• Sonuç bulunamadı

Şiddet kavramı toplumsal hayatta sıkça karşılaştığımız bir olgudur. Şiddet farklı şekillerde de olsa bütün dünyada kendisini göstermektedir bu yüzden şiddet olgusunun evrensel bir nitelik taşıdığını söyleyebiliriz. Her gün medyada sıklıkla karşımıza şiddet ile ilgili haberler çıkmaktadır üstelik toplumun sadece belirli bir alanında değil birçok alanda hemen hemen her yerde şiddet içerikli olaylar görülmektedir. Örneğin, aile içinde, alışveriş merkezlerinde, bankalarda, stadyumlarda, okullarda, eğlence merkezlerinde, trafikte ve daha birçok alanda şiddetin örneklerini görmek mümkündür. Örneklerden de anlaşılabileceği gibi şiddet toplumsal bir olgu ve toplumsal bir sorundur. Şiddet, toplumsal bir problemdir ve tarih boyunca izlerini görmek mümkündür.

Şiddet kelimesi etimolojik olarak Arapçadan dilimize geçtiği bilinmektedir.

Kamus-i Turkî Osmanlı sözlüğüne bakıldığında, şiddet; sertlik, sert ve katı davranış, kaba kuvvet kullanma olarak geçmektedir. Türk Dil Kurumunun şiddet tanımına baktığımızda bir hareketin bir gücün derecesi yeğinlik, sertlik anlamına geldiği görülmektedir mecaz anlamın da ise duygu veya davranışta aşırılık olarak tanımlanmaktadır.

9

Fransızcada ise şiddet (violence); bir kişiye, güç veya baskı uygulayarak isteği dışında bir şey yapmak ya da yaptırmak; şiddet uygulama eylemi, zorlama, saldırı, kaba kuvvet, bedensel ya da psikolojik acı çektirme ya da işkence vurma ve yaralama olarak tanımlanmaktadır (Ünsal, 1996: 29).

Şiddet kavramının kullanım alanının çok geniş olduğunu gösteren Oxford English Dictionary’de kavramın kullanım alanları arasında, “bedene zor uygulama”, “bedensel zedelenme” ye neden olma, “kişisel özgürlüğü zor yoluyla kısıtlama”, “bozma ya da uymama”, “rahatça gelişmesine ya da tamamlanmasını engellemek üzere bazı doğal süreçlere, alışkanlıklara vb. yersiz kısıtlamalar getirme”, “anlamın çarpıtılması”, “büyük güç sertlik ya da haşinlik”, “kişisel duygularda sertlik”, “tutkulu davranışlara ya da dile başvurma” yer almaktadır (Hobart, 1996: 52).

Şiddet olgusunu daha iyi tanımlamak adına güç ve saldırganlık kavramlarının ele alınması gerekmektedir çünkü ‘güç’ ve ‘saldırganlık’ şiddet kavramı ile ilişkilidir ve birbirini besleyen kavramlar olduğu bilinmektedir. Güç, bir olaya yol açan her türlü hareket, kuvvet, takat olarak tanımlanmaktadır1 . Saldırganlık ise bireyin kendi düşünce ve davranışlarını dıştaki direnmelere karşı, zorla karşısındakine benimsetme çabası olarak tanımlanmaktadır2. Saldırganlık hâkim olmak, yenmek, yönetmek, amacı ile güçlü şiddetli etkili bir hareket, fiil, işlem: bir işi bozma, engelleme, boşa çıkarmaya çalışmaya karşı düşmanca, yaralayıcı, hırpalayıcı veya tahrip edici (yıkıcı, yok edici) amaç taşıyan bir davranış olarak tanımlanmaktadır (Erten ve Ardalı, 1996: 143). Güç, saldırganlık eğilimi ile birlikte kullanıldığında şiddete sebep olabilmektedir. Her iki kavramın da şiddet ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir.

Şiddet kavramının olduğu yerde saldırganlıktan da bahsetmek mümkün görünmektedir. Balcıoğlu’na göre şiddet, bireye ve topluma fiziksel ve ruhsal acı vermek, eziyet niyetiyle yapılan yıkıcı, yok edici, saldırgan davranışlar şiddet olarak tanımlanmaktadır. Kontrolsüz, aşırı, birdenbire ve bazen amaçsız olarak kişilere ya da çeşitli nesnelere fiziksel zarar vermeyi ihtiva etmektedir (2001: 20).

Şiddet kavramıyla ilgili diğer kavramlar ise “sapma” ve “suç” tur. Sapma, toplumsal kurallara uymamak ve kurallara aykırı davranışlar göstermek olarak bilinirken suç, yapıldığında cezalandırılan davranışlar ve yasaklanan davranışlar olarak bilinmektedir. Suça ilişkin bütün tanımlamalarda suç olgusu, normlara dayalı ve hukuk

1 https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 29.05.2021).

2 https://sozluk.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 29.05.2021).

10

sistemine uymayan toplumsal düzenden sapan davranışlar olarak ele alınmaktadır (İçli 2003’ten akt., Ayan, 2010: 20). Ayan’a göre belli bir düzenden sapan davranışlar hem sapma hem de suçu oluşturmaktadır. Şiddet ise, sapma ve suç eylemlerinin bir çeşidi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak her şiddet eylemi suç olarak nitelendirilmemektedir suç olarak nitelendirilmesi için hukuk düzenini ihlal eden bir davranış olması gerekmektedir (2010: 21).

Şiddet kavramını dar ve geniş anlamıyla ayrım yaparak açıklamak mümkündür.

Şiddet dar anlamıyla ölümcül, bedensel ve cinsel olarak bir kimseye zarar vermeyi içermektedir. Cinayet, suikast, zehirleme, darp etme ve yaralama, ırza geçme dar anlamda şiddete verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır. Geniş anlamıyla şiddet ise, grup şiddeti, devlet şiddeti, uluslararası şiddet gibi türleri içermektedir. Örneğin, terör, medya terörü, aşiret kavgası, toplu intihar, kan davası, taraftar kavgası, grev ırk ayrımı, sokak çatışması, ihtilal, iç savaş, soykırım, savaş, kronik enflasyon, işsizlik, çevrenin tahribatı, sağlıksız kentleşme geniş anlama şiddet tanımına verilebilecek örnekler arasında yer almaktadır (Ünsal, 1996: 35).

Köknel ise şiddet kavramını şöyle tanımlamaktadır genel anlamda, aşırı duygu durumunu, bir olgunun yoğunluğunu, sertliğini, kaba ve sert davranışı nitelendirdiğini özel olarak ise, saldırgan davranışları, kaba kuvveti; beden gücünün kötüye kullanılmasını; yakan, yıkan, yok eden eylemleri; taşlı, sopalı, silahlı saldırıları, bireye ve topluma zarar veren etkinlikler olarak nitelendirmiştir (1996: 20).

Michaud ise şiddet kavramının içeriğini daha da genişleterek şöyle tanımlamaktadır; bir karşılıklı ilişkiler ortamında taraflardan biri veya birkaçı doğrudan veya dolayı, toplu ya da dağınık olarak diğerlerinin bir veya birkaçının bedensel bütünlüğüne veya törel (ahlaki/moral/manevi) bütünlüğüne veya mallarına veya simgesel ve sembolik ve kültürel değerlerine, oranı ne olursa olsun zarar verecek şekilde davranırsa, orada şiddet vardır (1991: 11).

Hukuksal anlamda şiddet sadece kalıcı bedensel hasar yaratan güç kullanımı olarak değil “şiddet ve etkili eylem” kapsamındaki davranışları içermektedir. Şiddet ve etkili eylem davranışları; birini yere atmak, ona tükürmek, saçını çekmek, birini tehdit etmek, malına kötü davranmak gibi davranışları içermektedir. Medeni hukukta şiddet bir insanın istemi üzerinde, onu geri adım atmaya zorlayacak baskı uygulaması olarak geçmektedir (Polat, 2001: 5-6).

11

Tezcan’a göre şiddet çok yönlü bir olaydır ve tek bir neden şiddeti doğurmaz.

Ekonomik, psikolojik, toplumsal boyutlar şiddet olayında birlikte söz konusudur. Ona göre şiddetin tek bir nedene indirgenerek algılanması bilimsel gerçeklikle bağdaşmamaktadır (1996: 107).

Dünya Sağlık Örgütü’nün Dünya Sağlık ve Şiddet Raporunda şiddeti şöyle tanımlamaktadır: “Fiziksel güç ya da kuvvetin, amaçlı bir şekilde kendine, başkasına, bir gruba ya da topluluğa karşı fiziksel zarara ya da fiziksel zararla sonuçlanma ihtimalinin arttırmasına, psikolojik zarara, ölüme, gelişim sorunlarına ya da yoksunluğa neden olacak şekilde tehdit edici biçimde ya da gerçekten kullanılmasıdır (Özet, 2002).

Şiddet, 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair kanunda ise şu şekilde tanımlanmaktadır; Kişinin, fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik açıdan zarar görmesiyle veya acı çekmesiyle sonuçlanan veya sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, toplumsal, kamusal, veya özel alanda meydana gelen fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışı… (Gültekin, 2016a:

23). 6284 sayılı kanundaki şiddet tanımında yer alan sonuçlanması muhtemel ifadesi şiddet olgusunun içeriğinin belirsizleşmesine yol açmaktadır çünkü farklı bireylere göre farklı sonuçlar çıkmasına neden olmaktadır.

Şiddet kavramının kuralları yok sayıp engelleri aşma anlamı da bulunmaktadır.

Dönmezer’e göre şiddet; gücün kuvvetin hukuka aykırı olarak kullanılması demektir. O halde şiddet kuralla zıtlaşan insana özgü eylemdir. Şiddete başvuranda, toplumsal normlara, hukuk kurallarına saldırı niyeti vardır. Örneğin dikkatsizliğinden dolayı birinin ölümüne ya da yaralanmasına yol açan bireyin eylemi şiddet sayılmamaktadır fakat birey kendisine bir başkasına ya da belli bir gruba karşı kasten şiddete başvurursa kuralları yok saymış ve bilinçli bir şekilde şiddet uygulamış demektir (1996: 215).

Şiddet isteyerek veya istemeden kazara ortaya çıkabilecek bir olgudur. Şiddet kavramının birçok boyutu mevcuttur şiddet en basit toplumsal ilişkilerde, aile içinde, terör ve savaşlarda kullanılan bir olgudur. Şiddet her alanda kendini gösterdiği ve çeşitli sebepleri ve sonuçları olduğu için kompleks bir kavramdır sosyoloji, psikoloji, antropoloji gibi birçok bilim dalının ayrı ayrı araştırma konusu olması mümkündür ve birçok alanda araştırma konusu olmuştur.

12

Şiddet kavramının tanımlarına baktığımızda ortak noktalar bulmak mümkündür.

Hemen hemen bütün tanımlarda kaba kuvvet uygulamak, saldırganlık, aşırı duygu durumu gibi açıklamalar mevcuttur ve bireyin kendisine, başka bir bireye ya da herhangi bir nesneye zarar verme durumu söz konusudur. Saldırganlık ve şiddet iç içe geçmiş kavramlardır saldırganlık iç güdüsünün sonucunda şiddet davranışının ortaya çıkmaktadır.