi'dir. Körfez ülkelerinin nüfusunun % 70'ini Şiîler oluşturmaktadır. İran, Azerbaycan, Irak ve Bahreyn'de çoğunluğu oluşturan Şiîler, Lübnan'ın en büyük mezhepsel grubudur. Şiîler; Afganistan, Pakistan, Hindistan gibi yakın Doğu ülkelerinin yanı sıra, Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinde de güçlü bir nüfusa sahiptirler.

Harita 2.1 Ülkelerin İslam’a Göre Dağılışı (Sünni-Şii)101

Orta Doğu siyasetini anlamlandırabilmek için bölgedeki mezhep farklılıklarının anlaşılması büyük önem taşımaktadır. Orta Doğu'yu mezhep ekseninde anlamlandırmaya çalışan bu yaklaşımın öncülüğünü, Amerikan Donanma Akademisinde profesör olan Vali Nasr yapmaktadır. Vali Nasr, bu konuda yazdığı makalelerde ve kitabında, İslam tarihindeki Şiî-Sünni mücadelesini esas almakta, yüzyıllardır Sünni rejimlerin hâkimiyeti altında yaşayan Şiîler arasında İran Devrimi'nden sonra, özellikle ABD'nin Irak'a müdahale ederek Saddam rejimini devirmesinden sonra, Şiî uyanışının ortaya çıktığını iddia etmektedir. Nasr'a göre bu Şiî uyanışı, Orta Asya'da, özellikle de Şiîlerin nüfusun önemli bir kısmını oluşturduğu Akdeniz'den Pakistan'a kadar olan bölgede siyasi gelişmeleri yakından etkileyecek, bundan sonra Orta Asya'daki belirleyici unsur Şiîler ve Sünniler arasındaki mücadele olacaktır. Bu

101http://www.islamansiklopedisi.org/index.php?title=D%C3%BCnyadaki_M%C3BCsl%C3%BCman_N%C3%

yaklaşım, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan liderleri arasında da destek bulmuştur. Hatta Ürdün Kralı II. Abdullah, Lübnan'dan başlayıp Suriye, Irak ve İran'dan geçip Bahreyn'e uzanan Şiî varlığını ve uyanışını, Orta Asya'da güç dengelerini değiştirecek "Şiî Hilali"nin ortaya çıkması şeklinde değerlendirmiştir.102

2003'te ABD'nin Irak'a müdahalesinden sonra Irak'ta uzun yıllardan beri ilk defa Şiilerin kontrolünde bir hükümetin kurulması; 2006 yazındaki İsrail ile Hizbullah arasındaki çatışma ve bunun akabinde Hizbullah'ın "Arap Sokağı"ndaki popülaritesinin artması, Waşington'da olduğu kadar Arap hükümetlerinde de İran'dan başlayarak Şiî kontrolündeki bir Irak'a, oradan Alevi-Şiî kontrolündeki Suriye'ye ve son olarak Hizbullah'ın varlığını güçlendirdiği Lübnan'a kadar uzanan Şiîliğin yeniden dirilmesi anlamında kullanılan "Şiî Hilali" argümanının inandırıcılığını artırmıştır. Irak Şiîleri Irak Hükümeti'nin başına geldiğinde, bölgedeki çoğu devlet, Arap dünyasındaki Şiîlerin, özellikle Suudi Arabistan, Kuveyt ve Bahreyn gibi pek çok Şiî'nin yaşadığı Körfez İş birliği Konseyi (KİK) ülkelerinin iç güvenlikleri açısından bir yayılma etkisi yaratacağını öngörmüştür.

Netice itibariyle mezhepçi bakış, halihazırdaki İran-Suriye-Hizbullah ittifakına Şiîlerin hâkim olması beklenen Irak'ı ve diğer Şiî topluluklarını da ekleyerek, Orta Doğu'nun siyasi haritasını Şiî blok ile Sünni blok arasında ikiye bölmekte, bu iki blok arasındaki mücadelenin Orta Doğu'nun geleceğini belirleyeceğini iddia etmektedir.103

Bölgede değişen dengelere ve özellikle İran'ın bölgesel etkisinin artmasına karşılık, muhafazakar Arap rejimlerinin, kendi konumlarını kuvvetlendirmek için mezhep farklılığını ve mezhepler arasındaki "mücadeleyi" kullandığı, yaygın olarak dile getirilen bir iddiadır. İran ve Hizbullah, bu zamana kadar "Arap sorunu" olarak görülen Filistin sorununda mücadelenin bayraktarlığını devraldıkları için Arap kamuoyunda oldukça büyük bir itibar kazanmışlardır. 2006 Lübnan Savaşı'ndan sonra bazı Arap ülkelerinde yapılan bir anketin sonuçlarına göre Hasan Nasrallah bölgede en önemli lider unvanını alırken, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad aynı listede üçüncü sırada yer bulmuştur. Muhafazakar Arap rejimlerini esas endişelendiren sorun da, Arap kamuoyunda İran ve Hizbullah'ın, dolayısıyla onların "radikal" ideolojilerinin popülaritesinin artmasıdır.

Irak'ın işgali İran'a yeni bir stratejik açılım fırsatı sunmuştur. Irak, tarihî olarak İran'ın Orta Doğu'ya açılımını engellemekte, stratejik enerjisini tüketmekte ve jeopolitik ufkunu daraltmaktaydı. Irak'ın askerî anlamda en güçlü Arap devleti olması Arapları Tahran karşısında korumaktaydı. Ama Saddam'ın devrilmesi ile İran, Körfez ve Arap coğrafyasında rakipsiz kalmıştır. Şiîlerin etkin olduğu yeni bir Irak doğmuştur. Şiîlik ciddi bir siyasi etken

102 Sinkaya, Bayram, "Şiî Ekseni Tartışmaları ve İran", AVRASYA Dosyası, Cilt 13, Sayı 3, 2007, s.37-38 103 Sinkaya, Bayram, a.g.ç., s.42-43

olarak ilk önce İran ve daha sonra Lübnan'da kendisini gösterse de, gerçek anlamda bölgesel bir etken haline gelmesi Irak'ın işgalinden sonra mümkün olmuştur. Saddam'ın varlığı Şiî potansiyelinin önündeki en büyük engeli oluşturmuştur. Arap Şiîliğinin Irak'ta iktidara gelmesi bölgede Şiî jeopolitiğinin yükselişine neden olmuştur.

İran, bölgede İran karşıtı bir bloğun oluşmasını engellemek için Şiîliği dış politikasının temeline koymaktan kaçınmaktadır; çünkü Şiî eksenli bir dış politika İran'ı bölgede marjinalleştirerek dış politikadaki etki alanını sadece Şiî topluluklar ile sınırlayacaktır. Bölgenin siyasi yapısının şekillenmesinde mezhep çatışmasından daha da fazla belirleyici olacak şey, ABD'nin Irak'tan çekilmesinden sonra Irak Şiîlerinin alacağı tavırdır. Bugün Irak Şiîleri ABD ile iş birliği yapsalar da bu ilişkinin devam edip etmeyeceği kuşkuludur. Zira bugün Şiîlerin ABD ile iş birliğinin altında yatan en büyük neden, bu iş birliğinin Şiîlere yaptığı olağanüstü katkıdır.104

Görüldüğü üzere bölge coğrafyasında etnik kimliklerden (Fars, Arap vb.) öte dini söylemler (Şii, Sünni vb.) daha ayrıştırıcı ya da birleştirici bir görev üstlenmektedir. Bu konu ise tamamen ayrı bir tez konusunu oluşturmaktadır.

Benzer Belgeler