• Sonuç bulunamadı

2.3. Şiddet

2.3.3. Şiddeti Ortaya Çıkaran Risk Faktörleri

Şiddetin bir tek nedeni olmadığı, toplumun her kesimini ciddi şekilde etkilediği bilinen bir gerçektir (Angkaw, 2006). Şiddet davranışlarında bulunan kişilerin göstermiş oldukları tepkilerin altında çok çeşitli etmenler yatabilmektedir. Şiddete başvuran kişilerin sahip olduğu özellikler ya da çevresindeki bazı risk faktörleri de şiddetin ortaya çıkmasına doğrudan etki edebilir. Risk faktörleri, bir sorunun başlangıcını, yoğunluğunu ve devam süresinin uzunluğunu etkilemektedir (Page & İnce, 2008).

Şiddet davranışı sergilemede risk faktörleri incelendiğinde çoğu araştırmacının geniş bir perspektiften olaya bakarak çok sayıda sınıflandırmaya gittiği görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) (2002), raporunda şiddetin nedenlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ekolojik model kullanılmıştır. Bu ekolojik modelde şiddete ilişkin risk faktörleri 4 grupta incelenmiştir. Bunlar: kişisel risk faktörleri, aileye ait risk faktörleri, akran ve okulla ilgili risk faktörleri, çevresel ve bölgesel risk faktörleridir.

2.3.3.1. Kişisel Risk Faktörleri

Ergenlik ve genç yetişkinlik dönemleri risk davranışlarının fazlasıyla görüldüğü dönemlerdir. Şiddet ve suç davranışları yaşamın bu dönemlerinde doruk noktasına ulaşmasına karşın, şiddetin çocukluk yıllarına kadar uzanabilen uzun bir geçmişi vardır (Erçetin, 2006).

Bireyin şiddet içeren davranışlarda bulunmasını etkileyen birçok faktör vardır. Bunlar; bireyin yaşı, eğitim durumu, geçmişinde ihmal ve istismara uğraması, şiddet uygulaması veya şiddeti destekleyici bir görüşe sahip olması, kişilik bozukluğu, dürtüsellik ve hiperaktivite, psikiyatrik rahatsızlıklar, sosyal ilişkilerde zayıflık ve yoksunluktur (WHO, 2002). Kişisel risk faktörlerinden birisi de küçük çocuklar üzerinde oluşan olumsuz gelişimsel özelliklerdir (Harrenkohl & Maguin; Hill Hawkins & Abbott, 2000). Kişisel risk faktörlerinden bir diğerinin de cinsiyet olduğu ifade edilmektedir. Birçok çalışma cinsiyetin tek başına şiddet uygulamak için bir risk olduğunu göstermektedir. Araştırmalar, erkek çocukların kız çocuklarına göre daha çok şiddete yöneldiklerini göstermektedir (WHO, 2002).

2.3.3.2. Aileye Ait Risk Faktörleri

Çocuklar yaşamları boyunca hem olumlu hem de olumsuz davranışlara şahit olduğu ortamlarda bulunarak gelişir, sosyalleşir. Aile içerisinde şiddete maruz kalan ya da şiddete şahit olan çocuklar şiddete daha çok eğilimlidir. Aile içerisinde şiddete şahit olan ya da maruz kalan çocuk şiddeti kabul edilebilir bir davranış olarak görmekte ve benimseyip uygulamaktadır. Bu da çocuk için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır (Herrenkohl, Maguin, Hill Hawkins, & Abbott, (2000),

Çocuğun gün içerisinde yaptıklarının anne baba tarafından takip edilmemesi ya da çocuğa sorulmaması, aile içerisinde sevgi ve saygı görmeme, yanlış aile tutumu, aile içerisindeki iletişim kopukluğu, ailenin beklentisini çocuğa ifade edememesi, ebeveynlerin problem olarak görülen davranışlara sahip olması, evlilik çatışmaları, ebeveynlerden en az birinin eksikliği, ebeveynlerin çocuklarına karşı yeterli ilgi göstermemesi, ebeveynlerin sağlık problemlerinin olması, çocuğun aile içerisinde şiddete tanıklık etmesi, anne babanın üzerine düşen görevi yerine getirmemesi şiddeti meydana getiren aileye ait risk faktörleridir (WHO, 2002; UNICEF, 2003; Dahlberg & Potter, 2001).

2.3.3.3. Akran ve Okulla İlgili Risk Faktörleri

Akran ilişkilerinin doğası, gençlerin saldırgan davranışlarındaki risk etkenlerini değerlendirmede ve anlamada önemli olabilir. İki farklı ancak temelde ilişkili süreç çocukluk ve ergenlik dönemlerinde olumsuz akran ilişkilerini tanımlamaya yardım etmektedir. Birincisi akranlar tarafından kabul edilmeme, ikincisi suçlu akranlar ile bağ kurmadır (Borum, 2000). Ergenlerin genellikle suçlu akran gruplarına diğer akranlar tarafından reddedildikleri zaman katıldıkları bilinmektedir. Bu reddedilme genelde erken çocukluk yıllarında başlamakta, kısmen saldırgan ve antisosyal davranışlara doğru ilerlemektedir. Olumsuz davranışlarda bulunan çocuklar, bu davranışları kabul etmeyen akran grupları ile ilişkilerini zor biçimlendirmektedirler (Dahlberg & Potter, 2001). Çocuğun bir gruba dahil olmak için olumsuz davranışlar sergilemesi gerekiyorsa ve grupta yer almak adına bunu yapıyorsa akranların birey üzerindeki olumsuz etkisi açıkça görülmeye başlamış demektir. Ergenlerin davranışları akran grubu tarafından cesaretlendirdiği, arkadaşları tarafından desteklendiği ve hatta ödüllendirildiği zaman olumsuz etkinliklerle meşgul olma olasılığı

daha fazla olmaktadır ve ergenin işlediği suç ne kadar üst düzeydeyse grup içerisindeki statüsü de o derecede artmaktadır (Norşenli, 2009).

Ergenler arasındaki şiddet davranışları arttıkça okullardaki şiddet uygulamaları da artmaktadır. Okullarda görülen şiddet, okul içi ve bahçesiyle sınır kalmayıp, servis araçlarında, okul yollarında, yemekhane ve yatakhane gibi mekanlarda da gerçekleşmektedir (Williams & Myers, 2004). Okullarda şiddet davranışları gösteren öğrencilerin, akademik başarılarının düşük olduğu, sosyal aktivitelere katılmadıkları, okula karşı olumsuz tutum gösterdikleri ve okuldan kaçma gibi ortak özellikleri olduğu bilinmektedir (Borum, 2000; Williams & Myers, 2004; Avcı & Yıldırım, 2014). Gençlerin okuldaki olumsuz davranışlarını sergilemek için en iyi çözüm yolu okul aile işbirliğidir. Ergenler kimlik arayışında oldukları çalkantılı dönemlerinde çevrelerinden destek beklemekte, beklentileri karşılanmadığında kendilerini yalnız ve güçsüz hissetmektedirler. Sosyal çevresi tarafından kabul görmeyen gençler giderek kendini toplumdan soyutlamakta, içine kapanmakta ve şiddete eğimli hale gelmektedirler (Borum, 2000; Williams & Myers, 2004).

Gencin okula bağlılığının az olması, sosyal ilişkileri zayıf olan arkadaş grubu ve akran baskısı etkisinde kalması, düşük akademik başarı, mevcudu fazla okul, çete faaliyetleri, izolasyon, akran reddi ve zorbalığı, okul çevrelerinde olumsuz örnek teşkil eden bireylerin olması akran ve okulla ilgili risk faktörleri arasında sayılmaktadır (WHO, 2002). Akran ve okul çevresinin şiddeti normalize etme eğiliminde olması ve şiddete karşı yaptırımlarının yetersiz olması da akran ve okulla ilgili faktörler arasında sayılmaktadır (UNICEF, 2003).

2.3.3.4. Çevresel ve Bölgesel Risk Faktörleri

Hızlı bir şekilde yaşanan toplumsal değişme, öğrencilerin ve diğer tüm çocuk ve gençlerin davranışlarını yönlendirecek kuralların yetersizleşmesine ve onlardan neler beklendiği konusunda tutarsızlıklar ve boşluklar ortaya çıkmasına yol açmaktadır (Norşenli, 2009). Gençler tarafında sergilenen şiddet davranışları, arkadaş çevresinden ve aileden olduğu kadar içinde yaşadığı toplumdan da etkilenmektedir. Gencin içinde yaşadığı toplumun sosyokültürel ve sosyoekonomik düzeyi, zararlı maddelere ulaşma imkanı, toplumda şiddet olaylarına verilen tepki ve şiddet olaylarının yaşanma sıklığı gencin şiddet davranışlarını etkilemektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar sosyoekonomik düzeyin düşük olduğu toplumlarda şiddet olaylarının daha sık yaşandığını göstermektedir (Dahberg, 1998).

Sosyoekonomik düzeyi düşük olan toplumsal çevrelerde yaşanması, aile içerisinde şiddet olaylarının yaşanması, televizyon ve internet aracılığıyla şiddete maruz kalınması, zararlı maddelere ulaşımın kolay olması çevresel ve bölgesel risk faktörleri arasında sayılmaktadır (WHO, 2002).

Benzer Belgeler