• Sonuç bulunamadı

Tarih ilmi araştırmalarında yazılı ve sözlü birçok unsurdan faydalanılmakta olup yazılı kaynaklar içinde arşiv malzemeleri önemli bir yere sahiptir. Osmanlı tarihinin yazılı kaynakları arasında Şer῾iye Sicillerinin, birinci derecede önemli bir kaynak olduğuna şüphe yoktur.

Oldukça farklı kültür camialarını bünyesinde barındıran ve bunların sorunlarını adilce çözen bir devletin, mutlak bir şekilde müesseseleri de o derecede gelişmiş olmalıydı. Bu açıdan ele alındığında Osmanlı Devleti'nin teşkilat yapı ve şekillerinin iyi tahlil edilebilmesi söz konusu olunca, o dönemden günümüze intikal edebilen vesikalara başvurulmasının önemi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Osmanlı Devleti’nin tespit edilebilen, elimizdeki en eski Şer’iye Sicil kayıtları 1455 tarihli Bursa Şerʻiye Sicilleri’dir. Dolayısıyla XV. yüzyılın yarısında başlayarak Cumhuriyetin kuruluşuna kadar yaklaşık 472 yıllık Türk tarihini, iktisadını, siyasi, sosyal ve hukuki hayatını yakından ilgilendirmekte ve kısaca Türk kültür ve tarihinin temel kaynaklarının başında gelir.95 İnalcık’a göre: Memleketimizde zaman zaman

93 Gür, a.g.e, s. 60. 94Anıl, a.g.e, s. 99. 95

25 çıktığını gördüğümüz şehir tarihleri, mahalli hayata dair makaleler umumiyetle bu esaslı kaynakları kullanmadıklarından veya kullanmasını bilmediklerinden, bugün, maalesef iddialarından çok uzaktadırlar.96 Merkezden gelen her türlü emir ile devlet görevlilerinin faaliyet ve teşebbüslerinin yanı sıra, içtimaî hayat hakkında birçok vesikayı aynı anda barındıran eşsiz kıymette bir hazine olan şer’iye sicil defterlerinde yer alan kayıtlar sadece ait oldukları devrin adlî ve kazaî hayatını değil aynı zamanda sosyal ve ekonomik hayatın çeşitli yönlerini yansıtmakta yerel tarihi olaylara, şehirlerin iç yapısına sakinlerinin kimliklerine, etnik menşelerine, bir kısım kurumların işleyişine ve bazı önemli şahsiyetlere dair kıymetli bilgiler verir kısaca müesseseler tarihine de ışık tutar.97 Bu bakımdan, Türk şehir tarihçiliğinin ana kaynaklarından olan siciller şehir, kasaba ve hatta köy tarihinin yazımında, devlet merkezine veya vak’anüvis tarihlerine yansıyan bilgilerin dışında, boşluğu çeşitli kaynaklarla doldurulamaz bilgiler içerir.98

Kadıların verdikleri çeşitli kayıtları ihtiva eden defterlere Şer’iye Sicilleri, Kadı Defterleri, Mahkeme Defterlerive Zapt-ıVekâyi sicilleri ismi verilirdi.99Şer’i ve örfi kanunlara göre hüküm veren kadılar hem adlî hem de idari görevler üstlenmiş olduklarından Şer’iye Sicillerinde onların her iki görevleriyle ilgili kayıtlar bulunmaktaydı. Osmanlı Devleti’nde merkezde ve taşrada her tabakadan insanlar arasındaki hukukî ilişkilere dair kayıtları içeren bu defterler Osmanlı hayatının aile, toplum, ekonomi ve hukuk gibi birçok alanının tarihi için en önemli kaynaklardır.100 Sicil defterlerine sadece hukukî ihtilaflar ve kararlar değil merkezden gelen emir ve fermanların birer sureti de kaydedilirdi.101

Sicillerdeki kayıtları iki grupta mütalaa etmek mümkündür. Bunlardan birinci grubu, “doğrudan kadı tarafından düzenlenen”, ikinci grubu ise “hükümdar başta olmak

96 Halil İnalcık, “Tarih Hakkında Mühim Bir Kaynak”, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya

Fakültesi Dergisi. Cilt: I, Sayı: 2, Ankara 1948, s. 89.

97 M. Tayyib Gökbilgin, “Müessese Tarihimizin Kaynaklarından: 1579 Senesinin Rumeli Sadâreti

Sicillerinden Bazı Önemli Kayıtlar”, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Dergisi, Mart 1971, s. 79.

98 Vehbi Günay, “Balkan Şehir Tarihleri Kaynağı Olarak Şer’iye Sicillerinin Envanter ve

Kataloglarının Tespiti Hakkında” Tarih İncelemeleri Dergisi, Cilt: XVIII, Sayı: 2, Aralık 2003, s. 72-73.

99 Abdulaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku (Osmanlı Devri Uygulaması), İkinci Baskı,

Süleymaniye Vakfı Yayınları, İstanbul 2015, s. 25.

100Uğur, a.g.m, s. 8.

26 üzere merkezî idarede görevli sair devlet adamları tarafından gönderilip, deftere kaydedilmiş olan” belgeler teşkil eder.102 Doğrudan kadı tarafından düzenlenen belgeler; hüccet103, i’lâm104, ma’rûz105, tereke106, mürâsele107, vakfiye’dir. Başka makamlarca yazılıp sicile kaydedilenler belgeler ise; fermân108

, buyruldu109, tezkere110, temessük111’dür.

Şer’i mahkemelerde yapılan yazılı muamelelerin hepsi sicile kaydedilmezdi. Kaydedilmesi gereken şer’iye sicilleri de bu günkü mahkeme zabıtlarına pek benzemezdi. Eski tarihli sicil defterlerinde vakıf tescili (vakfiye) dışındaki bütün kayıtların genellikle bir sayfanın yarısını geçmediği, hatta çoğu zaman bir sayfaya beş, altı, bazen yedi, sekiz hukukî muamelenin kaydedildiği müşahede olunurdu. Sicil defterleri genelde dar ve uzun defterler olup (15 × 45 cm. gibi) sayfa sayıları 10-20’den 200-300’e kadar çıkabilmektedir. Defterler ortalama 100 sayfa civarında olup 400-500 kaydı içerir. XV ve XVI. yüzyıl şer’iye sicillerinin önemli bir kısmı Arapça kaleme alındı. XVI. yüzyıldan itibaren Arap coğrafyası dışındaki defterler çoğunlukla Osmanlı Türkçesi ile yazıldı ise de her iki dildeki kayıtlarda benzer

102Çağatay Uluçay, “Manisa Şer’iye Sicillerine Dâir Bir Araştırma”, Türkiyat Mecmuası, Cilt X,

1953, s. 295.

103Sözlükte delil ve bir fiilin sabit olduğuna vesile olan şeydi. Şer’iye sicillerindeki manası kadının

hükmünü ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin bu ikrarı tasdikini havi bulunan ve üzerinde bunu düzenleyen hâkimin mühür ve imzasını taşıyan belgeye hüccet denir. Akgündüz, a,g.m, s. 28.

104İ’lâm, sözlüktebildirmek manasını ifade eder. Terim olarak ise, şer’i bir hükmü ve altındakararı

veren kadının imza ve mührünü taşıyan yazılı belgeye i’lâm denmektedir. Akgündüz, a.g.m, s. 36.

105 Bu belgeler kadı tarafından kaleme alındığı takdirde karar içermeyen ve hüccet gibihukukî bir

durumun tespiti açısından yazılı bir delil kabul edilmeyen icrâ makamınayazılan ihtiyaç veya şikâyet dilekçeleriydi. Bu sebeple asttan üste yazılan birbelgedir. Akgündüz, a.g.e, s. 37.

106Tereke kayıtları, kadılar tarafından tutulan, ölen kişiye ait mal dökümleriydi. Gülser Oğuz, “Tereke

Kayıtlarının Güvenilirliği ve Kadıların Mirastan Mal Kaçırma Yöntemleri”, Turkish Studies, Volume 9/1, Kış 2014, s. 409.

107Kadı’nın kendisine denk veya daha aşağı rütbedekişahıs yahut makamlara hitaben kaleme aldığı

yazılı belgelere mürâsele veyaçoğulu olan mürâselat adı verilmekteydi. Akgündüz, a.g.m, s. 45.

108

Divân-ı Hümâyun veya Paşakapısı’ndaki divanlarda alınan kararlara uygun olarak yazılan ve üzerinde tuğra bulunan padişah emirlerinin genel adıydı. Mübahat S. Kütükoğlu, “Ferman”, İslâm

Ansiklopedisi, Cilt 12, TDV Yay., İstanbul 1995, s. 400.

109 Osmanlı diplomatiğinde yüksek rütbeli görevlilerin kendilerinden aşağı mevkilerde bulunanlara

gönderdikleri emirler için kullanılan bir terim. Mübahat S. Kütükoğlu, “Buyruldu”, İslâm

Ansiklopedisi, Cilt 6, TDV Yay., İstanbul 1992, s. 478.

110Doğrudan doğruya sadrazama bağlı olup Anadolu ve Rumelidefterdarlıklarındaki mali kalemlerin

(tezkereciler) verdiği belgeler olup suretleri sicillerde kayıt edilirdi. Tezkereler üstten alta veya aynı seviyedeki makamlar arasında karşılıklı yazılırdı. Akgündüz, a.g.m, s. 46.

111 Sözlükte bir işe sıkı tutunmak demek olan temessük kelimesinin terimolarak birçok manaları

mevcuttur. Borç için alınan senede temessükdendiği gibi, muahede ve sulhname gibi şeylerde devlet veya muahedeyiyapan gerçek yahut hükmi şahıslar tarafından verilen mühürlü kâğıtlara dadenir. Akgündüz, a.g.m, s. 47.

27 olaylar için kullanılan hukukî terminoloji aynıydı. Sicil kayıtları daha çok rik’a, ta’lik veya divanî hatla yazılır, kronolojik sıralamaya her zaman dikkat edilmezdi.112 Kâğıdı çok sağlam, parlak ve mürekkepleri de bugün bile parlaklığını muhafaza edecek kadar dayanıklıydı.113

Siciller dibace denen, defteri tutan kadı’nın bilgilerinin tutulduğu bir girişle başlardı. Burada kadıların adları, atanma belgeleri, görevleri ve göreve başladığı tarih yazılırdı. Kadı görevi sona erince tuttuğu bu defteri kendisinden sonra gelen kadıya vermekle yükümlüydü. Göreve yeni gelen kadı evrakı, defterleri talep eder, iki emin tayin ederek bunları gözden geçirirdi.114 Sicil defterleri kadıların evlerinde ya da konaklarında muhafaza edilirdi.

İlk dönemlere ait şer’iye sicil defterleri genelde pek az farklarla aynı özellikleri haizlerdi. Tanzimat’tan sonra her sahada meydana gelen değişikliklerden şer’iye mahkemeleri ve dolayısıyla şer’iye sicilleri de nasibini aldı. Tanzimat’tan sonraki Şer’iye Mahkemelerine ait sicil defterlerinde, şahitleri tezkiye eden şahısların isim ve adresleri de yazıldığı ve verilen kararların gerekçeleri daha geniş tutulduğu için ilam ve hüccetler daha çok yer kapladı ve dolayısıyla bu dönemdeki şer’iye sicil defterlerini eskilerinden daha büyük ve hacimli hale getirdi. Şer’iye Sicilleriyle ilgili hukukî düzenleme 15 Zilhicce 1290/1874 tarihli Sicillât-ı Şer‘iyye ve Zabt-ı Deâvî Cerideleri Hakkında Talimat’115

’la yapıldı. 4 Cemaziyelûla 1296/1879 tarihinde ise, mahkemelerde kesin delil olacak şekilde şer’iye mahkemeleri tarafından i’lâm ve

112Uğur, a.g.m, s. 9. 113

Akgündüz, a.g.m, s. 22.

114Ortaylı, a.g.m, s. 73.

115 Bu talimata göre, İstanbul’da ve taşralarda bulunan bütün şer’i mahkemelerde mevcut olan

sicillerin ilk sayfasından başlanarak son sayfasına kadar sayfa numaraları konacaktı. (md. 1). Şer’i mahkemeler tarafından verilen her çeşit yazılı belgenin aslı mutlaka sicile kaydedilecek ve kaydedildiğine dair kaydedenin (mukayyid efendi) özel mührü basılacaktı (md.2). İhtiyaç duyulduğunda sicillere müracaat edileceğinden yazılar okunaklı olacaktı. Sicil defterlerinde silinti ve kazıntı bulunmayacak ve satır aralarına hiç bir şey ilave edilmeyecek; edilirse kadı tasdik edip mühürleyecekti (md. 3-4). Kayıtlar arasındaki aralık fazla olmayacak ve şahıslara verilen asılları ile sicildeki kayıtlar mutlaka mukabele edilecekti. Sonradan yapılan müracaat ve mukayeselerde, asılda veya sicilde eksiklik yahut fazlalık söz konusu olursa, suçlular cezalandırılacaktı. Çürümüş olan siciller tamir ettirilecekti. Bütün şer’i mahkemelerde sicillerin korunması için hususî bir sandık bulundurulacak ve her akşam bu sandığa bırakıldıktan sonra sandık mukayyid efendi tarafından mühürlenecekti. Kadıların görev süreleri sona erince, sicil hususî mührüyle tasdik edilecek ve durum tespit olunacaktı. Bircan Şahin, “29 Numaralı Şeriyye Sicillerine Göre Nevşehir ve Havalisinde Sosyal Hayat”, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi,) Danışman: Prof. Dr. İlyas Gökhan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, s. 2-3.

28 hüccetlerin nasıl düzenleneceğine dair Bila-Beyyine Mazmûnuyla Amel ve Hüküm caiz olabilecek Surette Senedât-ı Şer‘iyyenin Tanzimine Dair Talimat neşredildi.116 Şehir tarihleri açısından önemli olan siciller, belge çeşidi ve bolluğunu, Tanzimat’la başlayan yenileşme hareketlerinin akabinde kaybetti.

Benzer Belgeler